Skes Türkçe

Skes Türkçe




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Skes Türkçe
Falls die Wiedergabe nicht in Kürze beginnt, empfehlen wir dir, das Gerät neu zu starten.
► Herkese merhaba adım Berke 26 yaşındayım İzmir de yaşıyorum.

Youtube hayatına 2013 yılında GamersTurk adlı kanal ile girdim. Amacım sizleri eğlendirmek, güldürebilmek ve kaliteli içerikler sunabilmektir.

İçeriklerimiz korku, hikaye ve mobil oyunlar ağırlıklıdır. Ek olarak ta her gün akşam saatlerinde canlı yayınlar yapmaktayım. Ailemiz gün geçtikçe büyüyor.

Videolarım her gün hafta içleri Saat 16.00 dan sonra hafta sonları ise Saat 14.00 den sonra gelmektedir.

Herkese iyi seyirler :)

Sponsorluk ve iş görüşmeleri için : erginberke96@gmail.com

►Ekipmanlarım :

Klavye: Logitech G815
Mouse: Logitech G502 Hero
Kulaklık: Logitech Pro X Headset
Webcam: Logitech Brio 4K

► Sistem Özelliklerim :

Kasa : Cooler Master H500M
Monitör: Samsung Odyssey G7 240hz Curved Gaming Monitör
Ekran Kartı: ASUS GeForce RTX 3090 ROG STRIX 24GB OC GDDR6X
Ram: Corsair Dominator Platium DDR4 64GB
İşlemci: AMD Ryzen 9 5900X
Anakart: Asus ROG X570 Crosshair VIII Formula


YILIN EN EĞLENCELİ OYUNU! (60 KİŞİYLE YARIŞMA!) 😂 | Fall Guys : Ultimate Knockout [Türkçe]
PALYAÇO PİGGY PEŞİMİZDE! 🤡 [CHAPTER 8 SONU] 🐷 | Piggy Roblox
Videos, die du dir ansiehst, werden möglicherweise zum TV-Wiedergabeverlauf hinzugefügt und können sich damit auf deine TV-Empfehlungen auswirken. Melde dich auf einem Computer in YouTube an, um das zu vermeiden.
Bei dem Versuch, Informationen zum Teilen abzurufen, ist ein Fehler aufgetreten. Versuche es bitte später noch einmal.
HELLO NEİGHBOR 2 ÇIKTI! - ÖN İNCELEME (ALPHA 1) von GamersTurk 145.897 Aufrufe
GİZEMLİ ADAM HER YERDE! (TÜM GİZLİ EŞYALAR!) - Hello Neighbor 2 (Alpha 1 Gizemleri) von GamersTurk 89.599 Aufrufe
LÜTFEN GELME BONNİE 😫| Five Nights at Freddy's [Türkçe] #2 von GamersTurk 104.040 Aufrufe
0:02 / 27:15 • Vollständiges Video ansehen Live


Something went wrong, but don’t fret — let’s give it another shot.

