Sinemalarda Oynayan Porno

Sinemalarda Oynayan Porno




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Sinemalarda Oynayan Porno

döverek sevişen lezler amına elini sokanlar sinemalarda oynayan porno becerixiz yerli amator koylu motor sex video
BEN GİZEM 21 YAŞINDAYIM ANAL SEXİ SEVİYORUM KENDİNE GÜVENENLERİ BEKLİYORUM! NUMARAM: 0035 351 57 32
Have not account yet? REGISTER HERE
Free & easy. Just fill in the blanks.

31 Ocak, 2021 tarihinde, saat 19:28
Tüm hakları saklıdır © 2022 SİNEMATİK YEŞİLÇAM . Tema: ThemeGrill tarafından ColorMag . Altyapı WordPress .
Daha önceki yazımda Seks Furyası dönemi olarak anılan 1975-1980 yılı arasında çekilen tüm önemli filmlere dikkat çekerek, seks komedi filmlerinin sinemamızı tamamen bitirmediğini dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım ( BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ! ). Açıkcası 1977 yılında çekilen Hababam Sınıfı filmlerine ve geniş kadrolu filmlere rağmen 70’lerin üzerinin bir kalemde çizilip Seks Furyası denilmesi ile ilgili bir algı sorunu üzerine dikkat çekmeye çalışmıştım. Elbette o dönem sinemanın bittiğini savunmak işin kolayına kaçmaktı. Ancak bu konu öyle bir ezbere dönüşmüş ki farklı açılardan ele almak gerekiyordu.
1975-1980 arası çekilen seks furyası filmleri mi Yeşilçam’ı bitirdi? yazısını ilk olarak 2008 yazmış, yenilenmiş versiyonunu 2013 yılında sitede yeniden yayınlamıştım. Sanırım hem başlığı ile hem de içeriği ile epey ilgi çekti. Daha sonra benzer çok fazla yazı yazılınca 2. bölümünü yazmaktan vazgeçtim. Konu hakkında 1 kitap okuyup “uzmanlaşanları” ve aynı yazıyı temcit pilavı gibi 5-6 ayrı sitede yayınlayanları gördükçe de hevesim iyice kaçtı. Sektör içinde o dönemi yaşamış birisi yerine benim gibi dışarıdan gazel okuyan birisi dönem hakkında çok net konuşmamalı diye düşündüm birazda. 2013 yılından sonra seks komedi filmlerinde çalışmış epey yönetmen ve oyuncu ile sohbet etme imkanım oldu. Ayrıca Açık Radyo 94.9 ‘da yayınlanan Yeşilçam Arkeolojisi programına katılan konuklarla da konuya farklı açılardan bakmaya başladım. Tamer Yiğit ve Sedat Akkurt gibi dönemi inceleyen ve arşivleyen dostların da büyük katkısı oldu. Mesela aşağıdaki küpür o döneme farklı bir açı getiriyordu:
Bu habere ters köşe yapan bir bilgi ise Osman Cavcı ‘dan geldi. Ahlak zabıtası amiri o yıllar çok önemli bir kadın oyuncusu ile bir dönem dost hayatı yaşamıştı.
Kısacası bilgiler fazlalaştıkça artık neye itiraz ettiğimi de daha netleştirdiğimi düşünüyorum. Sektörel anlamda çok fazla artısı ve eksisi olan bir süreci daha bilimsel ele almak gerekiyordu. 500 ‘den fazla filmin çekildiği bir furyayı sadece bir noktadan ele almak yanlış olacaktı. Duygusal yönden ele alacak olursak özellikle o filmlerde oynayan kadın oyunculara yapılanlar yüzünden konuyu kesinlikle bir namus olayından çıkartmak gerekiyordu. Pek çok oyuncunun utandığı ve unutmak istediği bir dönem olduğunu yok sayarak bazı şeyleri yüceltmek veya kraldan çok kralcı olmamak gerekiyordu.
Öte yandan 1978 yılı ile başlayan başka bir süreci vurgulamakta da fayda var çünkü porno ile seks komedi filmlerinin ayırt edilmesi gerekiyor. Pek çok film ve sanatçı porno film oyuncusu olarak adlandırılıyor ki bu çok büyük bir yanlıştı. Ayrıca Mine Mutlu ‘nun oynadığı Tatlı Tatlı filmi gibi içinde gerilim unsuru içeren erotik filmleri de porno veya seks komedi filmleri içerisinde değerlendirmemek gerekliydi. Afişte Arzu Okay veya Mine Mutlu veya Feri Cansel olan her filme seks filmi etiketi yapıştırılmış olması da işimizi zorlaştırıyor. O nedenle bu yazı ile yeni bir yola girmeye karar verdim. 3. bölümde filmleri kategorize ederek sunacağim.
