Gobi Çölünde Kalmışçasına Sikişmek Gabi

Gobi Çölünde Kalmışçasına Sikişmek Gabi




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Gobi Çölünde Kalmışçasına Sikişmek Gabi




tr.411answers.com



Kategoriler




Aile




Araçlar




Bilim




Coğrafya




Dünya görüşü




Eğitim




Ev & Bahçe




Evcil Hayvanlar




Gıda




Güzellik ve moda




Hobiler ve Oyunlar




Hükümet ve Politika




İş finansı




Matematik




Sağlık




Sanat ve Edebiyat




Spor ve Aktif Yaşam




Tarihçe




Tatiller ve Kutlamalar




teknoloji








Gobi Çölü'nde İnsanlar Nasıl Kurtulur?






Aile




Araçlar




Bilim




Coğrafya




Dünya görüşü




Eğitim




Ev & Bahçe




Evcil Hayvanlar




Gıda




Güzellik ve moda




Hobiler ve Oyunlar




Hükümet ve Politika




İş finansı




Matematik




Sağlık




Sanat ve Edebiyat




Spor ve Aktif Yaşam




Tarihçe




Tatiller ve Kutlamalar




teknoloji





© 2022 tr.411answers.com
|

Gizlilik Politikası


Gobi çölünde hayatta kalmak, su bulmaya bağlıdır. Gobi çölünde yaşayan insanların çoğu, hayvanlarına yakın yaşayarak ve sürekli seyahat ederek hayatta kalmayı öğrenen çoban ailelerinin nesillerinden gelir su kaynaklarını bulur.
Gobi'de nadir ve kıymetli su bulma ihtiyacı, yüzyıllar boyunca orada yaşayan Moğol halkını göçebe bir insan yaptı. Bir yerden bir yere yolculuk edip sürülerine yakın yerlerde yaşarlar ve yaşarlar; bunlar, kolay taşınabilmeleri için aşağıya çekilip paketlenebilen dairesel, çadır gibi evlerdir.
Ekonomik olarak Moğollar ilkbaharda sürülerinden kaşmir ve yün satarak hayatta kalırlar. Gobi'de yaşayan insanların çoğu, cep telefonları ve televizyon gibi gelişmiş ülkelerdeki olaylara pek az maruz kalıyor. Sosyalizmin çöküşünden önce, halkın çoğu devlet çalışanıydı.
Gobi'deki yaşam tarzı, muhafazakarların sürüleri ve kadınları sürdürülebilir kaynak kullanımı konusunda eğitmeye çalışmaya başlayana kadar 2000 yıl içinde çok az değişti. Moğolistan'a aşırı otlatma, su koruma, atık yönetimi ve ekoloji konularında eğitim vermeleri için hayatta kalabilecekleri araziyi en iyi şekilde nasıl kullanabileceklerini anlamalarına yardımcı olur.



Ana sayfa


Dergi GOBİ ÇÖLÜNDE AÇAN ÇİÇEKLER

© Telif Hakkı2022 Kardeşlik Dünyası . Tüm hakları saklıdır. Blossom Tarif | Geliştiren Blossom Themes .Altyapı WordPress .

