Zara Sert Bir Tedavi

Zara Sert Bir Tedavi




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Zara Sert Bir Tedavi
Kızlık Zarı Zedelenmesi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Kadın Hastalıkları ve Doğum Doktorları
www.uzmandoktor.net © 2020 - Tüm Hakları Saklıdır
İş bu sayfada yer alan yorumlar, ilgili doktorun doğrudan veya dolaylı emri, talebi ve/veya ricası olmaksızın, ilgili hasta tarafından bağımsız olarak yazılmaktadır. Bu web sitesinin temel amacı sağlık alanında kamuoyunun daha iyi bilgilenmesini sağlamaktır. UzmanDoktor.net bir başvuru hizmeti değildir ve herhangi bir Sağlık Hizmeti Sağlayıcısını tavsiye etmemektedir veya desteklememektedir. UzmanDoktor.net, site içeriğinde 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 24.maddesi ve Tıbbi Deontoloji Tüzüğü'nün ilgili maddelerine uymaya söz vermiştir.
Kızlık zarı zedelenmesi, vajina girişinde bulunan zarsı yapının çeşitli sebeplerle hasar görmesi durumu olup, 24 saat ile 2 hafta arasında kendini yenileyerek hasar ortadan kalkabilir.
Kızlık Zarı (Hymen); kadında vajinanın girişinin yaklaşık 1.5 cm gerisinde bulunan zarsı bir yapıdır. Bu yapı bağışıklık sisteminin tam anlamıyla gelişmediği çocukluk döneminde vajinayı oluşabilecek enfeksiyonlardan korur.
Yetişkin dönemde bağışıklık sistemi daha da geliştiği için bu işlevini yitirir. Kızlık zarı zedelenmesi bu yapının çocukluk yada erişkinlik döneminde bazı nedenlere bağlı hasarlanmasıdır.
Kızlık zarı zedelenmesi, kızlık zarı yırtılması (bozulması) ile sıkça karıştırılan bir durumdur. Kızlık zarı zedelenmesinde zarın olduğu bölgede kızarıklık, kaşıntı, şişlik, tahriş olur .
Bazen birkaç damla kan da gelebilir. Bu durumda kızlık zarının yırtıldığı düşünülür. Ancak bu durum belli bir süre sonrasında kendiliğinden düzelir, zara zarar gelmez. Yani kızlık zarı zedelenmesi iyileştikten sonra ilk cinsel ilişkide kanama olur.
Kızlık zarı yırtılması ile kızlık zarı zedelenmesi arasındaki fark; kızlık zarı yırtılması durumunda zar tamamen hasarlanır, doku bütünlüğü bozulur, cerrahi girişimle düzeltilmediği sürece eski halini alamaz. Kızlık zarı yırtılması cerrahi müdahale ile düzeltilmezse ilk cinsel ilişki sırasında kanama olmaz.
Kızlık zarı zedelenmesinde görülen belirtiler pek çok cinsel organ enfeksiyonu (iltihaplanması) sırasında görülen belirtilere benzer. Ancak hastalarda sürekli irritasyona (uyarıma) bağlı kaşıma sonucu hafif bir kanama görülmesi kızlık zarının bozulduğu telaşını beraberinde getirir.
Kızlık zarı zedelenmesi kızlık zarının bozulmasından farklıdır ve tedavi uygulanmasa bile kendiliğinden düzelir.
Kızlık zarı zedelenmesinde görülen belirtiler;
Kızlık zarı zedelenmesine pek çok etken neden olabilir. Bu durumda hastada bu nedenlerin iyi sorgulanması uygulanacak tedaviyi şekillendirir.
Kızlık zarı vajinanın iç kısmında yer aldığı için kızlık zarı zedelenmesi hastalar tarafından teşhis edilemeyen bir durumdur. Tanıyı kadın hastalıkları ve doğum uzmanı yaptığı muayeneler sonucunda koyar.
Kızlık zarı zedelenmesinin teşhisinde kullanılan yöntem a namnez ve f izik muayene yöntemidir. Anamnezde hasta rahatsızlığı ve şikayetleri hakkında hekime bilgi verir. Bu şikayetler genellikle ağrı, kaşıntı, kanama gibi rahatsızlıklardır.
Hekim hastaya mastürbasyon sıklığını, sürtünme yoluyla cinsel ilişkiye girip girmediğini, kaza ve travmaya uğrayıp uğramadığını sorgular. Ardından fizik muayeneye geçer.