Sykes-Picot, Orta Doğu'ya nasıl bir miras bıraktı?
Irak, günümüzde Ürdün'ün bulunduğu topraklar ve Filistin, İngiltere etkisine Suriye ve Lübnan da Fransız etkisine girdi
Lübnan, başta Maruniler olmak üzere, Hristiyanlar ve Dürziler için sığınacak bir liman olarak öngörülmüştü Filistin'de büyük oranda Yahudiler de yaşıyordu Her iki ülkenin sınır bölgesindeki Beka Vadisi Şii Müslümanlara bırakılmıştı Bölgede en büyük mezhepsel demografiye sahip Suriye'de de Sünni Müslümanlar vardı
Gizlilik ve çerez politikalarımız konusunda bazı önemli değişiklikler yaptık. Bu değişikliklerin ne olduğunu ve sizin için ne anlama geldiğini bilmenizi istiyoruz.
20'inci yüzyılda yağlı kalemle çizilen harita, İngiliz ve Fransızların, günümüzün Orta Doğu'sunun yaratılmasına yardımcı olma amacı güden 100 yıllık planlarına dair hırslarını ve çılgınlıklarını gösteriyor.
Düz çizgiler, tamamlanmamış sınırları gösteriyor. İngiltere hükümetini temsil eden Mark Sykes ve Fransa hükümetini temsil eden Francois Georges-Picot'un 1916 yılında uzlaşıya vardığı çizgilerinin çoğunun düz olması da büyük olasılıkla bu sebepten kaynaklanıyor.
Sykes ve Picot, "imparatorluğu içselleştirmiş kişiler." Her ikisi de sömürge yönetiminde yetişmiş, bölge halkının Avrupa imparatorluğu altında daha iyi koşullarda olabileceğine inanan aristokratlar.
Her ikisi de Orta Doğu'ya dair derin bilgilere sahip.
Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı karmaşanın ortasında alelacele yürüttükleri müzakerelerde varılan anlaşmanın prensipleri bugün de Orta Doğu'yu etkilemeye devam ediyor.
Sykes-Picot'un düz çizgileri, 20. yüzyılın ilk yarısında İngiltere ve Fransa'ya önemli ölçüde yardımcı olsa da, bu çizgilerin bölge halkına etkisi çok daha farklı oldu.
İki kişinin çizdiği bu harita, 16'ıncı yüzyılın başından beri Osmanlı idaresinde olan toprakları parçalayıp yeni ülkelere böldü ve siyasi oluşumları iki etki alanına dâhil etti:
Sykes ve Picot'a, Kuzey Afrika'daki Arap ülkelerinin de sınırlarını yeniden çizmeleri için yetki verilmedi. Ama bölünen etki alanları orada da varlığını gösterdi. Mısır İngiltere yönetimine girdi, Fransa Mağrip'i kontrolü altına aldı.
Sykes-Picot Antlaşması'yla oluşan yeni jeopolitik düzende üç farklı sorun ortaya çıktı.
İlk olarak, Arapların bilgisi dışında gizlice varılan bir antlaşmaydı. Ve, İngiltere'nin 1910'lu yıllarda Araplara, Osmanlılara karşı ayaklanırlarsa ve Osmanlı İmparatorluğu çökerse, bağımsızlıklarına kavuşacakları yönünde verdikleri sözü de boşa çıkarmış oldu.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu bağımsızlık gerçekleşmedi. Bu sömürgeci güçler 1920'li, 30'lu ve 40'lı yıllarda Arap dünyasındaki nüfuzlarını kullanmaya devam edince, Kuzey Afrika ve Akdeniz'in doğusundaki Arap siyaseti yönünü, (Mısır, Suriye ve Irak'ın 20'inci yüzyılın son 10 yılında tanık olduğu gibi) liberal anayasal yönetim inşasından, asıl amacı sömürgecilerden ve sömürgeci sistemden kurtulmaya çalışan milliyetçiliğe çevirdi.
Birçok Arap ülkesinde 1950'lerden 2011'deki Arap isyanlarına kadar olan süreçte askeri rejimlerin yükselmesindeki kilit faktör de buydu.
İkinci sorun da, haritada düz çizgi çizme eğiliminde yatıyor.
Sykes-Picot, Levant'ı mezhepler temelinde bölme eğilimindeydi:
Coğrafya da bu mezhep temelindeki ayrışmaya yardımcı oldu.
Haçlı seferlerinin sonundan, 19'uncu yüzyılda Avrupalı güçlerin bölgeye gelişine kadar olan süreçte, bölgenin canlı ticaret kültürüne rağmen, farklı mezhepler birbirlerinden ayrı yaşadı.
Fakat Sykes-Picot'un ardındaki düşünceler uygulamaya dönüşmedi. Yani yeni yaratılan sınırlar, sahadaki mevcut mezhepsel, aşiretsel veya etnik ayrımlarda karşılığını bulmadı.
