O Yolculugu Seviyor

O Yolculugu Seviyor




🛑 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































O Yolculugu Seviyor
Hiçbir şekilde bacaklarım sığmıyor ve 14 saat yol kaldı yarın mahvoldum galiba
Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Bahsedildiğin paylaşımlar "Daha Fazla" altında
Ana Sayfa > Tatil & Seyahat > Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
En İyi Görüş(eig) Oranı
Detaylı bilgi
Kendi görüşünü eklemek için aşağıdaki butona hemen tıkla! Görüş Ekle
Araba/otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Sizin için hafta sonu tatili en güzel nasıl geçer?
Hemcinsiniz olan arkadaşlarınızla tatil yapmanıza aileniz veya hayatınızdaki kişi karışabilir mi?
Kayseri seyahatim var nereyi gezebilirim?
En son Türkiye içerisinde hangi şehirlere gezme fırsatınız oldu veya görmek istediğiniz şehirler...
Sabahlara kadar oyun oynayıp gözlerinizin şiştiği anlar oluyor mu?
15 bin liraya güzel oyun bilgisayarı toplanır mı?
En son Türkiye içerisinde hangi şehirlere gezme fırsatınız oldu veya görmek istediğiniz şehirler...
Hızlı ve sağlıklı kilo nasıl verebilirim?
Bir daha asla muhatap olmayın, hepiniz basın engeli.
Arkadaş görmeye değmeyecek biriymiş, ona göre davranın.
Siz de onu bir yere tekrar çağırın, daha sonra hepiniz kalkın gidin.
Yeni insanla tanışmasın mı? Gayet normal, tepki vermeyin.
Yaşın
Kızım Erkeğim Lütfen yaşını seç
Ayrılmadan önce en yeni popüler içerikleri gör!
Tarayıcında KizlarSoruyor bildirimlerine izin vererek hiçbir şeyi kaçırma!
En son abimin askerlik yemin töreni vardı tokata gidiyoruz , önümüzde köylü bir kaç teyze dayı var çitos yiyorlar ya nacho ya da acılı olan vardı o neyse yediler gece gidiyoruz ulan bir ossurmaya başladı ben yemin etmeye başladım otobüste öldürücem bunu diye dsaf
hiç sevmem.. Allah yardımcın olsun..
Otobusu severimde maalesef Avrupaya fuarlar gittiğimiz ıcın coğunlukla ucakla seyahat ediyoruz yurt ici otobüsle onlarda koltukları sıklamişlar bu iki artı bir ndenıyle bende sığımıyom koltuk aralarına
Kamil Koç veya Pamukkale ile gidersem severim. Sen Metro'yla gidiyorsun galiba. Koltuklarda maşallah hiç boşluk yok. d
Hayır kamil koç ama firma farketmiyor saçma bi bacak boyum var gereksiz
Hiç sevmiyorum. Son zamanlarda özellikle pandemiden hemen önceki 2019'da sık kazalar yaşandı ve ölü sayıları çok arttı. Bu yüzden otobüslere güvenim kalmadı. Özel araç yolculuğu severim.
bi gün istanbuldan lüleburgaza gidiyorum 2 litre su içmişim binmeden önce elimde gps bakıyorum kaç km kaldı diye dua okuyorum sürekli okadar zor bi yolculuktuki tepe takla otagar wc sine koştum
Yan otursan iyi olurdu koltuğu öne çekmesini isteyebilirdin seni çok iyi anlıyorum 2 defa başkasının arabasında yaşadım bunu çok kötü bir şey. Soruya gelecek olursak da değişiyor belli değil. Uçağa binmediğim için otobüs diyim.
Seni anlıyorum çok lanetli bir şey tek tavsiyem çıkar botunu bağdas kur daha rahat
Rahat bir otobüste kısa yolculukları severim yol bitene kadar kitap okurum sıkılınca müzik dinlerim.
Zır zır susmayan bir bebek Carcar konuşan bir çocuk Kokan ayaklar Ucuz kulaklıktan çıkan cızırtılı müzik.. Evet seviyorum ya İyi yolculuklar
Evet severim. Ama daha çok araba yolculuğunu seviyorum.
Sevilecek bir yanı yok, tercih etmiyorum...
Çok severim, kulaklığı takıp müzik dinlemek..
Sevmiyorum, ayaklarım resmen kısmi felç geçiriyor.
