Komşusuyla Bahçede Içkili Haller Sonrasında Yakınlaşma

Komşusuyla Bahçede Içkili Haller Sonrasında Yakınlaşma




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Komşusuyla Bahçede Içkili Haller Sonrasında Yakınlaşma
"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."


Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Kıbrıs
Famagusta
Girne
Güzelyurt
Lefkoşa


ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI, MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR
20 AĞUSTOS 2022 CUMARTESİ - YIL: 53
İçkili hallerin hayatımızda ne kadar acı sonuçlar getirdiğini, Asr-ı Saadet’teki kimi hayatlarda da ibretle okuruz.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.


6 ile yeni milli eğitim müdürü ataması yapıldı



Fransa'nın Korsika Adası'nda şiddetli fırtına: 6 kişi öldü, 4'ü ağır 20 kişi yaralandı



Çocuk katiliyle dostluk tazeleniyor


Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.

Uçurdular kartalımı Erek’in zirvesinden




Arşiv
(*)

Gün
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31


Ay
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12


Yıl
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
2018
2019
2020
2021
2022
2023
2024
2025
2026
2027





Bab'a füzeli saldırı: 14 sivil öldü, 37 sivil yaralandı



9 AB ülkesinden Filistinli STK'lere destek: İsrail'in eylemleri kabul edilemez



1 Ekim'den itibaren berber, kuaför ve güzellik salonları haftanın bir günü kapalı olacak



Ukrayna'dan tahıl sevkiyatı devam ediyor



Afyonkarahisar'da otobüs devrildi: 1 kişi öldü, 38 kişi yaralandı



Türkiye, Finlandiya ve İsveç 26 Ağustos'ta bir araya gelecek



Nijerya’da 1,2 milyon çocuk beslenemedi



Ek ödeme yönetmeliği yetersiz ve adaletsiz



'Mahmud Abbas karalama kampanyasına maruz kaldı'



Galatasaray'da son dakikalarda gelen galibiyet sevinci



85 yaşında Müslüman oldu, "Emin" oldu



Devlet krizi gençleri de derinden etkiliyor



Kanada mercimeğine ‘yerli üretim’ logosu



"Allah'tan başka kimse beni buradan çıkaramaz"



KKTC: Kıbrıs'ta sadece GKRY'nin tanınması ahlaki değerden ve adaletten yoksunluktur



Bab'a füzeli saldırı: 14 sivil öldü, 37 sivil yaralandı



9 AB ülkesinden Filistinli STK'lere destek: İsrail'in eylemleri kabul edilemez



Genel
Vicdanlara sığmayan bir dönem



Kâzım GÜLEÇYÜZ
Tek adam rejimiyle birlik beraberlik olur mu?



Ahmet BATTAL
Pozitif ayrımcılık nasıl olur?