Fizik muayenede hasta jinekolojik muayene masasına uzanır. Hekim bir ışık kaynağı yardımıyla hastanın kızlık zarını kontrol eder. Kızlık zarının zedelenmesi durumunda kızlık zarı genellikle şiş ve dokunmaya duyarlı görülür.
Kızlık zarı zedelenmesi eğer enfeksiyon sonucu oluşmuşsa kızarıklık, akıntı ve kötü koku da eşlik edebilir. Tanı bu şekilde konur.
Kızlık zarı zedelenmesinin tedavisinde yapılacak ilk iş kızlık zarı yırtılması ile kesin olarak ayırt edilmesidir. Zira kızlık zarı yırtılması cerrahi müdahale gerektiren ve kişiyi baskı altında hissettirecek durumlara neden olan (ilk ilişkide kanama olmaması durumu, bekaret kaybı gibi) bir rahatsızlıktır.
Kızlık zarı zedelenmesine tam olarak tanı konulan kişiye tedavi için takip önerilir. Kızlık zarı zedelendiğinde zarsı yapı tam olarak bozulmaz. Zedelenen kısım kendi kendini yenileyebilir. Bu durumda hastanın bir sonraki muayenesinde zardaki zedelenme kaybolmuş olur.
Kızlık zarı zedelendiğinde kendini 24 saat ile 2 hafta arasında yenileyebilir. Bu yenilenme sırasında oluşacak ağrı ve yanmayı engelleyici ilaçlar (lokal anestezikler) kullanılabilir.
Kızlık zarı zedelenmesi eğer mantar enfeksiyonu nedeniyle oluşmuşsa bu durumda bu enfeksiyon tedavi edilmelidir. Mantar enfeksiyonu tedavisinde antifungal (mantar karşıtı) ilaçlar kullanılır.
Kızlık zarı zedelenmesine tam olarak tanı konulduğunda tedavi için hasta takip edilir. Kızlık zarı zedelendiğinde doku bütünlüğünü tam olarak kaybetmediği için kendini yenileyip eski halini alabilir.
Kızlık zarı zedelenmesi birçok nedene bağlı oluşabilir. Bunların arasında sık görülen mantar enfeksiyonu kaynaklı kızlık zarı zedelenmesi acil tedavi gerektiren bir durumdur. Çünkü kızlık zarı bölgesinde bulunan bir enfeksiyon rahatlıkla diğer kadın üreme organlarına bulaşıp onları da enfekte edebilir (iltihaplandırabilir).
Kızlık zarı zedelenmesi eğer travma, kaza, mastürbasyon gibi nedenlere bağlı oluşmuşsa bu nedenlerden uzak durulmalıdır. Bu nedenler sık tekrarlarsa kızlık zarının zedelenmesi kızlık zarı yırtılmasına yol açabilir.
Kızlık zarı zedelenmesine yol açabilecek esas etkenlerin ortadan kaldırılması zedelenmeyi önleyecek ilk yöntemdir. Bu yöntemlerin zedelenmesi gerçekleşmiş zarda da uygulanması zedelenmenin kızlık zarı bozulmasına dönüşmesini engeller.
Kızlık zarı vajinanın iç kısmında bulunduğundan hasta tarafından zedelenip zedelenmediği anlaşılamaz. Endişelenilen yada şüphe duyulan durumlarda hekime başvurulmalıdır.
Kızlık zarı zedelenmesine tanı konulduğunda tedavi için hasta takip edilir. Kızlık zarının iyileşmesini hızlandıracak yada zedelenmeyi engelleyecek herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak kızlık zarı zedelenmesine neden olan yada zedelenme sonucu oluşan bazı belirtileri iyileştiren bir takım ilaçlar vardır.
Kız çocuklarında kızlık zarı zedelenmesi genellikle travmalara, kazalara, enfeksiyonlara ve yabancı cisimleri vajinaya sokma eylemleri sonucu oluşur.
Çocuklukta vücudu tanıma döneminde kız çocukları erkek çocuklarından farklı olan vücudunu tanımaya çalışır. Bu durumda vajinayla oynama, vajinaya yabancı cisim yada parmağını sokma gibi eylemlerde bulunup kızlık zarını zedeleyebilir.
