Latin Elifbasi Yazilisi

Latin Elifbasi Yazilisi




🛑 ALL INFORMATION CLICK HERE 👈🏻👈🏻👈🏻

































Latin Elifbasi Yazilisi
Bu Vikipedi sürümündeki dil bağlantıları sayfanın en yukarısında, madde başlığının sağ tarafında yer alıyor. Yukarı gidin .

1.1 Erken reform teklifleri ve alternatif senaryolar

1.2 Modern Türk alfabesinin tanıtımı

3.4 Ê (şapkalı E) ve Ô (şapkalı O) harfleri

5.2 Ünlü harflerin sınıflandırılması

5.3 Ünsüz harflerin sınıflandırılması

6 Latin kaynaklı diğer alfabelerle farklar

6.1 Türk alfabesinde bulunmayan harfler

6.2 Batı dillerinde bulunmayan Türk harfleri
Başlığın diğer anlamları için Türk Alfabesi (kitap) sayfasına bakınız.


^ a b c Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun (PDF) . Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı . 1 Kasım 1928. s. 3. 1 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF) . Erişim tarihi: 20 Mayıs 2020 . 

^ a b c Erik-Jan Zürcher (2004). Turkey: a modern history (İngilizce). I.B.Tauris. s. 188. ISBN 978-1-85043-399-6 . |erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor ( yardım )

^ Ahmet Karadoğan (Kasım 2017). "Arap Harfleri ve Osmanlı Türkçesi" (PDF) . Türk Dil Kurumu . s. 7. 27 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF) . Erişim tarihi: 20 Mayıs 2020 . 

^ Seyfi Öngider (Ekim 2003). Kuruluş ve Kurucu . Aykırı Yayıncılık. ISBN 978-975-6154-39-7 . Erişim tarihi: 20 Mayıs 2020 . 

^ Şehnaz Tahir Gürçağlar (2008). The politics and poetics of translation in Turkey, 1923-1960 (İngilizce). Rodopi. ss. 53 -54. ISBN 978-90-420-2329-1 . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2020 . 

^ "Dilimizi dilim dilim... Agop Dilaçar" . Türkiye Gazetesi. 3 Nisan 2011. 2 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2020 . 

^ Hale Yılmaz (2013). Becoming Turkish: Nationalist Reforms and Cultural Negotiations in Early Republican Turkey 1923-1945 . Syracuse University Press. s. 145. ISBN 9780815633174 . |erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor ( yardım )

^ Michel Gilquin (2000). D'Antioche au Hatay (Fransızca). s. 70. ISBN 2-7384-9266-5 . |erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor ( yardım )

^ Binnaz Toprak (1981). Islam and political development in Turkey (İngilizce). s. 41. ISBN 978-90-04-06471-3 . |erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor ( yardım )

^ Zeynep Korkmaz (26 Eylül 1998). "Harf İnkılabı" . 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2020 . 

^ "Arşivlenmiş kopya" . 22 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 3 Mart 2013 . 

^ "TDK - Düzeltme işareti (^) kaldırıldı mı?" . 17 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

^ a b c "Türk Dil Kurumu - Düzeltme İşareti" . 30 Kasım 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 6 Mart 2010 . 

^ Türk Dil Kurumu - Büyük Türkçe Sözlük 2 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi . Kar / Kâr sözleri

^ Türk Dil Kurumu - Büyük Türkçe Sözlük 13 Şubat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi . Hal / Hâl sözleri

^ Sefik İlkin Serengil, Murat Akın. " Attacking Turkish Texts Encrypted by Homophonic Cipher 4 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi ." Proceedings of the 10th WSEAS International Conference on Electronics, Hardware, Wireless and Optical Communications, pp. 123–126, Cambridge, UK, February 20–22, 2011.

