Esnek Hikayeler Hikayesi

Esnek Hikayeler Hikayesi




🛑 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Esnek Hikayeler Hikayesi

Bu soruya cevap vermek için lütfen giriş yapınız veya kayıt olunuz .


Lütfen yorum eklemek için giriş yapınız veya kayıt olunuz .


Lütfen yorum eklemek için giriş yapınız veya kayıt olunuz .


Lütfen yorum eklemek için giriş yapınız veya kayıt olunuz .


Lütfen yorum eklemek için giriş yapınız veya kayıt olunuz .


Lütfen yorum eklemek için giriş yapınız veya kayıt olunuz .


Lütfen yorum eklemek için giriş yapınız veya kayıt olunuz .

Annelertoplandik.com, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” kapsamında BTK onaylı Yer Sağlayıcı 'dır. 5651 sayılı kanunun 5. maddesi gereği annelertoplandik.com, kullanıcılarının ve üyelerinin oluşturduğu içerikleri kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Hukuka aykırı olduğunu düşündüğünüz içeriği Hukuka aykırılık bildirimi sayfasından bize bildirebilirsiniz.

Orta yaşlı kadın, evin içinde telaşlı bir haldeydi. Eşyaların yerini değiştiriyor, örtüleridüzeltiyor,arada bir mutfağa gidip pişmekte olan yemeğe bakıyor, tekrar salona dönüyordu. Sokaktan gelen her seste pencereye koşuyor, her duyduğu kapı zilinde de, başkasının zili olduğunu anlayıp üzülüyordu.


Başka şehirde iş bulan oğlu, hem uzak yerde olduğundan hem de izin alamadığından 2 aydır gelememişti. Orta yaşlı kadın, büyük bir özlemle oğlunun gelmesini ümit ediyor, kulağı zil sesinde, ayak sesinde telaşla bekliyordu. Her anneler gününde, çocuğunun ona “Anneciğim, annler günün kutlu olsun” diyerek, boynuna sarılmasına öyle alışmıştı ki, sanki oğlu kapıdan giriverecek ve koşup boynuna sarılacaktı, sonra da onun için hazırladığı tatlılardan yiyecekti. Oysa oğlu geleceğini söylememişti ki. Kadın, boynu bükük düşündü,


“-ya gelmezse, ya izin alamadıysa.” İçini özlem dolu bir alevin yalayıp geçtiğini hissetti.


Kadın sabahtan hazırlığa başlamıştı.. Telaşlı halini gören eşi, sorup durmuştu;” Bu telaşın niye?” diye ama cevabını bir türlü alamamıştı. Sonunda da kadın;


“-Bu gün evde işim çok, sen git-gez biraz” diye ısrar ederek, eşini rica-minnet dışarı çıkarmıştı. “ Ya saatlerce beklediğim halde oğlum gelmezse” diye düşünmüştü. “Gelmezse” düşüncesiyle bir daha yüreği titremişti.


Saatler geçip gidiyordu, öğlen olmak üzereydi;


“-Gelemiyorsan, bir telefon et bari, ‘anneciğim’ de..” İçinde sıkıntı armaya başlamıştı;


“-Anneler gününü kutlamak için bir telefon bile etmeyecek mi acaba? Ben böyle bekliyorum ama o belki hatırlamadı bile. ‘Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur’ sözü anneler için de geçerli olur mu hiç. Olamaz canım, bir telefon eder en azından. Hoş telefon yetmez, özledim yavrumu, kara gözlerini, yaramaz gülüşünü. Hıh.. yaramaz, dediğimi duysa yine darılır, ‘Beni çocuk gibi sevme’ der. Sanki nasıl seveceksem…”


Çocuğunu düşündükçe, onunla konuştuğunu düşündükçe yüzü gülüyor, farkında olmadan bir anda neşeleniyordu. Sonra duvardaki saate gözü takılıyor, yeniden durgunlaşıyordu.