Kız çocuklarında travmaya bağlı kızlık zarının zedelenmesi genellikle bisikletten düşme, hızlı bir şekilde yere düşme, koltuktan veya yataktan düşme gibi nedenlerden dolayı oluşabilir.
Kız çocuklarında kızlık zarı zedelenmesinde görülen belirtiler erişkin hastadakiyle benzerdir. Bu belirtiler genellikle ağrı, akıntı, kızarıklık, kanama ile kendini gösterir.
Kız çocuklarında kızlık zarı zedelenmesi ile ilgilenen, tanı koyup tedavi uygulayan bölüm Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümüdür. Bu durumda çocuk hasta erişkin hastadaki gibi jinekolojik muayene masasında muayene edilip tedavi altına alınır.
Bu muayene kız çocuğunda bazı psikolojik problemlere yol açabilir . Bu yüzden hekime başvurmadan önce hastaya yapılacak muayene anlatılmalı ve mümkünse muayene sırasında ailenin de hastanın yanında olması sağlanmalıdır.
Kız çocuklarında kızlık zarı zedelenmesine tanı konulduktan sonra tedavi aşaması yetişkindeki gibidir. Hasta belli sürelerle takip edilir. Yaklaşık 1-2 hafta içerisinde zarın iyileşmiş olduğu görülür.
Kız çocuklarında kızlık zarı zedelenmesine yol açacak etkenler ortadan kaldırılmalıdır. Vücudunu tanıma döneminde çocuğa yardımcı olunmalı, herhangi bir yabancı cisim yada parmakla müdahalede bulunmaması konusunda uygun bir dille uyarılmalıdır.
Kaza ve travmalar sonucu kızlık zarı zedelenmesini düşündürecek belirtiler görüldüğünde çocuk hastayı Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına yönlendirmek gerekir.
Kızlık zarı zedelenmesiyle esas olarak ilgilenen, muayene eden, tanı koyan ve tedavi uygulayan bölüm Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümüdür.
Tanıda mühim olan hastada kızlık zarının zedelenmesinin kızlık zarı bozulmasından ayırt edilmesidir. Bu durum Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı tarafından ayırt edilir.
Hastalar özellikle kızlık zarı zedelenmesine neden olacak mastürbasyon, kaza, travma, sürtünme ile cinsel ilişkiye girme sonucu yaşadıkları ağrı, şişlik, kanama gibi durumlarda telaş etmemeli ve mutlaka bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına muayene olmalıdırlar.
Kızlık zarı zedelenmesinde görülen belirtiler ağrı, akıntı, yanma, kanamadır. Bu belirtiler kızlık zarı yırtılması ile benzerlik gösterir. Bu durum hastada endişeye neden olabilir. Kızlık zarı zedelenmesinde kanama çok küçük miktarda olur. 
Kızlık zarı zedelenmesinde kanama birkaç damla ile sınırlıdır. Bu durum hastada kızlık zarının yırtıldığı konusunda endişe yaratsa da zedelenme yırtılmadan farklıdır. Zedelenme sırasında kızlık zarının sadece kenarlarında küçük miktarda çentiklenme görülür. Bu durumda kızlık zarı kendi kendine düzelip herhangi bir problem yaratmaz. Ancak kızlık zarı yırtılması sonucunda zar bütünlüğünü tamamen kaybeder. Bu durumda hastaya cerrahi müdahale ile zarın dikimi uygulanmalıdır.
UTM İnternet Reklam Sağlık Turizm LTD. Şti.

Ana Sayfa Sağlık Epilepsi (Sara) Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Güncel yazılarımızı takip etmek için mail bültenimize kayıt olabilirsiniz.
Sorularınız için mail adresimiz: info@bilgiustam.com
🡆 Websitemizdeki içeriklerin izinsiz olarak alıntılanması yasaktır. Tüm hakları korunmaktadır.
© 2006-2022 _ BilgiUstam.com | .net | .org
Beyin , milyonlarca sinir hücresinden(nörondan) oluşmuş, çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Nöronların aktiviteleri kendi kendilerini düzenleyen mekanizmaya sahiptir. Nöronlar, bilinç, hareket, konuşma, bellek, heyecan, vücudun duruş şekli vb. işlevlerden sorumludurlar. Yani vücudumuzu yöneten merkez beyindir ve bütün aktiviteleri beynimiz sayesinde yapmaktayız.