Bu farkların üzeri, ilk olarak Arapların Avrupalı güçleri bölgeden çıkarma mücadelelerinde, daha sonra da Arap milliyetçiliği dalgasını bölgeden süpürürken örtüldü.
1950'lerin sonundan, 1970'lerin sonuna doğru, özellikle Mısır'da Cemal Abdül Nasır'ın en parlak döneminde (1956'daki Süveyş Krizinden 1960'ların sonuna kadar) Arap milliyetçiliği, birleşik bir Arap dünyasının, halklar arasındaki sosyo-demografik farklılıkları hafifleteceği fikrine çok büyük bir ivme kazandırdı.
Arap dünyasının güçlü liderleri, Levant'ta Hafız Esad ve Saddam Hüseyin, Kuzey Afrika'da da Albay Muammer Kaddafi gibi, 1980'li ve 1990'lı yıllarda farklılıkları, sıklıkla gaddarlık ve zulümle bastırdı.
Fakat bu farklılıkların tırmandırdığı gerilimler ve hırslar ne kayboldu, ne de hafifledi.
Bu ülkelerde, ilk başta güçlü liderlerin yok olması, daha sonra da bazı Arap cumhuriyetlerinin, küçük grupların ekonomik çıkarları tarafından kontrol edilen kalıtımsal derebeyliklerine dönüşmesi ve son olarak da 2011'deki isyanlarla eski ihtilaflar, hayal kırıklıkları ve yıllar boyunca gizlenen umutlar tekrar gün yüzüne çıktı.
Üçüncü sorun da, Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan devlet sisteminin, bir yanda milliyetçilik ve laiklik, diğer yanda da İslam anlayışıyla (bazı durumlarda da Hıristiyan odaklı anlayış) Arapların son 150 yıldır karşı karşıya oldukları kimlik sorununu kışkırtmış olmasıdır.
Liberal Arap çağının kurucuları, 19'uncu yüzyılın sonundan 1940'lı yıllara kadar, (1861'de Tunus'ta laik bir anayasa oluşturulması, Mısır'da savaşlar arası dönemde liberal demokrasiye geçiş örneklerinde olduğu gibi) devlet kurumları yarattı. Ve, liberal çağın kurucuları birçok toplumsal grubun (özellikle orta sınıfların) desteklediği bir anlayışı öne sürdü. Fakat önderlik ettikleri toplumsal modernleşmedeki toplumlara yaptıkları atıfları, dindar, muhafazakâr ve dini çerçeveyle örmekte başarısız oldular.
Sanayileşmedeki büyük ilerlemelere rağmen, üst orta sınıf ve toplumun geri kalan geniş kesimi arasındaki eşitsizlik devam etti.
Arap milliyetçiliğinin güçlü liderleri, toplumun büyük desteğiyle beraber, farklı bir (sosyalist ve zaman zaman militarist) anlayışı savundu. Ama bu, sivil ve siyasi özgürlüklerin yitirilmesini de beraberinde getirdi.
Son kırk yılda Arap dünyası, toplumsal dokusundaki zıtlıklarla mücadelede ulusal bir proje sunamadı veya ciddi bir girişimde bulunamadı.
Devlet yapısı patlamaya hazır haldeydi ve tetiği çeken de demografik yapının değişmesi oldu.
Son kırk yılda, Arap dünyasının nüfusu ikiye katlandı ve 330 milyonu aştı. Nüfusun üçte ikisi de 35 yaşın altında.
Bu kuşak, hiçbir katkıları olmamasına rağmen keskin sosyo-ekonomik ve siyasi sorunların miras bırakıldığı bir kuşak. Eğitim kalitesinden, istihdama, ekonomik beklentilerden geleceğe yönelik algıya kadar, tüm bu sorunların doğurduğu sonuçları da yaşayan bir kuşak.
2011'de başlayan Arap isyanları da, bu kuşağın, Birinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan devlet düzeninin sonuçlarını değiştirme teşebbüsüydü.
Orta Doğu'nun yaşadığı bu mevcut değişim, daha iyi bir gelecek arayan yeni bir kuşağa ve bölgeyi seneler boyu büyük bir kaosun içine sürükleyebilecek bir tehlikeye de işaret ediyor.
Mısırlı yazar Tarık Osman'ın bu yazısı, 14 Aralık 2013'te BBC Radio 4 için hazırladığı 'Modern Arap Dünyası'nın oluşumu' adlı belgeselden derlenmiştir.
© 2022 BBC. BBC, link verilen internet sitelerinin içeriğinden sorumlu değildir. Link verilen internet sitelerine yaklaşımımız.

Kısa Süreli Türk Bedava Sikiş Videoları
Liseli Frıkıkleri Yeni
Xsexy Porno

Report Page