Yıllık İslam Dünyası, Tarih ve Kültür Neşriyatı
EKTİĞİMİZ TOHUMLARIN MOĞOLİSTAN TOPRAKLARINDA ÇİÇEĞE, AKABİNDE DE BİR ÇİÇEK BAHÇESİNE DÖNÜŞMESİ EN BÜYÜK ÜMİDİMİZ. FAKAT GÖRDÜK Kİ; DAHA ÇOK AMA HEP DAHA ÇOK ÇALIŞMALIYIZ. TÂ Kİ İSLÂM’IN HUZURU VE SEVGİSİ BÜTÜN KALPLERE ÇİÇEK AÇTIRSIN, KURAK TOPRAKLAR YEŞERSİN, BAHÇELER ÇİÇEKLENSİN.
Hayatımda uçakla ve böylesi uzunlukta ilk seyahatim. Aktarmalı bir uçuşla Moğolistan’a geçecektik. İstanbulBişkek arası 5 saat, Bişkek’te 1 saat verilen moladan sonra 3 saat Bişkek’ten Ulanbatur’a sürecek bir yolculuk bekliyordu bizleri. Hem tedirgindi gönlüm hem de kafesine sığmayan bir kuş gibi bedenimden önce uçmuştu Moğolistan semalarına. Yıllar öncesindengönderdiğimiz talebelerimiz, hasretle bizi bekliyordu. Çünkü bir yandan yaşımın ve bedenimin ağırlığıyla seyahat endişeleri varken zihnimde, öte yandan omuzlarımızda mesuliyet ve emanet, gönüllerimizde hasret taşıyorduk. Bu karışık duygu ve düşüncelerle havaalanına indik. Oldukça büyük ama iptidâî olan bu havaalanında bizleri Moğolistan gönüllülerinden Kâmil Kolobaş Bey ve TİKA ekibi karşıladı.
İnsanın bir haftalık seyahatte bile kendini gurbette hissetmesi ve Müslüman Türk kardeşini yabancı topraklarda görmesinin bu kadar heyecan verici olması garip gerçekten. Hem milletimiz adına gurur duyduk, hem dinimiz adına bu kurak topraklara hizmetin ulaşmış olmasından dolayı şükrettik.
Moğol âdetlerine göre rengârenk bir sofrayla ağırlandık. Ana menü tabii ki mantı ve sütlü çaydı.
Üdirdalagiin Akademi Üniversitesinin Rektörü Zülfikar Bey, bizlere Moğolistan tarihiyle alakalı güzel bir sunum yaptı: “Moğolistan topraklarında hayat 850.000 yıl önce başlamış. Bu topraklarda kurulan ilk Türk devleti, Göktürkler. Orhun Âbideleri de bu topraklarda yükseliyor. Sonrasında Uygur ve Kırgız devletleri buralarda hâkimiyet kurmuş. Moğol Devleti, Cengiz Han tarafından 1206’da kurulmuş ve Cengiz Han dağınık Türk kabilelerini hükümdarlığı altında toplamış. 17. yüzyıla gelindiğinde Moğol Devleti gücünü yitirmiş; Rus ve Çin işgalleri arasında bir müddet daha varlığını devam ettirmiş. 1911’de bağımsızlığını ilan etmiş, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Çin’den tamamen ayrılarak tam bağımsızlığını dünyaya duyurmuş ve 1961’de Birleşmiş Milletler Moğolistan’ı ülke olarak tanımış. Dünyanın nüfus yoğunluğu en az olan ülkesidir. Ülke toprakları, 1,5 milyon metrekarelik bir alan olduğu için nüfus geniş alanlara dağılmış. Düşünün; 3 milyon insan, 70 milyon hayvan var ülkede.
Ülke ekonomisi kömür ve altına dayanıyor.Moğollar, Kiril alfabesi kullanıyor.
Millî sporları; at binmek, güreş ve okçuluk. ‘Ger’ adı verilen çadırlarda yaşıyorlar. Çok zengin olanlar bile bu çadırları yazlık olarak kullanıyorlar.”
Bu kısa sunumun ardından Turkish Restaurant’ta akşam yemeği yedik. Moğolistan’da yemek yemek için temiz ve helal bir yer bulmak oldukça zor. Çünkü domuz eti yaygın ve Budistler hayvanları boğazlayarak değil göğsünü yararak kesiyorlar. Bizler oralarda kendi insanımızı ve yemeklerimizi gördüğümüzde nasıl sevindiysek, orada görev yapan gönüldaşlarımıza da bizleri görmek adeta bir bayram havası yaşattı. Sonunda buram buram hasret kokularıyla talebelerimiz geldiler. Bir çay salonunda muhabbet ettik onlarla. Her şehirde, hermekânda tazelenen bir anne-evlât heyecanı ve hasretiyle kucaklaştık kızlarımızla. Soydaşlarımızı gördüğümüzde yaşadığımız sevincin yanında bu kardeşliği ve muhabbeti kelimelerle ifade etmek çok zor hattâ imkânsız. Bir an fark ettim ki; aslında onlarla hiç ayrılmamışız. Bedenlerimiz uzaklaşsa da kalplerimiz aynı niyet ve heyecanda birleşmiş. İşte bu bağın adı, tebliğ! Ve tekrar ayrılık… Ülkenin öbür ucundaki evlâtlarımıza kavuşmak için bu evlâtlarımızdan ayrılıyoruz. Geceyi geçirdikten sonra Ulanbatur’dan eski tayyarelere benzeyen bir uçakla Müslüman Kazakların bölgesi olan Bayan Ölgii’ye geçiyoruz.