İşlevler, beyin hücreleri ile vücudun bütün kısımları arasından akan çok az miktardaki elektrik yükleri sayesinde gerçekleşmektedir. Yani beyindeki hücreler arasında elektriksel bir bağlantı vardır. İşlevlerin birinde ya da birkaçında meydana gelecek geçici kesintiler veya istemsiz düzensizlikler”nöbet” olarak tanımlanabilmektedir. Yani merkezi sinir sistemi hücrelerinin beklenmedik, aniden elektriksel boşalması sonucu epilepsi ortaya çıkar. Epilepsi, beynin normal elektriksel işlevlerinde, zaman zaman kısa kesintiler ve düzensizlikler meydana getiren nörolojik bir durumdur. Nöbet esnasında normal yapı, olması gerekenden çok daha yoğun, kesikli, elektrik boşalmaları ile bozulur. Bu durum ise, kişinin bilincini, vücut hareketlerini ve duygularını kısa bir süre için etkileyebilmektedir.
Beyin, elektrik boşalmaları gerileyene ya da sonlanana kadar normal işlevine kavuşamaz. Genellikle birkaç dakika sürer ancak birkaç saat sürdüğü de gözlenmektedir. Anormal elektriksel boşalım, nerede meydana gelirse ortaya ona özgü bir nöbet çıkar. Örneğin, sorun beyindeki hareketle ilgili bir merkezdeyse, hasta düşer, çırpınmaya başlar. Eğer görmeyle ilgili bir merkezden çıkıyorsa, düşme, bayılma olmaz ancak hasta hayaller görür. İşitmeyle ilgili merkezden çıkan sorunda ise, hasta anormal sesler duyar. Bu şekilde nöbetlerin sonsuz sayıda çeşidi vardır. Nöbetler en yoğun olarak 10 ile 30 yaş arasında görülmektedir. Bu yıllar, kişinin hayata alıştığı, yeni bir pozisyon kazandığı bir dönemdir. Aynı zamanda hormonsal değişikliklerin de en yoğun yaşandığı yıllardır.
Nöbetlerin en sık rastlanan türü ‘temporal lob epilepsi’ sidir. Bu nöbet, beynin yan kısımlarında meydana gelir. Hasta çok nadir olarak bayılır, mideden yukarı doğru yükselen garip bir his yaşar. Bu hissin ne olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır, çoğu zaman duygu değişiklikleri de meydana gelebilmektedir. Hastaya bir şey sorulduğunda cevap veremez ve ilgisiz bir tavır içerisinde olur. Nöbet geçtikten sonra kişi, olayları bölük bölük hatırlayabilir. Çünkü o sırada bilinç tam anlamıyla açık değildir. Aynı ses tonunu duyduğunda nöbet geçiren epilepsi hastaları vardır. Örneğin bir melodi kişinin epilepsi nöbeti geçirmesine sebep olabilmektedir. Bu sesi hasta her duyduğunda, beyninin o ses tonuyla ilgili bölümünde hasar olduğu için nöbet geçirir. Net bulguları olmayan, ama nöbetleri psikiyatrik sorunlar yaratan hastalar da mevcuttur. Örneğin, hasta nöbet anında bir anda her şeyden uzaklaşır, bilinci tam olarak kapanmaz, dışarı çıkıp bilinçsiz bir şekilde gezip dolaşır, o an sorulan sorulara kısmen de olsa kısa cevaplar verebilir. O anki davranışların hiç biri beyin tarafından kayıt edilmez. Bu yüzden de hasta çoğu zaman ne yaptığını hatırlamaz.
Şartlar uygunsa herhangi bir beyin nöbet geçirebilir. Yine de birçok kişide nöbet görülmez. Bu kişilerin beyinlerinin yüksek”nöbet eşiğine” sahip olduklarından, yani nöbetlere direncinin yüksek olduğundan kaynaklanabilir. Bireyler eşik değerleri açısından farklılık göstermektedirler. Bu değerler muhtemelen kişinin genetik karakterlerinin farklı oluşlarından kaynaklanmaktadır. Düşük eşiğe sahip bir kişi, bir başkasının rahatsız olmayacağı bir durumdan etkilenerek nöbet geçirebilir. Bazı bireylerde var olan nöbet eşiği, beynin alışılmadık bir uyarıya (örneğin bazı haplar, belli frekansta yanıp sönen ışıklar, bazı sesler gibi) maruz kalması ya da yaralanması durumunda azalabilmektedir. Yaralanma çok ciddi ise(araba kazası, doğum sırasındaki bir travma, darbe ya da tümör gibi) epilepsi hastalığı oluşabilmektedir. Aynı zamanda epilepsi hastalığı doğuştan da olabilmektedir.
