Yaşlı Ve Şişman

Yaşlı Ve Şişman




🛑 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Yaşlı Ve Şişman



İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
Mersin
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak


Para havalesini göndermek üzere bankaya girdim. Boş olan gişeye yanaştım. Camın arkasında onu gördüm.
Boyalı saçları sapsarıydı. Yukarıda parlak bir tokayla tutturulmuştu. Oldukça kiloluydu. Yanakları, çenesinin altına uzamış gibiydi; kocaman bir gerdanı vardı. Bir ara kalkıp geriye doğru bir evrak götürdü. Sonra geldi, yeniden yerine oturdu. Dar eteği, patlayacak gibiydi. Kocaman poposunu sımsıkı sarmıştı. Belinden ve karnından aşağı sarkan yağlar, eteğin kemer kısmını aşağı kıvırmıştı. Üzeri renk renkti. Takıları da öyle. Yüksek topuklu ayakkabısı, o şişman vücudu taşıyacak gibi görünmüyordu. Ama yine de o, bu yüksek topuklu ayakkabıyı giymekte ısrar ediyordu.
Uzattığım yazıyı okumak için gözlüklerini taktı. Kaşlarını çattı. Gözlerini kıstı. Başını geriye götürdü. Yazıyı biraz yakınlaştırdı, biraz uzaklaştırdı. Latin harflerinin kullanıldığı bu yazı, ona anlaşılmaz gelmiş olmalıydı. Sonra önündeki bilgisayarın ekranına baktı. İşlemi yapmak için kullanacağı menüyü seçmeye çalışıyordu sanırım. Sonunda buldu. Derken önündeki klavyede parmak uçları ile harf ve rakam tuşlamaya başladı. Her tuşlamadan sonra ekrana bakıyordu. Herhalde tuşladığı şeyin ekranda çıkıp çıkmadığını kontrol ediyordu.
Her şeyi hızlı yapmaya alışmış biz Akdenizliler için bu tür bir yavaşlık, işkence gibi bir şeydir.
Ve yine biz Akdenizliler, tepkilerimizi açıkça ifade etmek yerine, ima etmeyi tercih ederiz. Homurdanmak, söylenmek, burnundan solumak gibi… Ben bu seçenekler içinden burnundan soluma’yı tercih etmiştim. Elbette böyle bir ifadeyi, bir Ukraynalı’nın anlaması olanaksızdı. ”Biraz hızlı olur musunuz?” diye rica etmenin de anlamı yoktu. Çünkü yavaş olmasının nedeni, ”keyif” değildi. Yaşlıydı işte.
Bir anda, Türkiye’deki bankalarda uzun zamandır yaşlı ve şişman çalışan görmediğimi fark ettim! Bu sadece bankalara mı özgüydü yoksa? Hafızamı yokladım.
Hayır. Genç, güzel ve çekici kadınlar, hızla ofisleri işgal ediyordu! Şişmanlar, ”prezantbl” olmayanlar, yaşlılarsa, hızla toplumsal yaşamın dışına ya da önemsiz görülen işlere sürülüyorlardı!
Estetik operasyonların arttığını okuyordum gazetelerde. Burnunu yaptıran, kaşını kaldırtan, dudaklarına biçim verdiren… Bu, artık güzel görünme isteğinden ziyade, bir zorunluluk olmaya da başlamıştı.
Gazetelerdeki iş ilanlarında genellikle ”prezantabl bayan” aranıyordu. Adayın 30 yaşın altında olması tercih ediliyordu. Yani ”prezantabl” değilseniz, şişmansanız, hele yaşınız 40’ın üstündeyse, Türkiye’de iş bulma şansınız neredeyse sıfırdı!
Değişik düşünceler akıp gidiyordu aklımdan.
Tamam, Türkiye genç nüfustan oluşuyordu. Ukrayna ise nüfusu azalan bir ülkeydi. Yaşlılar artıyordu. Öyleyse Türkiye’de çalışanların çoğunluğunun gençlerden, Ukrayna’da ise yaşlılardan oluşması doğal karşılanmalıydı.

Ama yine de eksik olan bir şey vardı. Çünkü bir sonucun doğal olması, onun iyi bir şey olduğu anlamına gelmez.

Sonuçta yaşı ileri olanların iş bulma olanağı azalıyor. Çoğu kimse emekli olmak için gerekli prim gün sayısını dolduramayacak. İnsanlar en güçlü, en ”prezantabl” yaşlarında çalıştırılacaklar, sonra yaşlanınca ya da kilo alıp şişmanlayınca, bir köşeye atılacaklar.

Bankadaki yaşlı kadının bu yavaşlığını dert etmemeliydim. Kim bilir hangi yaştan sonra bilgisayarla tanışmıştı. Yaşın getirdiği yavaşlık ve öğrenme güçlüğü gibi özellikleri dikkate almalıydım. Bu nedenle sabırlı olmam gerekirdi.
Bu düşünceler etrafında gezinirken, bir an onun gözlerini üzerimde hissettim. Uyandım ve ben de ona baktım. Hafifçe gülümsedi. Ben de gülümseme ile yanıt verdim. Sonra işlemleri yapmaya devam etti. Bu gülümseme, ”azıcık sabırlı ol” demekti sanırım. Ya da ”beklettiğim için özür dilerim”. Bir gülümsemeye, bin türlü olumlu anlam yüklenebilir.