Görüştüğüm pek çok Yeşilçam ‘lı oyuncunun, emekçinin ağız birliği etmişcesine o dönemi “ karanlık dönem ” olarak ele aldığını gördüm. Peki bunun nasıl tam olarak öyle olmadığını onlara nasıl gösterebilirdik? Akıntıya karşı kürek çeksek de 1975 yılından itibaren çekilen bu filmlerin Yeşilçam ‘ın bitmesinde tek sebep olmadığını nasıl ispat edebilirdik? İspat etsek bile alışılagelmiş söylemleri bitirebilecek miydik? Bunlar kolayca cevaplanacak sorular değil. Aslında net bir cevapta ortada yok çünkü kırgınlıkları ve hakaretleri değiştirmek mümkün değil ve pek çok oyuncu hakkındaki ön yargıları kırmakta artık mümkün değil.
1971-1974 arası ve sonrasında istatistiklere baktığımız da Türk Sinemasının patlama yaptığı bir dönem olduğunu görüyoruz. Bütün sinemaların hınca hınç dolu olduğu uzun kuyruklar olduğu yazılıyor. Öte yandan seyircinin görmediği başka bir oluşum sinemada yerleşmeye başlıyor. Bunu seyirci olarak gözlemlemek elbette zordur ama 72 yılında yaşanan ekonomik krizin getirdiği zorlukların, senetlerin, tefecilerin hepsinin iz düşümü zamanla sonun başlangıcını da yaratmaya başlamış. Tekrara altını çizelim 78 ’den sonra işler iyice zıvanadan çıkmıştır ve seks filmleri ile birlikte Arabesk Film Furyası da devreye girmiştir. Bunlar zaten pek çok kişinin kaleme aldığı şeyler…
Her ne kadar Seks komedisi filmleri sinemayı bitirmese de ve pek çok emekçinin ve hatta sinemamızın ayakta durmasına da yardım ettiyse de 1979 yılından itibaren Hard Porno olan filmlerin fazlalaşmaya başlaması ile Seks furyası denilen dönem de farklı bir şekle bürünmeye başlamıştı. Arzu Okay, Melek Görgün, Mine Mutlu, Zerrin Egeliler gibi oyuncuların yer aldığı filmlerin yerini daha hızlı çekilen yani daha özensşz ve kalitesiz yapımlar almaya başlamıştı. Bu süreçte başrollerde de değişim olmuş ve Dilber Ay, Zerrin Doğan, Emel Cansel, Funda Gürkan, Meltem Işık, Oya Başak gibi isimler yıldızlaşıp isimleri öne çıkmaya başladığında diğer isimler de piyasadan çekilmeye başlamışlardı.
Zaten ilk porno yapan kadın oyuncu Zerrin Doğan ’dır bunun yanı sıra isimleri pek bilinmeyen, o dönemin muhabbet tellalı yani pezevenklerinden Zurnik ’in piyasaya sürdüğü kadınlar da oynamıştır. Yani 78-79 yılını ve oluşanı farklı bir başlıkta ele almak gereklidi. O dönem erkek oyunculardan porno yapan belli başlı isimler ise Çetin Başaran (Tarzan Çetin), Hakan Özer, Levent Günsel, Tugay Toksöz , Cesur Barut, Recep Filiz, Yılmaz Şahin ve ismi duyulmamış bir çok figüran olmuştu.
O dönemin güzelleri arasında Müge Güler, Meral Banu, Gönül Eren, Necla Fide, Zafir Seba, Gülten Kaya, Meral Deniz, Nilgün Ceylan, Şeyda Senem, Canan Candan, Harika Öncü ve Ceyhan Cem gibi bir çok kadın bu filmlerde oynamaya başlamıştı…
Bu konuda Yönetmen/Senarist Bülent Pelit ile yaptığımız sohbet benim açımdan eksik kalan parçaları tamamlamama yardımcı olmuştu. Elbette toplumun iki yüzlülüğünden rahatsız oluyordum ve muhafazakar iktidara rağmen bu süreci anlamaya çalışıyordum ama madalyonun öteki yüzü de irdelenmeliydi:
