Hizmetçiye Taciz Tamamı

Hizmetçiye Taciz Tamamı




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Hizmetçiye Taciz Tamamı
Anasayfa ›› Yazılarım ›› İstanbul Sözleşmesinden Neden Ayrılmalıyız?
Sosyal Medyada Paylaş
Whatsapp Facebook
Twitter


İstanbul Sözleşmesi ve onun himayesinde çıkarılan 6284 sayılı kanun ve benzer mevzuatın tamamı, tıpkı dikenli bir elbise gibi Türk Milletinin üzerine zorla giydirilmiş bir işkence ve aile bozguncusu kıyafetler olmuştur. Son 10 yılda aşırı çoğalan kadın cinayetlerinin ve diğer şiddet olaylarının, evden uzaklaştırılan milyonlarca erkeğin, gittikçe artan oranda boşanma davalarının ve bunlara karşılık oldukça azalan evlilik oranının meydana getirdiği berbat tablo bize bu gerçeği haykırıyor.
İstanbul Sözleşmesi hakkında dedikodu şeklinde değil, hangi maddelerden ne anladığımızı, neleri sakıncalı gördüğümüzü, orijinal metin ve kaynaklarıyla birlikte açıklamaya gayret ettim. Bu tabloda sözleşmenin tamamı değil, yorum yapılan kısımları vardır. Tamamını görmek isteyenler 1 nolu kaynakça bağlantısından ulaşabilir. Eksik ve kusurlar bana aittir. Elbette gözden kaçırdığım hususlar da olacaktır.
Aile yapımıza yönelik sistematik saldırıların, yasal alt yapısını oluşturan İstanbul ve CEDAW gibi sözleşmelerden ayrılmamız gerektiğini, bu sözleşmelerin suistimal ettiği kadına şiddet olaylarına karşı, en adil ve hızlı çözümleri derhal sağlamamızın şart olduğunu belirterek, raporumu dikkatinize sunarım.
Yüce Mevlam ailemizi ve Milletimizi her türlü şerden muhafaza eylesin, Yöneticilerimize de ayrıca basiret ve adalet lütfetsin.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi
“ Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?” diye sorulduğunda Peygamber Efendimiz, “ Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve kötülemeyin .” buyurmuştur. [7] O (sav),“… Dikkat edin! Sizin hanımlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır …” [8] diye hatırlatmada bulunmuştur.” [9] Bu maddede yer alan yorumların İslam değerleriyle çeliştiği açıktır.
İslam’ın emrettiği toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıkmak ve bir zorlama olarak görüp mücadele etmek, açıkça dinin kendisiyle savaşa girmektir. İslam toplumlarını buna zorlamakta zulmün kendisidir.
Orjinali:
protect women against all forms of violence, and prevent, prosecute and eliminate violence against women and domestic violence ;
Aile Mahkemesi Dosya Sayıları, TÜRKİYE (2011-2018) [26]
LGBT ve Feminist dernekler kendi gölge raporlarını hazırlayarak AB’nin komiser komisyonu GREVIO ile paylaşmıştır.
Gölge Rapor hazırlayan BIANET gibi LGBT oluşumları ile Mor Çatı ve KADEM gibi feminist örgütlerin gölge raporları Avrupa Konseyi sitesinde yayınlanmaktadır. [30]
İstanbul Sözleşmesiyle şiddetin tanımı aşırı geniş tutulmuş ve 6284 ve diğer yasalarda kadının beyanı yeterli görülerek fiilen erkeklere göre üstünlük kurulması sağlanmıştır. Bu durum sonunda EYS (ebeveyni yabancılaştırma senromu) ve çocukların velayeti olmayan ebeveynden saklanması nedeniyle “çocuk haczi” uygulaması yaygınlık kazanmıştır. [37]
Bunun için her hangi bir engel veya yaptırım yoktur!
Ercan ÖZÇELİK
Türkiye Aile Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi
Kartal İlçe Başkanı
[5] HS5/127 İbn Hişâm, Sîret, V, 127.
[13] D2144 Ebû Dâvûd, Nikâh, 40-41.
Can alıcı noktalara temas etmişsiniz. Elinize gayretinize sağlık. Esen ve afiyette kalın.
Allah razı olsun Ahmet bey. Bilmukabele selam ve saygılar…
Yeni yazılarımdan haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.
Copyright @ 2007 Made by Ercan ÖZÇELİK (Her türlü hakkı mahfuzdur. Kaynak olarak belirtmek şartıyla, etik ölçüler ve mecralar içinde site içeriğinin paylaşımı ve kullanımı serbesttir.)