“-Gelmeyecek, telefon bari etse..” diye düşündü istemeye istemeye.


“-Sesini bari duymuş olurum”. Tam böyle düşünürken, cep telefonunun sesiyle irkildi, omuzlarında bir yorgunluk, bakışlarında bir burukluk telefona uzandı., ekranına baktı, arayan oğluydu.


Sevinmeli miydi? sevinemedi. …acaba …acaba gelemeyeceğini söylemek için mi aramıştı. Telefonda kutlayıp geçecek miydi anneler gününü, sarılamayacak mıydı yavrusuna?


-Biraz zor oldu ama alıştım, hem bu şehre, hem de işe alıştım.


Söylemiyordu işte ne telefonda kutluyordu, ne de gelmiyeceğini söylüyordu. Sonunda dayanamayıp sordu;


-Evet anneciğim, izin aldım. Sen nerden bildin.


-Nerden mi, anneler günü için izin almadın mı?


-Ha, anneler günü doğru ya. Anneler günün kutlu olsun anneciğim.


-Sen sen.. bunun için izin almadın mı?


-Ah anneciğim, çok sevdiğim, benim için çok önemli bir bayanı görmeye gideceğimi söyledim. Şefim de izin verdi. Şimdi onun yanına gidiyorum.


Orta yaşlı kadın durakladı, sesine hakim olmaya çalıştı.


-Anneciğim, emin ol bana, senin daha önce yaptığın yemeklerden daha lezzetlisini, daha önce yaptığın tatlılardan daha tatlısını yapmıştır, beni bekliyor şimdi.


-Ben… şey… tamam yavrucuğum. Şey, umarım o da seni seviyordur.


-Sevdiğine eminim anne, zaten bu ilk iznimi sırf onu görmek için aldım. Babam nerde anne?


-Dışardaydı yavrum. Hah.. kapı çalıyor, sanırım baban geldi.


-Tamam anne selam söyle, ben de mis gibi kokuların geldiği, dünya da en çok değer verdiğim bir dünya güzelinin kapısındayım.


-Tamam yavrum, söylerim. Sonra yine ara yavrum. Allah’a emanet ol.


Telefonu kapattı. Oysa ne kadar özlemişti oğlunu, ne kadar görmek istiyordu. Kapıya eli uzanırken, gözünden süzülen yaşlara engel olamıyordu.


Kapıyı açtığında, boynuna atılan oğlunun


“-Canım anneciğim, anneler günün kutlu olsun!” diye bağırması sanki bir rüya sahnesiymiş gibi geldi. Oğlu;


“-Anneciğim, seni sevindirecek bir sürpriz yapayım dedim, lütfen ağlama” dese de, annesi sevinçten hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.


Ay kıyamam ya :) ne güzel bi hikayeymiş :)


OgluOglu olan bi anne olarak ağlamadan duramadim ahh ne sulu gözüm...baska bi kadindan bahsedince ocimdeki potansiyel kaynana hissiyati cikti resmen :))


Ay kıyamam bizde de öyle bekliyecegiz yavrularimizi. Ama ne olacak diyimmi bi gelin diyecekki yine anne ne mi gideceksin varsa yoksa ailen birazda bizi düşün. Nefret ediyorum bu kaynanam dan sanki oğlunun bir aile si yokmuş gibi yine kocami çağırdı DİYECEK.......:((


Ayy bu annelik hormonlari nasıl bisi ağladım hee..


