Yabancı Filmlerin Tecavüz Sahneleri

Yabancı Filmlerin Tecavüz Sahneleri




🛑 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Yabancı Filmlerin Tecavüz Sahneleri

Üniversitede Hangi Bölüme Ait Olduğunu Söylüyoruz!


Tercihlerine Göre Türkiye'nin Hangi Şehrisin?


Seçtiğin Görsellere Göre Seni Mutlu Edecek Mesleği Söylüyoruz!


Etimoloji Testi: Bu Kelimelerin Türkçeye Hangi Dillerden Geçtiğini Bulabilecek misin?


Bu Masajların Hangi Ülkeye Ait Olduğunu Bulabilecek misin?


Sen Hangi Şehirde Üniversite Okumalısın?


'Kadınların Erkeklerden Gizlediği 3 Şey' Videosu Paylaşan Kadın: 'Düğünden 1 Gün Önce Dikim İşlemi Yaptırıyor'


Bursa'da Düğün Eğlencesinde Damada Jartiyer Giydirip, Tasma Taktılar


AKP'yi Öven Kocasını Çok Fena Bozdu: 'Alışverişe Giden Benim, Cebinde Parası Yok Akbil İçin Benden İstedi'


Rumi Motifler Şeytana Benzetilmişti: Eyüp Sultan Türbesi'ni Çekiçle Basıp Çinileri Kırdılar


İkiz Kardeşinin Rahminden Hamile Kalmış: Dört Bacaklı Kadının Şov Dünyasından Tıp Literatürüne Uzanan Öyküsü


8 - 14 Ağustos Haftasında A101, BİM ve ŞOK Aktüel Ürünler Listesinde Neler Var?


Beyler Sıra Sizde! Erkekler İçin Baştan Çıkarıcı Fantezi Ürünleri


Nişan Elbiseciniz Ayağınıza Geldi. Evlilik Yolunda Tercih Edebileceğiniz 13 Seçenek

> İçerdiği İşkence Sahneleriyle Psikolojinizi Altüst Etmeye Yemin Etmiş 35 Film
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş













© 2022 Onedio. Her hakkı saklıdır |
V-Count
bir Onedio Grup ürünüdür.

