Kürt Kızların Gerdek Gecesi

Kürt Kızların Gerdek Gecesi




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Kürt Kızların Gerdek Gecesi


24.04.2018 01:17 |
Son Güncelleme:
24.04.2018 10:19


TAKİP ET



Evlilik ve gerdek gecesi törenleri de, ülkeden ülkeye değişir ve farklı kültürlerde, çoğu zaman da tuhaf şekillerde karşımıza çıkar.
İlginç örf ve adetler çoğu zaman “bu kadar da olmaz” dedirten cinstendir. Gençlerin evlenmeleri değil adeta evlilikten vazgeçmelerini amaçladığını düşündüren bu gelenekleri duyduğunuzda halinize şükredebilirsiniz.
İşte ''evlenmekten vazgeçiyorum'' dedirtecek ülke ülke düğün gelenekleri...
Guam'da bakirelerin evlenmesi yasak. Bunun için kızlar bekaretlerini para karşılığı bu işi yapan kişilere bozduruyor.
ABD Newlyweds'de evlenen çift gerdeğe tören sırasında yere serilen hasır üstünde konukların gözü önünde giriyor.
Pakistan'da, damat adayı kızın aile büyükleri tarafından bir sınavdan geçirilir. Damada akla gelmeyecek ağır hakaretler edilir. Damat adayı tüm bunlara katlanabilir ve soğukkanlı davranabilirse sınavdan başarıyla geçmiş olur.
Yılbaşı Botsvana'da da önemli bir gelenek. İnanışa göre yılbaşı gecesi evli çiftlerin seks yapması zenginlik ve bereketi arttırıyor.
Afrika'nın bazı bölgelerinde damat adayı kızı ailesinden istedikten sonra kızın ailesi teklifi kabul ederse kızlarına para ve fıstık veriyor. Gelin adayı, fıstığı damatla bölüşürken, çiftin birleşmesine yardımcı olan aracıya da bir parça veriliyor. Bu, komşulara ve akrabalara düğün daveti anlamına geliyor.
Bakireliğin hoş karşılanmadığı Kamchdal'da evlendiği kızın bakire olduğunu gören erkek, kayınvalidesine “kızının yetişmesinde ihmalkar davrandığını” için sitem ederdi.
Kuzey Kore de evlenirken kaz ve ördek önemli bir araçtır. Eskiden damatlar arkalarına kaz bağlayarak at üzerinde gelinin evine giderlerdi. Şimdi ise ördeği sembolik, tahta ördek olarak kullanıyorlar. Evlenmeden önce çiftin evine tahta ördek yerleştiriliyor. Çift tahta ördeği ters olarak koyarsa kavga ettikleri düz bir biçimde kalırsa iyi anlaştıkları anlamına geliyor.
Tazmanya'da kadın ölen kocasının kesilip kurutulan cinsel organını boynuna asmak zorunda.
Moritanya'da obezite bir gelenek olmuş. Evlenme çağına gelen kızların en az 60, en fazla da 100 kilo olması gerekiyor. Eğer yemek yemezlerse de kızlar cezalandırılıyor.
Guyana'da banyoda cinsel ilişkiye girerken yakalanan çiftler önce boyanıyor sonra da bir eşeğin arkasına bağlanarak şehirde gezdiriliyor.
Normalde makarna ve şarapla beslendiğini düşündüğümüz İtalya'nın Ponti bölgesinde yerli halk, Paskalya öncesindeki 40 gün boyunca toplam bin yumurtadan yapılmış omlet yiyor.
Tayland Kraliyet Ailesi çok eski zamanlardan gelen ve sadece bu ailenin kullandığı özel bir dil kullanıyor. Yani konuştuklarını çevrelerindeki hiç kimse anlayamıyor.
Çek Cumhuriyeti'nde bira banyosu çok moda! Çekler bira banyosunun sağlığa çok iyi geldiğini düşünüyorlar. Sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etkisi olduğuna inanıyorlar.
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.