Yolculugun hic bir türlüsünü sevmiyorum
severim de Cok oldu gitmeyeli bir yere
Çanakkaleden Sivas’a. Millet kıta değiştiriyor o kadar saate dkdjkd
Reklam engelleyici kullandığınız anlaşılıyor. Sitemizi finanse etmek için reklamlardan faydalanıyoruz.
KizlarSoruyor yayıncısındaki reklamlara izin ver
Tarayıcında KizlarSoruyor bildirimlerine izin vererek hiçbir şeyi kaçırma!

Hiçbir şekilde bacaklarım sığmıyor ve 14 saat yol kaldı yarın mahvoldum galiba
Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Bahsedildiğin paylaşımlar "Daha Fazla" altında
Ana Sayfa > Tatil & Seyahat > Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
En İyi Görüş(eig) Oranı
Detaylı bilgi
Kendi görüşünü eklemek için aşağıdaki butona hemen tıkla! Görüş Ekle
Araba/otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Otobüs yolculuğunu seviyor musunuz?
Sizin için hafta sonu tatili en güzel nasıl geçer?
Hemcinsiniz olan arkadaşlarınızla tatil yapmanıza aileniz veya hayatınızdaki kişi karışabilir mi?
Kayseri seyahatim var nereyi gezebilirim?
En son Türkiye içerisinde hangi şehirlere gezme fırsatınız oldu veya görmek istediğiniz şehirler...
Sabahlara kadar oyun oynayıp gözlerinizin şiştiği anlar oluyor mu?
15 bin liraya güzel oyun bilgisayarı toplanır mı?
En son Türkiye içerisinde hangi şehirlere gezme fırsatınız oldu veya görmek istediğiniz şehirler...
Hızlı ve sağlıklı kilo nasıl verebilirim?
Bir daha asla muhatap olmayın, hepiniz basın engeli.
Arkadaş görmeye değmeyecek biriymiş, ona göre davranın.
Siz de onu bir yere tekrar çağırın, daha sonra hepiniz kalkın gidin.
Yeni insanla tanışmasın mı? Gayet normal, tepki vermeyin.
Yaşın
Kızım Erkeğim Lütfen yaşını seç
Ayrılmadan önce en yeni popüler içerikleri gör!
Tarayıcında KizlarSoruyor bildirimlerine izin vererek hiçbir şeyi kaçırma!
En son abimin askerlik yemin töreni vardı tokata gidiyoruz , önümüzde köylü bir kaç teyze dayı var çitos yiyorlar ya nacho ya da acılı olan vardı o neyse yediler gece gidiyoruz ulan bir ossurmaya başladı ben yemin etmeye başladım otobüste öldürücem bunu diye dsaf
hiç sevmem.. Allah yardımcın olsun..
Otobusu severimde maalesef Avrupaya fuarlar gittiğimiz ıcın coğunlukla ucakla seyahat ediyoruz yurt ici otobüsle onlarda koltukları sıklamişlar bu iki artı bir ndenıyle bende sığımıyom koltuk aralarına
Kamil Koç veya Pamukkale ile gidersem severim. Sen Metro'yla gidiyorsun galiba. Koltuklarda maşallah hiç boşluk yok. d
Hayır kamil koç ama firma farketmiyor saçma bi bacak boyum var gereksiz
Hiç sevmiyorum. Son zamanlarda özellikle pandemiden hemen önceki 2019'da sık kazalar yaşandı ve ölü sayıları çok arttı. Bu yüzden otobüslere güvenim kalmadı. Özel araç yolculuğu severim.
bi gün istanbuldan lüleburgaza gidiyorum 2 litre su içmişim binmeden önce elimde gps bakıyorum kaç km kaldı diye dua okuyorum sürekli okadar zor bi yolculuktuki tepe takla otagar wc sine koştum
Yan otursan iyi olurdu koltuğu öne çekmesini isteyebilirdin seni çok iyi anlıyorum 2 defa başkasının arabasında yaşadım bunu çok kötü bir şey. Soruya gelecek olursak da değişiyor belli değil. Uçağa binmediğim için otobüs diyim.
Seni anlıyorum çok lanetli bir şey tek tavsiyem çıkar botunu bağdas kur daha rahat
Rahat bir otobüste kısa yolculukları severim yol bitene kadar kitap okurum sıkılınca müzik dinlerim.