Allah ana babamizi basimizdan eksik etmesin insallah 

Reklam engelleyici kullandığınız anlaşılıyor. Sitemizi finanse etmek için reklamlardan faydalanıyoruz.
Annelertoplandik yayıncısındaki reklamlara izin ver

Merhaba ben Arzu 29 yaşında seksi bir kadınım. Her zaman erkeklerden ilgi gördüm. Annem ve babam çok özgür insanlardı ve beni de özgür yetiş...
Ben Almanyadan Hülya. 24 yaşında, evli ve 2 çocuk annesi, güzel ve sexy bir kadınım. Annem 46 yaşında ve yaşına göre çok alımlı bir kadın. B...
Merhaba ben Alev. 28 yaşında, dul bir bayanım. Kısaca kendimden bahsedecek olursam, 1.65 boyunda, 60 kiloda, esmer güzeli biriyim. Erkekleri...
Merhaba. Adım Zehra. 42 yaşında, 1.60 cm boyunda, 51 kg, vücut yapısı normal, esmer bir bayanım. 2 yetişkin kızım var. Eşim öleli 2 yıl kada...
Merhaba. Ben Seda, 43 yaşında, 2 çocuk annesi, evli bir kadınım. Kocam gemi kaptanı, o yüzden pek görüşemiyoruz. Oğlum 20, kızım ise 19 yaşı...

Basit teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.


gülsen tunçkal , Neslihan PALA
bu blog'u önerdi.

Facebook hesabınızla yorum yapın, daha çabuk onaylansın!
Yorumlarınızı,bu konudaki her türlü görüşlerinizi bekliyorum...

Anacığı kim bilir ne hayallerle, ne ümitlerle kucaklamıştı Yunus'unu.

Adı Yunus'tu ama ismine inat hamsi gibi cılızdı.

Akranları top peşinde koşturup dururken o hep elleri yanağında kenarda otururdu.

Adı Yunus'tu ve kendisi ondört yaşında çok ama çok yorgundu...


Çok zaman geçmedi belki bir kaç ay.

Ama nereden bilebilirdim ki Yunus'a bir günün bin yıldan beter geldiğini.

İki elimi yanağıma koyup düşünmüyorum o günden beri.

''Baban iş buldu mu?'' diye soramıyorum.

''Amcan askerden döndü mü?'' diyemiyorum.

Sen okuyup adam olacaktın söz vermiştin, caymadın değil mi Yunus'um diyemiyorum...


''Evimiz bir odalı, ben yerde yatıyorum. Zaten ne haddimize bizim divanda yatmak '' deyişini unutamıyorum!!!

''Aynı odada annem, babam, babaannem, amcam, ablam, ben yatıyoruz'' deyişini,

''Her gece babam annemin yanından kalkıp ayakucuma geliyor, titriyorum o zaman'' deyişini,

''Titriyorum ve korkuyorum ama birşey diyemiyorum'' derken yüzünü yerden kaldıramayışını, unutamıyorum.

Sigara yakma bahanesiyle başımı yerden kaldırdığımda, onun da utançtan yerde olan başına elimi sürüşümü, göz yaşlarıyla karışık o anki tebessümünü, unutamıyorum...

Uzun cümle kurmak yada en basitinden bir cümle dahi kurmanın zor olduğu anlardan birinde olduğumdan, ''Eee sonra'' ya tamah edişimi,

''Ama ayıp şeyler, anlatamam ki hocam''deyişini...


''Babam beni elliyor; ama ayıp'' diyor Yunus'um.

''Zaten öldürücem ben onu o zaman hepimiz kurtulacağız'' deyişini,

''Sen akıllı bir çocuksun Yunus, bak bakalım şimdi bana, sence bu gerçekten çözüm olacak mı? Eğer öyleyse öldür tabi'' deyişimi unutamıyorum.


(Belkide alacağım cevabı az çok tahmin ettiğimden, her defasında sonradan yanlış olduğunu düşünüp kendi kendime kızdığım bu soruyu sormuşum herhalde. Ya da o an mantığımı yitirmiş olduğumdan sadece, bilemiyorum....)


''Biliyorum''diyor. ''Biliyorum bu çözüm değil. Okulu bitireyim liseye gitmiycem zaten. Terzide çalışcam anneme ablama bakacağım''deyişini unutamıyorum.

''Evet ablam, aynı sınıftayız. Adı E....''

