Vikinglerin Kayıp Krallıkları: Konstantinopolis

Vikinglerin Kayıp Krallıkları: Konstantinopolis

Seydunaa

Vikingler Bizans İmparatorluğu'nun kapılarına dayanmaya da cesaret ettiler.

Viking toprakları Güney'e doğru durmaksızın büyüyordu ve 10. yüzyılın başında Bizans İmparatorluğu ile yollarının kesişmesi kaçınılmaz bir hal almıştı. 860 yılında, 200 Viking savaş gemisinden oluşan küçük bir filonun karanlıkta belirip "Miklagard" (Büyük Şehir) olarak adlandırdıkları Bizans başkentine doğru ilerlediği Konstantinopolis Kuşatması sırasında bu gidişat zirve noktasına ulaştı. Bu noktadan sonra hikâye belirsiz bir hal alıyor. Fakat en olası senaryo, kuşatmaya uygun teçhizatları olmadığından, Vikinglerin yalnızca şehrin dışında kalan bölgeleri zaptedip, sağlam surlarla korunan şehrin içine girememiş olmaları.

O güne kadar gördükleri en büyük şehir olan Konstantinopolis'i yağmalamaya kararlı olan Vikingler'in saldırıları 2 Eylül 911'de imzalanan ticari antlaşmaya kadar devam etti. Bu antlaşmayla iki taraf arasında dostane ilişkiler kuruldu ve Vikingler, kuzeyde Baltık Denizi'nden güneyde Hazar Denizi'ne uzanan Volga Ticaret Yolu'nun kontrolünü ele geçirip, Karadeniz genelinde ticaret yapmaya başladılar.

944'e gelindiğinde bu dostane ilişkiler bozuldu ve Oleg'in halefi Kiev Dükası (Knez) Igor, 941'de Bizans İmparatorluğu'na bir sefer düzenledi, ancak başarısız oldu. İmzalanan yeni bir antlaşmayla, Kırım'daki Bizans topraklarına yapılan Rus saldırıları engellendi ve Dinyeper Nehri'nin ağzına kale inşa edilmesi yasaklandı. Zamanla, Konstantinopolis'i fethedemeyeceklerini anlayan ve giderek güçten düşen Vikingler, imparatorluğun hizmetine girmeye karar verdi. Yunanlar, daha Güney'e inen Vikingler'e Varegler adını vermişti. Son başarısız Konstantinopolis kuşatmasının ardından Bizanslılar, Vareglerin savaş anlayışından öylesine etkilenmişti ki İmparator II. Basil 988'de kişisel muhafız taburuna katmak üzere Varegleri kiraladı.

Bizans ordusu, yapısı itibariyle çok kültürlüydü. Dolayısıyla, Vikingler ordu içerisinde garipsenmedi ve sıcak karşılandı. Bu yeni nesil savaşçı Vikingler, Bizans bayrağı altında Suriye'den Ermenistan'a ve Sicilya'ya kadar pek çok yere seyahat ettiler. Bizanslı olmayan Vareglerin saldırıları 1043 tarihli Rus- Bizans Savaşı'nın ardından son buldu. Bu savaşın kaybedilmesi Asya'daki Vareg ilerleyişinin sonuna işaret ediyordu; bölge kısmen Bizans, kısmen Slav egemenliğine girdi. On dördüncü yüzyıla kadar askerlik hizmeti veren Vareg Muhafız Gücü, Vikinglerin Konstantinopolis'teki varlığını sürdürmüş oldu.

Varegler kimdir?

Varegler, başta Anna Komnena'nın "Aleksiad" adlı eseri olmak üzere çeşitli kaynaklardaki bilgi kırıntılarını birleştirince ortaya çıkan tablo şu: Tarih boyunca önce Aya Mamas'ta (bugünkü Beşiktaş), sonra Mangana (bugünkü Sarayburnu) civarındaki garnizonda, Bukoleon Sarayı'nda (bugünkü Cankurtaran'la Kumkapı arasında) ve Blahernae mahallesindeki (bugünkü Ayvansaray) barakalarda kalan Varegler, imparator ve ailesini korumak amacıyla, başta Ayasofya'daki ayinler olmak üzere tüm seremonilerde, Paskalya gibi özel günlerde, imparatorluk düğünlerinde, tahta çıkma ve cenaze törenlerinde onlara eşlik etmekle yükümlüydüler.

Dahası, soylular tarafından oluşturulan Candidati, polis gücü olan Excubitors veya sarayın gece muhafız alayı olan Arithmos'lar ile hazineyi koruyan birliklerin içinde bile görev alıyorlardı. Esas silahları uzun, iki ağızlı Viking baltasıydı. Rütbesi yüksek olanların ayrıca kılıç ve ok taşımasına da izin vardı. Varegler, saray törenlerinde Norman ya da Viking asıllı biri tarafından temsil edilirler, savaşta ise Akolouthos denen Bizanslı komutanların emrinde olurlardı.

Barış zamanı barakalarında tahta bir kerevette, üzerlerine sadece bir battaniye örterek yatan Vareg birliklerinin savaşa kendi özel çadırlarını götürmelerine izin verilirdi. Yüksek ücretlerle ödüllendirilen bu birliklerin Bizans imparatorlarına bağlılıkları konusunda abartılı anlatılar olsa da, Bizans kaynaklarında onlara pelekuphoroi barbaroi (baltalı barbarlar) denilmesi, halk ve elitler arasında pek sevilmediklerini düşündürüyor.

Vareglerin konuştukları dil eski İngilizce veya eski Norveççe olmalı, çünkü İskandinav kökenli Vareg askerlerinin pek azı Yunanca konuşabildiğinden, birliklerde mutlaka tercüman bulunurdu. Bu askerlerin evlenmedikleri, sadece Bizanslı fahişelerle yaşadıkları kısa süreli ilişkilerle yetindikleri sanılıyor. Ancak İngiliz Varegler, Bizanslı kadınlarla evlenerek, zamanla asimile olmuşlardı.


📌 Vikinglerin Kayıp Krallıkları: Başlangıç

📌 Vikinglerin Kayıp Krallıkları: İrlanda

📌 Vikinglerin Kayıp Krallıkları: Kuzey Amerika

📌 Vikinglerin Kayıp Krallıkları: Fransa

📌 Vikinglerin Kayıp Krallıkları: Rusya ve Doğu Avrupa


Report Page