Orijinal Kaynağındaki
Türkçe Çeviri [1]
Maddeler Hakkında Yorum ve Tespitler
Ercan ÖZÇELİK
 Avrupa Konseyi Bakanları Komitesinin Avrupa Konseyi üye devletlerine gönderdiği aşağıdaki tavsiye kararlarını hatırda tutarak: Kadınların şiddete karşı korunmasına ilişkin Rec(2002)5 sayılı Tavsiye Kararı, toplumsal cinsiyet standartları ve mekanizmalarına ilişkin CM/Rec (2007)17 sayılı Tavsiye Kararı, kadın ve erkeklerin çatışmayı önleme ve sona erdirme ve barışı oluşturmadaki rolüne ilişkin CM/Rec(2010)10 sayılı Tavsiye Kararı ve ilgili diğer tavsiye kararları;
Atıf yapılan AB’nin CM/Rec (2007)17 belgesinde BM’nin CEDAW sözleşmesine yoğun atıflar yapılarak toplumsal cinsiyet eşitliği ön plana alınmıştır. Hatta daha da ileri gidilerek “ Elimination of sexism from language and promotion of language that reects the principle of gender equality ” başlığı altında cinsiyet farklılıklarını içeren ifadelerin konuşulan dillerden de çıkarılması savunulmuştur. İstanbul Sözleşmesi bu konuda daha radikal bir söylem geliştirerek Bölüm III, Madde 12’de “… kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla ..” şeklinde daha keskin bir hedef belirlemiştir. Kökü kazınacak ve klişeleşmiş diye tanımlanan toplumsal rollerin büyük bir kısmı İslam’a bir kısmı da Türk gelenek ve göreneklerine dayanmaktadır. Kültürel dokumuza yönelik bir tehdit söz konusudur. Bu açılardan bakılınca, İstanbul Sözleşmesinin CEDAW’ın Avrupa versiyonu ve daha keskin hali olduğu anlaşılmaktadır.
 Kadına karşı şiddetin ve aile içi şiddetin her türünü kınayarak;
Orijinal metinde domestic violence ifadesi var. Cambridge Sözlüğüne göre [2] “ the situation in which someone you live with attacks you and tries to hurt you ” demektir. Yani birlikte yaşanılan kişinin saldırısı söz konusudur. Birlikte yaşamak yani partnerlik “AİLE” kavramının karşılığı değildir. Bu yüzden orijinal metinde yer alan domestic violence terimi ev içi şiddet anlamına gelir. Aile içi şiddet diye çevrilmesi yanlış ve kasıtlıdır. Orijinal metin geleneksel aile kalıplarının dışındaki birliktelikleri de aile ile eşdeğer tutmaktadır. Birlikte yaşanılan kişinin cinsiyeti ve diğer konularda her hangi bir tanımlama veya sınırlama söz konusu değildir.
 Kadına karşı şiddetin, kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen eşit olmayan güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu ve bu eşit olmayan güç ilişkilerinin, erkeklerin kadınlara üstünlüğüne, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına ve kadınların tam anlamıyla ilerlemelerinin engellenmesine yol açtığının bilincinde olarak;
 Kadına karşı şiddetin yapısal özelliğinin toplumsal cinsiyete dayandığını ve kadına karşı şiddetin, kadınların erkeklere nazaran daha ast bir konuma zorlandıkları en önemli sosyal mekanizmalardan biri olduğunun bilincinde olarak;
 Kadınların ve genç kızların aile içi şiddet, cinsel taciz, ırza geçme, zorla evlendirme, sözde “namus” adına işlenen suçlara ve kadınların ve genç kızların insan haklarının ciddi bir biçimde ihlalini oluşturan ve kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının önünde büyük bir engel olan kadın sünneti gibi ciddi şiddet türlerine sıklıkla maruz kaldığının çok büyük bir kaygıyla bilincinde olarak;
Devletin dini adalettir. Namus veya başka bir gerekçeyle işlenen cinayetlerin, adil bir yargılama süreci içinde hesabının sorulması, İslam açısından haksız yere cinayet işleyenlere karşı kısas hükmünün uygulanması gerekir. Namus bahanesiyle haksız cinayetlerin işlenmesi, namus kavramının değersizliğini göstermez. “Sözde namus” aşağılaması ile saldırılara gerekçe olamaz. Namusunu korumak için mücadele etmekse, kadın ve erkek her insanın hakkı ve görevidir. Toplumsal bağlarımızın en güçlü yapı unsurlarından birisi de namustur. Nitekim 2015 yılında Ak Partinin propaganda parçası olarak kullandığı ve çok sevilen bir parçanın adı da “ Ortağız Bir Namusa ” [14] olmuştur. Bu parçanın sözlerinde ve video klibinde, yurdun her yerinde aynı şekilde hissedilen namus duygusuna vurgu yapılmıştır. Kadın sünneti ise Afrika gibi sınırlı bölgelerde İslam’ın emri şeklinde değil, eski töre ve geleneklerin devamı olarak yapılagelmektedir. İslam’da erkeklerin sünnet olması istenmekte ve sünnet duygusuyla uygulanmaktadır.