''Sessiz birisi ablan evet şimdi hatırladım''

''Nasıl sesi çıksın ki hocam, o çok küçük yaşta tecavüze uğradı''


''Hayır, köpek amcam. Ama şimdi askere gitti yedi ay falan rahatız.''

''Haketmişti bu seferlik boşver.. İyi de sizin bu evin hali ne be oğlum!''

''Hocam ilk dedem anneme tecavüz etmiş. Ondan sonra amcam ablama.Annem bunları babama anlatıncada babaannemle babam bir olup annemin dayaktan dalağını patlatmışlar. Şimdi korkudan hiç birmiz ses çıkartamıyoz...''


Sessizlik, sessizlik, sessizlik....


Uykusuzluk, uykusuzluk, uykusuzluk....


Ve her hafta aynı saatte başlayan vicdan azabı....
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
insanların yardım teklifini red ediyorsun bu duruma yardımcı olmaya calısan insanları susturmaya calısıyosun yalan hikaye gercek oldugunu sanmıyorum
dikkat cekmek icin yazılmıs bu cok salakca yazık sana
Google'dan enteresan bir şekilde yanlışlıkla bu yazıya ulaştım.

Bunca süredir yetkililer takip ediyor demek. Hala mı ediyorlar?
Bu olay hakkında ki son durum nedir?
O zamandan bu zamana kadar olumlu anlamda bir ilerleme yaşandı mı acaba!??
Bu blog yazarının şu anda bir blog önerisi bulunmamaktadır.
26 yaşındayım. İzmir'de nefes al(r)ıyorum. Yaşarken yazamadığım için, yazarken yaşıyorum..


Copyright © 2022 Tüm hakları saklıdır.

Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir. İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.








Anasayfa






Yaşam ve Maneviyat







Yaşanmış Hikayeler






Copyright © 2022 Tüm hakları saklıdır.

Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir. İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.
Çocukluğumda, benim için iki özel sinagog vardı. Beth El Sinagogu, küçüklüğümün geçtiği Cherrry Hill kentindeki çok büyük bir sinagogtu.
Annemle babam, 49 yıllık evlilik hayatları boyunca, alışılmadık bir alışkanlık edinmişlerdi.
Yalnız kalın, dikkate alınmayın, saldırıya uğrayın, şüphe edin, korkun, ama asla sessiz kalmayın! Bertrand Russell
Selma Markowitz, adeta dünyaya gönderilmiş bir iyilik perisiydi.




Ben profesyonel bir fotoğrafçıyım. New York'taki ofisim, sokak tabelalarının "Raoul Wallenberg Yolu" diye işaret ettiği Birleşmiş Milletler'den sadece üç sokak ötede.




"Kızlarımız sarayın oymalı köşe taşları gibi olacak." (Teilim 144:12)
Köşe taşları, yapının köşelerinde, duvarları birleştiren taşlardır.
Önyargı, sadece aptalların mantığıdır. Voltaire
1950 yılında apartmandan taşınıp, babamın yaptığı eve yerleştiğimizde Lucille, bizim için çalışmaya gelmişti.




Yıllar önce, oğluma, bar-mitsva giysisi dikecek bir terzi aradım ve Rus bir terzi ile anlaştım.
Çocuklarıma verebileceğim en büyük onur insanlarımıza duyduğumuz sevgi ve kendimize olan bağlılığımızdır. Theodor Herzl
İyiliğin hayattaki her şey olduğunu keşfettim. Isaac Beverish Singer
Bu hikayeyi, Yeruşalayim'de yaşayan Rabi Benji Levene'den öğrendim. Rabi Benji, çocukken babası Rabi Hayim Levene'nin, Jersey şehrinde, Rabi Y.Bloch'un uzun seneler görev yaptığı sinagoga nasıl başvurduğunu anlatır.
Bergen-Belsen adlı cehennemdeki 16 saatlik iş gününün ardından, bölük kumandanı Yahudi mahkumlarla biraz dalga geçmekten hoşlanırdı.
Hayatımızın yönünün değiştiren içsel mücadeleleri sık sık yaşamayız.
Her insanın istediği anda değişme özgürlüğü vardır... İnsanoğlu kendini aşabilen bir varlıktır. Viktor Frankl
Sizler, Tanrınız için kutsal insanlarsınız. Devarim 7:6
Gülmeyen insanlar en tehlikeli insanlardır. Robert Raines
Babamın aksine, annem çok pratik bir kadındı. Hiç bir şey onu durduramazdı.




