Hatmu’l Evliyâ
Danil AkhmetshinBu defa Hakîm et-Tirmizî’nin Hatmu’l-evliyâ adlı eserini okudum. Tirmizî hicrî 3. III./IX. asrın başında Tirmiz şehrinde doğup 4. IV./X. asrın başında aynı şehirde vefat etmiştir. İlmî serüveni hakkında kısaca bahsedecek olursak; Tirmizî çocukluğundan beri itibaren ilimle uğraştığını meşgul olmuş ve hacdan dönerken Kur’ân’ı ezberlediği önemlidir ezberlemeye başlamıştır. Nevâdiru’l-usûl kitabı, bir sufî olarak bilinen Hakîm et-Tirmizî’nin aynı zamanda büyük bir hadis âlimi olduğuna delalet ediyor. Tasavvufa yönelişi oldukça ilgi çekici. Hâfızlığı bitiren ve farklı alanlarda kendini iyice yetiştiren Tirmizî Allah’a daha yakın olmak istiyordu. Zahirî ilmin ardında daha derin bir hakikat deryasının var olması olduğu artık onun için aşikârdı. Mürşid arayışı, nafile ibadetler, ilginç rüyalar ve sufîlerin etkileyici eserleri onu onun bu yoldaki gayretini sadece pekiştiriyordu. Dönemin meşhur mutasavvıflarının sohbetlerine katılıp katılan Hakîm et-Tirmizî artık eser vermeye başlıyor. Bunların sayısı otuzdan fazladır ama ben okuduğum Hatmu’l Evliyâ kitabında ilgimi çeken hususları ifade etmeye çalışacağım.
Eserin başından beri itibaren başka sufî tasavvufî kitaplardan farklı olduğunu anladım. Hakîm et-Tirmizî kendinden aşırı derecede emin ama aynı zamanda iddia sahibi olanlara için nazaran fazlasıyla müsamahakârdır. Ancak onun söz sahibi olduğu alanda bir yanlış fikir söz konusuysa sövmekten ağır ifadeler kullanmaktan bile çekinmez. Yine de bana çok samimi geliyor. Kitap soru-cevap yöntemi esas alınarak telif edilmiştir. sorulardan ve onlara bu sorulara verilen cevaplardan ibarettir. Bazen çok güzel kompozisyonlar oluşabiliyor. Ana konu velâyet. Tirmizî’ye göre velâyet iki türlüdür: kesbî ve vehbî ihsanî. İlki kulun çabasıyla sınırlı ve tam değildir. İkincisiyse Allah’ın bağışlamasına lütfuna bağlıdır ve asıl olan velâyet odur. Ondan sonra müellif velâyetin niteliğini açıklamaya çalışıyor. Nebîlere ilahî bilgiler Ruh aracılığıyla geliyorsa velîlere sekîneyle geliyor. Bu süreçte ilahi bilginin kalbe yerleşmesi sürecinde farklılıklar vardır. İlerde İlerleyen sayfalarda Tirmizî velâyetin mertebelerinden bahsediyor ve nebîler arasında Hz. Peygamber hâtemu’l-enbiyâ olduğu gibi velîler arasında da bir hâtemu’l-evliyânın var olduğunu iddia ediyor. Hâtemi (Mühür) de gerçek bir mühüre benzetiyor. Velâyetin en geniş ve en derin bilgileri bir kapta gizli ve o kap da mühürlenmiştir. Aynı zamanda bu kap son velînin kalbidir. Kitabın farklı bölümlerinde velîler ve velayetle alakalı durumlar ele alınıyor. Velînin Allah’a yakınlığı, günah, sırlar, cezbe, sahte veliler vesaire.
Öte yandan, kitabın dördüncü bölümü olan Rûhanî sorulara dikkati çekmek istiyorum. Burada dile getirilen 157 soru Hakîm et-Tirmizî’nin meselenin çok derinine indiğine işaret ediyor. Bana gelince bazı sorular hiç önem taşımıyor olabilir ama bu cehaletimden kaynaklanan bir algı da olabilir. Sorulardan bazılarınınsa büyüleci ve düşündürücü bir karaktere sahip oldukları kanaatindeyim düşünüyorum. Gayba dair bilgilerin kelâm ilminin meşgul olduğu alanı ilgilendiriyor olması mı benim dikkatimi celbeden asıl husus durumundadır? ilmi kelâm ilmiyle kesişen noktaları mı bu kadar etkiliyor? Gerçekten bilmiyorum ama bir ara bu sorulara dönmek isterim.
Bazen hadislerin ve ayetlerin tevili sanki zorla Tirmizî’nin kendi anlayışına uygun olan yöne çekilmiş gibi. Gerçi bunun sebebi ilhamî bilgiler olabilir. Kitabı bitirdiğimde Hakîm et-Tirmizî’nin birtakım gizli bilgilere vakıf olduğuna kanaat getirdim. Ancak bu tür konular kağıda dökülmek istendiğinde insanî dilin imkanları buna müsaade etmiyor. Söz konusu olan sınırsız olansa bu konulardan bahsetmemek daha iyi değil mi?