^ Prof. Dr. Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Basım/Yayım/Tanıtım, İstanbul, 2002, s. 29

^ Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri, Şekil Bilgisi, TDK Yayınları, Ankara, 2007, s. 6

^ a b c Prof. Dr. Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Basım/Yayım/Tanıtım, İstanbul, 2002, s. 46-48

^ “Yox” İsmi

^ a b "Türk Lehçeleri Sözlüğü" . 17 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 6 Mart 2010 . 

^ “Burax-” Fiili

^ Prof. Dr. Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Basım/Yayım/Tanıtım, İstanbul, 2002, s. 44

^ Prof. Dr. Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Basım/Yayım/Tanıtım, İstanbul, 2002, s. 45

^ Joe Winchester (7 Eylül 2004). "Turkish Java Needs Special Brewing" . 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2020 . 

^ "Sorting and String Comparison" . Microsoft . 24 Ocak 2017. 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi . Erişim tarihi: 21 Mayıs 2020 . 


isim (ad) • sıfat (ön ad) • zarf (belirteç) • zamir (adıl) • bağlaç • edat (ilgeç) • ünlem
fiil (eylem) • fiilimsi (eylemsi) [ isim-fiil (mastar) • sıfat-fiil (ortaç) • zarf-fiil (ulaç)]
bağlaşıklık sorunları • bağdaşıklık sorunları




Sayfa en son 08.52, 8 Ağustos 2022 tarihinde değiştirildi.
Metin Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı altındadır; ek koşullar uygulanabilir. Bu siteyi kullanarak, Kullanım Şartlarını ve Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz. Vikipedi® (ve Wikipedia®) kâr amacı gütmeyen kuruluş olan Wikimedia Foundation, Inc. tescilli markasıdır.



Gizlilik ilkesi
Vikipedi hakkında
Sorumluluk reddi
Mobil görünüm
Geliştiriciler
İstatistikler
Çerez politikası
Önizleme ayarlarını düzenle










Çıkış yapmış editörler için sayfalar daha fazla bilgi


İçindekiler
kenar çubuğuna taşı
gizle

Türk alfabesi , Türkçenin yazımında kullanılan Latin alfabesi temelli alfabedir. 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 sayılı yasayla tespit ve kabul edilmiştir. [1]

Türk alfabesi, Latin harfleri temel alınarak, 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 sayılı yasayla tespit ve kabul edildi. [1] Bu kanuna göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunur. 8 ünlü, 21 ünsüz harf vardır. Alfabeyi oluşturan büyük ve küçük harfler, sırasıyla aşağıdaki biçimde yazılır. Ayrıca ünlü “a, u, ı” harflerinin üzerinde yabancı kökenli sözlerde, ince okunuşu ve (bazı durumlarda) uzunluğu göstermek için im (^) kullanılmaktadır. “E” ve “O” harflerinde bu im kullanılmaz. ( Bakınız: Düzeltme işareti kısmı )

Bilinen en eski Türk alfabesi, eski Türk alfabesi olarak da bilinen Orhun alfabesidir ve tarihi 7. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Türk dilleri tarih boyunca Uygur , Kiril , Arap , Yunan , Latin ve diğer bazı Asya yazı sistemleri de dahil olmak üzere pek çok alfabe kullanmışlardır.

Türkçe, 1000 yılı aşkın bir süre Arap alfabesinin Türkçe formu kullanılarak yazılmıştır. Arapça ve Farsça kelimeler içeren Osmanlı Türkçesi için en uygun alfabedir. Ancak, kelime dağarcığının Türkçe kısmı için uygun değildi. Arapça ünsüzler bakımından zengin, ünlüler bakımından ise zayıfken, Türkçe tam tersidir. Dolayısıyla Arap alfabesi, Türk sesbirimlerini temsil etmekte yetersiz kalmıştır. 19. yüzyılda telgraf ve matbaanın tanıtılması ile Arap alfabesi kullanılan Osmanlı Türkçesinde çeşitli zorluklar ortaya çıkardı. [2] Ayrıca, Osmanlı döneminde okuryazarlığın zayıf kalmasının nedeni Arap alfabesinin zor ve yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır şeklinde eleştiriler bulunmaktadır. [3]

Kıpçaklar tarafından yazılmış Codex Cumanicus da Latin alfabesi ile yazılmıştır.

