Türk Kilik Bozma

Türk Kilik Bozma




🛑 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Türk Kilik Bozma

















0 contribution(s)

Translation API
About MyMemory











Log in




More context


All


My memories







Results for türk kizlik bozma translation from Turkish to English

API call


Source language: Autodetect ------ Afrikaans Albanian Amharic Arabic Armenian Azerbaijani Bajan Balkan Gipsy Basque Bemba Bengali Bielarus Bislama Bosnian Breton Bulgarian Burmese Catalan Cebuano Chamorro Chinese (Simplified) Chinese Traditional Comorian (Ngazidja) Coptic Creole English (Antigua and Barbuda) Creole English (Bahamas) Creole English (Grenadian) Creole English (Guyanese) Creole English (Jamaican) Creole English (Vincentian) Creole English (Virgin Islands) Creole French (Haitian) Creole French (Saint Lucian) Creole French (Seselwa) Creole Portuguese (Upper Guinea) Croatian Czech Danish Dutch Dzongkha English Esperanto Estonian Fanagalo Faroese Finnish French Galician Georgian German Greek Greek (Classical) Gujarati Hausa Hawaiian Hebrew Hindi Hungarian Icelandic Indonesian Inuktitut (Greenlandic) Irish Gaelic Italian Japanese Javanese Kabuverdianu Kabylian Kannada Kazakh Khmer Kinyarwanda Kirundi Korean Kurdish Kurdish Sorani Kyrgyz Lao Latin Latvian Lithuanian Luxembourgish Macedonian Malagasy Malay Maldivian Maltese Manx Gaelic Maori Marshallese Mende Mongolian Morisyen Nepali Niuean Norwegian Nyanja Pakistani Palauan Panjabi Papiamentu Pashto Persian Pijin Polish Portuguese Potawatomi Quechua Romanian Russian Samoan Sango Scots Gaelic Serbian Shona Sinhala Slovak Slovenian Somali Sotho, Southern Spanish Sranan Tongo Swahili Swedish Swiss German Syriac (Aramaic) Tagalog Tajik Tamashek (Tuareg) Tamil Telugu Tetum Thai Tibetan Tigrinya Tok Pisin Tokelauan Tongan Tswana Turkish Turkmen Tuvaluan Ukrainian Uma Uzbek Vietnamese Wallisian Welsh Wolof Xhosa Yiddish Zulu
Target language: Afrikaans Albanian Amharic Arabic Armenian Azerbaijani Bajan Balkan Gipsy Basque Bemba Bengali Bielarus Bislama Bosnian Breton Bulgarian Burmese Catalan Cebuano Chamorro Chinese (Simplified) Chinese Traditional Comorian (Ngazidja) Coptic Creole English (Antigua and Barbuda) Creole English (Bahamas) Creole English (Grenadian) Creole English (Guyanese) Creole English (Jamaican) Creole English (Vincentian) Creole English (Virgin Islands) Creole French (Haitian) Creole French (Saint Lucian) Creole French (Seselwa) Creole Portuguese (Upper Guinea) Croatian Czech Danish Dutch Dzongkha English Esperanto Estonian Fanagalo Faroese Finnish French Galician Georgian German Greek Greek (Classical) Gujarati Hausa Hawaiian Hebrew Hindi Hungarian Icelandic Indonesian Inuktitut (Greenlandic) Irish Gaelic Italian Japanese Javanese Kabuverdianu Kabylian Kannada Kazakh Khmer Kinyarwanda Kirundi Korean Kurdish Kurdish Sorani Kyrgyz Lao Latin Latvian Lithuanian Luxembourgish Macedonian Malagasy Malay Maldivian Maltese Manx Gaelic Maori Marshallese Mende Mongolian Morisyen Nepali Niuean Norwegian Nyanja Pakistani Palauan Panjabi Papiamentu Pashto Persian Pijin Polish Portuguese Potawatomi Quechua Romanian Russian Samoan Sango Scots Gaelic Serbian Shona Sinhala Slovak Slovenian Somali Sotho, Southern Spanish Sranan Tongo Swahili Swedish Swiss German Syriac (Aramaic) Tagalog Tajik Tamashek (Tuareg) Tamil Telugu Tetum Thai Tibetan Tigrinya Tok Pisin Tokelauan Tongan Tswana Turkish Turkmen Tuvaluan Ukrainian Uma Uzbek Vietnamese Wallisian Welsh Wolof Xhosa Yiddish Zulu


