Italyan Rahibe Hasta

Italyan Rahibe Hasta




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Italyan Rahibe Hasta
Twitter Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi
Twitter Linkedin Flipboard E-posta Linki Kopyala Yazı Tipi
© Copyright 2022 Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş
Güncelleme Tarihi: Kasım 18, 1999 00:01
İşletmesini Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi'nin devraldığı 123 yıllık İtalyan Hastanesi bugün İtalya Dışişleri Bakanı'nın da katıldığı bir törenle açılıyor.
Biz yeni bir yüzyılla birlikte, yeni bir binyıla giriyoruz. O ise geçen yüzyıldan günümüze kaldı. Tam 123 yıllık bir hastane binası. Beyoğlu'nda, Tophane sırtlarındaki Defterdar Yokuşu üzerinde, Boğaz'a bakan bir tarih. Bugün, en yeni haliyle Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi tarafından hizmete açılıyor; ilk faaliyete geçme tarihi ise 12 Mayıs 1876, ama mazisi bundan da öncesine gidiyor.
Önce uzak tarih... 1810'lu yıllar. İtalya'nın Sardunya bölgesindeki Cenova Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu ile yaptığı deniz ticareti, İstanbul'u İtalyan gemilerinin bir iskelesi haline getirmiştir. Bu arada Galata'da denizcilerin tedavi edilmesi amacıyla küçük bir İtalyan Hastanesi açılır. Bir hekim ile Saint Vincent de Paul tarikatına bağlı birkaç rahibenin görev yaptığı ahşap, mütevazı bir binadır bu. Hastane 1856'da Sardunya'dan cerrah Agostino Salvatori'nin tayin edilmesiyle, yine Galata'da Saint Pierre Kilisesi yanındaki bir binaya taşınarak genişletilir.
Önceleri Sardunya Hükümeti Hastanesi (I'Hopital du Gourvernement de Sardaigne) ya da Sardunya Hastanesi (Hopital Sarde) adlarını taşıyan bina, 17 Mart 1861'de İtalyan Birliği'nin sağlanmasından sonra İtalyan Krallığı Hastanesi (Regio Ospedale İtaliano) adını alır.
İtalyan Birliği'nin sağlanması, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki İtalyan kolonisinin genişlemesini sağlar. Doğal olarak hasta sayısı da artınca bu binada da hizmet vermek zorlaşır. İtalya Hükümeti, Abdülaziz zamanında (1876-1909) İstanbul'a Ivrealı İmmacolata Concezione rahibelerini göndermiştir. Başrahibe Luigia Canegrati öncülüğünde İstanbul'a gelen rahibeler, hastane idaresini üstlenmiş ancak bu kez de binanın yetersizliği gündeme gelmiştir. İtalyan Büyükelçiliği, yeni bir hastane binası yapmak üzere Cihangir'de bir arsa satın alır.
Kral 2. Vittorio Emanuele tarafından yaptırılan hastanenin mimarları Giorgio Domenico ve Ercole Stampa adlı iki Levanten kardeştir. Tüberküloz Pavyonu ve Rahibelerevi 1906'da İtalyan mimar Fasanotti tarafından, ana yapıya eklenen cerrahi binası ise 1936'da Torinolu mühendis Carlo Buscaglione tarafından hazırlanan projelere göre yapılmıştır. Ana bina, cerrahi binasının yapımından önceki ilk haliyle 24x22 m. ölçülerinde bir tabana oturan üç katlı bir yapıdır. Çevreden bakılınca prizmatik gibi algılanır ancak gerçekte arka cephesinde bir boşluğu olan U biçiminde bir plana sahiptir. İstanbul Ansiklopedisi'ne binayla ilgili yazı yazan Cengiz Can'a göre, 1936'da eklenen bölüm, cephe mimarisi açısından stil birliği içinde tasarlanmış olsa da, ana yapının özgün etkisini zedelemiştir.
Neyse biz yine başa dönelim. 1876'da faaliyete geçen bugünkü bina, 1898'de elden geçirilir ve bulaşıcı hastalıklara karşı özel bir tecrit pavyonuna kavuşur, ayrıca dezenfektasyon etütleri, yeni cihaz ve aletlere de... Ancak araya 1. Dünya Savaşı girer. Bina Alman askerleri tarafından işgal edilince, rahibeler memleketlerine gitmek zorunda kalırlar. 1918'de döndüklerinde neredeyse bir enkaz devralırlar. Üstelik en kısa zamanda hastanenin açılması gerekmektedir; çünkü Rusya'dan kaçıp İstanbul'a gelen İtalyanlar ve Ruslar hasta sayısının artmasına sebep olmuştur. Dr. Zeri'nin yönetiminde rahibelerin özverili çalışmaları sonucu hastane yeniden hasta kabulüne başlar ama yine de yetersizdir. Yukarıda belirtildiği gibi, hastane 1936'da genişler.
Ve daha yakın tarih... Hastane son yenilenmeden önce 70 yataklı bir tedavi kurumudur. Hemşirelik hizmetleri hálá 11 rahibe tarafından yönetilmektedir. Acil hasta kabul etmez ama genel cerrahi, dahiliye, kadın-doğum, çocuk, kulak-burun-boğaz, deri, göz ve sinir hastalıkları, üroloji, radyoloji, anestezi ve reanimasyon servisleri vardır. Ayrıca, son yılların kopmuş parmak ve eller üzerine en başarılı ameliyatları yapan merkeziyle ünlenir.
Ve bugün... Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren hastaneyi İtalyan Konsolosluğu'ndan kiralar ve işletmeyi üstlenir. Bugün en yeni haliyle açılacak olan binaya, İtalyan Hastanesi Giovanni Alberto Agnelli Binası adı verilir. Ağırlıklı olarak kanser hastalarına hizmet verecek olan hastaneye adını veren, Koç Holding'in ortağı Fiat'ın veliahtı olan ancak yakın zamanda genç yaşta kanserden ölen kişidir. Belli ki Koç Holding, vakıftaki İtalyan fonu, bu fondan hastanenin dokuz milyon dolara malolan yenilenmesine yapılan katkı ve Agnelli ailesiyle yakınlığından dolayı böyle bir jest yapmayı uygun görmüştür.
İtalya Dışişleri Bakanı Lamberto Dini ile Giovanni Alberto Agnelli'nin eşi Avery Howe'un da katılması beklenen açılış töreniyle bugün yeniden hizmete girecek olan tarihi hastanede bundan böyle hizmet verecek birimler şunlar: radyasyon onkolojisi, medikal onkoloji, ağrı tedavi, fizik tedavi, rehabilitasyon, özürlü araba simülatör üniteleri, evde bakım hizmetleri ve onkoloji yatak hasta servisi...
Türkiye gündeminden son dakika haberleri, bugün yaşanan en son gelişmeler, siyaset gündeminden güncel haberler ve bütün son dakika haberleri için Hürriyet'in internet haber sitesi hurriyet.com.tr; Hurriyet.com.tr haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.