Bazı Türk reformcular, Atatürk'ün reformlarından daha önce Latin alfabesine geçilmesi konusunda çeşitli çalışmalar yaptılar. 1862'de, devlet adamı Mehmed Tahir Münif Paşa alfabe reformunu savundu. 20. yüzyılın başında, Hüseyin Cahit Yalçın , Abdullah Cevdet ve Celal Nuri İleri de dahil olmak üzere Jön Türk Devrimi ile ilişkili birçok yazar tarafından benzer önerilerde bulunuldu. [2] Enver Paşa ise Osmanlıca harflerin ıslah edilmiş halini ordu içinde denemişti. [4] Konu, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti 'nin ilk Ekonomik Kongresi sırasında 1923 yılında tekrar gündeme geldi ve birkaç yıl sürecek olan bir kamuoyu tartışmasına yol açtı. Arap alfabesinin kaldırılmasına muhafazakâr ve dini kesimler şiddetle karşıydı. Bu değişikliğin Türkiye'yi, İslam dünyasından ayıracağı ileri sürüldü. Diğerleri ise pratik gerekçelerle bu değişikliğe karşı çıktılar; o zaman Latin alfabesinin Türk fonemleri için kullanılabilecek uygun bir uyarlaması bulunmuyordu. [5] Ancak 1926'da Sovyetler Birliği 'ne bağlı olan Türk cumhuriyetleri Latin alfabesini benimseyerek Türkiye'deki reformculara büyük bir destek verdi. [2]

Türkçe konuşan Ermeniler , Mesrobian alfabesini yüzyıllarca Türkçe kutsal kitaplar ve diğer kitapları yazmak için kullandılar ve modern Türk alfabesini icat eden dil takımında Agop Dilâçar gibi birçok Ermeni dilbilimci bulunuyordu. [6] Karamanlıca da benzer şekilde Yunan alfabesi ile yazılmıştır.

Günümüzdeki 29 harfli Türk alfabesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından tanıtılmıştır. Ayrıca Atatürk devrimlerinin önemli bir adımıdır. Planlarını Temmuz 1928'de açıkladı ve aşağıdaki üyelerden oluşan bir Dil Komisyonu (Dil Encümeni) kurdu:

Komisyon, Latin alfabesini Türk dilinin fonetik gereksinimlerini karşılayacak şekilde uyarlamaktan sorumluydu. Ortaya çıkan Latin alfabesi, eski Osmanlı alfabesini yeni bir forma dönüştürmek yerine, konuşulan Türkçenin gerçek seslerini yansıtacak şekilde tasarlanmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk bizzat komisyonla ilgilendi ve değişiklikleri tanıtmak için bir "alfabe seferberliği" ilan etti. Yeni yazı sistemini açıklayan ve yeni alfabenin hızlı bir şekilde benimsenmesini teşvik etmek amacıyla tüm ülkeyi gezdi. Dil Komisyonu beş yıllık bir geçiş dönemi önerdi; Atatürk bunu çok uzun gördü ve üç aya indirdi. Ardından 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 sayılı kanunla birlikte yeni alfabe kanunlaştı. [1] 1 Aralık 1928'den itibaren gazete, dergi, filmlerde alt yazı, reklam ve işaretler yeni alfabenin harfleri ile yazılmak zorundaydı. 1 Ocak 1929'dan itibaren, yeni alfabenin kullanımı tüm kamu iletişiminde olduğu kadar bankaların ve siyasi veya sosyal kuruluşların iç iletişiminde de zorunluydu. Kitapların da 1 Ocak 1929'dan itibaren yeni alfabe ile basılması gerekiyordu. Halkın ise 1 Haziran 1929'a kadar kurumlarla olan işlemlerinde eski alfabeyi kullanmalarına izin verildi. [7]