Türkçe |
English |
Հայերէն





ANASAYFA
GÜNCEL
TOPLUM
KÜLTÜR SANAT
DOSYA
YAZARLAR
E-GAZETE
KİTAP ԳԻՐՔ
ABONELİK
İLETİŞİM









Muş'ta Ermeni düğünü, Garabed Nichanian'ın tablosu, 1890, Nubarian Kütüphanesi, Paris (houshamadyan.org)



11.06.2021


DOSYA

Iosef Abgarovich Orbeli’nin kitabında yayınladığı resim: Ermeni çift, damat 19, gelin 11 yaşında

Kategoriler
Dosya


11.08.2022

Şu berbat ortamda umut var sanki, ufukta


10.08.2022

Alevi Vakıfları Federasyonu Hüseyin Gazi Cemevi yönetiminin ihracını istedi


11.08.2022

Paşinyan ve Reisi son gelişmeleri ele aldı


11.08.2022

Paşinyan ve Reisi son gelişmeleri ele aldı


11.08.2022

Şu berbat ortamda umut var sanki, ufukta


10.08.2022

Alevi Vakıfları Federasyonu Hüseyin Gazi Cemevi yönetiminin ihracını istedi



Toplum

Vakıflar
Okullar
Dernekler
Spor
Kilise
Gençler
Fark Yaratanlar
Sağlık

Kültür Sanat

Müzik
Sinema
Tiyatro
Resim
Mimari
Korolar
Dans
Edebiyat
Fotoğraf
Sergi

Güncel

Türkiye
Dünya
Ermenistan
Diaspora
Basın
Azınlıklar
İnsan Hakları
Dink Davası
Gündem
Son Dakika
Yaşam
English

Հայերէն

քրօնիկագիրեր
լուրեր
Ayp - pen - kim
Հայերէն-PDF

Dosya

Başyazı
Arka Sayfa
Orta Sayfa

Dünya


Diaspora / Ermenistan

Misafirhane
1915-2015
1915 Okumaları
1915 Konuşmaları
Kurtulanlar
Kurtaranlar
Failler
Sarkis Seropyan'ın Ardından


