Genel Olarak Türkiye Içinde Bir Alman Kız Tarafından Yapılan

Genel Olarak Türkiye Içinde Bir Alman Kız Tarafından Yapılan




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Genel Olarak Türkiye Içinde Bir Alman Kız Tarafından Yapılan
Doğu Akdeniz: Alman askerleri Türkiye'den Libya'ya giden gemiyi neden aradı, Ankara'nın tepkisi ne oldu?
Milli Savunma Bakanlığı: İzin alınmadı, ikazlar dinlenmedi
Gizlilik ve çerez politikalarımız konusunda bazı önemli değişiklikler yaptık. Bu değişikliklerin ne olduğunu ve sizin için ne anlama geldiğini bilmenizi istiyoruz.
Rosalina-A gece yarısı BM kararları çerçevesinde yaptırım kontrolü yapan bir Alman firkateyni tarafından durduruldu
Türkiye'den Libya’ya giden bir yük gemisinin Pazar gecesi Yunanistan’ın güneybatısında, Avrupa Birliği’nin (AB) İrini Harekatı kapsamında bir Alman fırkateyni tarafından durdurulduğu ortaya çıktı. Anadolu Ajansı'nın (AA) haberine göre aranan gemide insani yardım dışında bir şey bulunmadı. Alman yetkililere göre ise Türkiye, silah taşıdığından kuşkulanılan gemideki aramanın tamamlanmasına izin vermedi.
Geçen hafta Türkiye'den ayrılan 16 bin tonluk Roselina-A adlı yük gemisinin, Birleşmiş Milletler'in (BM) Libya'ya yönelik silah ambargosunun denetlenmesi amacıyla AB tarafından Doğu Akdeniz'de başlatılan İrini Harekatı'na katılan Hamburg adlı fırkateyn tarafından, silah taşıdığı şüphesiyle durdurulduğu bildiriliyor.
Almanya Savunma Bakanlığı sözcüsü Berlin'de yaptığı açıklamada, personelin arama yapmak üzere gemiye çıktığını fakat Türkiye'nin AB nezdinde olayı protesto etmesi üzerine aramayı tamamlamadan ayrıldığını söyledi. Sözcü, kısmi aramada şüpheli bir yüke rastlamadıklarını da belirtti.
Alman sözcü, Rosalina-A'nın Pazar gecesi, Libya'nın Bingazi kentinin 200 kilometre kadar kuzeyinde bir noktada, standart kurallara uyularak durdurulduğunu, geminin bayrağını taşıdığı ülkenin (Türkiye) izni için saatlerce beklendiğini, gemiye sonra binildiğini, daha sonra itirazların bildirilmesi üzerine çekildiklerini de ekledi.
Türkiye yetkilileri ise Alman fırkateyninin izin almadan arama yapmaya çalıştığını ve bu nedenle uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurguluyor.
Harekatı Yunanistan Deniz Kuvvetleri'nden bir komutanın yönettiğini bildiren AA ile Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen görüntülerde, Hamburg fırkateyninin Roselina-A gemisine yanaştığı ve bir helikopterin gemiye asker indirdiği görülüyor.
Görüntülerden askerlerin gemi görevlilerini bir süre alıkoyduğu ve tartışmalar yaşandığı anlaşılıyor.
AA, deniz hukukuna göre, gemilerde arama yapabilmek için, gemiye çıkan personelin, gemide bayrağı bulunan devletten izin alması gerektiğini, Türkiye’ye böyle bir izin başvurusu yapılmadığını aktarıyor.
Türkiye'de Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ve Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamalarında bu noktayı vurguladılar.