“Oyuncu, yönetmenden ziyade, bu filmleri kimler yapmış, onları iyi irdelemek gerek. O vakte kadar tefecilerin ayakçılığını yapan, kırılan senetler üzerinde aldıkları yüzde bir, iki oranlarla piyasayı sömüren bazı tipler yapımcı olarak ortaya çıkmış, piyasaya hakim büyük firmalarda, perde arkası kalarak taşeronlara yaptırmışlar, hep kasa kazanmış o zamanda. Maske takarak filmde oynayan büyük yapımcılar bile var. Kötü bir süreç yaşamış sinema çalışanları kısacası. Kökten etkileri vardır filmler o zaman ayak denilen sistem ile vizyona girerdi. Birinci ayak filmler Beyoğlu ‘nda Saray, Lale, Beşiktaş’ ta Yumurcak, Elmadağ Şan, Bakırköy Kulüp gibi sinemalardı. Bu işin kalbi Beyoğlu olduğu için zaten Beyoğlu’na girmeyen film vizyona girmiş sayılmazdı, ikinci ayak filmler yani B kategori Lüks ve Rüya Sineması’ nda vizyona girerdi. Seks furyasında bu sinemalar seks filmlerine kaptırıldı, dolayısı ile birinci ayak harici filmler giremedi Beyoğlu’na.
Arkadaş gibi filmler bile birinci ayakta şans bulamadı, kişisel ilişkiler ile o dönem yabancı film oynatan Yeni Melek Sinemasında vizyona girdi. Zaten Emek gibi sinemalarda hiç Türk filmi oynamazdı, giren bir yabancı film haftalarca kalırdı. Dolayısı ile birinci ayağa film üreten kişiler haricindekilerin film üretip Beyoğlu ‘na girme şansları kalmadı, bir ayakları hep topal kaldı. Babam ( Hidayet Pelit ) yıllarca hiç bir iş yapamadı, evde kuş besledi. Yani erotik yada seks filmleri direk olarak sinema üreticilerini etkiledi, yazlık sinemalara kaldılar diğer üreticiler, orada da pursantaj çalışılıyordu yada fiks bir fiyata veriliyordu filmler verimli para kazancı olmuyordu. Erotik filmlerin seyirci kitlesi de artı 18 ‘e rağmen 12-30 yaş arasıydı, yani bu dönemde sinemaya giden yaş kuşağı. ”
Yani çekilmeye başlanan seks komedi filmlerinden kazanılan para o kadar tatlı gelmiş ki yıldız oyunculara verilen büyük paralar yerine işin ucuzuna kaçınılmaya da başlanılmıştı. Bu dönemin de yıldızı ve daha sonra da günah keçisi olan Zerrin Egeliler olmuştu. Ancak Egeliler çok içinde yer almamasına rağmen 1978 yılından itibaren kelimenin tam anlamı ile “ Et Pazar “ına dönüşen ve özellikle de kadın oyuncuları karalayan bir sürecin içerisinde Yeşilçamın Öteki Yoncasının kraliçesi olarak anılmıştı.
Gördüğünüz gibi Yeşilçam’ı bitirmeyen, hayatta kalmasını sağlayan ama yozlaşan, seks komedilerden pornoya dönüşen bir furya, Aynı dönem gişe rekorları kıran aile filmleri ve arabesk filmler, tefeciler, artık yüzlerine bakılmayan Yıldızlar, estetik anlamda çok az örnek sunan erotik bir sinema, etiketlenen ve haksızca eleştirilen onlarca kadın oyuncu ve minibüs yazıları gibi film isimleri…
Yeşilçam’ı bitirenler ise çok net: Televizyon ve Video…
1974'te Moda'da doğdu. İtalyada 1 4 yıl yaşadı. Italyanca ve Ingilizce dillerinde profesyonel turist rehberliği yapıyor. 1994 yılında Doğuş FM de Katiller de Ağlar müzik programı ile başlayan DJ'lik tutkusu DJ Legoman ismiyle farklı bir noktaya taşındı. 2007 yılında Sinematik yeşilçam sitesini kurdu, 2016 yılından beri Açık Radyo'da Yeşilçam Arkeolojisi programını yapıyor...
Son cümlenize bende katılıyorum.Yeşilçamı bitiren nedenler arasına 12 Eylül darbe döneminde izlenen politikaları da ekleyebiliriz… İyi günler
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
Beni sonraki yorumlar için e-posta ile bilgilendir.
Beni yeni yazılarda e-posta ile bilgilendir.
Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.
Pelin Kumral’dan size hayatınızın aşkını bulmakta size yardım edecek maddeler. Dizilere Göre Hayatının Aşkını Bulma Kılavuzu!