Featured

Öne çıkan
Ağustos 12 @ 01:00 - Ağustos 14 @ 21:00

Featured

Öne çıkan
Ağustos 21 @ 10:00 - Ağustos 26 @ 20:00

Featured

Öne çıkan
Ağustos 12 @ 01:00 - Ağustos 14 @ 21:00

Featured

Öne çıkan
Ağustos 21 @ 10:00 - Ağustos 26 @ 20:00
Roseto’lu köylüler yüzyıllarca çevre tepelerdeki mermer ocaklarında çalışarak ya da sabahları yamaçlardan aşağı dört beş mil yürüyüp aşağı vadideki taraçalı topraklarda tarım yaparak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. 19. yüzyıl sonlarında, okyanusun öte yanındaki arazi fırsatlarına ilişkin haber Roseto’ya ulaşana dek sürdürmüşlerdi demek daha doğru olur aslında…
1882 yılı Ocak ayında bir grup Rosetolu yeni bir başlangıç hayaliyle New York’a yelken açtı. Devamında daha batıya gitmeyi göze aldılar ve sonunda Pensilvanya’nın Bangor kasabasına 90 mil uzaklıktaki bir arduvaz ocağında iş buldular. Ertesi yıl 15 Roseto’lu daha Amerika’ya gitmek üzere İtalya’dan ayrıldı ve hemşerilerine katıldı. 1894’te 1.200 kadar Roseto’lu Amerika için pasaport başvurusunda bulundu; eski köylerinin tüm sokaklarını terk edilmiş bir halde bırakıp gittiler.
Rosetolular devamında bu sarp arazide toprak satın almaya başladı. Yamacı inip çıkan dar sokaklarda birbirine yakın, iki katlı evler inşa ettiler. Başlangıçta kasabalarını New Italy (Yeni İtalya) olarak adlandırdılar. Ancak çok geçmeden Roseto’ya çevirdiler; neredeyse hepsinin İtalya’nın aynı köyünden gelmiş olduğu düşünüldüğünde bundan daha uygun bir ad olamazdı.
Kilise, okul, park, rahibe manastırı ve mezarlık da inşa edildi devamında. Küçük dükkan ve fırınlar, restoran ve barlar açıldı. Giyim ticareti için giysi üreten bir düzineyi aşkın atölye de ortaya çıkıverdi. Pennsylvania, Roseto, kendi kendine yetebilen –çevresindeki toplumlarca hiç mi hiç tanınmayan– minik bir dünyaydı ve Stewart Wolf adlı adam olmasaydı pekâlâ öyle kalabilirdi.
Wolf bir hekimdi. Sindirim ve mide üzerine uzmanlaşmıştı ve Oklahoma Üniversitesi tıp fakültesinde ders veriyordu. Yazlarını Pennsylvania’da, Roseto’ya yakın bir çiftlikte geçiriyordu. Bir gün, bir hekim arkadaşı ile sohbet esnasında komşu Roseto kasabasından hiç kimsenin hasta olmaması ile ilgili bir bilgi duyduğunda, Wolf bu durumu araştırmaya karar verdi.
Oklahoma’daki kimi öğrencilerinden ve meslektaşlarından destek istedi. Birlikte, olabildiğince eskilere giderek, kasaba sakinlerinin ölüm raporlarını bir araya getirdiler. Hekimlerin kayıtlarını incelediler. Sonuçlar şaşırtıcıydı. Roseto’da 55 yaşın altında kalp krizinden ölen ya da herhangi bir kalp hastalığı belirtisi gösteren hemen hiç kimse olmamıştı. Roseto’da 65 yaş üzeri erkekler arasında kalp hastalığından ölüm oranı tüm ABD’dekinin yarısı kadardı. Hatta Roseto’da her tür nedene bağlı ölüm oranı beklenenin yüzde 30 ila 35 altındaydı. İnsanlar yaşlılıktan ölüyordu.