İsrael'de gerçekçi olmak için mucizelere inanmanız gerekir. David Ben-Gurion
1967 yılında Eski ve Yeni Yeruşalayim birleştiği zaman, 1948 yılına kadar Eski Yeruşalayim'de yaşayan ve yakın zamanda dul kalan bir Arap kadını, daha önceden yaşadığı evi bir kez daha görmek istemişti.
Sevmeden verebilirsiniz, ama vermeden asla sevemezsiniz. Anomim




1932, 1936, 1940 ve 1944'te Franklin D. Roosevelt Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanı olarak seçilmişti.
Yaşlı haham, ofisinin penceresinden gökyüzüne baktı. İngiltere Manchester'in tipik, soğuk günlerinden biriydi.
Yolların kenarında dur ve bak. Eski patikalara sor: İyi yol nerede? Oraya yönel ve ruhunun geri kalanını bul! Yeremyah 6:16




Evlilik, her gün tekrar tekrar inşa edilmesi gereken muazzam bir yapıdır. André Maurois

Seattle Kütüphanesinden eve doğru ilerlerken, yaşan soğuk sulu kar,
ayaklarımın dibinde küçük su birikintileri oluşturuyordu. 1940 Aralık
ayının ö?leden sonralarından biriydi. Amerika'ya kısa bir süre önce
gelmiştim. Ceketimin altında Yeğil Damların Anne'i adlı kitap vardı.
Kütüphaneden üçüncü defa alıyordum bu kitabı.

Kimse sadaka vererek fakirleşmez. Maimonides
Büyük Bunalımın ülkedeki her aileyi etkilediği 1930'lu yıllarda bile, Tsedaka ve hoşgörü, evimizin ayrılmaz ahlaki değerleriydi.

İnsan her zaman bir saz kadar esnek olmalı ve bir sedir kadar katı olmaktan kaçınmalıdır.

Yaşlı bir Yahudi olan Yaakov Hazan, İsrael'in kendisi için ne kadar önemli olduğunu ifade eden hikayesini anlatmaktan asla vazgeçmemişti.
Un olmadan Tora, Tora olmadan un olmaz.
Bu hikayeyi Yeruşalayim'de Hugo Gryn adlı bir hahamdan duymuştum.
Omer sayımının 33. günü olan Lag BaOmer, İsrael'de büyük bir umutsuzluğun yaşandığı zamanda, bir kutlama olarak başladı.
Dinlersen öğrenirsin. Slomo Ibn Gabirol
O gece hastaneye gelen çok insan vardı. Artık gelen hastaları sayamıyordum ve sabrım da giderek tükeniyordu.

Gülmek, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.


Yaşamaktan ve yaşatmaktan çok daha fazlasını yapacağım- yaşayacağım ve yaşamaya yardım edeceğim.


Sahne: Şabat akşamı, mumların yakılmasından hemen sonra. Sofi,
kollarında en küçük torununu tutup ona şarkı söylüyor. "Maidle, iyi
Şabatlar, sen Kral'ın kızısın..."Bebeğin gözleri de ipeksi sesin
tınılarını takip eder görünüyor.


Yeruşalayim: Buşehir, insanı mucizevi bir şekilde değiştirir. Kimse buraya girince, değişmeden çıkamaz...


Elie Wiesel, 'Yeruşalayim'de Bir Dilenci '


Birçok Amerikan Yahudisi, dini çelişkiler içinde büyür. Anne babalardan,
büyük anne ve babalardan ve daha geniş bir çevreden, çeşitli etkilerin
altında kalırlar. Dini uygulamayanlardan, muhafazakarlara ve
ortodokslara kadar çeşitli akımlar mevcuttur çevrelerinde.