Bölüm I – Maksatlar, tanımlar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması, genel yükümlülükler
 1 Bu sözleşmenin maksatları şunlardır:
Haksız yere her hangi bir canlıya şiddet uygulanması hemen her inanç sisteminde reddedilmiştir. Bu sözleşme içinde kullanılan şiddet kavramı ise aşırı derecede genişletilerek hemen her türlü davranışın şiddet olarak tanımlanmasına yol açmaktadır. Kadına karşı her türlü şiddetin ucu açık ve her şeyi kapsaması söz konusudur. Yine partnerlik vb. farklı ilişki tiplerini de kapsayan domestic ifadesinin aile olarak tercümesi yanlıştır. Maksat gerçek aile ise domestic yerine family kelimesinin kullanılması gerekir. Her tür birlikteliği aile ile eşitlemiştir.
 b kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak;
Aile, toplumun çekirdeği olarak farklı yapı ve yeteneklere sahip kan bağı ve nikâh sözleşmesiyle ilişkilenmiş insanlar grubudur. Aile içinde farklılıkların ahengi ve yönetimi söz konusudur. Kadın ve erkeklerin mutlak eşitlik iddiasıyla çatışma içine sokulması kaosa ve aile birliğinin temelden sarsılmasına yol açar. Farklı sorumluluklara uygun yetkilerin dağılımı esas olmalıdır.
 c kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;
Aile tanımı yanlıştır. Domestic yerine family kullanılması gerekir. Her tür birlikteliği aile ile eşitlemiştir. Bu madde ile devletin eşcinsel, nikâhsız ve benzeri birliktelikleri aile statüsünde tanıyıp korumaya alması zorlanmaktadır. LGBTQ+ dallarının tamamı bu kapsama girmektedir.
 d kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;
Aile tanımı yanlıştır. Domestic yerine family kelimesinin kullanılması gerekir. Her tür birlikteliği aile ile eşitlemiştir. Uluslararası feminist ve LGBTQ+ dernekleriyle işbirliğine zorlama vardır. Onların faaliyet yapmasına, gösteri ve yürüyüşler düzenlemesine, trans güzellik yarışması gibi etkinlikler yapmasına ortam sağlanmak zorunda kalınmaktadır. [15]
 e Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak.
Bu maddenin gereği 6284 sayılı kanunla abartılmış ve haklılığı kontrol edilmeden sadece beyanla son 5 yılda, 2 milyona yakın erkek evinden uzaklaştırılmıştır. [16]
 2 Tarafların söz konusu Sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla bu Sözleşmede spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur.
Bu madde ile İstanbul Sözleşmesinin hükümlerinin uygulanmasını takip eden, denetleyen, ziyaret ve incelemeler yapan ve en sonunda hazırlanan raporu Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine sunan GREVIO nun kuruluşu tanımlanmıştır. Ayrıca Sivil Toplum Kuruluşu gibi faaliyet gösteren çeşitli dernek ve oluşumlar da Gölge Rapor etiketiyle GREVIO benzeri çalışmalar yaparak karar vericileri yönlendirmeye çalışmaktadır. Türkiye’de KADEM, BİANET (LGBTQ oluşumu), KASAV, GİKAP, İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu ( Feminist + LGBTQ) tarafından gölge GREVIO raporları hazırlanarak kayda sokulmuştur.
1 Bu Sözleşme, aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları orantısız bir biçimde etkileyen, kadına karşı her türlü şiddet için geçerli olacaktır.
Aile tanımı yanlıştır. Domestic yerine family kelimesinin kullanılması gerekir. Her tür birlikteliği aile ile eşitlemiştir. Kadına karşı her tür şiddet denilerek, her türlü söz ve davranışı şiddet tanımına sokmuştur.