Az sonra işlem sonuçlarını gösterir dekontları önüme koydu. İmzaladım ve geri verdim. Yine bir ana gibi gülümsedi.

Şimdi sokaktaydım. Hava açıktı. Ukrayna’nın ”prezantabl” kızları, sokakta geziniyordu. ”Kinoteatr” önünde toplanmış bir grup kızlı erkekli genç, kaykayına havada takla attıran genci izliyorlardı.

Biz, yani bu çağda yaşayanlar, bu emekli olamama durumundan kısmen etkileneceğiz. Ama işte bu gençler, çocuklarımız, bu sistemin daha büyük kurbanları olacaklar. Biz, ”geçiş dönemi” ayaklarında, azıcık yırttık sayılır. Tepkilerimizi önlemek için yapıldı bu ”geçiş dönemi”. Ama asıl kazığı çocuklarımız yiyecek.
Gelecek kuşaklara bıraktığımız bir yığın utancımız var zaten.
Erdoğan sonrası hazırlıklar başladı: Rejim çöküyor!

Birgun.net mobil ve tablet uyumludur.




İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
Mersin
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak


Çıkmadan en yeni haberleri okumaya devam et!
Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
© 2022 Birgun.net - Tüm Hakları Saklıdır.
© 2022 Birgun.net - Tüm Hakları Saklıdır.




İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
Mersin
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak


Para havalesini göndermek üzere bankaya girdim. Boş olan gişeye yanaştım. Camın arkasında onu gördüm.
Boyalı saçları sapsarıydı. Yukarıda parlak bir tokayla tutturulmuştu. Oldukça kiloluydu. Yanakları, çenesinin altına uzamış gibiydi; kocaman bir gerdanı vardı. Bir ara kalkıp geriye doğru bir evrak götürdü. Sonra geldi, yeniden yerine oturdu. Dar eteği, patlayacak gibiydi. Kocaman poposunu sımsıkı sarmıştı. Belinden ve karnından aşağı sarkan yağlar, eteğin kemer kısmını aşağı kıvırmıştı. Üzeri renk renkti. Takıları da öyle. Yüksek topuklu ayakkabısı, o şişman vücudu taşıyacak gibi görünmüyordu. Ama yine de o, bu yüksek topuklu ayakkabıyı giymekte ısrar ediyordu.
Uzattığım yazıyı okumak için gözlüklerini taktı. Kaşlarını çattı. Gözlerini kıstı. Başını geriye götürdü. Yazıyı biraz yakınlaştırdı, biraz uzaklaştırdı. Latin harflerinin kullanıldığı bu yazı, ona anlaşılmaz gelmiş olmalıydı. Sonra önündeki bilgisayarın ekranına baktı. İşlemi yapmak için kullanacağı menüyü seçmeye çalışıyordu sanırım. Sonunda buldu. Derken önündeki klavyede parmak uçları ile harf ve rakam tuşlamaya başladı. Her tuşlamadan sonra ekrana bakıyordu. Herhalde tuşladığı şeyin ekranda çıkıp çıkmadığını kontrol ediyordu.
Her şeyi hızlı yapmaya alışmış biz Akdenizliler için bu tür bir yavaşlık, işkence gibi bir şeydir.
Ve yine biz Akdenizliler, tepkilerimizi açıkça ifade etmek yerine, ima etmeyi tercih ederiz. Homurdanmak, söylenmek, burnundan solumak gibi… Ben bu seçenekler içinden burnundan soluma’yı tercih etmiştim. Elbette böyle bir ifadeyi, bir Ukraynalı’nın anlaması olanaksızdı. ”Biraz hızlı olur musunuz?” diye rica etmenin de anlamı yoktu. Çünkü yavaş olmasının nedeni, ”keyif” değildi. Yaşlıydı işte.
Bir anda, Türkiye’deki bankalarda uzun zamandır yaşlı ve şişman çalışan görmediğimi fark ettim! Bu sadece bankalara mı özgüydü yoksa? Hafızamı yokladım.
Hayır. Genç, güzel ve çekici kadınlar, hızla ofisleri işgal ediyordu! Şişmanlar, ”prezantbl” olmayanlar, yaşlılarsa, hızla toplumsal yaşamın dışına ya da önemsiz görülen işlere sürülüyorlardı!
Estetik operasyonların arttığını okuyordum gazetelerde. Burnunu yaptıran, kaşını kaldırtan, dudaklarına biçim verdiren… Bu, artık güzel görünme isteğinden ziyade, bir zorunluluk olmaya da başlamıştı.
Gazetelerdeki iş ilanlarında genellikle ”prezantabl bayan” aranıyordu. Adayın 30 yaşın altında olması tercih ediliyordu. Yani ”prezantabl” değilseniz, şişmansanız, hele yaşınız 40’ın üstündeyse, Türkiye’de iş bulma şansınız neredeyse sıfırdı!
Değişik düşünceler akıp gidiyordu aklımdan.
Tamam, Türkiye genç nüfustan oluşuyordu. Ukrayna ise nüfusu azalan bir ülkeydi. Yaşlılar artıyordu. Öyleyse Türkiye’de çalışanların çoğunluğunun gençlerden, Ukrayna’da ise yaşlılardan oluşması doğal karşılanmalıydı.