Dışişleri Bakanlığı akşam saatlerinde yaptığı açıklamada, konuyla ilgili olarak AB, İtalya ve Almanya'ya nota verildiği belirtildi.
Rosalina-A gece yarısı BM kararları çerçevesinde yaptırım kontrolü yapan bir Alman firkateyni tarafından durduruldu
MSB'den yapılan yazılı açıklamada Türkiye'den gemide arama yapma izni alınmadığı belirtildi:
"Gemi, dün gece Yunanistan Deniz Kuvvetlerinden bir komutanın sevk ve idaresinde yapılan İrini Harekatı'nda görevli bir Alman fırtakeyni tarafından Mora Yarımadası'nın güneybatısında uluslararası hukuka aykırı bir şekilde durduruldu.
"Deniz hukukuna göre, gemilerde arama yapabilmek üzere gemiye personelin çıkması için bayrak devletinin rızasının alınması gerekiyor. Türkiye'den böyle bir izin almadan Hamburg Fırkateyni'nin personeli gemiye helikopterden iniş yaptı."
Milli Savunma Bakanlığı gemi personelinin her şeyi kayda aldığını ve şikayette bulunulacağını söylüyor
MSB, gemideki personelin, askerlerin helikopterden inişini ve Hamburg Fırkateyni'nin Roselina-A gemisi çevresindeki hareketlerini an be an kaydettiklerini de belirtti. Bakanlığın açıklamasında şu ifadeler de yer aldı:
"Geminin süratini düşürerek, yolundan engelleyen askerler Türkiye’den izin almadan, yapılanın hukuki olmadığı yönünde yapılan tüm ikazlara uymayarak gemideki tüm konteynerleri açarak aradı. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren aramanın ardından gemide insani yardım malzemesi, bisküvi gibi gıda maddeleri, boya gibi maddeler dışında bir şey olmadığını anlayan askerler gemiden ayrıldı."
MSB, Roselina-A adlı geminin Libya'daki Mistrata limanına doğru yolculuğuna devam ettiğini kaydetti.
Türkiye'nin konuyla ilgili olarak uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunacağını da kaydeden MSB, İrini Harekatı'nı da sorguladı:
"2292 No’lu BM Güvenlik Konseyi kararında meşru hükümet Milli Mutabakat Hükümeti ile istişare ve izin zorunlu kılınmış olmasına rağmen başlatılan İrini Harekatı, taraflı ve yasa dışı bir operasyon olarak tepki çekiyor."
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy ise "Libya'ya taşımacılık yapan gemilere uygulanan bu çifte standartlı ve hukuk dışı muamele asla kabul edilemez" dedi.
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş da olayı "korsan müdahale" olarak tanımladı.
Daha önce BBC tarafından yapılan bir araştırmada, Türkiye'den giden "hayalet gemilerle" gizlice Libya'ya silah gönderildiğini tespit edilmişti.
Öte yandan Fransız haber ajansı AFP, dört büyük Avrupa ülkesinin Libya’daki barış sürecine zarar veren ülkelere yaptırım tehdidinde bulunduklarını aktardı.
AFP'nin haberine göre İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya; "Libya'da diyaloğa zarar verecek herkese karşı" harekete geçmeye hazır. Açıklamada ülke adı verilmedi.
Fransa'nın da aralarında bulunduğu bazı ülkeler ise daha önce Türkiye ve Rusya’yı Libya’daki barış sürecine zarar vermekle suçlamıştı.
© 2022 BBC. BBC, link verilen internet sitelerinin içeriğinden sorumlu değildir. Link verilen internet sitelerine yaklaşımımız.