O zamanlar Fransız kontrolü altında olan ve daha sonra Türkiye'ye katılacak olan Hatay Devleti de, yerel Türkçe gazetelerin Latin alfabesi ile yayınlanmasını 1934'te kabul etti. [8]

Reformlar ayrıca, 1934 yılında çıkarılan ve özel yayıncılık sektörünü teşvik eden ve güçlendiren Telif Hakları Yasası ile desteklenmiştir. 1939 yılında, 186 milletvekilinin katılımıyla, telif hakkı, basım, okuryazarlık oranının iyileştirilmesine ilişkin ilerleme ve bilimsel yayınlar gibi konuları tartışmak üzere Ankara'da Birinci Türk Yayınları Kongresi düzenlendi.

Reformcuların belirttiği gibi, eski Arap alfabesini öğrenmek yeni Latin alfabesinden çok daha zordu. [9] Ancak 1932'de Türk Dil Kurumu 'nun kurulması, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen kampanyalar, ülke çapında Halk eğitim merkezlerinin açılması ve Atatürk'ün okuma yazma kampanyalarına kişisel katılımı gibi pek çok başka etken de bu sürece katkıda bulundu. [10]

Türk alfabesinde 29 adet harf bulunmaktadır. Bunlardan sekizi sesli (A, E, I, İ, O, Ö, U, Ü) geri kalanı ise sessizdir.

Vurgu, genellikle son hecededir: gelmek (ɡæɫˈmec) gibi. Bu, emirlerde ilk hecede olup ve özel isimlerde farklı olabilir.

Düzeltme işareti , ünlü “a, u, i” harflerinin üzerinde yabancı kökenli sözlerde, ince okunuşu ve (bazı durumlarda) uzunluğu göstermek için (şapka) (^) biçimiyle kullanılmaktadır. İ harfi şapkayla beraber kullanıldığında üst kısmında bulunan nokta gösterilmez (nispet i'si). “E” ve “O” harflerinde bu im kullanılmaz. Türkiye Türkçesinde bazı kaynaklarda yanlış olarak belirtildiği gibi, (^) işareti kaldırılmamıştır . [12]

Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem (bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilen), âlim (bilgin); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet); hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu).

Katil (< katl = öldürme) ve kadir (< kadr = değer) kelimeleriyle karışma olasılığı olduğu hâlde katil (ka:til = öldüren) ve kadir (< ka:dir = güçlü) kelimelerinin düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır. [13]

Bu imin kullanım sebebi temelde farklı anlamı belirten ve kökeni farklı olan sözlerdeki eş yazılılığı önlemektir: Kar “ Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı ”/ Kâr “ Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı ” [14] ; Hal “ Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer. ”/ Hâl “ a. (ha:li) 1. Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet: “Herkes hâline göre bir hediye verdi.” -H. R. Gürpınar. 2. Davranış, tutum, tavır: “Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir.” -O. Rifat. 3. Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman: “Bugün yazılan her kitap hâlden istikbale bir habercidir. Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır.” -Y. K. Beyatlı. 4. Güç, kuvvet, takat: Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok. 5. mec. Kötü durum, sıkıntı, dert: Zavallının başına ne hâller geldi. 6. db. Durum. ” [15] gibi...