Bu içerikteki filmlerin tamamı fiziksel ve psikolojik şiddet, işkence içerdiği için izlemeden önce 10 kere daha düşünmenizi tavsiye ediyoruz.
'Ölümle Yüzyüze Gelmek', amatör çekim ve televizyonlardaki bazı sahnelerden alınmak üzere, sekiz gerçek ölüm sahnesinin derlemesinden oluşuyor.
Son dönem korku filmlerinin en ilginci ile karşı karşıyayız. Filmde, hastalıklı bir beyne sahip Dr. Hieter’in Nazi doktorlarını dahi kıskandıracak bir fikri vardır. Filmde insanları boşaltım sistemleriyle birbirine bağlayarak insan yapımı bir kırkayak yapma fikrinin gerçekleşmesine tanık oluyoruz.
Emekli bir porno film yıldızı olan Milos, ailesiyle 'normal' bir hayat sürdürürken, eski iş arkadaşlarından Lejla bir gün bir teklifle çıkagelir. Milos'un yer almasını istediği 'sanat filmi projesi'nde reddedemeyeceği kadar büyük bir para vardır; fakat öte yandan bu işin arka yüzü ve detayları sır gibi saklanmaktadır...
Henüz 5 yaşındaki Küçük Billy, Noel arifesinde huzurevindeki dedesini ziyarete gider. Bir ara dedesiyle başbaşa kalan Billy, Noel Baba'nın sadece uslu çocuklara hediye getirdiğini, yaramazları ise feci şekilde cezalandırdığı yönünde korkunç bir hikaye dinler. Tesadüfe bakın ki, ziyaret sonrası eve dönerken Noel Baba kostümlü bir hırsız yollarını keser ve anne babasını vahşice öldürür. Yetimhaneye yerleştirilen Billy, sıkı bir disiplinin uygulandığı yerde sürekli ceza ve işkencelere maruz kalır. Billy'nin psikopat bir katile dönüşmesi için gerekli tüm koşullar hazırdır artık...
Gösterime girdiği 1980 yılında içerdiği vahşet, tecavüz ve gerçek hayvan katliamı sahneleriyle büyük tepki toplamıştır. Bazı cinayet ve tecavüz sahnelerinin gerçek sanılması üzerine yönetmen Deodato tutuklanmış, ardından yönetmenin polisleri filmin oyuncularla tanıştırmasının ardından salıverilmiştir.
Oldukça zengin bir kadın olan Nora, (Shirley Maclaine) bir gün kardeşi Joel'in ruhunu Latin bir suçlunun ele geçirdiğin inanır. Erkek kardeşinin Vodoo büyüsü tarafından etkilenmesinden şüphelenir ve Nora ile çocukları için dehşet dolu günler başlar.
Üniversite mezunu iki gencin sırt çantalarıyla yaptıkları Avrupa gezisini konu alıyor. Paxton ve Josh, sonunda sırt çantalı Amerikalıların nirvanası olarak bilinen öğrenci pansiyonuna gelirler. Bu özel yer bir Slovak kasabasının dışındadır ve güzel oldukları kadar da çaresiz Doğu Avrupalı kadınlarla doludur. İkili çok geçmeden egzotik güzeller Natalya ve Svetlana’yla yakınlaşırlar.
Sadizm, cinsel sapkınlık ve akla gelmeyecek korkunçlukta işkencelerle dolu bu filmi izlemeden önce bir kere daha düşünün deriz çünkü gerçekten rahatsız olabilirsiniz. Konusuna gelecek olursak; Mussolini sonrası İtalya 'da yıllardan 1943'tür. Faşist olarak tanınan dört adam Paolo Bonacelli, Giorgio Cataldi, Umberto Quintavalle, Aldo Valetti kurbanlarının bir listesini yapar. Yaşları 12 -18 arası olan dokuz kız ve erkek çocuğunu kaçırarak bir bölgeye getirirler. Hepsinden de 'efendileri'ne tam sadakat istenir. Ve 4 ay (120 gün) boyunca cinsel istismar dahil olmak üzere pek çok işkenceye maruz bırakılırlar.
Wes Craven’ın bu bol kanlı ve rahatsız edici tecavüz sahneleri barındıran ilk filmi sayısız ülkede yasaklansa da henüz video kasetlerin, sinema filmleri kadar yoğun bir denetimden geçmemesi sebebiyle yayılması sonucunda kült mertebesine erişir. Yapılan denetimlerin ardından video kasetleri de yasaklanıp toplansa da, film İngiltere ’de hiçbir zaman gösterim sertifikası almayı başaramaz.
Yazımından kurgusuna, yapımcılığından yönetmenliğine kadar John Waters’a ait olan ve yönetmenin “Çöp Üçlemesi” adını verdiği serinin ilk yapımı olan 'Pink Flamingos' ensest, mastürbasyon, yamyamlık, tecavüz ve insanın midesini ağzına getiren iğrençlikteki sahnelerine rağmen LGBT örgütleri ve eleştirmenler tarafından oldukça benimsenir.
Sırbistan'da savaş zamanında zorla el konulan kızların bir genel evde çalıştırılmalarını ve yapılan acımasızlıkları anlatan bir film.