sekreter kıza tecavüz MALA VURUŞ%2C sinemalarda oynayan porna fılmı g%C3%BCzel amcyk travestiler götten sikiş
SELAM BEN BERNA SEX YAPMAK İSTİYORUM AMA GİZLİLİK ÇOK ÖNEMLİ BENİM İÇİN! NUMARAM: 0035 351 57 32
Have not account yet? REGISTER HERE
Free & easy. Just fill in the blanks.


Burcuna ve Doğum Saatine Göre Aslında İsmin Ne Olmalıydı?


Alacakaranlık Serisini Ne Kadar Biliyorsun?


Seçtiğin Görsellere Göre Seni Mutlu Edecek Mesleği Söylüyoruz!


Kupa Tutma Şekline Göre Sahip Olduğun Kişilik Tipini Söylüyoruz!


7 Soruda Aşk Hayatının Geleceğini Söylüyoruz!


Tarot Falına Göre 8 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Sevgilin Bu Davranışlarda Bulunuyorsa Seni Sevmiyor Demektir!


Gelini Ters Köşeye Yatıran Damat, Kız İsteme Merasiminde Tuzlu Kahveyi Geline İçirdi


Bir Turistlere Bir de Bizimkilere Baktım Diyen Adam: Bizimkilerin Elinde Bir Su ve Yarım Simit, Yaşamak Mı Bu?


İngiltere'de Veganlar Bir Markete Girerek Sütleri Yere Döktüler


Ümraniyespor İçin Para Akmış Bir Yerden Demişti: Fazıl Say Fenerbahçe'yi İzlerken Sinirlendiği Anları Paylaştı


Nişan Elbiseciniz Ayağınıza Geldi. Evlilik Yolunda Tercih Edebileceğiniz 13 Seçenek


TikTok Camiasını Sallayan En Yeni Makyaj Hileleri


Altın ve Mücevher Şıklığını İndirimli Yaşamanızı Sağlayacak Öneriler


Her An Konforunuza Artırmaya Yemin Etmiş En Son Teknolojik Ürünler

> Muhtemelen Tekrar İzleme Cesaretinde Bulunamayacağınız, Her Sahnesi Bir Tokat Minvalinde 25 Film

30.01.2019 - 11:53

27.10.2021 - 13:53

Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş













© 2022 Onedio. Her hakkı saklıdır |
V-Count
bir Onedio Grup ürünüdür.