Ama yine de eksik olan bir şey vardı. Çünkü bir sonucun doğal olması, onun iyi bir şey olduğu anlamına gelmez.

Sonuçta yaşı ileri olanların iş bulma olanağı azalıyor. Çoğu kimse emekli olmak için gerekli prim gün sayısını dolduramayacak. İnsanlar en güçlü, en ”prezantabl” yaşlarında çalıştırılacaklar, sonra yaşlanınca ya da kilo alıp şişmanlayınca, bir köşeye atılacaklar.

Bankadaki yaşlı kadının bu yavaşlığını dert etmemeliydim. Kim bilir hangi yaştan sonra bilgisayarla tanışmıştı. Yaşın getirdiği yavaşlık ve öğrenme güçlüğü gibi özellikleri dikkate almalıydım. Bu nedenle sabırlı olmam gerekirdi.
Bu düşünceler etrafında gezinirken, bir an onun gözlerini üzerimde hissettim. Uyandım ve ben de ona baktım. Hafifçe gülümsedi. Ben de gülümseme ile yanıt verdim. Sonra işlemleri yapmaya devam etti. Bu gülümseme, ”azıcık sabırlı ol” demekti sanırım. Ya da ”beklettiğim için özür dilerim”. Bir gülümsemeye, bin türlü olumlu anlam yüklenebilir.

Az sonra işlem sonuçlarını gösterir dekontları önüme koydu. İmzaladım ve geri verdim. Yine bir ana gibi gülümsedi.

Şimdi sokaktaydım. Hava açıktı. Ukrayna’nın ”prezantabl” kızları, sokakta geziniyordu. ”Kinoteatr” önünde toplanmış bir grup kızlı erkekli genç, kaykayına havada takla attıran genci izliyorlardı.

Biz, yani bu çağda yaşayanlar, bu emekli olamama durumundan kısmen etkileneceğiz. Ama işte bu gençler, çocuklarımız, bu sistemin daha büyük kurbanları olacaklar. Biz, ”geçiş dönemi” ayaklarında, azıcık yırttık sayılır. Tepkilerimizi önlemek için yapıldı bu ”geçiş dönemi”. Ama asıl kazığı çocuklarımız yiyecek.
Gelecek kuşaklara bıraktığımız bir yığın utancımız var zaten.
Erdoğan sonrası hazırlıklar başladı: Rejim çöküyor!

Birgun.net mobil ve tablet uyumludur.




İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
Mersin
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak


Çıkmadan en yeni haberleri okumaya devam et!
Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun
© 2022 Birgun.net - Tüm Hakları Saklıdır.
© 2022 Birgun.net - Tüm Hakları Saklıdır.




Son Dakika


Gündem


Magazin


Spor


Ekonomi






Anasayfa
Foto Galeri
Magazin
Cem Yılmaz'a yapılan yaşlı ve şişman eleştirilerine çok konuşulacak yanıt geldi! "Sen ölsen milletin IQ'sü düşer"



Cem Yılmaz'a yapılan yaşlı ve şişman eleştirilerine çok konuşulacak yanıt geldi! "Sen ölsen milletin IQ'sü düşer"
Cem Yılmaz'ın oğlu Kemal, babasının yaşı ve kilosuyla ilgili yapılan eleştirilere karşı "Ben her zaman yanındayım, sen ölsen milletin IQ'sü düşer" yorumunda bulunmuş.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez politikamıza tıklayınız.
Cem Yılmaz 'Fatih Altaylı ile Bire Bir'in bu haftaki konukları arasında yerini alarak keyifli bir sobet gerçekleştirdi.
Cem Yılmaz oğlu Kemal ile olan küçük bir anısını programdakilerle paylaştı.
Yılmaz, kendisine gelen yaşlı ve şişman eleştirileri hakkında oğlu Kemal'in sempatik laflarını kahkaha atarak anlattı.
Cem Yılmaz oğlunun kendisine "Baba görüyorum gazetelerde senin için, 'yaşlı şişman' diyorlar. Sen harika bir adamsın ya! Olur mu öyle şey, ben her zaman yanındayım, sen ölsen milletin IQ'sü düşer" dediğini söyledi.

Something went wrong, but don’t fret — let’s give it another shot.

Uyandırarak Sikiş
Lezbiyen Vidoları Indir
Moore Sexsinemaları

Report Page