Tutkulu bir kadın yazar, dört adam tarafından tecavüz edilir, işkence görür ve ölüme terk edilir. Ancak kadın sistemli bir şekilde bunun intikamını alır. Bu filmin içinde bulunan tecavüz sahnesi, sinema tarihinin en rahatsız edici sahnelerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Film, kadına şiddeti övdüğü gerekçesiyle İskandinav ülkeleri, İrlanda , Batı Almanya ve Kanada'da yasaklanmıştır. Ayrıca bu filmin de 78 ve 2010 olmak üzere iki versiyonu vardır.
Paris’te tutucu bir adayın başkanlık seçimi neticesi çıkan ayaklanma sırasında, bir grup genç suçlu soygun peşindedir. Çıkan ayaklanmalardan ötürü her tarafta hareket artmış ve hatta alevler yükselmektedir. Bu durumdan faydalanmak odaklı hareket eden bu soyguncular, amaçlarına ulaşırlarsa yurt dışına kaçacaklardır. Ellerine geçen para ile de grubun kadın üyesinin çocuğunu, yanlarına aldırabileceklerdir. İşler planladıkları gibi gitmez. Polisten kaçmaya çalışan bazı çete üyeleri, Lüksemburg sınırı yakınında köhne bir pansiyona saklanırlar. Aslında otel sahipleri, eski bir Nazi'dir. Yeni dünya düzeni kurmak için, faşist fantezilerini bu kişiler üzerinde gerçeğe dönüştürmek için her şeyi yapmaya hazırdırlar.
Gişedeki başarısını, içerdiği kanlı şiddet sahneleri ve vahşetten alan “slasher” türünün diğer örneklerinden çok da farklı içeriği olmasa da “The Burning”, John Lennon Suikastı ve gençlerin şiddete yönelimi sebebiyle oluşturulan denetim kurulunun kararına kurban gider ve gösterime girdiği tarihten itibaren tam 30 yıl boyunca yasaklı kalır. Aynı şekilde film İngiltere ’de de yasaklanır ancak filmin sansürsüz versiyonu kazara VHS formatında ev sinemasına gelir. 2007 yılında yoğun şiddet sahneleri kırpılmış halde izleyicisine kavuşan filmin yapımcısı bugünlerde sayısız taciz iddiasıyla gündeme gelen Hollywood’un efsane ismi Harvey Weinstein.
Collingwood ailesi tatil için bir dağ evine giderler. Ailenin kızı Mari, orada Paige ile arkadaş olur. Fakat bir çete tarafından iki arkadaş kaçırılır ve Mari ellerinden kurtulmaya çalışırken vurulur. Çete üyeleri kendilerine sığınacak bir ev ararken tesadüfen Mari’nin ailesinin evini bulur. Her şey ortaya çıktığında failler kurban durumuna düşecektir.
Jack Ketchum’un aynı adlı romanından uyarlanan filmde, teyzesi tarafından sahiplenilen bir genç kızın başından geçen kelimelerle anlatılamayacak kadar korkunç işkence ve zulüm konu ediniliyor. Bu olaya tanık olan bir oğlan, suçu şikâyet etmede başarısız olur.
Avustralyalı yönetmen Sean Byrne'nın ilk uzun metraj çalışması olan film, sınıf arkadaşı Lola'nın mezuniyet balosuna birlikte gitme teklifini reddeden Brent'in, sadizm ve dehşet yüklü bir gecenin eğlencesi haline gelme öyküsünü anlatıyor.
Sakin bir göl kenarında huzurlu bir tatil ve romantik bir hafta sonu geçirmek isteyen Jenny ve sevdiceği Steve'in başına gelen şiddet öyküsünün aktarıldığı İngiliz gerilim sinemasının kalburüstü örneklerinden 'Kan Gölü'nü benzeri yapımlardan ayıran en önemli özellik, standart korku gerilim unsurlarının yanı sıra şiddetin sorgulanmasına dair bir kaygı taşımasıdır. Orman içindeki ferah mekanda iyi vakit geçirmek isteyen kahramanlarımızın başına bela olacak olan bir grup genç, bu masum gölü bir kan gölüne çevireceklerdir. Bu huzurlu mekanda birdenbire ortaya çıkan gençler kendilerini bu genç çifte kanıtlamak için güç gösterisine girip şiddet uygulamaya başlayınca, olaylar kendiliğinden gelişir ve kedi-fare kovalamacası vahşete dönüşür.
Hamileliği esnasında geçirdiği trafik kazasında kocasını kaybeden Sarah, henüz eşinin acısını unutamamıştır. Doğumuna bir gün kala kendisini tanıyan gizemli bir kadın ansızın kapısında belirir. Sarah'dan ne istediği belirsiz olan bu kadının ortaya çıkmasıyla kâbus dolu anlar başlar. Bu, içerde ağır darbelere yol açacaktır.
Berduş bir gezgin olan Frank Cotton Kuzey Afrika’da bir yerde, eski çağlardan kalma gizemli bir akıl küpünü satın alır. Küpün, doğru biçimde oynandığı takdirde, cennetin ve sonsuz zevkin kapılarını açacağına dair bir rivayet bulunmaktadır. Küpü, tam bir izbe durumundaki evinin çatı katında kurcalayan Frank, başka bir boyutun kapılarını açmayı başarır...
Şiddetin bir erdem olarak ve ahlaki çöküntünün ise bir yaşam tarzı olarak benimsendiği dünyaya hoş geldiniz. Shinjuku'nun yeraltı dünyası ve aynı zamanda sadist bir Yakuza tetikçisi olan Kakihara'nın şehrinde meydana gelen olaylar nefesinizi kesecek. Kakihara patronunu öldüren kişiyi bulmak üzere durmaksızın yer altı dünyasının altını üstüne getirir. Meydana gelen olayların arkasındaki beyin ise Japon çetelerini birbirine düşürmeyi başarmış olan eski bir polis olan Jiji'den başkası değildir.