'İzlediğim film, beni zorlamalı!' diyorsanız doğru yerdesiniz. Birbirinden farklı türlerde öyle filmler seçtik ki, bazı sahnelerde ekrana bile bakamayacaksınız bazılarında ise filmi izlemekten vazgeçeceksiniz. 
Hazırsanız, tekrar izleme cesaretinde bulunamayacağınız, her sahnesi bir tokat minvalinde olan 25 filme geçelim. Şimdiden iyi seyirler (!)
Emekli bir porno film yıldızı olan Milos, ailesiyle 'normal' bir hayat sürdürürken, eski iş arkadaşlarından Lejla bir gün bir teklifle çıkagelir. Milos'un yer almasını istediği 'sanat filmi projesi'nde reddedemeyeceği kadar büyük bir para vardır; fakat öte yandan bu işin arka yüzü ve detayları sır gibi saklanmaktadır... 
Srdjan Spasojevic'ın Aleksandar Radivojevic ile beraber senaryosunu kaleme aldığı ve yönetmenliğini üstlendiği film ele aldığı konular açısından oldukça sert ve üslup olarak da hiçbir çekincesi olmayan bir yapım.
Gösterime girdiği 1980 yılında içerdiği vahşet, tecavüz ve gerçek hayvan katliamı sahneleriyle büyük tepki toplamıştır. Bazı cinayet ve tecavüz sahnelerinin gerçek sanılması üzerine yönetmen Deodato tutuklanmış, ardından yönetmenin polisleri filmin oyuncularla tanıştırmasının ardından salıverilmiştir.
İtalya , Avustralya ve daha pek çok ülkede yasaklanan Cannibal Holocaust’ın yasağı bazı ülkelerde ilerleyen yıllarda kaldırılsa da, halen çoğu ülkede yayınlanmamakta ve ev sineması için herhangi bir platformda üretilmemektedir.
Sadizm, cinsel sapkınlık ve akla gelmeyecek korkunçlukta işkencelerle dolu bu filmi izlemeden önce bir kere daha düşünün deriz çünkü gerçekten rahatsız olabilirsiniz. Konusuna gelecek olursak; Mussolini sonrası İtalya 'da yıllardan 1943'tür. Faşist olarak tanınan dört adam Paolo Bonacelli, Giorgio Cataldi, Umberto Quintavalle, Aldo Valetti kurbanlarının bir listesini yapar. Yaşları 12 -18 arası olan dokuz kız ve erkek çocuğunu kaçırarak bir bölgeye getirirler. Hepsinden de 'efendileri'ne tam sadakat istenir. Ve 4 ay (120 gün) boyunca cinsel istismar dahil olmak üzere pek çok işkenceye maruz bırakılırlar.
Sodom’un 120 Günü izleyici tarafından öyle büyük bir tepkiyle karşılanır ki, yönetmen Pasolini Roma’da bir grup öfkeli izleyici tarafından katledilir. Yasaklanan filmlerden muhtemelen en trajik sonuca sahip olanı olsa gerek.
Nemfomanyak bir kadın olan Joe'yu merkeze alan film, baş karakterinin doğumundan 50 yaşına kadar olan hayatına, özellikle de cinsel serüvenlerine odaklanıyor. Soğuk bir kış gecesi yakışıklı bir bekar olan Seligman, yolda dövülmüş halde Joe'yu bulur. Onu evine getirip, yaralarını sarar. Joe bu adamın evinde dinlenirken kendi hikayesini de anlatmaya başlar... Filmin oyuncu kadrosu ise Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgård, Stacy Martin, Shia LaBeouf, Jamie Bell, Christian Slater, Uma Thurman ve Willem Dafoe gibi pek çok sürpriz ismi bir araya getiriyor.
Lars Von Trier'in önce bir televizyon dizisi olarak planladığı 'Jack’in Yaptığı Ev', parlak oyuncu kadrosuyla göz kamaştırırken dehşet verici hikâyesi ve görselliğiyle izleyicileri ve eleştirmenleri ikiye böldü. 1970’lerde geçen film, 12 yıl boyunca bir seri katili izliyor ve işlenen korkunç cinayetleri katilin kendi gözünden perdeye yansıtıyor. Katil Jack rolünü üstlenen Matt Dillon’ın muhteşem performansıyla yükselen film, Von Trier’in her zamanki muzip ve sivri tarzıyla seri katil türünün kurallarını yıkıp geçiyor.
İlk gösterimi 2009 yılında Cannes’da yapılan 'Boşluk', transa benzer görsel üslubu ve birinci şahıs gözünden öznel anlatımıyla epey tartışma yarattı. Filmi, Tokyo’da küçük çaplı işler çeviren uyuşturucu satıcısı Oscar’ın gözünden izliyoruz. Oscar bir gece bir polis baskınında yakalanır ve vurulur. Ölüm döşeğinde, ruhu dünyadan ayrılmaya direnir ve kız kardeşi Linda’yı korumak üzere kızın peşine düşer.