2 Taraflar bu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurları için uygulamaya teşvik edilir. Taraflar bu Sözleşmenin hükümlerinin uygulanmasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurlarına özel olarak dikkat göstereceklerdir.
Aile tanımı yanlıştır. Domestic yerine family kelimesinin kullanılması gerekir. Her tür birlikteliği aile ile eşitlemiştir.
 a “kadına karşı şiddetten”, kadınlara karşı bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık anlaşılacak ve bu terim, ister kamu ister özel yaşamda meydana gelsinler, söz konusu eylemlerde bulunma tehdidi, zorlama veya özgürlüğün rastgele bir biçimde kısıtlanması da dahil olmak üzere, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar ve acı verilmesi sonucunu doğuracak toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemleri olarak anlaşılacaktır;
Bu tanım kadınların kendilerini rahatsız hissettiği veya hoşuna gitmeyen her türlü eylem ve düşünceyi fiziksel unsurlarla belirgin olmasa da “kadına karşı şiddet” kapsamına almaktadır. Buna göre bir erkeğin kadına göz dikip rahatsız etmesi ile fiilen tecavüz etmesi aynı kapsama girmekte ve istatistik verilere işlenmektedir. Kadınların isterse “kadına karşı şiddet” kapsamına sokamayacağı hiçbir davranış veya diyalog kalmamıştır.
 b “aile içi şiddet”, eylemi gerçekleştiren, mağdurla aynı ikametgahı paylaşmakta olsun veya olmasın veya daha önce paylaşmış olsun veya olmasın, aile içinde veya aile biriminde veya mevcut veya daha önceki eşler veya birlikte yaşayan bireyler arasında meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemleri olarak anlaşılacaktır;
Domestic ifadesinin resmi evli karı-koca ve çocuklardan oluşan aileyi karşılamadığı burada itiraf edilmiş! Orijinal metinde “domestic violence” yazıyor. Aile içi şiddet denemez. Ev içi şiddet denebilir. Zaten devamında eski ve yeni eşler, birlikte yaşayan bireyler (cinsiyet sınırlaması yapılmadan) yani partnerler arası sorunları da “aile içi şiddet” diyerek yasal zemine oturtuyor. Artık aile sayılması için nikâh veya cinsiyet gibi sınırlamalar kalmıyor.
 c “toplumsal cinsiyet”, herhangi bir toplumun, kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve özellikler olarak anlaşılacaktır;
 d “kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, bir kadına karşı, kadın olduğu için yöneltilen veya kadınları orantısız bir biçimde etkileyen şiddet olarak anlaşılacaktır;
Şiddetin tanımı yukarıda olduğu gibi aşırı geniş tutulunca artık her şey kadına şiddet sayılabilmektedir.
 e “mağdur”, a ve b fıkralarında belirtilen davranışlara maruz kalan herhangi bir şahıs olarak anlaşılacaktır;
Mağdur olarak a ve b fıkralarında belirtilen davranışlara maruz kalan veya iddia eden her hangi bir şahıs deniliyor, kadın değil! Demek ki mesele kadınları korumak değilmiş! Kadın veya erkek olması fark etmiyormuş. Bu madde ile bütün homoseksüeller veya cinsiyetsizler isterlerse mağdur sayılarak koruma kapsamına girmiş oluyor.
 f “kadın” terimi, 18 yaşından küçük kızları da kapsayacaktır.