Kısa bir süre önce ortadan kaybolan Lucie bir gün tekrar ortaya çıkıverir. Henüz 10 yaşında olan kızcağızın vücudunda işkence izleri bulunur ancak herhangi bir cinsel saldırıya ilişkin bulgu yoktur. 1970'li yılların Fransa 'sında bu durum merak ve korkuyla karşılanmıştır. Kimse küçük kızın neden ve nasıl kaçırıldığını anlayamaz. Çünkü küçük kız konuşmayı unutmuş ve bilinci yarı kapalı bir haldedir. Hastanede Anna adında bir kızla arkadaşlığı biraz iyi gelse de zamanla olay unutulur gibi olur. Ancak aradan geçen 15 koca yıl sonra ilginç bir gelişme yaşanır. Sıradan bir ailenin kapısı çalar. Evin babası kapıyı açar ve elinde av tüfeğiyle bekleyen Lucie'yi karşısında bulur. İşkencecisini bulduğuna ikna olan Lucie tetiği çeker. Hit Fransız korku filmi, sert sahneleri kadar, farklı bir kurguya sahip olan senaryosuyla da ilgi çekiyor...
Aoyoma, 7 yıl önce veda ettiği karısından beri hiçbir kadınla birlikte olmamıştır. Yakın bir arkadaşı halen depresyonda olan bu adamı kurtarmak için ilginç bir plan yapar. Bir TV şovu için bir mülakat hazırlıyormuş gibi yaparak Aoyama'ya uygun bir eş bulacaktır. Birçok adaydan sonra Asami adında oldukça güzel bir kadın kendini gösterir. Aoyama, ikna olmuş gibidir. Ancak bambaşka planları olan Asami, başka bir gezegenden gelmiş gibidir.
Paris'te oldukça pis bir arka sokak barı... İçeriden dışarıya çıkan sedyeler, ambulans ışıkları ve yaşanmış kanlı bir gece... Bu gecenin kurbanları, aslında bu gecenin sonunda değil başındadırlar henüz. Hayatın kurgusu, bazen insanın zannettiği gibi ileri doğru değil, geriye doğru akar. Bütün günahlar, birer birer ortaya çıkacaklardır ve insanoğlu kendi pisliğiyle karşı karşıya gelecektir.
Sam Raimi’nin, korku üstadı H.P. Lovecraft’ın eserinden referans alarak yarattığı bu bol kanlı ve absürd yapım, Amerika Birleşik Devletleri ’nde biraz törpülenerek gösterime girmeyi başarsa da, aynı şansı İngiltere ’de uzun süre yakalayamaz. Kanlı şiddet sahneleri sebebiyle pek çok ülkede yasaklanan The Evil Dead, video kaset furyasından nasiplenir ve filmin orijinal kurgusunu barındıran kasetler sayesinde korku türünün klasiklerinden biri olur. Gösterime girdikten birkaç yıl sonra ise filmin sansürsüz hali gösterime 18 yaş üstü derecelendirilerek gösterime girmeyi başarır.
Bir korku klasiği olan 'Teksas Katliamı', gösterime girdiği yıl yasaklanmış filmlerden biri. Hatta bir pazarlama stratejisi olarak kullanılan “gerçek hikaye” sloganı sayesinde pek çok izleyiciyi sinema salonlarına çekmeyi başarır. Ancak bir yıl sonra ABD ve İngiltere başta olmak üzere pek çok ülke, içerdiği rahatsız edici vahşet ve işkence sahneleri sebebiyle filmin gösterimini yasaklar.
Anna, Georg ve küçük oğulları Georgie, gözlerden ırak bir göl evine tatil amacıyla gelmişlerdir. Şehir hayatının yorgunluğunu bu tatil sayesinde üstlerinden atmayı hedefleyen aile korkunç bir saldırıyla yüzleşmek üzeredir. Evlerine musallat olan ve nereden geldikleri belli olmayan iki genç, sorunlarından uzaklaşmaya çalışan bu ailenin başına çok daha büyük dertler açacaklardır. Şiddet dolu bir tatil başlamak üzeredir. Kaçış şansı yoktur.
Filmde son derece sıra dışı bir seri katilin, kurbanlarına yaşamın anlamını ve değerini anlatmak gibi bir takıntısı vardır. Kendilerine ölümcül oyunlar oynayarak hayatta kalma şansı tanımaktadır. İmkan dışı seçimlerde bulunması gereken kurbanlar, ellerinden gelen mücadeleyi verirlerken farkında olmadan yaşamak uğrunda neleri feda edebileceklerine de şahit olmaktadırlar. Bu katilin son kurbanları Adam ve Dr. Lawrence Gordon’dur. Bu adamlar birbirlerini hiç tanımazlar ama gözlerini açtıklarında aynı odadadırlar. Yerde kanlar içinde başka bir yabancı yatmaktadır. Adam kendini başından vurarak intihar etmiştir. İpuçlarını kullanarak neler olup bittiğini çözmeye çalışırlar. An itibari ile sekiz saatleri vardır. Bu sürenin sonunda ya içlerinden biri ölecek ya da katil her ikisini de öldürecektir.