Zır zır susmayan bir bebek Carcar konuşan bir çocuk Kokan ayaklar Ucuz kulaklıktan çıkan cızırtılı müzik.. Evet seviyorum ya İyi yolculuklar
Evet severim. Ama daha çok araba yolculuğunu seviyorum.
Sevilecek bir yanı yok, tercih etmiyorum...
Çok severim, kulaklığı takıp müzik dinlemek..
Sevmiyorum, ayaklarım resmen kısmi felç geçiriyor.
Yolculugun hic bir türlüsünü sevmiyorum
severim de Cok oldu gitmeyeli bir yere
Çanakkaleden Sivas’a. Millet kıta değiştiriyor o kadar saate dkdjkd
Reklam engelleyici kullandığınız anlaşılıyor. Sitemizi finanse etmek için reklamlardan faydalanıyoruz.
KizlarSoruyor yayıncısındaki reklamlara izin ver
Tarayıcında KizlarSoruyor bildirimlerine izin vererek hiçbir şeyi kaçırma!

İzmirli deniz yolculuğunu acaba ne kadar seviyor?
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Küçük Amerika, büyüğüne benzemiş mi?
Neden ilk hedef için 'Ege' yerine 'Akdeniz' dedi?
Soyer ve İYİ Parti arasında 'afiş' restleşmesi!
İYİ Parti'den Büyükşehir'e çağrı: Bu afişi kaldırın!
İnce, İzmir'den CHP'ye yüklendi: Şu belediyeleri görüyor musunuz?
Düğün savaş alanına döndü... Bir bekçi şehit!
Dumanlar yükseldi... İzmir'deki fabrikada korkutan yangın!
Zehra'nın otopsi raporu açıklandı... Vahşet ortaya çıktı!
Seyir halindeki otobüs alev topuna döndü!
Motordan savrulup öldüler... Eşiyle aynı kaderi paylaştı!
CHP'li Kılıç'tan ‘ön seçim' mesajı, ‘Çelebi' yorumu: Vicdanı olsaydı CHP'yi bırakmazdı!
İnce, İzmir'den CHP'ye yüklendi: Şu belediyeleri görüyor musunuz?
AK Partili Sürekli'den 'gönül seferberliği' değerlendirmesi: Hiç kimse tatil yapmıyor!
İYİ Parti'den Büyükşehir'e çağrı: Bu afişi kaldırın!
Çin'e ait 17 savaş uçağı Tayvan çevresinde
Altınordu yenilgiyle evinde tanıştı
Düğün savaş alanına döndü... Bir bekçi şehit!
Güvenlik güçleri de başa çıkamadı... İncir hırsızlarına sopalı önlem!
Nasıl mutluyum, nasıl huzurluyum, bilemezsiniz.
Gemiye binenlerin neredeyse tamamının yüzünde gülücükler görüyorum.
İnen yolculara bakıyorum, onlar da sanki terapi almış gibiler.
Bir türlü yakamızdan düşmeyen koronavirüs belasıyla boğuştuğumuz şu günlerde gemi yolculuğu, metro, otobüs ve tramvay yolcuğuna göre çok daha güvenli.
Gerçi, metro, otobüs, tramvay, İZBAN’da dezenfekte anlamında yapılması gereken her şey yapılıyor.
Fakat bu araçlarda sırt sırta, yan yana yolculuk ediliyor.
Sosyal mesafe, ister istemez bozuluyor çoğu zaman…
En yakın yolcuyla aranızda bir değil, iki, hatta üç koltuk oluyor.
Bazı saatlerde sosyal mesafe çok daha fazla….
Geminin kapalı kısmından o geniş pencerelerden denizi, İzmir’i seyretmenin dayanılmaz hoşluğunu bilmem, anlatmaya gerek var mı?
Ya da güverteye çıkıp martılara gevrek atarak yapılan yolculukta yüzünüzdeki tebessümün verdiği pozitif enerjiyi tarif edemem, ancak yaşanır!
Sabahları iç körfeze şöyle bir göz atıyorum.
Aynı anda 8-9 gemi hareket halinde…
Karşıyaka yolcularını alıp suları köpürtmeye başlayan “Cengiz Kocatoros”un kaptanı, geminin düdüğüyle “Kaf Sin Kaf” çekiyor.
Karşıyaka’nın büyük kaptanı Kaf Kaf çeker de…
Göztepe’nin efsanesi “Gürsel Aksel” boş durur mu?