20 Nisan 2021 tarihinde GazeteDuvar’la yaptığım bir görüşmede, “bazı” ifadesini eklemeden verdiğim “ağaların ilk gece hakkına sahip oldukları” bilgisi etrafında büyük bir gürültü kopartıldı ve aleyhime yoğun bir kampanya yürütüldü. Kampanyaya cevap olarak 10 Mayıs 2021’de yaptığım açıklamamda , içlerinde “İlk Gece Hakkı” konusunda bilgi bulunan eserlere ilişkin bir liste yayınladım. Eğer sözlü tarih gözlemleri de eklenirse toplam 25 civarında kaynaktan söz etmekteyiz. (1) Çoğu İngilizce, Ermenice ve Rusça olan bu kaynaklarda yazılanların Türkçe okuyan kitle tarafından bilinmesine imkân yok. Bu nedenle bu yazıda söz konusu kaynaklarda “İlk Gece Hakkı” konusunda söylenenleri bir araya toplamayı uygun gördüm. Yorum ve analiz yerine daha çok tasvire dayalı bir anlatımı tercih edeceğim. Ortaya çıkacak envanter hem “İlk Gece Hakkı” konusunda bilgilenmemize yardımcı olacak hem de yeni araştırmaların hangi alanlarda yoğunlaşması gerektiği konusunda da bize önemli ipuçları verecektir. (2)
Kaynakları, beş farklı grupta değerlendirmeyi uygun gördüm: 1 ) Ermeni kaynaklar; 2 ) Misyoner ve Yabancı seyyah gözlemleri; 3 ) Rus Konsolosluk raporları; 4 ) sözlü tarih aktarımları ve 5 ) Resm-i Arus (‘arus vergisi’) ve “İlk Gece Hakkı.” (3) Bu beş farklı kaynakta, “İlk Gece Hakkı” konusunda söylenenleri aktarmadan önce iki genel gözlemde bulunmak isterim. Birincisi, elimizdeki kaynakların bize öğrettiği gerçek şudur: şiddet ve özellikle kadına yönelik şiddet konusunda kurbanları dinlemeden konuşmak ve hüküm vermek doğru değildir. Anjel Dikme’nin şu satırları çok önemlidir: “Saatlerce konuştuğum ne babam ne dedem ne Muşeh eniştem kadınların yaşadıklarına dair tek kelam etmediler bana. Utanç mı yoksa kadını onlar da bir meta olarak gördükleri için mi bilemiyorum. Bütün yaşananları kadınlardan dinledim, kadın sohbetlerinde anlattılar her şeyi.” (4)
Özellikle kadınlara yönelik şiddet konusunda, sadece erkek faillerin şahitliğine başvurmak, “atamızdan-dedemizden duymadık böyle şeyler”, demek eğer cahil bir saflığın eseri değilse, şiddetin üstünü bilerek örtme çabasından başka bir şey değildir. Failler genel kural olarak işledikleri cinayetleri anlatmazlar. Şiddete muhatap olanlar ise utançlarından üzerine konuşmakta zorlanırlar. Ancak belki çok özel ortamlarda kendilerini rahat hissederlerse anlatabilirler. Kadına yönelik şiddetin bir tabu haline gelmesi ve “İlk Gece Hakkı” üzerine de çok nadiren konuşulmasının nedeni budur. Burada, İngiliz antropolog Paul Connerton’ın “küçük düşürücü sessizlik [olarak] unutma” (5) pratiğinin varlığından veya toplumsal bir sırdan söz etmek yanlış olmayacaktır.
İkinci genel gözlemim şu: kaynakların hemen tümüne yakınında “İlk Gece Hakkı” ifadesi geçmekle birlikte kastedilen hukuki [de-jure] bir hak değildir. Söz konusu olan bir pratiktir, bir uygulamadır. Ve özellikle ağaların, evlenen kızla birlikte olma hakkını kendilerinde görmeleridir. Tüm kaynaklardan ve özellikle de Ermeni kaynaklarından öğrendiğimiz, birçok durumda bu “hakkın” sadece bir gece ile sınırlı olmadığıdır. “İlk gecenin” de ötesine geçen bazen günler hatta haftalar süren bir pratik söz konusudur. (6)