Türkiye’de yasaklanmış filmlerden biri olan ve Willem Dafoe ve Harvey Keitel’in başarılı oyunculuklarıyla dikkat çeken bu filmde Hazreti İsa’nın yaşadığı korku ve ikilemler ön plana çıkıyor. Nazaretli marangoz İsa, Romalılar için çarmıh yapmanın getirdiği suçluluk duygusuyla birlikte şeytanın kulağına fısıldadığı ayartıcı sözlerle yoldan çıkacağını hissetmektedir. Bir yandan yeryüzündeki insanlara duyduğu acıma duygusu ruhunu tüketirken diğer yandan Tanrı’nın çağrısına nasıl cevap vereceğini bilmemesi İsa’yı, içinden nasıl çıkacağını bilmediği karanlık bir boşluğa iter.
Kyung-chul sırf kişisel tatmin için insanların canını kıymaktan çekinmeyen psikopat bir seri katildir. O kadar vahşi ve acımasızdır ki kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeden herkesi öldürebilir ve bu haliyle polis için daha da zor, bir sonraki adımı tahmin edilemez bir hedef haline gelmiştir. Fakat emekli bir komiserin kızı olan Joo-yeon’u kaçırınca Kyung-chul bütün hıncı da kendisine çekecektir. Yetenekli, gizli bir ajan olan Dae-hoon ise vahşi biçimde öldürülen genç kadının nişanlısıdır. Sevdiği kadının hunharca öldürülmesi Dae-hoon'u tek başına bu vahşi seri katile karşı harekete geçirecektir... Canavarı engellemek için kendisi bir canavara dönüşmeye hazırdır...
Paul Sheldon kolay okunan popüler romanlar yazarıdır. Artık kariyerinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı karakteri Misery Chastain’in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir araba kazasından yaralı kurtulur. Onu bulup evinde bakmaya başlayan Annie Wilkes, şans eseri Paul’un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain’in de sıkı bir hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery’nin ölümüyle şoke olan kadın öfkeye kapılır ve Paul’u ayağından feci şekilde yaralayarak onu yatağa hapseder. Hem bölge şerifi hem de menajeri umutsuzca Paul’ü ararken o, gardiyanı Annie’ye özel bir Misery macerası daha yazmak zorundadır.
'The Devils', Rönesans öncesinde Fransa 'da yaşanan din temelli güç ve iktidar mücadelesini, histerik rahibelerin Rahip Grandier'e olan tutkuları ve gelişen olaylar bağlamında anlatan bir film. Film o kadar yasak yemiş ki, rivayete göre orijinal halini kimse izlememiş.
Korku sinemasının kültlerinden olan 'The Exorcist' küçük bir kızın, mistik güçler tarafından ele geçirilmesiyle başlıyor.  
Yeni filminin çekimleri sırasında 12 yaşındaki kızı Regan'ın tuhaf eylemler sergilemeye başladığını fark eden aktris Chris MacNeil, kızını doktora götürür. Doktorlar beyninde geçici bir hasar olabileceğini söyleseler de bu vaka daha önce rastlanmamış türdendir. Bir seri tıbbi testten sonra küçük kızın hiçbir sorunu olmadığı ortaya çıkar. Ancak Regan'ın tuhaf halleri sona erecek gibi değildir. Küçük kız son derece şiddetli bir şekilde titremekte, garip sesler çıkarıp hiçbir anlamı olmayan hareketlerde bulunmaktadır. Bu ürkütücü durum karşısında çaresiz kalan Chris, kızını aynı zamanda psikiyatr olan Peder Merrin'e götürür. Peder, Regan'ın içine şeytan girdiğini tespit edecek, aile çaresizce bu durumdan kurtulmaya çalışacaktır.
İnsani değerlerin yok olmaya yüz tuttuğu bir gelecekte, Britanya’da geçen film şiddet bağımlısı gençlerden kurulu bir çetenin, çevrelerine saçtığı dehşet ve korkuyu işleyerek bir korku imparatorluğunun resmini çizmektedir. Çetenin lideri Alex, işler çığırından çıkınca yakalanır ve gözaltına alınır. Ama hapse atılmaz; cezası bir şiddet deneyine kobay olarak kullanılmak olur. Bu deney insanoğlu ve şiddet kavramı arasındaki ilişkiyi ortaya koyma amaçlıdır ama deneyin kendisi de bir o kadar insan doğasına aykırıdır.
Oh Dae-Soo adında bir adam, bir gün kaçırılır ve 15 yıl boyunca eski püskü bir hücrede tutuklu kalır. Hiçbir açıklama yapılmamıştır. Sonra bir gün serbest bırakılır. Eline, para, cep telefonu ve pahalı kıyafetler verilir. Bu adam başına gelen bu durumun nasıl ve neden olduğunu anlamak ve gereken intikamı almak konusunda kararlıdır. Bu sırada Oh Dear-Soo aslında kendisini kaçıranların daha da büyük bir planının olduğunu keşfeder. Ancak bu planın özü acı dolu bir yoldan geçmektedir. Gerçeği bulmak ise bu yolun ta kendisidir.