“Gürsel Aksel”in kaptanı da yolcusunu alıp hareket ederken…
Göztepe İskelesi’ne yanaşırken vapurun düdüğüyle “Göz Göz Göztepe” çektiriyor.
Bu sesleri duymak bile, Karşıyakalının, Göztepelinin yüzünde tebessüm yaratıyor.
İzmirliler, nedense özel araçlarıyla yolculuk yapmaya bayılıyor!
Otomobillerde genelde tek kişi oluyor.
İkinci yolcusu olan araç görmek de mümkün.
Sonra da “Offf! Bu ne trafik!” diye söyleniyor.
İzmir, toplu ulaşım açısından Türkiye’nin en şanslı kentidir.
İZBAN’ı var İzmir’in, Metro’su var.
Tramvayı var, binlerce otobüsü var.
Son model 15 kataraman ve 4 feribot ve 5 adet Turyol teknesi, Körfez’in mavi sularını yara yara bir kıyıdan ötekine yolcu taşıyor.
İzmir’de toplu taşım araçlarında günde ortalama 1.5 milyondan fazla insan yolculuk yapıyor.
2019 yılında taşınan yolcu sayısının 520 milyonu bulduğunu hatırlatalım.
Her İzmirli, yılda 115 kez toplum taşım aracı kullanıyor.
Raylı sistem, toplu taşım yükünün yüzde 40’ını çekiyor.
Konak ve Karşıyaka tramvayları, günde 120 bin yolcu taşıyarak yükü paylaşıyor.
Gerisini de lastik tekerlekli araçlar karşılıyor.
Gemi yolculuklarının istatistiklerine bakınca görülüyor ki…
Deniz yolculuğunu tercih edenler, yeni gemilere rağmen çok artmamış.
2013 yılında 13.5 milyon kişi, denizyolunu kullanmış İzmir’de…
Yeni gemiler gelmeye başladıktan sonra 2017 yılında bu rakam 15 milyon 900 bine yükselmiş.
2020 yılında Ocak ayında 1 milyon 393 bin olan deniz yolcusu, Şubat’ta 1 milyon 66 bine düşmüş.
Pandemi ile uğraştığımız Mart’da 930 bin, Nisan’da 42 bin, Mayıs’ta 86 bin, Haziran’da 703 bine düşmüş.
Bu rakamlar, o güzelim gemilere layık rakamlar mı?
Yeni iskeleler açıldı, Karantina gibi…
İnanın Karantina’dan binen yolcu sayısını saydım.
Gemilerin çoğu maalesef boş gidiyor.
Deniz kenti İzmir’de deniz yolculuğuna ilgi, kısmen artmış olsa da yetersizdir.
İzmirliler oysa, denizi çok sever diye biliriz!
Bu ne biçim sevgi, bu nasıl bir aşk?
Gemi yolculuğuna daha çok ilgi gösterin.
Lüks, son derece çağdaş, konforlu gemiler sizi bekliyor!
Yolcusuz gitmesinler, ağlamasınlar!
Kaf Sin Kaf… Göz Göz Göztepe, diye…
İzmir'de toplu ulaşım kötü değil ancak "şanslı" sayılabilecek kadar iyi de değil. Özellikle raylı sistemin yüzde 40 payı olması tamamen aktarma sisteminden kaynaklı. Şehrin geneline yayılmış bir metro ağı ne yazık ki yok. 19 değil de en az 100 km metro olsaydı şanslı kentlerden biri olurdu. Buca, Karabağlar ve Kuzey metro hatları bitince; İZBAN'da da var olan sorunlar eğer ki çözülebilirse Türkiye 'deki en iyi ulaşım ağına sahip kentlerden biri İzmir olur.
Karantina'ya iskele durağı yapmak ne kadar gereksizse Çiğli'ye yıllardır vapur iskelesi yapmamakta o kadar mantıksızdır. Büyükşehire her platformda dillendiriyoruz. Kardeşim şu Çiğli'ye vapur iskelemizi yapsanıza. Neyi bekliyorsunuz?
Bir izdeniz çalışanı olarak güzel düşünceleriniz ve doğru analiziniz için teşekkür ederim. Birgün rast gelirsek çay kahve ikram etmekten mutluluk duyarım. Sağlıcakla kalın.



Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP
adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin
yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma
ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından
kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.