Get a better translation with
4,401,923,520
human contributions



Report Abuse
Terms of Service
About MyMemory
Contact Us
Translated LABS





English
Italiano
Español
Français
Deutsch
Nederlands
Svenska
Português
Русский
日本語
汉语
한국어
Türkçe



We use cookies to enhance your experience. By continuing to visit this site you agree to our use of cookies. Learn more.
OK
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
MyMemory is the world's largest Translation Memory. It has been created collecting TMs from the European Union and United Nations, and aligning the best domain-specific multilingual websites.
We're part of Translated, so if you ever need professional translation services, then go checkout our main site


Tarafından Av. İdil Kavuşan •
10/11/2020


Lexpera Blog’da yayımlanan yazılar, yazarlarının görüşlerini ifade eder. Lexpera Blog’da bir yazıya yer verilmesi, o yazıda savunulan görüşlerin On İki Levha Yayıncılık tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yazılar, bilgi amaçlı olup, hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır.


Avukat
L.L.M Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi


Copyright © 2022, Lexpera Blog . Tüm hakları saklıdır.

Bir kişinin kendisine ait özellikleri, hak ve fiil ehliyeti, özgürlüğü, maddi ve manevi varlıkları ile iktisadi bütünlüğü onun kişiliğini meydana getirmektedir. Gerek ulusal gerek uluslararası düzenlemeler ile de kişiliğin korunması ve kişiliğe bağlı haklar ön plana çıkartılmıştır. [1]
Kişilik hakkı kavramı ise kişinin sahip olduğu kişilik değerlerinin korunmasını amaçlayan ve temel insan hakkı olması nedeniyle ulusal ve uluslararası düzeyde korunan mutlak bir haktır. Bu kapsamda 1982 Anayasası , Türk Medeni Kanunu , İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi , Çocuk Hakları Sözleşmesi kişilik haklarını koruyucu hükümler ihtiva etmektedir. Kişilik hakkı, sahibine, bedeni ve maddi bütünlüğüne, menfaat ve ilişkilerine yönelik saldırılardan kaçınılmasını isteme yetkisi bahşetmektedir. Bir başka ifade ile kişilik hakkı, kişinin bir hakkın süjesi sıfatı ile herkes tarafından tanınmasını istemek ve bu sıfatla itibar görmek konusundaki menfaat ve yetkileridir. [2]
Ancak özellikle teknolojide meydana gelen gelişmeler neticesinde; telekomünikasyon, sosyal medya, internet, basın-yayın gibi yollarla olduğu gibi genel işlem koşulları ile veyahut mobbing gibi yollarla da kişilik haklarının ihlali sonucunu doğuran eylemler ifa edilebilmektedir.
Bu ihlallere karşın; kişilik hakkı, kişiye doğrudan doğruya kendi kişisel menfaatleri çerçevesinde maddi ve manevi varlıkları üzerinde egemenlik sağlayarak başkalarının bu alana müdahalesini önleme yetkileri vermektedir. Nitekim Türk hukukunda kişilere bu koruma, geniş bir şekilde Anayasa ve Türk Medeni Kanun vasıtası ile tanınmaktadır. [3]
Bu çalışmamızda da öncelikle kişilik haklarının tanımı ve muhtevası incelenecek, ardından kişilik haklarına karşın gerçekleşebilecek muhtemel ihlaller ile bu ihlaller karşısında doğacak sorumluluk halleri ve bu kapsamda kişiliğin korunma yolları incelenecektir.
Bir kişinin, haklara ve borçlara sahip olmasını ifade eden hak ehliyeti, kendi fiilleri neticesinde hak ve borç yaratmasını ifade eden fiil ehliyeti ve kişi olması nedeniyle tanınan maddi ve manevi menfaatleri üzerindeki hakları onun kişiliğini oluşturur. [4] Başka bir ifadeyle kişilik; kişinin hak ve fiil ehliyetlerini, kişisel durumlarını, maddi, manevi ve iktisadi varlıklarını ihtiva etmektedir. Kişilik haklarının belirleyici özelliği ise sahibine, kişiliğine tecavüz edilmemesini istemek yönünde mutlak bir hak bahşetmesidir. [5]