Bu nedenle konuyu, “İlk Gece Hakkı” ile ilgili bir hukuk tartışması olarak ele almak doğru değil. “İlk Gece Hakkı” ile diğer cinsel şiddet biçimlerinin (düğün basarak gelin ve/veya kız kaçırmak; genç kız veya kadınlara yönelik yaygın tecavüz pratiklerinin) iç içe geçtiği sistematik bir uygulama ile karşı karşıyayız. Harput civarında köylülerin Rahip Boğos Natanyan’a söyledikleri “kadınlarımız ve kızlarımız artık bizim değil”, sözleri (daha fazla bilgi aşağıda) bu cinsel şiddeti en iyi açıklayan ifadedir. Özetle, kadına yönelik cinsel şiddet, kural dışı ve nadiren gerçekleşen değil yaygın kurumsallaşmış bir pratiktir. Ermenilere ait topraklara el konulmasıyla paralel giden bu kurumsallaşmış cinsel şiddet Ermeni köylülerinin en temel problemidir.
Mkrdtich Khrimian (Hayrig)’in 1869’da Patrik olarak atanması ile birlikte, Patriklik ve Ermeni Ulusal Meclisi Padişahlık makamına düzenli layihalar sunmaya başlar. Bu layihalarda, kadına yönelik şiddet pratikleri, toprak meselesi yanında Ermenilerin en temel problemi olarak ele alınır. Yapılan şikayetlere yönelik hemen hiçbir önlem alınmaması üzerine Sadrazamla görüşen Khrimian Hayrig’in Sadrazam’a “[sizin] emirleriniz Üsküdar’ın ötesine geçmiyor”, demesi sorunun köklerinin nerede yattığını göstermesi bakımından önemlidir. (7) Yerel yöneticilerin toprak işgalleri ve kurumsallaşmış cinsel şiddet konusunda lokal unsurlarla birlikte hareket etmeleri şikâyet kapılarını tamamıyla kapatmış gibidir. Hatta birçok durumda şikâyet sadece şiddetin daha da artması ve yaygınlaşması sonucunu doğurmaktadır. Ve köylülerin bulundukları yerleri terk ederek ya Rusya’ya ya da İstanbul gibi metropollere göç etmeleri dışında hiçbir başka seçenekleri yok gibidir. 1) Ermeni Kaynaklar Ermeni kaynakları konusunda vereceğim ilk bilgi, Latif Mammad adlı bir yazara aittir. Yazar, “Khachik Dashtenz’in romanı, ‘Çifçinin çağrısı’ ve Kürtler” adlı makalesinde şunları yazar, “kaynaklar, Moksa’daki [Bahçesaray] ‘ilk gece hakkı’ ile ilgili bilgiler aktarmaktadır. Bir Kürt feodal beyi Moksa’da bir Ermeni gelini üzerinde bu hakka sahipti. ‘Bu gelenek, yani bu feodal ayrıcalığın uygulanmasının izleri, nadir de olsa gerçekleşti’. [25] Moksa’da var olan bu ilk gece hakkı, başka bir Ermeni araştırmacı S. D. Lisitsian tarafından da doğrulanmıştır,[26]”. (8) Latif Mammad’ın sözünü ettiği iki yazar, Stephan D. Lisitsian ve Iosef Abgarovich Orbeli’dir. Her ikisi de tanınmış antropolog olan akademisyenler eserlerinde Van ve civarında kendi yaptıkları gözlemleri aktarmaktadırlar. a) Stephan D. Lisitsian ve Iosef Abgarovich Orbeli Eğitimci ve etnograf olarak isim yapan S. D. Lisitsian, Van Çatak konusunda yaptığı etnografik gözlemlerini ele aldığı eserinde, bölgedeki ‘İlk Gece Hakkı’ uygulaması ile ilgili olarak şu bilgiyi aktarır: “Mhitar adlı Mokus (Şimdiki Bahçesaray) şehri sakini, oğlunun düğününü kutluyordu ve o zamanın örflerine göre, genç bir gelinle ilk gecenin hakkını kullanmak için yerel yöneticiyi çağırmak zorundaydı. Mhitar bu rezaletten kurtulmak için bir kurnazlığa başvurdu. Bey’den misafirler evden ayrılana kadar gelmemesini istedi ve ona herkes gittikten sonra evin ışıkları söndürüp gelmesi için işaret edeceğini söyledi. Mhitar eşyalarını da alarak katırlarını ters yöne sürdü ve gece pencerelerde ışıkları bırakarak aceleyle evini terk etti. Tüm aile genç çiftle ve eşyalarla birlikte Mazrin Boğazını geçerek yöneticilerin ilk gece hakkı uygulamadığı Şatah’a geçtiler. Burada yöneticinin merhametine sığındılar ve Dicle’nin sağ kıyısında, Sivtkni-su nehrinin birleştiği yerde, üzerinde kör bir kızın yaşadığı toprak, o kıza bakma şartıyla onlara verildi.” (9)