Karısıyla birlikte mutlu ve huzurlu bir hayat süren Georges, bir televizyon kanalında çalışır. Bu sıradan yaşamı bir gün kim tarafından gönderildiği belli olmayan bir paketle kabusa dönmek üzeredir. Paketten çıkan kaset Georges ve ailesinin gizlice çekilen görüntülerinden oluşur. Ardı arkası kesilmeyen bu paketler zamanla daha da gizemli hale gelmeye başlar ve Georges geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır.
Mickey ve Mallory birbirine aşık bir çifttir. Ancak onları diğer çiftlerden ayıran, oldukça garip ve ürkütücü bir ayrıcalıkları vardır. Bu da onların birer katil ruha sahip olmalıdır. Route 666 otobanına çıkarlar ve tamamen amaçsızca etraflarına korkunç bir dehşet saçarlar. Artık onlar işledikleri cinayetle sadece birer korku ikonu değil; medyatik canavarlardır. Polis kadar basın da onların peşinde, onlardan bir şeyler öğrenmenin hedefindedir.
IMDb: 6.9 Bir aileden üç kuşak erkek üyenin gizli yaşamlarına odaklanıyoruz. Her birinin bedensel ve ruhsal zaafları vardır. 
Hıçkırık’la tanınan ünlü yönetmenin, başta Cannes olmak üzere pek çok festivalde hayranlık ve şaşkınlıkla karşılanan ve bol ödül toplayan çalışması.
Henry Spencer, uzun zaman önce yaşadıkları bir ilişki sırasında Mary'nin hamile kaldığını öğrenir ve onu kendi evine getirir. Mary, zamanı geldiğinde doğumu gerçekleştirir ancak dünyaya getirdiği şey 'insan dışı' bir yaratıktır. Mary evden kaçar ve Spencer için kabus dolu günler böyle başlar. Spencer, birlikteliklerinin ürünü olan 'yaratık', hayali bir kadın ve sıra dışı karşı kapı komşusuyla baş başa kalır.
IMBd: 6.5 Güzel bir hafta sonu geçirmek isteyen Jessie ve Gerald, ıssız bir göl evine giderler. Huzur dolu geçen zamanlarına biraz da eğlence katmak için seks oyunu oynayan çiftin hayatı birden kabusa dönüşür. Bir kaza sonucu Gerald öldüğünde, Jessie elleri yatağa kelepçeli bir haldedir. İçinde bulunduğu durumdan kurtulmaya çalışan Jessie, ilerleyen saatlerde odanın içinde bir başkasının daha olduğunu düşünmeye başlar.. Stephen King‘in aynı adlı romanından uyarlanan filmin yönetmenliğini Mike Flanagan üstleniyor.
Tek Başına, Dönüş Yok, Boşluk ve Aşk gibi filmleriyle izleyicileri sonuna kadar zorlayan Gaspar Noé, Cannes’da prömiyerini yapan son filminde de kuralı bozmuyor. Gerçek bir haberden esinlenerek 'rüya ve kâbuslarını' perdeye yansıtan Noé, son filminin merkezine bu kez dansçıları yerleştiriyor. 'Cehennemvari bir sinemasal dans partisi' olarak tanımlanan Climax'te dansçılar, son provalarını yaptıktan sonra beklenmedik bir gelişmeyle Noé tarzı olaylar birbirini kovalıyor. 
Paris’te dans savaşlarından dansçı-müzisyen Kiddy Smile tarafından seçilen dansçıların rol aldığı filmin koreografileri Diplo, Sia, Björk, Rihanna ve 30 Seconds to Mars’la çalışmış Nina McNeely’ye ait.
Amerika , İkinci Dünya Savaşı'nın yaralarını sarmaya çalışmaktadır. New Jersey'de hayatını devam ettirmekte olan Grave ise savaşta eşini kaybetmiştir. Çocuklarının güneşe karşı alerjisi olduğundan oldukça karanlık bir evde yaşamaktadırlar. Grace, onlardan yardım almak üzere malikanelerine gelen insanlara yardım edip onlara iş vermektedir. Grace'in kızı olan Anne ise, Victor isimli bir hayali arkadaşa sahiptir. Bir gün oluşan sis yüzünden evin dünyanın geriye kalanıyla olan irtibatı tamamen kesilir. Grace ve çocukları, bir türlü güvenemedikleri çalışanlarıyla beraber yalnız kalmışlardır.
Bir yıldır uykusuzluk hastalığı çeken Trevor, bir fabrikada işçi olarak çalışmaktadır. Dinlenememekten ötürü vücudu bitik bir haldedir. Öte yandan işi dikkat gerektirir ve en ufak bir hatanın bedeli ağır olacaktır. Trevor ise her şeye çok zor konsantre olmaktadır. Trevor, kendisine bir takım notlar bırakmaya ve giderek azalan kilosunu sarı kağıtlara yazıp dairesine asmaya çok meraklıdır. Hayatında duygusal olarak bir şeyler yaşadığı fahişe Stevie ile bir yandan da tutku duyduğu Maria vardır. İş arkadaşları kendisine, bu gözle görünür kilo kaybı ve bedensel çöküşün arkasında ne olduğunu bilmemekten ötürü güven duymazlar.
Film, uyuşturucu bağı
Zorla Lolita Anal Hardcore Izle
Türkgencsikiş
Türk Olgun Bayan Sikiş

Report Page