Misbah ERATİLLA
Azami dikkat, azami sadakat



Risale-i Nur'dan
Jön Türklere hüsn-ü zan ettim, tâ ki öyle olsunlar



Abdil YILDIRIM
Kudret kaleminden çıkan mektuplar


© 2022, Yeni Asya Gazetecilik Matbaacılık ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Âyetle sabit olan içkinin haram oluşu ilk olarak Medine’de yaşandı. Ve Müslümanlar bu kötü âdeti terk ettiler. Azı da çoğu da haram edildi. Fakat adı Müslüman da olsa, bazıları bu çirkin âdeti devam ettirdi. Bazen gizli, bazen açık… Ve Osmanlı’nın son demlerinde İngilizler bol içki tüketimi ile halkı perişan edince “Hilâl-i Ahmer [Yeşilay] Cemiyeti” kuruldu. Bediüzzaman da bu heyetin içinde yerini aldı. Cumhuriyetin ilk yıllarında ise, bu sarhoşluk hâli, bizzat o yılların Cumhurbaşkanından tutun devlet kademesinde görev yapanlara kadar, tabiî halleri halini aldı. Bediüzzaman’ı Emirdağ’a sürgün etmeleri bu açıdan ilginçtir. O zamanlar ayyaşların bol olduğu bir ilçe idi çünkü. Sarhoşlar sokakları mesken tutmuştu… Bir çoğunun bu hâllerden kurtulmasına Bediüzzaman vesile olmuştu. Hatta ”Bediüzzaman falan yerden rakı aldırdı” iftirasını bir meyhane sevdalısına imzalatmak istemişler, fakat ayyaş adam “Tövbe estağfirullah, bunu kim imzalar?” diyerek bu belgeyi imzalamamıştır.
*** Yıl 1958’dir. Ali İhsan Tola, Bediüzzaman’ın Senirkent’i şereflendirmesini arzu eder. Said Nursî Hazretleri “İnşaallah” dese de belli bir tarih vermez. Ve bir gün gitmeye karar verir. Ali İhsan Ağabeye de haber gönderir. Bu haber üzerine sevinci sonsuz bir hazza döner. Ve Üstad’a nerede ağırlanmak istediği sorulur. Üstad Hoşçahala’nın evinde ağırlanmayı arzu eder. Hoşçahala evi, Ali İhsan Tola’nın dedelerinden Hacı Kibar’ın Sultan Abdülhamid zamanında saray kâtipliği yaptığı sırada, yazdığı Kur’ânlar karşılığında aldığı altınlar ile satın alınmıştır. Ev uzun zamandır oturulmadığı için temizlettirilir ve düzene konulur. Üstadın geleceğini duyan Senirkent halkı meydanı doldurur ve heyecan içinde beklemeye başlarlar. Tellâl Kemal: “Ey ahali ilçemize Bediüzzaman Hazretleri teşrif edeceklerdir, ilçe meydanına toplanıla!” diye avav avaz bağırır. Hem de davulunu gümleterek… Bu arada Üstadın Barla tarafından geleceği haberi alınır. Hükümet konağının önünde herkes toplanır. İki motorsikletli genç Garip Köyünde Üstadı karşılamaya giderler. Nihayet Üstadın otomobili görünür ve Üstada “Hoş geldiniz efendim” derler. Üstad motorsikletlerin arkadan takip etmelerini söyler. Motorsikletler kornalara olanca yüksek sesle basınca motorsikletler çalışmaz hale gelir. Ne kadar uğraşsalar da motorsikletleri çalıştıramazlar. Bu arada otomobil ile araları iyice açılmıştır. Ancak on dakika sonra motorsikletler çalışır. Bu arada Üstad, Senirkent meydanına ulaşmıştır. Üstad nümayiş ile ilçeye girmeyi arzu etmemiştir. Ali İhsan Tola “Üstadım efendim şehrimize hoş geldiniz, şeref verdiniz” der ve mübarek ellerinden öper. Halk büyük sevinç içindedir. Herkes Üstadı görmek ve duâsını almak isterler. Bir müddet arabadan inmesi mümkün olmaz Üstadın. Sonra talebelerinin yardımı ile arabadan inen Üstad, Hoşçahala’nın evine doğru ilerler. Bu arada Üstad kalabalık arasından Ali İhsan Tola’nın dayısı Veli Tola’yı yanına çağırır. Oysa bu zat devamlı içen, ayık olmayan bir insandır. Veli dayı gelir, Üstadın koluna girer. Ve beraber yürürler. Ali İhsan Tola telâşlanır. “Eyvah bu adam sarhoştur, Üstadı rahatsız edecek” der içinden. Halk, o kadar insan arasından Veli Tola’yı çağırmasına bir mana veremez. Tolalar sokağına