Kişilik hakları, mutlak haklardan olmaları nedeniyle saldırıda bulunan herkese karşı ileri sürülebilirler.
Ayrıca kişilik haklarının şahıs varlığı hakları niteliğine haiz olmaları nedeniyle de esasen maddi bir değer ile ölçülebilmeleri mümkün değildir. Ancak kişilik haklarının bu özelliği, ihlal edilmeleri halinde doğacak maddi veya manevi zararların tazminin talep edilebilmesine engel teşkil etmemektedir.
Kişilik hakları, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olmaları nedeniyle kişinin bu haklardan vazgeçmesi, devretmesi ve miras yoluyla bu hakların intikal edebilmesi mümkün değildir. Ancak, kişilik haklarının kullanım haklarının devri veyahut kişilik haklarının ihlali halinde açılan tazminat davaları derdest iken hak sahibinin ölümü hasebiyle mirasçıların bu davalara devam edebilmeleri kişilik haklarının işbu özelliğine halel getirmemektedir.
Zira kişilik haklarının devredilemez özellikleri nedeniyle; Türk Borçlar Kanunu m. 27 kişilik haklarına aykırı sözleşmeleri kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi kılmaktadır. Bu kapsamda; din değiştirme taahhüdü, makul olmayan bir ameliyata razı olmak, çok uzun süre bağlayıcı olan kelepçeleme sözleşmeleri gibi sözleşmeler, kişilik haklarına aykırılık gerekçesi ile kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olacaklardır. [6]
Ayrıca kişilik haklarının zamanaşımına uğraması veyahut hak düşürücü süre işlemesi mümkün değildir.
Kişilik haklarının içeriğini belirlemek konusunda karşılaşılan ilk güçlük “genel-özel kişilik hakları ayrımı” olup Türk-İsviçre hukukunda genel kişilik haklarının da varlığı benimsenerek bu sorun çözülmüştür. Hakkın ihlali halinde doğacak sorumluluğun hukuki niteliğinin belirlenebilmesi ve bu kapsamda koruyucu hükümlerin düzenlenebilmesi için öncelikle hakkın muhtevasının belirlenmesi gerekmektedir.
Genel bir kişilik hakkındaki ihlallerin, özel hukuk dogmatiğinde bu hakla ilgili doğan ana sorunların lehinde ve aleyhinde ileri sürülen tartışmalara dayanmadığı sonucuna varılmaktadır. [7]
Tek bir kişiliğin mevcut olması nedeniyle korunacak kişilik hakkı da tek ve geneldir. Ancak kişilik haklarının içerisinde yer alan birtakım varlıklar aynı zamanda özel olarak da korunmaktadırlar. Nitekim Türk Medeni Kanunu m. 23 , 24 ve 25 ile kişilik hakları genel olarak korumakta, m. 26 ise özel olarak isim hakkına özel bir koruma sağlamaktadır. [8]
Kişilik hakları yönünden “ numerus clausus ” ilkesi geçerli olmamakta ve bu değerlerin sınırlı bir şekilde sayılması yoluna gidilmediği görülmektedir. [9] Ancak başlıca kişilik değerlerini örneklemek gerekirse; yaşam hakkı, ruh ve bedensel bütünlük, sağlık hakkı, ad, soyadı, müstear ad, şeref ve haysiyet, mesleki itibar, resim, ses ve fotoğraf, tıbbi müdahaleler, organ ve doku nakli, cinsel faaliyete ilişkin müdahaleler, faaliyet ve yaşamını düzenleme özgürlüğü, kişinin sırları, mesleki ve ticari sırlar, özel hayat, aile hayatı, konut dokunulmazlığı gibi hususlar sayılabilmektedir. [10]
Kişinin özelliklerinin gelişmesi ve bunların ortaya çıkmasında sarf ettiği çaba, kişiliğin gelişmesinin korunması zorunluluğunu ortaya çıkarır. Ayrıca, kişiliğin kapsadığı alanın da korunması gerekir, yani kişinin kendisine veya üçüncü şahıslara karşı olan görevlerini ifada, manevi görevlerini yerine getirmesinde, gerekli olan ölçüde korunması zorunluluğu vardır. [11] Bu nedenle kişiliğin, üçüncü kişilerden gelecek saldırılara karşı korunmasının yanı sıra kişinin kendisine karşı da korunması gerekmektedir.