Herhangi bir insan yaşantısının herhangi bir döneminde bir kez nöbet geçirebilir, ancak bu epilepsiye işaret etmez. Beyindeki nöronsal işlevlerde, beyinden kaynaklanan ve kişide tekrarlama eğilimi gösteren nöbetler söz konusu ise”epilepsi” den söz etmek doğru olur. Bu durum bir defadan fazla meydana gelirse yani kişi bir defadan fazla nöbet geçirirse buna epilepsi hastalığı denir. Böyle bir olay beynin kendi yapısından kaynaklanabileceği gibi, kimi zaman da glükoz ya da oksijen eksikliği gibi çevresel nedenlerden de kaynaklanabilmektedir. Halk arasında”sara” hastalığı olarak bilinen epilepsi nöbetler şeklinde görülen bir rahatsızlıktır.
Epilepsi tüm yaş grupları içinde insanları en çok etkileyen nörolojik bir hastalıktır. Nöbetler herhangi bir kişide ortaya çıkabilse de, çok küçük yaşlarda ve genç erişkin dönemlerinde daha sık olarak görülmektedir. Epilepsinin üçte ikisi 14 yaşından önce meydana gelmektedir
Dünyada yaklaşık 40 milyon sara hastası vardır. Ülkemize bu sayı 700 bin civarındadır. Dünya üzerinde her yüz kişiden birinde epilepsi hastalığı görülmektedir. Bu veri doğrultusunda, 70 milyonluk Türkiye’de, tam 700 bin epileptik hasta olduğunu söylemek mümkündür. Bu, hayli yüksek bir rakamdır. Toplumda sara hastalarına genelde kötü gözle bakılmaktadır. Oysaki epilepsi sadece sinirsel bir hastalıktır ve epilepsi hastaları asla deli değildir ve hastaların zekâ anormallikleri de yoktur.
Genelde epilepsinin nedeni bulunamaz. Ancak sıklıkla çocukluk çağında ortaya çıkan bu hastalığa bazı etmenlerin neden olduğu söylenebilmektedir. Bunlar şöyle sıralanabilir.
a ) Genlerin bulunduğu kromozomlarda meydana gelen hastalıklar,
b ) Genetik faktörler, aileden gelen mutasyona uğramış genler
2 ) Gebelikte ortaya çıkan, bebeğin gelişimini etkileyecek mikrobik hastalıklar
3 ) Gebelik sırasında annenin alkol veya sigara kullanması
4 ) Doğum sırasında beynin oksijensiz kalması ya da zedelenmesi
5 ) Doğum sırasında oluşabilecek beyin kanaması
6 ) Beyin zarlarında iltihap oluşması, menenjit
7 ) Beyinde meydana gelen tümörler.
9 ) Ateşli havale geçirme, ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar
Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi), beyin dokusundaki besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve epilepsi nöbetine yol açar.
Troid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli bir rol oynar. Sıvı dengesi ise epilepsi eğilimini belirleyen bir faktördür. Genellikle troid sorununun tedavi edilmesi ile epilepsi de düzelir.
12 ) Trafik kazası sonucu beyin zedelenmesi,
13 ) Çeşitli nedenlerden dolayı travma geçirme
Bazı insanlarda epilepsinin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği saptanmıştır.
Epilepsi belirtileri kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir. Aynı zamanda da belirtilerin hepsi her hasta da görülmeyebilir.