Türkiye-Almanya ilişkileri: Yeni ve hassas bir döneme giren iki ülkeyi bekleyen zorluklar neler?
Kürt sorunu, HDP'nin kapatılma davası ve Demirtaş
Gümrük Birliği'nin güncellemesinde acele edilmeyebilir
Uluslararası çatışma alanlarında diyalog
Size en iyi çevrimiçi deneyimi sunabilmek için çerezler ullanıyoruz. Çerezleri kabul ediyorsanız lütfen bizi bilgilendirin.
Almanya'da Olaf Scholz başbakanlığındaki koalisyon hükümeti Alman Federal Meclisi'nde yemin ederek resmen göreve başladı.
Scholz'un hükümetinde Dışişleri Bakanlığı'na Yeşiller'in son dönemde yıldızı parlayan üyesi Annalena Baerbock atandı. Baerbock, Almanya'nın ilk kadın dışişleri bakanı olarak görev yapacak.
Yine Yeşiller'den Cem Özdemir, ilk Türk kökenli bakan olarak tarım politikalarından sorumlu olacak.
Ankara ile Berlin arasındaki ilk resmi iletişimin resmi tebrik mesajları aracılığıyla olması bekleniyor.
Listenin en üst sıralarında yer almamasına karşın Türkiye ile ikili ilişkilerin, yeni Alman hükümetinin gündeminde ağırlıklı ve önemli bir yer kaplayacağı öngörülüyor.
Koalisyon protokolünde önemli bir AB komşusu ve NATO partneri olarak tanımlanan Türkiye'de iç ve dış siyasi gerilimler kaygı verici olarak tanımlanıyor.
Berlin'in, Merkel döneminde olduğu gibi, Türkiye-AB ilişkilerinin seyrinde de ciddi rol oynamasına kesin gözle bakılıyor.
Yeni Alman hükümetinin insan hakları ve demokratik değerler konusundaki tavrının daha keskinleşeceği genel bir kabul olarak görülürken, bu unsurun Türkiye ile bağlarda hem ikili hem de AB açısından daha fazla zorluk ve hassasiyet getireceği kaydediliyor.
Ankara ve Berlin'de yapılan değerlendirmelerde, Almanya'da yeni bir hükümet olmasına karşın ilişkilerin temel parametrelerinde bir değişiklik olmadığına, Almanya'nın Türkiye'nin en önemli ekonomik ortağı statüsünün devam ettiğine ve yaklaşık 3 milyondan fazla Türkün Almanya'nın gelişimine katkı verdiği gerçeğine dikkat çekiliyor.
Ayrıca Türkiye'nin bölgesinde oynadığı aktif rol, Afganistan ve Libya gibi süreçlerdeki etkileri de geçen dönemde olduğu gibi Türk-Alman işbirliği ve diyaloğunun parçası olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Türk-Alman ilişkilerinin yürütülmesinde her ne kadar ağırlıklı rol Dışişleri Bakanı Baerbock'da da olsa seçim kampanyası sırasında Türkiye ile ilişkilere çok önem vereceğini açıklamış olan Başbakan Olaf Scholz'ün de devrede olacağı ve ilişkilerin savrulmadan devam etmesi için Merkel'in izlediği gibi bir tutumu devam ettireceği öngörülüyor.
Bu unsurlar ışığında ileriki dönemde Ankara-Berlin ilişkilerini etkileyebilecek şu zorlu unsurlar öne çıkıyor:
Demokratik değerler : Hristiyan Demokrat Merkel'e yöneltilen eleştirilerden en önemlisi Türkiye'de son yıllarda yaşanan demokratik gerileme ve insan hakları ihlallerini gerektiği kadar ön plana çıkartmaması olmuştu.
Sosyal demokrat ve yeşillerin liderliğindeki hükümetin ise Türkiye ile ilişkileri kurgularken, demokrasi kriterine öncelik vermesinin sürpriz olmayacağı kaydediliyor.
Özellikle Dışişleri Bakanı Baerbock'un demokrasiyi dış politikanın odağına oturtacağına ilişkin açıklamaları ve Türkiye'de yaşanan insan hakları sorunlarına doğrudan atıf yapması ilişkilerin hem bugünü hem de geleceği açısından yaşanabilecek sıkıntıların işareti olarak değerlendiriliyor.
Türk-Alman ilişkilerini yakından takip eden birçoklarına göre, demokrasi unsuru özellikle Türkiye'de yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri sürecinde ön plana çıkabilme potansiyeli taşıyor.
2017 anayasa referandumu öncesinde yaşandığı gibi Türkiye'deki sert siyasi çatışmanın Almanya'ya yansımaması Berlin'in önem vereceği konulardan bir tanesi.
Bununla birlikte, Türkiye'deki seçimlerin adil, şeffaf ve güvenlik içerisinde gerçekleşmesi de Berlin'in yakından takip edeceği bir süreç olacak.
Kürt sorunu, HDP'nin kapatılma davası, Selahattin Demirtaş'ın tutukluğunun devam etmesi, basın ve ifade özgürlüğünde yaşanan sıkıntılar zaman zaman Türk ve Alman dışişleri bakanlarını karşı karşıya getirebilecek süreçler olarak değerlendiriliyor.