gelinceye kadar Veli Dayı Üstadın kolunu bırakmaz. Kendi içinden de: “O kadar kalabalığın içinde Hoca efendi beni neden seçti acaba?” diye kendini sorgulamaktadır. Bu iltifat ve sevinçten sonra heyecan ile evine gider Veli Dayı. Hanımı kapıyı açınca Veli efendinin bir telâş içinde olduğunu görür. Ve avazı ile bağırır: “Nebahaaaaaat, getir şu rakı şişelerini!” Veli Dayı rakı şişelerini bir bir fırlatır Hacı Abdullah yokuşuna. “Getir Nebahaaaaaat, hepsini getir!” Nebahat Hanım ne yapacağını şaşırır. Korkudan titremektedir. Veli dayı tekrar bağırır: “Nebahaaaaaat, su ısıt!” Su ısındıktan sonra Veli Dayı bir güzel yıkanır. Tevbe eder ve ikindi namazını kılmak üzere Hacı Tevfik Efendi’nin yaptırdığı camide Üstad ile ilk namazını kılar ve hayatı bu tarzda devam eder.
*** Bediüzzaman, yine o yıllarda, Ali İhsan Tola’nın eline bir kitap vererek Ankara’da bastırmasını emreder. Tola, Ankara’ya gider Samanpazar’ı mevkiinde bütün matbaaları gezer ve hiçbir matbaacı kitabı basmaz. Her taraf sivil polis doludur. Geri dönen Ali İhsan Tola hiçbir matbaacının basmadığını söyler. Üstad: “Kardeşim, bu kitap mutlaka bastırılmalı” diyerek tekrar gönderir Ankara’ya. Aynen geri döner ve kimse basmaz kitabı. Üstad, Ali İhsan Tola’yı tekrar gönderir Ankara’ya. Yine gezip dolaşır, yine kimse basmaz. Ümid kesik bir vaziyette bir matbaanın önünden geçerken, bir matbaacının matbaanın içinde zil zurna sarhoş olduğunu görür. Ve içeri girip sorar: “Kardeşim benim bir kitabım var; onu basar mısın?” der. Matbaacı bakar Said Nursî’nin kitabı. “Akşam hava kararınca gel, kepenkleri indirip basalım hemşerim” der. Ali İhsan Tola endişelidir. “Adam sarhoş kafa ile söyledi, acaba sözünde durur mu?” diye endişe içinde akşam gider matbaaya. Ve hakikaten matbaacı o gece kitabı sabaha kadar elemanları ile basıp bitirir ve teslim eder. Sevinç içinde Üstada gelen Ali İhsan Tola, basılan kitaplardan birini Üstada uzatır. Üstad kitabı alır, başının üzerine koyar. Ali İhsan Tola bu kitabın basılış sırrını bir türlü anlayamaz. Ve bir gün Üstad: “Kardeşim kimsenin görünüşüne bakıp hüküm verme” der.
*** Bir hadise de, Tokat’ın Turhal ilçesinde yaşanır. Mahkemeden Nur Talebeleri ve Risale-i Nurlar berat beraat etmiştir. Mahalli gazetede bunun neşrini isterler, fakat gazete bu kararı haber yapmaz. Sonra istişare ederler, matbaada bastırıp dağıtmak isterler. Bu defa da matbaalar basmak istemezler. Son olarak, ümitsizce, yine ayyaş, fakat Demokrat bir matbaacıya giderler. “Hemşerim, bu beraat kararını basar mısın?” “Neymiş o?” ”Risale-i Nur’un beraat kararı.” “Olur basarım” der. Ve basar, altına da matbaanın ismini yazar. Nur Talebeleri bu metni bütün ilçeye dağıtırlar. Ve savcılık harekete geçer, bütün Nur Talebeleri sorguya alınır. Komiser herkesi sorguladıktan sonra, belgeyi basan matbaacıya sorar: “Neden bastın bunu, sen söyle bakalım?” Daha sarhoşluğun eseri üzerinde olan ve ayakta zor duran matbaacı: “Parayla değil mi, neden basmayayım?” Komiser tekrar sorar: “Yoksa sen de Nurcu musun?” “Evet ben de Nurcuyum.” “Haydi lan sen de, içen adam Nurcu olur mu?” “Ben de içen nurcuyum işte” der. İşin ciddiyeti dağılmıştır. Karakol kahkahaya boğulmuştur. *** İşte buna benzer bir çok “sarhoş halleri” yaşanmıştır. Demokrat Parti kurulup il ve ilçe teşkilâtları oluşturulurken, bu teşkilâtlara girmeye kimse cesaret edemezken, ilginçtir ki bir çok yönetim kurulları ve üyeler sarhoş ve kabadayılardan oluşmuştur. Ve o “aslan demokratlar” Halk Partisi’ne kök söktürmüşlerdir!