Sitemiz en iyi hizmet için çerezler kullanmaktadır. Siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul ediyorsunuz.
Daha fazla bilgi
Karanlık mod şimdilik sadece Onedio uygulamasında! Biz bu özelliği geliştirene kadar karanlık modun keyfini uygulamayı kullanarak çıkarabilirsin!

HABERLER Yazarlar Ertuğrul ÖZKÖK Alkışlı tecavüzün 37 yıl sonra gerçek sahneleri
Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi
Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi
© Copyright 2022 Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş
Ben o sıralar Hürriyet’in Ankara temsilcisiydim.
Filmin gerçek adı “Accused” dı. Türkiye’de “Sanık” adı altında gösterilmişti...
Baş kadın oyuncu Jodie Foster ’dı...
Olay, hemen hemen hiç kadın gitmeyen bir bara gelen genç bir kadının bilardo masası üzerinde 4 erkek tarafından 2 saat boyunca tecavüze uğramasıydı.
Onlar tecavüz ederken bazıları da gülerek, kahkaha atarak hatta alkışlayarak seyrediyordu.
Filmde tecavüze uğrayan kadının adı Sarah Tobias ’tı...
Kadın polise gidip şikâyette bulunuyor ve bir kadın savcı bu işin üzerine giderek 4 tecavüzcüyü mahkûm ettiriyordu.
Film çıktığı yıllarda büyük tartışmalara yol açmıştı.
Çünkü tecavüzcüler kadının bara tahrik edici elbiseyle geldiğini, kendilerini tahrik ettiğini ve kendi isteğiyle seviştiğini iddia ediyorlardı.
O günlerde filmi tecavüz olaylarına çok tepkili bir erkek olarak izlemiştim.
Meğer arkasında benim mesleğimi, yani gazeteciliği de çok ilgilendiren bir tartışma varmış.
TECAVÜZE UĞRAYAN KADINI ÇAPRAZ SORGUDA RECM
Filme konu olan bu iğrenç tecavüz olayı 1983 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington eyaletinde 100 bin kişilik bir kasabada meydana geldi.
37 yıl sonra o olayın gerçek belgeseli yapıldı ve “Trial By Media” adıyla Türkiye’de de gösterilmeye başlandı.
Diz
Hülya Avşar Erotik
Porno Hülya Avşar Hamile Videosu Indir
Türk Gizlisikiş Izle

Report Page