Bu kapsamda, bir önceki Alman hükümetinin başlattığı "örtülü silah ambargosunun" yeni hükümet tarafından daha da kesin şekilde uygulanacağı değerlendiriliyor.
Kavala davası : İş insanı Osman Kavala davası, bu sürecin önemli sembollerinden biri olmaya devam edecek.
Aralarında Almanya Büyükelçisi'nin de olduğu 10 büyükelçinin Kavala'nın serbest bırakılması çağrısının yarattığı "istenmeyan adam" bunalımının çözülmesinin ardından, bu sefer Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle "ihlal sürecini" başlatmış olması, konunun Türkiye ile Batı başkentleri arasında ciddi sorun yaratmaya devam edeceğini gösteriyor.
Avrupa Konseyi'ndeki oylama sırasında AB blokunun tam olarak Türkiye karşıtı karar vermesine çalışan Almanya'nın Kavala duruşmasının ve Strasbourg sürecinin bundan sonraki aşamalarında da aktif olacağı öngörülüyor.
Brüksel'le umut verici adım yok : Almanya'da yeni hükümetin başındaki Başbakan Scholz, önceki açıklamalarında AB politikalarında Fransa ile birlikte hareket edeceği mesajını vermişti.
AB'nin son İlerleme Raporu'nda da belirtildiği gibi Türkiye'nin AB'den uzaklaşmaya devam ediyor olması ve tam üyelik sürecinin fiilen donmuş olması düşüncesi Berlin'in güçlü şekilde paylaştığı bir nokta.
Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin tam olarak kesilmesine karşı olsa da yeni Alman hükümetinin gümrük birliğinin güncellenmesi, vize serbestisinin sağlanması gibi alanlarda acele adım atmayacağı da kaydediliyor.
Göç mutabakatı devam: Almanya'nın eski başbakanı Merkel, Türkiye'ye yaptığı son ziyaret sırasında yeni Alman hükümetinin Türkiye ile yapılan 2016 göç mutabakatını devam ettirmesi ve 4 milyona yakın mülteci barındıran bu ülkeye yardım ve işbirliğini devam ettirmesi çağrısında bulunmuştu.
Ankara ve Berlin'de yapılan değerlendirmeler, göç mutabakatının iki başkent arasındaki diyaloğun önemli ayaklarından biri olmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Türkiye üzerinden Avrupa'ya insan kaçakçılığı ve diğer düzensiz göçmen hareketleri konusunda da temasların artacağı kaydediliyor.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de olası gerilim: Türkiye-AB ilişkilerini 2020 senesinde en çok zorlayan konu Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında Doğu Akdeniz'de yaşanan hidrokarbon faaliyetleri olmuştu.
2021 başından itibaren gerilimin azalması ve Türk-Yunan diyaloğunun canlanması sayesinde, Brüksel-Ankara diyaloğu da yeniden canlanmış ve özelikle enerji, ekonomi gibi alanlarda ivme kazanmaya başlamıştı.
Yeni Alman hükümetinin, Türkiye-AB sorununa dönüşen Doğu Akdeniz konusunun yeniden alevlendirilmemesi için Ankara ve Atina arasında diyaloğu canlı tutacağı ancak olası bir gerilimde Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yanında yer alacağı öngörülüyor.
Libya ilk sınama: Her ikisi de NATO üyesi olan Türkiye ve Almanya, farklı pozisyonlarda olsalar da birçok uluslararası sorunda birlikte yer alıyorlar. Afganistan ve Libya süreçlerinde benzer pozisyonlarda yer alan ve işbirliği gösteren iki ülke, Suriye'nin İdlib bölgesindeki gelişmeleri de aynı perspektiften takip ediyor. Ancak Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusuna olası yeni bir askeri harekatının Ankara-Berlin ilişkilerine ciddi olumsuz etki yapacağı vurgulanıyor. Ankara ile Berlin'deki yeni hükümetin ilk ortak çalışma noktası ise 24 Aralık'ta seçimlerin yapılması beklenen Libya olacak.
Rusya ile ilişkiler : Bu çatışma alanlarının dışında Türkiye'nin öneminin görüldüğü bir başka platform ise giderek artan Ukrayna-Rusya gerilimi.
Son önemde yaşanan gelişmeler, 2021 sonu ve 2022 başından itibaren Karadeniz'in içine NATO ve AB'yi de çekecek şekilde en önemli küresel çatışma alanı olabileceği kaygılarını artırıyor.
Bu gerilimin olası bir sıcak çatışmaya dönmesi durumunda Türkiye'nin oynayacağı role dikkat çekilirken, Ankara'nın gerilimin düşmesi için Moskova ile var olan aktif diyalog kanallarını kullanarak etkisini gösterebileceği öngörülüyor.
© 2022 BBC. BBC, link verilen internet sitelerinin içeriğinden sorumlu değildir. Link verilen internet sitelerine yaklaşımımız.