Daha sonra hane hane Roseta sakinleri ile yaptığı görüşmeler sonucunda elde ettiği bulgular ise daha da şaşırtıcıydı. Hiç intihar yoktu, hiç alkolizm yoktu, hiç ilaç ya da uyuşturucu bağımlılığı yoktu ve çok az suç vardı. Wolf’un ilk düşüncesi, Rosetoluların beslenme alışkanlıkları olabileceği yolundaydı. Ancak böyle olmadığını çabucak fark etti. Rosetoluların pek de sağlıklı bir beslenme döngüsü yok gibiydi. Burası insanların gündoğumunda yataktan kalkıp yoga yaptıkları ya da bisiklete atlayıp altı mil aktif pedal çevirdikleri bir kasaba da değildi.
Ayrıca çok sigara içiyorlardı ve birçoğu da şişmanlıktan muzdaripti. Bulgular diyet ve egzersizle açıklanamıyorsa, genetikle açıklanabilir miydi?
Rosetolular İtalya’nın aynı bölgesinden gelen kenetlenmiş bir gruptu ve Wolf’un bir sonraki düşüncesi onların hastalıktan korunmalarını sağlayan özellikle güçlü kuvvetli bir soydan gelip gelmedikleri oldu. Ancak yaptığı araştırmalar sonucunda bu biçimde de bir bulguya rastlamadı. Acaba bölgenin havası, suyu mu şifalı diye düşünseler de Roseto’ya en yakın iki kasaba da yapılan taramalarda benzer sonuçlar ile karşılaşılmayınca bu düşünceden de vazgeçildi…
Sır Roseto’nun kendisi olmalıydı ki gerçekten öyleydi. Kasaba halkı ile zaman geçiren araştırmacılar, Rosetoluların birbirleri ile samimi ilişkilerini gözlemledi. Kasabanın sosyal yapısının altında yatan geniş aile klanları hakkında bilgi sahibi oldular. Kaç evde üç kuşağın bir arada yaşadığını ve büyük annelerle büyük babalara nasıl saygı duyulduğunu gördüler.
Nüfusu 2 bin kişinin altında olan bir kasabada 22 sivil kuruluş tespit ettiler. Toplumun, zenginleri kendi başarılarıyla gösteriş yapmaktan alıkoyan ve onları diğerlerinin başarısızlıklarını kapatmaya yardımcı olmaları için teşvik eden eşitlikçi hayat felsefesini keşfettiler. Rosetolular, dağlardaki küçücük kasabalarında kendileri için yarattıkları dünya nedeniyle sağlıklıydı. O dönem geleneksel görüş uzun yaşamanın büyük oranda kim olduğumuza –yani genlerimize– bağlı olduğunu söylüyordu. Hiç kimse sağlığı topluluk çerçevesinde düşünmüyordu. Oysa ki bireyin ötesine bakmak önemliydi…
Bu olay literatüre Roseto etkisi olarak geçti. ‘’Roseto Etkisi’’ bize, sağlıklı yaşamın, sadece yediğimiz içtiğimizden ibaret olmadığını göstermesi nedeniyle önemliydi. Sonra mı ne oldu, elbette Roseto’da zaman içinde göçe uğradı, kalabalık aileler parçalandı ve etki ortadan kalktı. Roseto’lular da şimdi, başkaları gibi yaşıyor, onlar gibi ölüyor…
Gladwell, Malcolm, OUTLIERS, çev. Aytül Özer, Mediacat Yayıncılık
“Babanız hayatta iken, olabildiği kadar çok arkadaş edinin. Atınız hayatta iken, olabildiği kadar çok yer gezin” Biz de bu Moğol Özdeyişinin peşinden gidip yaklaşık yirmi yıldır dere tepe düz gidiyoruz:)
Şimdi bu tecrübeyi sizinkilerle birleştirmek, yeni maceralara, mecralara, dostluklara ve paylaşımlara merhaba demek istiyoruz…