18 yaşından küçük kızlar demek doğumdan itibaren bütün kızlar aslında kadındır demektir. Bu tanım oldukça tehlikelidir. Pedofiliye kapı aralamaktır. Babaların veya diğer aile bireylerinin 18 yaş altı kız çocuklarına yönelik her türlü uyarı, ikaz, yönlendirme veya terbiye ve koruma amaçlı engellemeleri dahi “kadına şiddet” kapsamına alınmaktadır. Örneğin küçük kızının gece vakti sokağa çıkmasına engel olan baba veya ağabey de “kadına şiddet” uygulamış sayılacaktır. Batı dünyasında LGBT sapkınlıkları içinde henüz tam legalleştiremedikleri pedofiliyi meşrulaştırmak için çalışmalar artmıştır. [17] Pedofilinin yaygınlaşmasını savunan kitaplar yazılmış [18] , siyasi partiler [19] dernekler kurulmuştur. Uzakdoğu ülkelerine ve Myanmar gibi kriz bölgelerine pedofili sapkınlıklarını tatmin etmek için giden çok sayıda sapkın bulunuyor. [20] Darp ve cebir olmazsa rıza vardır denilerek, küçük yaşlardaki çocuklarla cinsel ilişki meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. [21]
Madde 4 – Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması
1 Taraflar herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamu gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
Kadınlar için alınan tedbirler 6284 sayılı yasa ve TCK’nın 102. Maddesinde “Kadının Beyanı” veya “şikâyeti” esas alınarak derhal infaz uygulamasına dönük olmuştur. Her hangi bir erkeğin geleceği, şerefi, mesleği ve iş hayatı bir kadının delil olmaksızın iftira niteliğinde şikâyeti ile yok olabilmektedir. Düşük not alan öğrenciler öğretmenlerine [22] , çalışan bayanlar kızdıkları amirlerine veya her hangi birisine, her zaman için hayatı zindan edebilme imkânına kavuşmuştur. [23]
 2 Taraflar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınayacak ve ayrımcılığı önlemek üzere, özellikle aşağıdakiler dahil olmak üzere, gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır:
Kadınlara karşı fiilen ayrımcılık kalmamıştır. İstenen şey kadınlara özel ve yeni ayrıcalıkların tahsis edilmesidir.
 – ulusal anayasalarında veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil edecek ve bu ilkenin uygulamada gerçekleştirilmesini temin edeceklerdir;
Kadın ve erkeklerin sosyal yaşamda eşit sayılması tarifiyle yine konu toplumsal cinsiyet eşitliğine gelmekte ve cinsiyete özel rollerin inkârı istenmektedir.
 – yerine göre, yaptırımların uygulanması yolu da dahil olmak üzere, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklayacaklardır;
Kadınlara karşı ayrımcılık değil, erkeklere karşı ayrımcılık söz konusu olmuştur. TCK, TMK ve 6284 bu şekilde değiştirilmiştir. İspat şartı kalkmış sadece beyan yeterli sayılmıştır. Bu yasalar geçerliyken Hz. Yusuf’un kıssası yaşansa doğrudan ceza alması gerekecekti. [24]
 – kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldıracaklardır.
Kadınlara karşı olan değil, kadınlar için aşırı ayrımcılık yapan yasaların işgalindedir hukukumuz. Erkeklerin aile reisliği ve babalık gibi doğal yetkilerine el konulmuştur.
3 Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim , toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.
Bütün sözleşmenin amacı bu maddede açıkça itiraf edilmiş. Demek ki domestic ifadesinden geleneksel karı koca ailesini değil, her türlü cinsel yönelim ve bunların varyasyonlarını da kapsayarak aile gibi işleme alınmasını, kanunla korunmasını, bu sözleşmenin dayattığı ayrıcalıklardan eksiksiz faydalanmasını garantiye almak istiyorlarmış. Hiçbir sınırlamayı kabul etmedikleri burada netleşti. İslam ve toplumsal ahlak değerlerinin tamamı bu madde ile rafa kaldırıldı. Kur’anı Kerim’de bahsi geçen ve homoseksüel sapkınlıkları yüzünden helak edilen Lut kavmi mensupları bugün yaşasaydı yasal güvenceleri olacaktı.
 4 Kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı korunması için gerekli olan özel tedbirler, bu Sözleşme hükümlerince ayrımcılık olarak sayılmayacaktır.
Yani aslında yaptıklarının bal gibi ayrıcalık olduğunu onlarda biliyor ama ayrıcalık saymayalım diyorlar. Bu sözleşme ve buna dayanan kanunların tamamı erkekleri dışlayan ve 2.sınıf muamele görmesine neden olan maddelerle doludur.
 Madde 5 – Devletin yükümlülükleri ve titizlikle yapması gereken inceleme ve araştırmalar
 1 Taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir.
Yukarıdaki şiddet tanımına göre kadınlarla ilgili şiddet sayılmayacak hiçbir şey kalmadığından, Devletin uygulamaları da bu şekilde sınıflanabilecektir. Nafaka düzenlemesinde yapılan tartışmalar da bundan kaynaklanıyor. Haksız şekilde kazandıkları ayrıcalıklardan ödün vermek istemiyor ve Devleti tehdit ediyorlar. Bu sözleşmeye göre şiddet eyleminin tanımı aşırı geniş ve suiistimale açıktır.
Fantazi Sikiş Videoları Izle
Xxx Film Adult
Telde Acilan Porno Siteleri

Report Page