Laİlaheİllallah'ın Rükünleri

Laİlaheİllallah'ın Rükünleri

Garib Bir Muvahhid

Rükün: [رُكْنٌ]

Rükün şart gibidir. Bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olmakla birlikte onun yapısından bir parça teşkil etmeyen işe şart, bununla beraber o işin asıl ve esas parçalarını teşkil edene de rükün denir. Mesela abdest namazın şartıdır, secde ise namazın rüknüdür. İlim kelime-i tevhidin bir şartıdır. Kelime-i Tevhid’in tağutu reddedip Allah’a îmân yani nefy(red) ve ispat(kabul) içeriği de iki rüknüdür. Bir işin rükünleri meydana gelmeden o iş meydana gelmiş sayılmaz. Rüknün çoğulu da ‘erkân’dır.


LÂ İLÂHE İLLALLAH’IN REDDEDİP İSPAT ETTİĞİ 4 MESELE

Lâ İlâhe İllallah’ın iki rüknü vardır ve biz bu iki rükün hakkında önceki sayfalarda gerekli bilgileri verdik.

Şeyh Muhammed bin Abdu'l-Vehhab, el-Cevahir’ul Mudiyye kitabında (34-35) şöyle diyor:

Bil ki: Lâ İlâhe İllallah’ın mânâsı nefiy (red) ve isbâttır (kabuldür). 4 şeyi nefyeder 4 şeyi de isbât eder. İlahları, Tağutları, Endâdı (Niddleri/Ortakları) ve Erbâbı (Rabbleri) nefyeder.

1- İlah: Senin hayrı celb etmen ve zararı def etmen için (ibâdette) yöneldiğin varlıktır. Böylece sen onu ilah edinmiş olursun.

2- Tağut: Kendisine ibadet edilen ve buna râzı olan veya (kendisini) ibadet edilecek birisi gibi takdim eden kimsedir. Tıpkı Semman, Tac veya Ebu Hadide gibi.

3- Niddler (ortaklar): Ailenden, (oturduğun) meskeninden, aşiretinden veya malından seni İslam dîninden alıkoyan her şey “nidd”dir (ortaktır). Allâh’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

{وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَنْدَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللَّهِ}

“İnsanlardan bir kısmı Allah’tan başkasını (O'na) nidd (denk ve ortak) edinirler de Allah'ı sever gibi onları severler.” (el-Bakara 2/165)

4- Rabler: Sana hakka muhalefet etmene dair fetva veren ve senin ona itaat ettiğin kimsedir. Bunu doğrulayan mihenk noktası Allâh’u Teâlâ’nın şu kavlidir:

{اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَاباً مِنْ دُونِ اللَّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلاَّ لِيَعْبُدُوا إِلَهاً وَاحِداً لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ}

“Onlar, Allah’ın dışında âlimlerini, din adamlarını ve Meryemoğlu Mesih’i de rabb edindiler. Oysa tek ilahtan başkasına ibâdet\kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ilah yoktur. Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir.” (et-Tevbe 9/31)


(Kelime-i tevhid) Dört şeyi de isbât eder:

1- Kasd (Yönelme): Senin başkasına değil, (ibadette) sadece Allah’a yönelmen ve onu kasdetmen, arzulamandır.

2- Tâ’zim (Saygı) ve muhabbet: Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “İman edenlerin ise, Allah sevgisi her şeyden üstündür.” (el-Bakara 2/165)

3- Havf (Korku) ve Reca (Ümit): Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

{وَإِنْ يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلا كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلا رَادَّ لِفَضْلِهِ يُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ}

“Allah sana bir sıkıntı\zarar verirse, bunu O’ndan başkası gideremez. Sana bir hayır\iyilik dilerse de O’nun nimetini engelleyecek yoktur. Onu kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, merhametlidir.” (Yunus 10/107)


(4- Şirkten ve şirk ehlinden beraet)

Her kim bunları bilirse, Muhakkak ki Allah’tan başkasıyla alakasını kesmiş olur. Ona bâtılın soğuk çehresi asla büyük gelmez. Tıpkı Yüce Allah’ın İbrahim -Nebimiz’e ve ona çokça salat ve selam olsun- hakkında, onun putları kırması ve kavminden teberri etmesini haber vermesi gibi:

{قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ}

“Sizin için İbrahim’de ve onunla beraber olanlarda güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine “Biz sizden ve sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinizden berî olduk ve sizi tekfir ettik (sizden ve dîninizden berî olduk)” demişlerdi.” (el-Mümtehine 60/4)

[Arapça-Türkçe Tevhid Risaleleri-1 sayfa 108-109]

Devamı İçin Tıkla: [LÂ İLÂHE İLLALLAH’IN ŞARTLARI]



Kitabın Tamamının PDF'si İçin: TIKLA

Report Page