Arapça ve Farsçadan Türkçeye geçmiş olan birtakım kelime ve ekler ile özel adlarda bulunan ince “g, k” ünsüzlerinden sonra gelen “a” ve “u” ünlüleri üzerine konur: dergâh, gâvur, ordugâh, tezgâh, yadigâr, Nigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, Hakkâri, Kâzım, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût . Kişi ve yer adlarında “ince l” ünsüzünden sonra gelen “a” ve “u” ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır: Hâlûk, Lâle, Nâlan; Balâ, Elâzığ, İslâhiye, Lâdik, Lâpseki . [13]

Türk alfabesinde k, g ve l harflerinin her biri, biri ince diğeri kalın iki farklı sese sahiptir. Bizim kalın ve ince diye adlandırdığımız bu seslerden k harfininkiler Uluslararası Fonetik Alfabede sırasıyla / [k] / ve / [c] /, g harfininkiler / [g] / ve / [ɟ] / ve l harfininkiler de / [l] / ve / [ɫ] / şeklinde yazılır. Eskiden kullanılan Arap alfabesi esaslı Osmanlı Türkçesi alfabesinde bu seslerden ince ve kalın olanlar ayrı ayrı harflerle gösterilmekteydi. Örneğin kalın olan / [k] / sesi ق harfiyle ve ince olan / [c] / sesi de ك harfiyle gösteriliyordu. Bu durum Arapça kelimelerin okunması gerektiği gibi yazılmasına olanak sağlasa da Türkçe kökenli kelimelerin yazımı için gereksiz bir ayrımdı. Çünkü Türkçe kökenli sözcüklerde bu harfler kalın ünlülerden önce kalın olan sesle, ince ünlülerden önce de ince olan sesle okunduğundan tek harfle gösterilmeleri Türkçe söyleyiş kuralları açısından sorun çıkarmamaktadır. Ancak bazı yabancı kökenli kelimelerde bu kurala uymayarak bu ünsüzlerin kalın ünlülerden önce ince okunduğu (kâğıt, kâr) veya ince ünlülerden önce kalın okunduğu (mevki, tatbik) görülmektedir. Türk alfabesi belirlenirken Dil Encümeni'nin beklentisi bu kelimelerin söylenişlerinin zamanla Türkçenin söyleniş kurallarına uyacak şekilde değişmesi yönündeydi. Ancak elbette bu uzun vadede gerçekleşebilecek bir durum olduğundan Dil Encümeni bu kelimelerin doğru okunabilmesi için gerekli görüldüğünde düzeltme işaretinin kullanımını önermiştir. [ kaynak belirtilmeli ] Günümüzde kalın ünlülerden önce ince okunan k, g ve l ünsüzlerinin hala korunduğunu ancak ince ünlülerden önce kalın okunan bu ünsüzlerin söylenişlerinin Türkçe kurallarına uyarak inceleştiği gözlenmektedir (örneğin mevki ve tatbik kelimeleri günümüzde ince k harfiyle okunmaktadır).

Nispet i'sinin belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır. Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması da önlenmiş olur.
Nispet i'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik . [13]

Türkçede resmî olarak kullanılmayan harflerdir.

a , e , ı , i , o , ö , u ve ü harfleri ünlü harfler , diğer Türk harfleri ise ünsüz harfler olarak adlandırılır.

Dil bilgisi eğitiminde ünlü harfler için “sesli harfler” tabiri de kullanıma sahip olmakla beraber bu kullanım yanlıştır. Bu kullanım sadece Türkiye Türkçesi için değil, bütün diller için yanlışlık belirten bir kullanımdır. Çünkü dillerde bulunan ve harf karşılığı olan (veya olmayan) en küçük dil bilgisi birliği sestir. Yani “u” da bir sestir, “g” de bir sestir. Oysa “u” sesi ünlü; “g” sesi ünsüzdür. En küçük gramer birliklerinden en büyük birlik olan cümleye kadar dili meydana getiren bütün şekillerin bünyesinde ses adını verdiğimiz en küçük ve en basit dil unsurları bulunur. Sesten daha küçük bir gramer birliği yoktur. Ses parçalanamayan en küçük gramer birliğidir. O hâlde ses dilin en küçük parçasıdır. a, d, l, y gibi. [17] Ses, bir kelimenin en küçük dil ögesidir. [18]

Ünlü harfler, çıkış yeri ve dilin durumuna, dudakların durumuna, ağzın açıklığına göre şu şekilde sınıflandırılır:

ünlülerin nitelikleri aşağıdaki çizelgede toplu olarak gösterilmiştir:

Bu konuyla ilgili olarak, ayrıca bakınız: büyük ünlü uyumu , küçük ünlü uyumu .

B, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z harfleri ünsüz harflerdir.

Ünsüz harfler seda bakımından, teşekkül noktası bakımından ve temas derecesi bakımından sınıflandırılırlar.

Bu konuyla ilgili olarak, ayrıca bakınız: sert ünsüzlerin yumuşaması

Türk alfabesi, Latin harflerini kullanmasına rağmen, bu harfleri kullanan diğer batı dillerinin alfabelerindeki birtakım harfleri içermemekte, bunun yanı sıra bu alfabelerde kullanılmayan başka harfler içermektedir. Bunlar: Ş/ş, ğ, ı, İ

Q/q , W/w ve X/x harfleri pek çok batı dilinde vardır. Azerice gibi Latin harflerine geçilen Türk şivesinde Q/q ( Kalın k; g için ) ve X/x ( Hırıltılı h için ) kullanılmasına rağmen mevcut Türkiye Türkçesi alfabesinde yer almamaktadır. Örneğin Azerice ve Tatarcada bu harflere karşılık gelen sesler sırasıyla g , v , h ile ifade edilir. Buna karşın batı dillerinde X (iks) harfi taxi , fix gibi sözlerin yazımında kullanılır ve Türkiye Türkçesindeki imlası taksi ve fiks olur. Sözcüğün yapısına göre iks ya da ksi olarak da söylenir.

Bu harflere Türk Cumhuriyetleri Alfabeleri içerisinde sıklıkla rastlanır.

Bu “ŋ” harfi Türkiye Türkçesi alfabesinde bulunmaz. Dilin arka tarafının yumuşak damağa teması ile ve genizden söylenen bu ses genizsel n, genizcil n, nazal n, nazal g şekillerinde adlandırılan ses olup “ŋ” sesi verir. Eskiden beri bütün Türkçede bulunan bu ses de İstanbul Türkçesinde atılmış ve yerini n’ye bırakmıştır. Ağızlarda ise bugün de yaşamaktadır. [23] Bu sesi gösteren Ň veya Ñ harfleri Tatarcada ve Türkmencede kullanılır. Genizden çıkarılan N ve G karışımı bir sestir. Bazen de NĞ/NY olarak öngörülür ( Ņ ). Pek çok ağızda N veya Ğ sesine dönüşmüştür. Osmanlı Türkçesindeki üç noktalı Kaf-ı Nûni ( ڭ ) harfinin karşılığıdır. Örneğin: İç Anadolu’da, özellikle Sivas yöresinde Saňa, Baňa, Deňiz sözcükleri. Pek çok kaynakta Tengri veya Tengiz olarak yazılan sözcükler aslında Teñri ve Teñiz şeklinde okunur.

Benzer biçimde İspanyol alfabesinde yer alan Ñ/ñ (Bu ses İtalyanca ve Fransızcada gn , Portekizcede nh harf bileşimleri ile elde edilir) harfine karşılık gelen ses ny ile ifade edilir. Örneğin, İspanyolcada İspanya anlamına gelen España sözcüğü Türkçe harflerle Espanya olarak yazılır.

Bu harfin yer aldığı kelimelerin tamamındaki L harfleri dilin ucunun damağa doğru çekilmesiyle çıkarılan ve normal L sesine göre biraz daha ince olan bir sesi gösterir: Ḽâℓ̗ , Rôℓ̗ ... Örneğin bu ses Kiril Latinizasyonunda Ḽ harfi ile gösterilir (Küçük harf: ḽ veya ℓ̗
Latin Hottie Xxx
Holed Twitter
Xvideos Horny Wife

Report Page