Kişiler yaptıkları birtakım hukuki işlemlerle, kendi kişilik haklarına halel getirebilecekleri gibi üçüncü kişiler tarafından da kişilik hakları pek çok yol ve yöntemle ihlal edilebilmektedir. Bu hususun yanı sıra, Türk hukuk sistemi kişilik haklarının ihlali hallerine karşın birden fazla koruma yöntemi öngörmüştür. Bu koruma yöntemlerinin bir kısmı özel hukuk karakterli olmakla beraber, bir kısmı da kamu hukuku karakteri taşımaktadır. Bu nedenle kişilik haklarını koruma yollarının birden fazla başlık halinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Türk Ceza Kanunu m. 25 ve Türk Borçlar Kanunu m. 52 ’de düzenlenen haklı savunma hali; bir kimsenin, kendisini veya başkasını hedef alan bir tecavüz, saldırı karşısında, savunma amacına matuf olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanmasını ifade etmektedir. [12] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış içtihatlarına göre ise haklı savunma; bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak için gösterdiği zorunlu tepki olarak tanımlanmaktadır. [13]
Kişilik haklarına yöneltilen haksız bir saldırıdan kurtulmak amacıyla saldırganın kişiliğine zarar veren şahıs, bu zarardan dolayı tazminatla sorumlu tutulamayacağı gibi, bu fiilinden dolayı kendisine ceza da verilemeyecektir. [14]
Kişi hakları deyimi 18’inci yüzyılın “ ferdiyetçi ” doktrinin ürünü olan “ klasik hakları ” anlatmak için kullanılmaktadır. [15] Anayasamızın ikinci kısmının ikinci bölümünde (m.17-40) düzenlenen “ kişinin dokunulmazlığı ” ( m.17 ), “ zorla çalıştırma yasağı ” ( m.18 ), “ kişi hürriyeti ” ( m.19 ), “ özel hayatın gizliliği ” ( m.20 ), “ konut dokunulmazlığı ” ( m.21 ) gibi temel hak ve hürriyetler de kişi hakkı ve hürriyeti niteliğindedir. [16] Bahsedilen bu maddeler ile kişilik hak ve hürriyetlerine Anayasal bir koruma öngörülmüştür.
Kişilik haklarının dışarıdan gelecek ve suç niteliğine haiz saldırılardan korunması özellikle Ceza Kanunları ile sağlanmaktadır. [17] Türk Ceza Kanunu muz, “ kişinin maddi bütünlüğüne ” (m.81, 86 vd.), “ hürriyetlerine ” (m.106-124), “ sır çevresine ” (m. 132 vd.), “ şeref ve haysiyetine ” (m.125 vd.) karşı gelebilecek saldırıları suç olarak düzenlemiş ve cezai yaptırımlar öngörmüştür. [18] Nitekim ceza hukukunda hürriyetin suç mevzuu sayılma sebebi bu kavramın bir hak sayılması olup suçun maddi unsuru da bu hakkın ihlalidir. [19]
Kişiliğe yapılan saldırılar nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi noktasında, kamu hukuku karakterli kanunlarla sağlanan koruma yetersiz kalmaktadır. Hukukumuzda kişilik hakkının genel ve özel düzenlemeler ile iki farklı yaklaşımla korunduğu görülmektedir. Kişilik hakkının korunmasına ilişkin genel düzenleme Türk Medeni Kanunu m. 23 , 24 ve 25 yer almakta, Türk Borçlar Kanunu m. 58 (EBK. 49) ile bu düzenlemeler tamamlanmaktadır. Bu genel korumanın dışında bazı kişisel değerleri koruyan özel düzenlemeler de bulunmaktadır. Bunlara Türk Medeni Kanunu m. 26 ve 27 ’de yer alan adın korunması, m. 158/II evliliğin butlanla sona ermesi, m. 174 boşanma nedeniyle tazminat, Türk Borçlar Kanunu m. 53 , 54 , 55 ve 56 bedensel zararlar ve ölüm halindeki koruma, Türk Ticaret Kanunu m. 56 haksız rekabet nedeniyle ekonomik menfaatlerin korunması, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m. 14-19 fikir sanat eserleri üzerindeki manevi hakların korunması gibi düzenlemeler örnek sayılabilir. [20] Ayrıca belirtmek gerekir ki; bu kanun hükümleri ile getirilen korumadan tüzel kişilerin de yararlanabileceği kabul edilmektedir. [21]