1 ) Nöbet öncesi ani refleks hareketleri
2 ) Nöbet öncesi her şeyi ağır çekim görme ve işitme
6 ) Aynı hareketlerin tekrar edilmesi
7 ) Nöbet sırasında dişlerin birbirine kenetlenmesi
9 ) Nöbet sırasında acayip sesler çıkarma
10 ) Nefes darlığı, nefes kesilmesi
11 ) Tırnaklarda, dudaklarda ve vücudun çeşitli kısımlarında morarma
13 ) Nöbet sırasında ağızdan köpük gelmesi
14 ) Nöbet esnasında İdrar kaçırılması
15 ) Nöbet sırasında istifra edilmesi
17 ) Nöbet sonrası şaşkınlık, uyku hâli
18 )Nöbet sonrası 15-20 dakika kadar geçmişin hatırlanamaması, bilinç bulanıklığı yaşanması
19 ) Nöbet sonrası sorular sorulması
20 ) Nöbet sonrası korku ve endişe yaşanması
21 ) Nöbet sonrası ağlama krizlerinin yaşanması
22 ) Nöbet sonrası bilinçsizce odalarda dolaşılması
23 ) Nöbet sonrası evde aile bireylerinin aranılması
Tanımlanmış nöbet tiplerine rağmen herkesin geçirdiği nöbet kendine özgü bazı farklılıklar gösterebilmektedir. Bu durumlar bazı hastalarda epilepsi tanısının konulmasını güçleştirebilir ve çok çeşitli karışıklıklara neden olabilir. Ne yazık ki pek çok hastaya tanı konulamaz ve epilepsi hastalığının teşhis edilmesi yıllar alabilir. Bazı kişilerde ise başka bir bozukluğun yol açtığı belirtiler yanlış olarak epilepsi tanısı olarak alabilir. Gelişen tanı yöntemleri sayesinde yanlış tanılar giderek azalmaktadır. Yeni yapılan sınıflandırmalarla aynı nöbet farklı isimler altında adlandırılabilmektedir.
Nöbet geçiren bir kişi, çok büyük olasılıkla neler olduğunu anımsamayacaktır. İşte bu yüzden nöbet anını gören kişinin nöbet şeklini anlatması bir doktorun tanı koyabilmesi için çok önemli olmaktadır. Hatta bazen nöbetin ve epilepsinin hangi tür olduğunun anlaşılabilmesi açısından tek belirgin gözlem nöbet şeklini gören kişinin anlatması olabilmektedir. Bundan dolayı epilepsi teşhisinde hasta yakınlarının, doktora vereceği bilgiler çok önemlidir. Nöbetin ne kadar sıklıkla meydana geldiği, nöbet sırasında neler olduğu hasta yakınları tarafından dikkatle incelenmeli ve bu bilgiler doktora iletilmelidir. Doktor- hasta yakını iletişimi çok önemlidir. Ancak epilepsi tedavisi uzun sürdüğünden,
Epilepsi hastalığının kesin teşhisini koymak için, kesin bulguların olması lazımdır. Bunun için de bazı tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Nöbetin epilepsiden kaynakladığından kesin olarak emin olunduğu zaman, bunun beyindeki bir tümör gibi bir nedenden olup olmadığı incelenir. Epilepsi tanısı koymanın bu aşamasında devreye çeşitli testler girer. Bunlardan en önde geneli, nöbetlerin metabolizmadan kaynaklanmadığının kesin olarak anlaşılabilmesi için yapılan kan testleridir.
Bundan sonra uygulanan ikinci test beynin çok ayrıntılı ve temiz bir görüntüsünü sunan, Manyetik Rezonans Görüntülemesi yani emar (MRI) olarak adlandırılan bir beyin taramasıdır. Bu taramanın amacı ise epilepsinin nedeninin beyindeki görünür bir bozukluktan olup olmadığının anlaşılabilmesidir. Birçok epilepsi hastasında bu testin sonucu normal çıkabilmektedir.
En yaygın olarak kullanılan üçüncü test ise beynin yüzeyindeki elektrik aktivitesini ölçen, “electroencephalogram” (EEG) olarak adlandırılan testtir. Bu test, yaklaşık 30 dakika kadar süren, kafatasının üzerinde belirlenmiş bazı özel noktalara yerleştirilen elektrotlar aracılığı ile alınan sinyallerin güçlendirilerek, kâğıt üzerine döküldüğü bir işlemdir. Yalnız, EEG beynin sadece test süresindeki elektriksel aktivitesi hakkında bilgi verebilmektedir. Bu yüzden negatif bir EEG testi kişide epilepsinin olmadığı anlamına gelmez.
Bu tetkiklerin hiçbirisi ağrılı, acılı ve zor değildir. Kişiler rahatlıkla bu tetkikleri ya
League Of Legends Ahri Gelen Deepthroated Ve Hakim
Olgun Lez Büyük Memeli Bebek Ile Kamera Üzerinde Çalış
Ateşli Sarışın Kanadalı Yolcu Için Tam Faketaxi İngilizce Yarrak

Report Page