Ve kızımız Asemgül… Bizi beyiyle birlikte karşıladı. Asemgül kızımız bir Moğol. Dağlara, yıldızlara tapan bir genç iken hidâyet bulmuş. Ardından Türkiye’de Hüdâyî Kursumuzda din eğitimi almış ve şimdi Müslüman bir Kazak’la evli. Bayan Ölgii’de yatılı bir kız Kur’ân kursu açmışlar ve Mehmet Akif Kursundan mezun olan Moğol kızlarımızla beraber Kur’ân eğitimi veriyorlar. Kendimizi evimizde hissediyoruz çünkü bizi ağırlayanlar kızlarımız. İnsanın, gelin giden kızının evine misafir gittiğinde gördüğü hizmet karşısında göğsünün kabarması gibi kabarıyor göğsümüz. Bu onur ve vakarla Rabbimize sonsuz şükür hissiyle doluyoruz.
Bayan Ölgii’den Tengel’e geçiyoruz.
İki şehir arası 75 km ama ulaşım oldukça zor. Çünkü ne yol var ne yol tabelası. Çöl ortasında bir yolculuk gibi geçiyor yolculuğumuz. İkindi namazına Tengel’e yetişiyoruz. Burası, hem Kazakların hem Tuva Türklerinin yaşadığı bir bölge.
İlk olarak Şaman Tuva Türklerine ait tek okulu ziyaret ettik. Hemen karşısında TİKA’nın yaptırdığı yurt var. Bu yurt, bölgenin en modern binasına sahip.
Okul ziyaretimizin ardından Tengel Camii imamının evine geçtik. Kızı Nefise ve Nefise’nin arkadaşı Aziza bizi birlikte karşıladılar. Kızlarımızın ikisi de Mehmet Âkif Kur’ân Kursu’nda okumuşlar. Daha önce de belirttiğimiz gibi taş evlerde yaşayanların bile bahçesinde “ger” adındaki çadırlardan var. Bizi de leziz yemeklerden oluşan bir sofra ve daima yüzlerini süsleyen bir tebessümle bu çadırda ağırladılar. Manzara ise filmleri aratmayan cinstendi: Bahçenin yanında kıvrılan bir ırmak, Moğol semalarının ayrılmaz parçası kartallar, yak öküzleri, sığır, koyun ve keçi sürüleri… Bir doğa belgeselinin içindeyiz sanki! Sonrasında çadırda kılınan namazla da ruhlarımız kanatlandı adeta!
Bu misafirliğimiz esnasında duygulu anlar da yaşadık. Nefise’nin yengesi, yeni doğum yapmış ama bebeğini kaybetmiş. Onun masum ve temiz hâli bize çok tesir etti. Ekibimizde bulunan Dr. Perihan Öztürk, kendisini muayene etti. Bu durum aileyi fazlasıyla memnun etti. Bize de ülkemizdeki nimetlere tekrar şükretmemiz gerektiğini hatırlattı.
Dönüş yolculuğumuz oldukça meşakkatliydi. Minibüslerimizin tekerlekleri patladı. Ayrıca yolda işaret bulunmadığı için araçlarımızdan biri yolda kayboldu. Sanki bir safari esnasında çölün ortasında mahsur kalmıştık. Tekerlekler değiştirilene ve kayıp aracımız bulunana kadar 3-4 saat boyunca etrafı dağ tepe ile kaplı bu ıssız yerde beklemek zorunda kaldık. Vatanımızda ne büyük nimetler içinde olduğumuzu anladık ve zorluklar içinde yaşayan nice Müslüman kardeşimizi anlama imkânına sahip olduk bu zor tecrübeyle.
Boşuna söylememiş Moğol Ataları: ‘ Her Moğol kendi yolundan gider .’ İbn-i Haldun’un da dediği gibi tabiat şartları insan tabiatını da belirliyor. Yani bu bilinmezlikle dolu yollar ve zorluklar, her Moğolu kendi kendine yetecek ve kendi yolunu bulacak bir dirayetin sahibi yapıyor. Bu düşünceler içinde kızlarımızın kursuna geri dönüyoruz.
Tekrar evimizdeyiz, Asemgül Hoca’nın kursunda. Kızlarımızla hasbihal etmeyi çok özlemişiz. Bu muhabbet dolu ortama 15 yaşında bir genç kızın İslâm’a girişi ve kelime-i şehâdet getirişi eklenince gözyaşları ile tebessümler birbirine karıştı. İnsanın mutluluktan ağlaması ne garip ama ne güzel! Yine ayrılık vakti! Bu seyahatin en ilginç yönlerinden biri, hemen her gün bir kavuşma ve ayrılık yaşamamız oldu. Hüznün ve sevincin birbirine bu kadar yakın olması, insana tarifi zor duygular yaşatıyor. Bu karışık duygularla Bayan Ölgii’yi arkamızda bıraktık.
HOVD’DA DAĞLAR ARASINDA BİR CAMİ YÜKSELİYOR
Mezunlarımızdan Meryem’in idareciliğini yaptığı Kur’ân kursuna kahvaltıya gittik. Buradaki Kur’ân eğitiminin bereketinden hizmet alanları da istifade etmiş. Medresenin çevresinde cami, kültür merkezi ve taziye evi inşaatına başlanmış.
Moğol kültüründe ölüye hürmet ve cenazenin ardından yapılan ziyaretler çok önemli. O yüzden camilerin yanında genellikle taziye evi de var.
Bu ziyaretimiz, bölge halkını çok etkiledi. Türkiye’den bir heyetin bir kurs hocasını ziyaret etmesi onlar için fevkalâde bir hadiseydi. Dağların arasından akıp gelen ırmağın, etrafta özgürce koşturan yılkı atlarının memleketi olan ve bulunduğumuz sürece mânen ve madden ağırlandığımız, yediğimiz lokmanın lezzetini, kıldığımız namazın huşûsunu son raddesine kadar hissettiğimiz Hovd’u da 5 saatlik bir yolculukla
Charlie Rae, Eddiie Cox Sevişmelerin En Güzeli
En Seksi Kız Bornosu
Sikişirken Kadını Boşaltma

Report Page