Latif Mammad’ın kaynak olarak verdiği ikinci akademisyen I. A. Orbeli’dir. Kürtçe’ye hâkim ve Kürtçe Rusça sözlük çalışması da olan Orbeli’nin, Van bölgesi hakkında yaptığı çalışmaları 1982 yılında yayınlanır. Burada Orbeli’nin notlarından, ilk gece hakkı konusunda aşağıdaki bilgileri aktarılır. Notlar, Orbeli tarafından katıldığı bir düğün sırasında tutulmuştur, kısa cümleler bu nedenledir.
Öğretmen Harutyun’un düğünü, [Murtulla] Bey’de öğle yemeği, bütün “idır” (?) toplandı. Çorba, köfte, dolma, bal içkisi, soğan, çörek, yahni, pilav, üzüm, kahve. Dua.
Saat sekiz buçukta düğün. Henüz az konuk var. Kavun, yemek, şarkılar: Marseillaise. [Damadın] taç giymesi. Tavanın süslenmesi. Taç giyenin takdisi, halk dansı. Giysilerin kutsanması, kilit. Damadın giydirilmesi. Gelinin elbisesi gidiyor. Eşik öpme, çıkış. Kilisede gelinle buluşma…
Giriş ritüeli. İncil okumaya ara veriliyor. 
Şeytanı lanetleme. Orijinal günah çıkarma. Gelinin rızası. Kiliseye geçiş, karışıklık. Papaz yeleği. Şarap, papaz yeleği boyunda.
Bana, gelinin 6 yaşında olduğu ve gerdek gecesinin mümkün olmadığı bu tür erken evliliklerin sebebinin Mokus’da hala geçerli olan ilk gece hakkından kurtulmak eğilimiyle ortaya çıktığını, bu şekilde feodalin ilk gece hakkı kullanmasının gerçekleşemediğini açıkladılar. Bu gelenek, yani feodalin bu ayrıcalık adeti sık olmamasına rağmen yer bulmuştur.
Taç giymeden sonra fiziksel olarak damadın evine getirilen geline, feodalin ilk gece hakkı işlemiyordu. Bu adet, yani bu feodal imtiyazın gerçekleşmesinin kalıntıları, nadiren de olsa, yaşanıyordu.” (10)
Orbeli’den anladığımız, bölgede çocuk evlilikleri yaygındır ve bunun nedenlerinden birisi de “İlk Gece Hakkı” uygulamasıdır. Orbeli kitabında ayrıca 11 yaşındaki bir kız ile 19 yaşındaki bir damadın resimlerini de yayınlamıştır. b) Hagop Barsoumian Vahan Baibourtian Elke Hartmann ve Avedis Abrahamian “İlk Gece Hakkı”nın yer aldığı diğer üç önemli akademik kaynak, Hagop Barsoumian, Vahan Baibourtian ve Elke Hartmann’dır. Bu üç kaynağa eklenebilecek olan bir dördüncü kaynak Avedis Albert Abrahamian’ın kendi hayat hikayesini ele aldığı eseridir. Hagop Barsoumian, İlk Gece Hakkı konusunda şunu yazar; “Bazı yerlerde, bir Ermeni köylünün nikahında kâfir, ilk gece geline ‘ziyaret’ hakkını saklı tutardı. Özel elçiler tarafından patrikhaneye gönderilen raporlarda, bu köylülerin durumu basitçe kölelik olarak nitelendiriliyordu.” (11) Barsoumian, bilgiyi aldığı kaynak konusunda bir bilgi vermez. Ama bu bilgiyi Patrikliğe gelen raporlara dayanarak aktardığını tahmin etmek mümkündür.
Vahan Baibourtian, Kürt Ermeni ilişkileri konusunda yazdığı kitabında, “İlk Gece Hakkı” konusunda şu bilgileri verir: “Çoğu zaman Kürt ağalar kendi malları olarak maraba köle Ermenileri birbirine satıyorlar veya hediye ediyorlardı. Beyler malların sahibi olarak, aynı zamanda kendilerini “marabaların” hayatlarının sahibi de sayıyorlardı. İstedikleri zaman satabiliyorlar, değiş tokuş yapabiliyorlar veya öldürebiliyorlardı. İstedikleri zaman bunu yapmada mutlak hürriyete sahiplerdi. Aşiret Kürtleri arasında kız kaçırmalar, alıkoymalar da adet olmuştu. Hatta bazı yerlerde Kürt ağalar kendileri için ilk gece hakkı tespit etmişlerdi.” (12)