E-posta Adresiniz
(*)

Lütfen e-posta adresinizi yazın.
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

Yorumunuz
(*)

Lütfen yorumunuzu yazın.
Bu alan 1000 karakterden fazla olamaz.

"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."


Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Kıbrıs
Famagusta
Girne
Güzelyurt
Lefkoşa


ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI, MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR
20 AĞUSTOS 2022 CUMARTESİ - YIL: 53
İçkili hallerin hayatımızda ne kadar acı sonuçlar getirdiğini, Asr-ı Saadet’teki kimi hayatlarda da ibretle okuruz.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.


6 ile yeni milli eğitim müdürü ataması yapıldı



Fransa'nın Korsika Adası'nda şiddetli fırtına: 6 kişi öldü, 4'ü ağır 20 kişi yaralandı



Çocuk katiliyle dostluk tazeleniyor


Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.

Uçurdular kartalımı Erek’in zirvesinden




Arşiv
(*)

Gün
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31


Ay
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12


Yıl
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
2018
2019
2020
2021
2022
2023
2024
2025
2026
2027





Bab'a füzeli saldırı: 14 sivil öldü, 37 sivil yaralandı



9 AB ülkesinden Filistinli STK'lere destek: İsrail'in eylemleri kabul edilemez



1 Ekim'den itibaren berber, kuaför ve güzellik salonları haftanın bir günü kapalı olacak



Ukrayna'dan tahıl sevkiyatı devam ediyor



Afyonkarahisar'da otobüs devrildi: 1 kişi öldü, 38 kişi yaralandı



Türkiye, Finlandiya ve İsveç 26 Ağustos'ta bir araya gelecek



Nijerya’da 1,2 milyon çocuk beslenemedi



Ek ödeme yönetmeliği yetersiz ve adaletsiz



'Mahmud Abbas karalama kampanyasına maruz kaldı'



Galatasaray'da son dakikalarda gelen galibiyet sevinci



85 yaşında Müslüman oldu, "Emin" oldu



Devlet krizi gençleri de derinden etkiliyor



Kanada mercimeğine ‘yerli üretim’ logosu



"Allah'tan başka kimse beni buradan çıkaramaz"



KKTC: Kıbrıs'ta sadece GKRY'nin tanınması ahlaki değerden ve adaletten yoksunluktur



Bab'a füzeli saldırı: 14 sivil öldü, 37 sivil yaralandı



9 AB ülkesinden Filistinli STK'lere destek: İsrail'in eylemleri kabul edilemez



Genel
Vicdanlara sığmayan bir dönem



Kâzım GÜLEÇYÜZ
Tek adam rejimiyle birlik beraberlik olur mu?



Ahmet BATTAL
Pozitif ayrımcılık nasıl olur?