Yazar: FERİT YILDIRIM , 
Kategori: Edebiyat > Öykü

Kendime kuytu bir ölüm arıyorum, çok görüyorsun bunu*
Erken düştüm servi boylu annemin sıska ve narin kollarından. Çok yükseklerden düştüm. Uzun sürecekti bu yolculuk, öyle hissediyordum. Döne savrula başım döndü. Bir süre sonra usulca gözlerimi yumdum. Rüzgârlı serin havalarda birlikte şarkılar söylediğimiz yüzlerce kardeşimi düşündüm. Kekliklerin, bıldırcınların, kargaların ve kırlangıçların türkülerine eşlik ettiğimiz o güzel günlerimizi. Tomurcuklandığımız andan tutun yavaş yavaş bir gövdeye sahip olduğumuz zamana kadar birlikte büyüdük. Dağların, ormanların ve denizin nemli, temiz havasını koro halinde soluduk. Güneşi her gün birlikte selamladık ve birlikte uğurladık. Ay ışığını tenimizle gümüşi ışıltılara çevirdik. Serçe sürülerine dinlencelik olduk.
Ama gel gör ki bu kadar erken sararıp solacağımı kimse tahmin edemezdi. Parlak yeşilimi değiştirme zamanım bu kadar çabuk mu gelecekti? Eylüle epey zaman var ve hazan mevsimi değil daha. İçime yerleşen o mikrobik canlılar önce kılcal damarlarımda sinsice bir yolculuğa çıkarak yeşilimi kemirmeye başladılar. Sonra her geçen gün rengim biraz daha sarıya döndü. İnsanoğlu yeşil halimizi çok seviyor ama bu sarıya da bayılıyorlar. Onların baktığında iç geçirerek duygusallaşıp hüzünlendikleri bu sarı bizim ebediyete yolculuğumuzun başlangıcıdır aslında. Kardeşlerimin benim için yapabilecekleri hiçbir şeyleri yoktu. Hatta bana bakışlarında kendi sonlarını da gördüklerini hissedebiliyorum. Onlara bu konuda sitem edecek durumda değilim. Birkaçı ile belki bir tarlada, küçük bir çalının gölgesinde, kırmızı domateslerin olduğu bostanlarda ya da deniz kenarında dik kayalıkların kuytusunda tekrar kavuşur, son zamanlarımızı birlikte geçiririz. Bir mezarımız olmayacak mesela. Çürüyen bedenimiz rüzgâr ile başka diyarlara toz tanecikleri olarak uçuşacak. En nihayetinde bir başımıza ve bin parçaya bölünmüş halde toprağa ya da suya karışacağız. “Yalnızlık cinnettir” demişti şair.
Yere konmam o kadar uzun sürdü ki bir ülkeden bir başka ülkeye yol almış gibiydim. Çok uzaklardan gördüğüm denizin hemen kıyısına varmıştım. İnce kumlardan az beride renkli, yuvarlak, yassı taşların hemen üzerine konmuştum. Buna çok sevindiğimi söylemeden geçemem. Böğürtlenlerin olduğu bir bahçeye düştüğümü ve tenime kıvrık dikenlerden birkaçının saplandığı düşüncesi aklıma geldikçe ürperiyorum. Bir bataklık ya da yol kenarına da düşebilirdim. Düşündükçe beterinden korusun yaratıcım diye dua ediyorum.
Yolculuğum güneş tan yerinde görünmeden önce başladı. Hava soğuktu. Gece çok üşümüştüm. Kardeşlerime göre hava serin ve güzeldi. Gece boyunca önce dağdan sonra denizden esen rüzgârda dans edip şarkılar söylediler. Onların eğlencesine yanı başımızda çağıldayarak akan dere, yüzyıllık meşe, çınar, kayın ve dut ağaçları ile narin söğütler eşlik ettiler. Gün doğmaya hazırlanırken bu senfoniye kuşlar da birer ikişer vokal olarak katılmaya başladılar. Bense korkudan tiril tiril titriyor, aileden kopup gideceğim hissi ile azap çekiyordum. Ne diyordu insanlar: Korkunun ecele faydası yok. Sonunda iyice güçsüzleşen bedenim doğup büyüdüğü ince uzun dala daha fazla tutunamadı. Rüzgârın usulca ve hafif bir dokunuşuyla kendimi boşlukta buldum. Önce atalarım kavakların arasında ve etrafında döndüm. Bir aşağı bir yukarı döne döne yaylandım. Sonunda rüzgâr uzun bir yolculuktan sonra beni buraya, tahmin ettiğim yere, denizin kıyısına kadar getirdi.