KURUMSAL


KÜNYE


YAYIN İLKELERİ


İLETİŞİM


REKLAM




E-MAIL LİSTEMİZE DAHİL OL



GÖNDER



DİĞER İÇERİKLER


ANASAYFA


DÜNYA


GÜNDEM


POLİTİKA


EKONOMİ


ÇEVİRİ


GEZİ


SPOR


SAĞLIK


TEKNOLOJİ


KÜLTÜR


YAŞAM


OTOMOTİV


EMLAK


EĞİTİM


KORONA


RÖPORTAJ


BİSİKLET


TARİH


DİZİ - FİLM


İSLAM


AJANS


KADIN & AİLE


BİYOGRAFİ


TİMETÜRK ENGLISH


TİMETÜRK ARABIC




KURUMSAL


KÜNYE


YAYIN İLKELERİ


İLETİŞİM


REKLAM




KÜNYE


/ YAYIN İLKELERİ


/ İLETİŞİM


/ REKLAM




Sosyal bilimlerde, münferit veya toplu olarak, bir yerleşim biriminden ya da belli bir siyasal sınırı olan toprak parçasından başka bir birime doğru yapılan kitle hareketleri “göç” olarak ifade ediliyor. Göçe neden olarak da sosyal, siyasi, iktisadi ya da doğal afetler sıralanmaktadır.


İnsanlık tarihi boyunca yeryüzü çeşitli göçlere sahne olmuştur. Bizim hafızalarımızda, tarihin en önemli göçleri arasında Mekke’den Medine’ye (Hicret) ve Orta Asya’dan Anadolu’ya yapılan göçler önemli bir yer işgal eder. Bu iki göç insanlık tarihini derinden etkilemiş ve etkilerini bugün dahi sürdürmektedir.


Hangi gerekçeye dayanırsa dayansın bütün göçler, sonuçta, göçülen coğrafyalarda değişim, yeni bir uygarlık, refah gibi oluşumlar doğurmuştur. Bu, bütün göçlerin kaçınılmaz sonucudur. Medine’ye ve Anadolu’ya yapılan göçlerde tarih bize bunu göstermektedir/kanıtlamaktadır. Türkiye’den Almanya (Avrupa)’ya 60’lı yılların başında başlayan göçle birlikte bu durumu fiili olarak yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.


Hafızalarımızda canlı olan, daha doğrusu hafızalarımızda yeni yer etmeye başlayan Türkiye’den Almanya (Avrupa)’ya ya
Cory Chase Porno Izle - Hd Porno İzle Sikiş Videoları
Daddy Teen Cock Play - Hd Porno İzle Sikiş Videoları
Ağlatarak Sikti Kızı - Hd Porno İzle Sikiş Videoları

Report Page