Platformlar




Vizyondaki Filmler




Yakında




Salonlar




Tüm Filmler




Tüm Diziler




Tüm Sanatçılar




Fragmanlar




Haberler




Listeler









8,1


113
oy




İzlediklerimden Çıkar
İzlediklerime Ekle


Favorilerime Ekle
Favorilerimden Çıkar




Listeme Ekle




Orijinal İsmi:
The Magdalene Sisters


Vizyon Tarihi:
1 Ağustos 2003


Tür:


Dram ,
Tarih


Yönetmen:

Peter Mullan



Senarist:

Peter Mullan



Yapımı:




2002 -


İrlanda
, İngiltere








ToMuRcuK

Profesyonel

11 Mart 2015, 11:54







Mastema

Dublör

9 Ocak 2014, 13:46






ihsan33
Artist

26 Nisan 2020, 21:54






agahemrepolat
Dublör

3 Ocak 2018, 01:40






mumdankedi
Dublör

2 Ağustos 2017, 00:26






montepulciano
Amatör

31 Temmuz 2017, 10:47






FORHAN
Jön

3 Mart 2017, 13:37

Marvel Sinematik Evrenine Göre Kronolojik Marvel Filmleri Sıralaması
Mutlaka İzlemeniz Gereken En İyi Netflix Aşk Filmleri
Mutlaka İzlemeniz Gereken beIN CONNECT Dizileri
Transformers Serisinin Tüm Filmleri (Transformers 1-2-3-4-5-6)

Ekle
Kaydet
+ Yeni Liste Oluştur


Bildirimin için teşekkürler! Eklenmesini istediğin filmin/dizinin kontrol ve düzenlemeleri yapıldıktan sonra yayına alınacaktır, ilgin için teşekkür ederiz!



Telif Hakları © 2022 Noktacom Medya İnternet Hiz. San. ve Tic. A.Ş.


Projelerimiz

Doviz.com
İzlesene.com



Hızlı Erişim

En İyi Filmler



Destek

İletişim
Yardım
Sözleşme





Çerez Politikası
Kişisel Verilerin Korunması


18 yaşından küçük olduğunuz için video gizlenmiştir.
Bu video bazı kullanıcılar için uygunsuz olabilir.

1964'te İrlanda'da 3 genç kız, aileleri ve kilise tarafından acımasız ve insanlıkdışı Magdalene Manastırı'na gönderilirler. Burada suçlarının cezasını çekeceklerdir. Suçları bekar bir kadın olmak, güzel olmak, saf olmak, çok zeki olmak ya da sessiz kalmak istemeyen bir tecavüz kurbanı olmaktır.Günahları için çalışmaları gereklidir... Yılda 364 gün ve karın tokluğuna! Üstelik başlarına hiç ummadıkları şeyler gelecektir.Genç kızlar, bu mezalim karşısında isyan ederler. Ama köleden başka bir şey olmadıkları bu cehennemde, zafer kazanmaları mümkün müdür? En ufak bir umut ışığı olmayan ortamda, hiddetin kemirdiği genç bedenlerin tek hayali firar etmektir.İddialara göre filmde anlatılanlar hiç de gerçekdışı değil. İrlanda'da son Magdalene Man
Suriyede En Güzel Porno
Zor Zoruna Tecavüzleri Izle
Sorla Porno Izle Şişman

Report Page