Bu bilgileri veren Vahan Bairbourtian, ayrıca şunları da eklemektedir; “Batı Ermenistan’da Türk ve Kürt toprak sahipleri, aşiret reisleri, şeyhler, beyler, askeri ve jandarmadaki yüksek rütbeliler de… köylerde keyfi hareketlere izin veriyorlar, kadınlara tecavüz ediyorlar, kızları beraberlerinde götürüyorlar, hayvanları zorla sürüyorlar, değerli eşyaları çalıyor ve kaldırılıyorlardı. Aşiret reisleri kholamlardan [hizmetçilerden] oluşan gruplarıyla Ermeni köylerini talan ediyor, yüzlerce oğlan ve kızı esir alıp Erzurum ve diğer şehirlerin çarşılarında satıyorlar. Bu, Osmanlı Türkiye’sinde 19’uncu yüzyılda iyi biline gerçek bir köle ticareti idi.” (13)
İlk Gece Hakkı konusunda bir başka Ermenice kaynağı kullanan akademisyen Elke Hartmann’dır. 1880’lerde büyük çalkalanmalara yol açan Musa Bey’in Gülizar adlı bir Ermeni gelini kaçırması olayı hakkında bir makale kaleme alan Hartman, Musa Bey’in bölgesinde “İlk Gece Hakkı”nı kullanma yetkisini kendisinde gördüğünü ve kullandığını söyler; “Musa Bey, hükümetin sessiz kalarak göz yummasından aldığı cesaretle, Ermeni köylerini yağmalıyor, köylerdeki her düğünde, ‘ilk gece hakkını’ kullanarak, her köyde bir ‘metres’ tutuyor; böylece bölgedeki hakimiyet iddiasını güçlendiriyordu.” (14)
Burada önemli bir hususun altını çizmek gerekir. Hartmann, bu iddiasına kanıt olarak Gülizar’ın Kanlı Düğünü adlı bir kitabı göstermektedir. Söz konusu kitapta ama “İlk Gece Hakkı” tanımı geçmemektedir. İlgili ifade aynen şöyledir: “Ermeni köylerindeki düğün ve nişan törenlerine bile zorla gidiyordu. İçiyor ve kadehleri kırıyordu. Halay başı oluyor, güzel genç kızlar ve genç kadınları halaya katılmaya zorluyor ve içlerinden, bir sonraki kurbanını seçiyordu. Kutsal gelenekleri çiğniyor, düğünden sonra odaya güveyden önce girip vahşi içgüdülerini tatmin ediyordu.” (15)
Burada dışardan gözlemci ile olayı doğrudan yaşayanların aynı olayı farklı kelimelerle anlatıyor olmaları dikkat çekicidir. Musa Bey’in yaptıklarından, onun “İlk Gece Hakkı”na sahip olduğuna inandığı ve buna göre de davrandığı sonucunu çıkartmak yanlış olmayacaktır. Bu örnek “İlk Gece Hakkı”ndan niçin hukuki bir hak olarak tartışılamayacağını göstermesi bakımından da önemlidir. Başka Ermeni kaynaklarında da benzeri bir durumun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. 
Bu konuda bazı örnekler vermeden önce Avedis Albert Abrahamian’ın hayat hikayesine değinmekte fayda vardır. 1906 Kharpert (Harput-Elâzığ) doğumlu olan Avedis, 1970’li yıllarda yazdığı anılarında, “İlk Gece Hakkı” konusunda bize şu bilgileri verir: “Ülkemizin bazı bölgelerinde, bu dar görüşlü küçük yöneticilerin büyük gerçek bir baskısı vardı. Örneğin, düğünün ilk gününde gelin, kocasına eş olmadan önce Bey veya Ağa'yı ziyaret etmek zorundaydı. Ülkemizin birçok yerinde bu tür baskılar devam ediyordu. Sonuç olarak birçok Ermeni kendi özgürlüğüne kavuşacağı günü arıyordu ve büyük ihtimalle Türkler de bu duyguların farkındaydı.” (16) c) Rahipler Vahan Bardizaktsi Boğos Natanyan ve Karekin Sırvantsdyants Raporları Özellikle Ermeni kaynaklarından anladığımız, “İlk Gece Hakkı”nda ifadesini bulan cinsel şiddetin bir tek gece ile sınırlı olmadığıdır. Ağalar, gelinleri, gelin adaylarını hatta evli kadınları da belli sürelerle kendi evlerine kapatmaktadırlar. Bu konuda verilebilecek en iyi örnek, Vahan Bardizaktsi; Boğos Natanya
Xlseks
Liseli Porno Seks Türkce
Türk Sekskonuşmalı Ve Gizli Çekim

Report Page