Gün boyunca taşların üzerinde bir o yana bir yana giderken akşama doğru denize esen rüzgâr, beni önce sıcak ince kumların üzerine sürükledi. O kadar ısındım ki güneş bedenimden ruhumun son damlalarını teslim alma telaşındaydı sanki. O an uzun süren bir yalnızlık çöktü damarlarıma. Bu kumların üstünde kavrulurken aklıma başka ne gelebilirdi? Şair “Yalnızlık cinayettir” demişti.
Rüzgâr yalnızlığımı ve çektiğim azabı fark etmiş olacak bir kısrak hızıyla gelip beni sırtında denize taşıdı. Kızgın kumlardan Karadeniz’in hırçın ve deli dalgalı serin sularına bıraktı. Bir an tuzlu serin suyun beni tekrar yeşile boyayacağını düşledim. Boğulma korkusunu yendikten sonra yayılarak yüzmeye başladım. Dalgalarla sörf yaptım. Bembeyaz köpüklerle keyifli ve tarifsiz bir duş aldım. Güneşin ışığını mavi sularda keyfimce sarıya çaldım. Her yorulduğumda dalgalar beni nazikçe kıyıya kadar bırakıyordu.
Sudan çıktığım zamanlarda hafifçe esen rüzgârda kısa süren titreme nöbetleri geçiriyordum. Güneşin ışıltılı ışıkları üzerime eğilmeye başlamıştı. Gölgem uzandığım halde uzunca sayılırdı. Bir ara güzel iri gözleri olan bir kadın beni fark etti. Heyecanla, acele ederek yanıma kadar geldi. Kısa kesilmiş kır saçları yüz ifadesine bilge Diyojen havası katıyordu. İnce dudakları ile tebessüm ettiğinde inci beyazı dişleri tüm güzelliğiyle dizilmiş halde çehresinde sahne alıyordu. Sevgiyle ve ilgiyle bakıyordu bana. Sesinde huzurun, mutluluğun, sevdanın rengi dikkatimi çekti. Adını öğrenemediğim bu kadın o andan itibaren benim için Irmak Tanrısı Asopos’un güzeller güzeli kızı Sinope’den başkası değildi. “Su perilerinin gözlerine baktığınızda sizi büyüler, bakışlarınızı onlardan ayıramaz ve o anda aşık olursunuz. Bir girdabın içinde dönerek derinlere, daha derinlere dalarsınız. Sonunda bu aşk sizi içine alacak ve yok olmanıza sebep olacaktır.” diye anlatırdı servi boylu annem. Nedense bende bir peri duygusu yaratan bu kadından gözlerimi alamıyorum.
Hâsılı kendimden geçtiğim anlarda denizde yüzerken, dalgalarla boğuşurken ya da kumlara gömülürken onun için farklı pozlar verme hevesinde olan bir modeldim artık. Çıplak ayakları ile düşmüş peşime, aklından ne geçiyorsa ya da ne buluyorsa bende, durmadan fotoğraflarımı çekiyordu. Hatta bir süre beni narin ve yumuşak avuçlarına alarak üstüme yapışan kumları temizledi. Bakışlarını üzerimden ayırmadan ıslak kumların üzerine koydu. Oysa bıraksın istemiyordum. Nefesinden üflese ömrüme ömür katacağını düşlemeye başlamıştım. 
İyi fotoğraf çekmiyordu ama fotojenik olduğum için güzel bir kare yakaladı sanırım. Bu fotoğraf hikâyemin yazılmasına vesile olan yegâne karedir.
Yolculuğumun sıradan hikâyesi Karadeniz Dağları’nda bir derenin kıyısında yetişen servi boylu bir kavak ağacında başladı. Denizin derin sularında ya da kumların arasında kimseler farkında olmadan çürüyüp yok olacakken o güzel kadın Sinope beni önce kendi görsel hafızasına, sonra kilometrelerce uzakta bulunan bu satırların yazarının düşsel dünyasına ortak etti. Oysa ben onun büyülü bakışlarında asılı kalmayı isterdim.
Ne demişti şair? “Yalnızlık cennettir.” Ve eklemişti. “kendime kuytu b
Teengonzo Maddy Düğümünün Lea Lexis Ile Vahşi Ve Çılgın
Türk Porno Sibel Kekilli - Yaz Günü Rüya Gibi Bir Sikiş
Kırklı Gelen Parodi

Report Page