Atatürk'ün Medeniyet Projesi: Seyr-i Türkiye

Atatürk'ün Medeniyet Projesi: Seyr-i Türkiye

Editör: Seydunaa

🔍 Kaynak: 1-2

📚 Kategori: Tarih / Kültür

⏱️ Ortalama okuma süresi 3 dk.

Fuarlar, sergiler ve festivaller ülkelerin tanıtımı için önemli organizasyonlardır. Bu organizasyonların düzenleyicileri ve katılımcıları ülkelerini temsil etmek adına çeşitli etkinliklerde bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti de 1925 yılında Paris'te düzenlenen Uluslararası Dekoratif ve Endüstriyel Sanat Fuarı'na katılmıştır. Bu organizasyondan 1 yıl sonra da Mustafa Kemal Atatürk ve kurmayları; savaştan çıkmış ve yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'ni dünyaya tanıtmak için Türkiye'ye ait unsurların yer alacağı bir sergi düzenleme kararı almışlardır.

Ülke içinde yapılması planlanan bu serginin yeteri kadar ziyaret edilmeyeceği düşünülmüş ve daha etkili bir tanıtım yapmak için serginin seyyar olmasına karar verilmiştir. Dönemin Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey, bu seyyar sergi için 130 yataklı Karadeniz Vapuru'nun uygun olduğunu belirtmiş ve alınan kararla birlikte; halı, kilim ve havlu gibi dokuma ürünleri, konserveler, kolonya çeşitleri, nargile, Kütahya çinileri, Ege ve Marmara bölgesine ait zeytin yağları, tahıl ürünleri, Türk kahvesi, Türk lokumu, antik eserler, tablolar ve biblolar gibi sanat eserleri ve başka birçok ürün; seyyar sergide sergilenmek üzere Karadeniz Vapuru'nda yelerini almıştır. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça olmak üzere toplam 4 dilde tanıtım broşürleri hazırlanmış ve bu ürünlerin üzerlerine 4 dilde açıklamalar yazılmıştır.

125 kişilik mürettebatın bulunduğu vapurda 47 kişiden oluşan; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da yer almış, orkestrada İstiklal Marşı'nın bestecisi Osman Zeki Üngör ve ünlü şair Orhan Veli'nin babası; Cumhurbaşkanlığı Armoni Orkestra şefi Veli Kanık da görev almıştır. Toplamda 285 kişiden oluşan ekipte dönemin gazetecileri, heykel, müzik ve tiyatro sanatçıları, bazı meclis üyeleri ve modern Türk kadınını temsil etmek adına bazı kadın öğretmenler ve öğrenciler de yer almışlardır.

Hazırlıkları tamamlanan Karadeniz Vapuru 12 Haziran 1926'da İstanbul'dan Mudanya'ya geçmiştir. Mudanya'da vapuru karşılayan Atatürk, yapılan çalışmadan son derece memnun kalmış ve memnuniyetini şu sözlerle dile getirmiştir:

“Sergi muvaffak olmuş bir eserdir. Bende gayet iyi intibalar husule geldi (izlenimler uyandırdı). Teşhir tarzı çok iyidir. Müteşebbislerini (girişimlerinizi) takdir ve tebrik ederim.”

Mudanya'dan sonra Çanakkale Boğazı'ndan geçen vapur, yurt dışı yolculuğuna başlamıştır. 86 gün süren bu yolculukta sırasıyla şu limanlara uğranmıştır:

Bona (Cezayir), Barcelona (İspanya), Le Havre (Fransa), Londra (İngiltere), Amsterdam (Hollanda), Hamburg (Almanya), Stockholm (İsveç), Helsinki (Finlandinya), Leningrad/Petersburg (Rusya), Danzig ve Gdynia (Polonya), Kopenhag (Danimarka), Anvers (Belçika), Marsilya (Fransa), Genova ve Napoli (İtalya).
Karadeniz Vapuru'nun güzergahı

Toplamda 13 ülkenin 16 limanına uğrayan Karadeniz Vapuru gittiği yerlerde büyük bir ilgiyle karşılanmış ve bir festival havası estirmiştir. Yalnızca Lonra'da 25 bin kişi tarafından ziyaret edilen vapur, Fransa'da büyük bir bando kutlamasıyla karşılanmıştır. On binlerce kişi tarafından ziyaret edilen vapurda ürün tanıtımlarıyla birlikte konserler, sanat etkinlikleri ve balo geceleri de düzenlenmiştir. Vapura gelen ziyaretçiler sergide yer alan ürünlere yoğun ilgi göstermiştir. Gösterilen ilgi üzerine de bu ürünlerin ihraç edilmesi için bazı ticari anlaşmalar yapılmıştır.

Karadeniz Vapuru gittiği ülkelerin basınında da yer almıştır. Özellikle de Fransa basınında; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının verdiği konserden ve Türk heyetinin kıyafetlerinden övgüyle bahsedilmiştir. Bazı gazetelerde de Türk kadınlarının sanılanın aksine; çağdaş ve eğitimli olduklarını belirten başlıklara yer verilmiştir.

Karadeniz Vapuru, 86 gün süren seyahati sonucunda yaklaşık 10 bin millik bir mesafe katetmiş ve 5 Eylül 1926'da İstanbul'a dönmüştür. Karadeniz Vapuru Seyyar Sergisinden; yurt dışında olduğu gibi yurt içi basınında da övgüyle bahsedilmiştir.

Kitle iletişim araçlarının ve tanıtımın oldukça sınırlı olduğu bir dönemde; yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türkiye'ye ait unsurları dünyaya tanıtmak için Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde yürütülen bu medeniyet projesi; çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin medeniyet yolundaki kararlılığının önemli bir simgesi olmuştur.


Report Page