Misbah ERATİLLA
Azami dikkat, azami sadakat



Risale-i Nur'dan
Jön Türklere hüsn-ü zan ettim, tâ ki öyle olsunlar



Abdil YILDIRIM
Kudret kaleminden çıkan mektuplar


© 2022, Yeni Asya Gazetecilik Matbaacılık ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Âyetle sabit olan içkinin haram oluşu ilk olarak Medine’de yaşandı. Ve Müslümanlar bu kötü âdeti terk ettiler. Azı da çoğu da haram edildi. Fakat adı Müslüman da olsa, bazıları bu çirkin âdeti devam ettirdi. Bazen gizli, bazen açık… Ve Osmanlı’nın son demlerinde İngilizler bol içki tüketimi ile halkı perişan edince “Hilâl-i Ahmer [Yeşilay] Cemiyeti” kuruldu. Bediüzzaman da bu heyetin içinde yerini aldı. Cumhuriyetin ilk yıllarında ise, bu sarhoşluk hâli, bizzat o yılların Cumhurbaşkanından tutun devlet kademesinde görev yapanlara kadar, tabiî halleri halini aldı. Bediüzzaman’ı Emirdağ’a sürgün etmeleri bu açıdan ilginçtir. O zamanlar ayyaşların bol olduğu bir ilçe idi çünkü. Sarhoşlar sokakları mesken tutmuştu… Bir çoğunun bu hâllerden kurtulmasına Bediüzzaman vesile olmuştu. Hatta ”Bediüzzaman falan yerden rakı aldırdı” iftirasını bir meyhane sevdalısına imzalatmak istemişler, fakat ayyaş adam “Tövbe estağfirullah, bunu kim imzalar?” diyerek bu belgeyi imzalamamıştır.
*** Yıl 1958’dir. Ali İhsan Tola, Bediüzzaman’ın Senirkent’i şereflendirmesini arzu eder. Said Nursî Hazretleri “İnşaallah” dese de belli bir tarih vermez. Ve bir gün gitmeye karar verir. Ali İhsan Ağabeye de haber gönderir. Bu haber üzerine sevinci sonsuz bir hazza döner. Ve Üstad’a nerede ağırlanmak istediği sorulur. Üstad Hoşçahala’nın evinde ağırlanmayı arzu eder. Hoşçahala evi, Ali İhsan Tola’nın dedelerinden Hacı Kibar’ın Sultan Abdülhamid zamanında saray kâtipliği yaptığı sırada, yazdığı Kur’ânlar karşılığında aldığı altınlar ile satın alınmıştır. Ev uzun zamandır oturulmadığı için temizlettirilir ve düzene konulur. Üstadın geleceğini duyan Senirkent halkı meydanı doldurur ve heyecan içinde beklemeye başlarlar. Tellâl Kemal: “Ey ahali ilçemize Bediüzzaman Hazretleri teşrif edeceklerdir, ilçe meydanına toplanıla!” diye avav avaz bağırır. Hem de davulunu gümleterek… Bu arada Üstadın Barla tarafından geleceği haberi alınır. Hükümet konağının önünde herkes toplanır. İki motorsikletli genç Garip Köyünde Üstadı karşılamaya giderler. Nihayet Üstadın otomobili görünür ve Üstada “Hoş geldiniz efendim” derler. Üstad motorsikletlerin arkadan takip etmelerini söyler. Motorsikletler kornalara olanca yüksek sesle basınca motorsikletler çalışmaz hale gelir. Ne kadar uğraşsalar da motorsikletleri çalıştıramazlar. Bu arada otomobil ile araları iyice açılmıştır. Ancak on dakika sonra motorsikletler çalışır. Bu arada Üstad, Senirkent meydanına ulaşmıştır. Üstad nümayiş ile ilçeye girmeyi arzu etmemiştir. Ali İhsan Tola “Üstadım efendim şehrimize hoş geldiniz, şeref verdiniz” der ve mübarek ellerinden öper. Halk büyük sevinç içindedir. Herkes Üstadı görmek ve duâsını almak isterler. Bir müddet arabadan inmesi mümkün olmaz Üstadın. Sonra talebelerinin yardımı ile arabadan inen Üstad, Hoşçahala’nın evine doğru ilerler. Bu arada Üstad kalabalık arasından Ali İhsan Tola’nın dayısı Veli Tola’yı yanına çağırır. Oysa bu zat devamlı içen, ayık olmayan bir insandır. Veli dayı gelir, Üstadın koluna girer. Ve beraber yürürler. Ali İhsan Tola telâşlanır. “Eyvah bu adam sarhoştur, Üstadı rahatsız edecek” der içinden. Halk, o kadar insan arasından Veli Tola’yı çağırmasına bir mana veremez. Tolalar sokağına gelinceye kadar Veli Dayı Üstadın kolunu bırakmaz. Kendi içinden de: “O kadar kalabalığın içinde Hoca efendi beni neden seçti acaba?” diye kendini sorgulamaktadır. Bu iltifat ve sevinçten sonra heyecan ile evine gider Veli Dayı. Hanımı kapıyı açınca Veli efendinin bir telâş içinde olduğunu görür. Ve avazı ile bağırır: “Nebahaaaaaat, getir şu rakı şişelerini!” Veli Dayı rakı şişelerini bir bir fırlatır Hacı Abdullah yokuşuna. “Getir Nebahaaaaaat, hepsini getir!” Nebahat Hanım ne yapacağını şaşırır. Korkudan titremektedir. Veli dayı tekrar bağırır: “Nebahaaaaaat, su ısıt!” Su ısındıktan sonra Veli Dayı bir güzel yıkanır. Tevbe eder ve ikindi namazını kılmak üzere Hacı Tevfik Efendi’nin yaptırdığı camide Üstad ile ilk namazını kılar ve hayatı bu tarzda devam eder.
*** Bediüzzaman, yine o yıllarda, Ali İhsan Tola’nın eline bir kitap vererek Ankara’da bastırmasını emreder. Tola, Ankara’ya gider Samanpazar’ı mevkiinde bütün matbaaları gezer ve hiçbir matbaacı kitabı basmaz. Her taraf sivil polis doludur. Geri dönen Ali İhsan Tola hiçbir matbaacının basmadığını söyler. Üstad: “Kardeşim, bu kitap mutlaka bastırılmalı” diyerek tekrar gönderir Ankara’ya. Aynen geri döner ve kimse basmaz kitabı. Üstad, Ali İhsan Tola’yı tekrar gönderir Ankara’ya. Yine gezip dolaşır, yine kimse basmaz. Ümid kesik bir vaziyette bir matbaanın önünden geçerken, bir matbaacının matbaanın içinde zil zurna sarhoş olduğunu görür. Ve içeri girip sorar: “Kardeşim benim bir kitabım var; onu basar mısın?” der. Matbaacı bakar Said Nursî’nin kitabı. “Akşam hava kararınca gel, kepenkleri indirip basalım hemşerim” der. Ali İhsan Tola endişelidir. “Adam sarhoş kafa ile söyl
Bedava Her Turlu Pornolar
Türk Muhasebeci Hatun Patronuyla Sevişirken Ofis Kamerası Çekti
Eski Erotik Türk Filmi Izle

Report Page