Kişilik haklarının ihlali halinde doğacak olan zarar ise kural olarak hem maddi hem de manevi olabilir. Kişilik haklarının ihlali halinde doğacak manevi zararlar bakımından genel ahlaka aykırılık kurallarından ziyade, başta doğacak manevi zararın tazminini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu m. 58 olmak üzere doğrudan kişilik haklarını koruyan özel hukuk karakterli hükümler uygulama alanı bulacaktır. [22]
Yukarıda da açıklandığı gibi; [23] kişiliğin korunmasını gerektiren nedenlere dayalı olarak, kişinin kendisinden de korunması gerekmektedir. Bu gereklilik ise “içe karşı korumayı” doğurmuştur.
Kişiliğin içe karşı korunması genel olarak Türk Medeni Kanunu m. 23 ile düzenlenmiştir. Bu hükmün ihtiva ettiği genel ilke ile kişilerin serbest iradeleriyle düzenleyebilecekleri hukuki işlemlerin sınırı çizilmiştir. [24] Bu sınırlara aykırı sözleşmelerin akıbetinin kesin hükümsüzlük olacağı ise Türk Borçlar Kanunu madde 27/II ile düzenlenmiştir.
Dolayısıyla sözleşmeler ancak Türk Medeni Kanunu m. 23 ’e uygun olmaları halinde, Türk Borçlar Kanunu m. 27 ’ de düzenlenen kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olmayacaklardır. Kanun koyucu ahlaka aykırı sözleşmelere ilişkin öngördüğü kesin hükümsüzlük yaptırımını, Türk Borçlar Kanunu madde 81 ile de tamamlamıştır. Bu hüküm kapsamında, hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey, geri istenemeyecek ve Türk Borçlar Kanunu m. 27 ’ ye aykırılığı nedeniyle butlanla malul olan sözleşme ifa edilse dahi ifa edilen edimler, kural olarak sebepsiz zenginleşme ya da istihkak davası ile geri istenebilecektir. [25]
Türk Medeni Kanunu m. 23 emredici bir hukuk kuralı olduğundan, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınacaktır. Ayrıca sözleşmenin bütünü değil de, yalnıza bir kısmı ahlaka aykırı ise Türk Borçlar Kanunu m.27/II ’ ye dayanılarak kısmi hükümsüzlüğe ilişkin kurallar uygulanacaktır. [26] Bu kapsamda Yargıtay, hâkimin sözleşmeye müdahalesi bağlamında ele aldığı bir kararında; Türk Medeni Kanunu m. 2/I , Türk Medeni Kanunu m. 23 ve Türk Borçlar Kanunu m. 27/II hükümlerini bir arada değerlendirerek, ödünç sözleşmesinde kararlaştırılan faiz oranlarının geçersizliğine hükmetmiş, sözleşmenin geri kalanını ise ayakta tutmuştur. [27]
Türk Medeni Kanunu m. 23 kişiliği genel anlamda yani bir bütün olarak koruduğu gibi kişiliği oluşturan üç unsur yönüyle de ele alarak koruma getirmektedir. [28] Bilindiği gibi; manevî şahsiyetin üç unsurunu, insan haysiyeti, ferdiyeti ve şahsı teşkil eder. [29] Kişilik, kendisini oluşturan tüm unsurları ve yönleriyle bir bütün oluşturmaktadır. Bu bütünü ortadan kaldıracak, kişiliğin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğünün sona ermesine yol açacak sözleşmeler yapılamaz. Kişi, kendi özgürlüğünden yani kişiliğini oluşturan işbu değerlerden vazgeçemez. [30] Böylece kanun koyucu, kişinin özgürlüğünü, kişiliğe bağlı değerlerin korunması amacıyla hukuk düzeninin denetimine tabi kılmaktadır. [31]
Bu çalışmada da, Türk Medeni Kanunu m. 23 ile getirilen içe karşı koruma halleri ile kişiliği oluşturan unsurlar beraber incelenecektir.
Türk Medeni Kanunu m.23/I ; kişiliği ehliyetler ve hürriyetler bakımından ele alarak, hak ve fiil ehliyetlerinin hiçbir şekilde hukuki işlemlere konu yapılamayacağını, bunlardan herhangi bir hukuki işlem ile vazgeçilemeyeceğini, kısmen dahi olsa feragat edilemeyeceğini ve sınırlamalara tabi tutulamayacağı düzenlenmiştir. [32] Esasen bu düzenleme temel insan haklarına dayanmakta olup kişinin hukuki işlem iradesini korumaktadır.
Bu kapsamda kişinin maddi bütünlüğü de kişilik haklarına dâhildir. Zira en kutsal kişilik hak
Kürt Oruspu Pornoları
Evdee Kızı Götten Kötü Sikiyor
Komşusunun Kızına Tecavüz Porno

Report Page