Valie Borskı, 23 Ağustos 1995 günü cennete gitti. Herhalde pek azımız
kedisini tanır ya da yetmiş yaşındaki bu ev hanımının bir meleğe
dönüşmüş olmasıyla ilgilenir. Üç sene önce, Valie ve eşiyle Oakland'deki
evlerinde üç gün geçirme fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı
hissediyorum.


Şofar Çalmak İçin 45 Sene Bekleyen Adam

Ağlama duvarında bir an bile geçirirseniz, bir daha asla uzaklara gitmezsiniz.


1941 sonbaharında, Saraybosna'daki birçok Yahudi, trenlerle toplama
kamplarına gönderiliyordu. Bazıları kaçmayı başarabilmiş, bazıları ise
partizanlara katılmıştı.


Cesaret verici sözler bal gibidir,
Ruha tatlandırır, vücuda sağlık getirir.


Seven kişi, Tanrı ile dünyayı bir araya getirir.


Sevginin gücünde bir rahatlık vardır; beyini rahatsız eden veya kalbi kıran her şeyi katlanabilir kılar.


Nefret ve acı, hiç bir zaman korku hastalığını tedavi edemez, bunu
sadece sevgi başarabilir.Nefret, hayatı mahveder;sevgi serbest kılar.
Nefret, hayatı karmaşıklaştırır; sevgi, düzenler. Nefret, hayatı
karartır; sevgi aydınlatır.


İşimiz, insanları sevgiyle yüzıüze getirir. Bizim için önemli olan bireydir. Bir insanı sevmek için ona yaklaşmak gerekir.

Kullanılmış mobilya işinde, normalde olduğu gibi katalogdan bir mobilya seçip sipariş etmezsiniz.

Hiç bir şey bana çocuklarımın başarıları kadar mutluluk veremez.

Judah Benaster


Bir insanın büyüklüğü, en iyi günlük davranışlarından, küçük gibi
görünen iyiliklerinden, etrafına katkı sağlama isteğinden anlaşılır.
Klara Hammer, tamamen doğal bir şekilde, düşünceli bir yüreğin ve şevkin
nasıl harekete geçirilebileceğini gösterir.


İnsanlar, sık sık güzel fikirler düşünürler ama kendi kendilerine,
"Böyle büyük bir projenin altından kalkamam" ya da "Çok güzel bir fikir
ama gerçekleştirilmesi için büyük bir organizasyon lazım" derler. Ama
Yeruşalayim'in tavukçusu Klara Hammer böyle demez. O, harekete geçmek
için bir dakika bile tereddüt etmez. Hemen yapması gerekenlere girişir.
Projesini uygulamaya bir başladı mı, ailesinin, arkadaşlarının ve zaman
içinde uluslararası cemaatin de desteğini alır.


Merhametni niteliği sınırlandırılmamıştır;
Cennetten akan yağmurlar gibi iner yere,
İki defa kutsar insanı;
Bir verdikleri için, bir kazandıkları....


Bebeklerin ağızlarında gücü keşfettiniz...


Sabahları
genellikle yataktan çıkmakta zorlanırım. Bu benim eski, kötü bir
huyumdur. Uyansam bile öylece yatar düşüncelere dalarım. Şimdi ise
kendimi biraz daha geliştirdim. Uyanıyorum ve yatakta meditasyon
yapıyorum. Aslında bu, epey de zevkli. Ama yine de yataktan çıkmamı
sağlamıyor.


Avraam Avinu,sevgili oğlu Yitshak'I Moriah dağına çıkartmış, ve
oradan beraber geri dönmüslerdir. Hahamlarımız,Avraam'in yaptığı her
şeyi,yüreğinde mutluluk hissederek gerçekleştirdiğini açıklar. Neredeyse
200 yıl önce yaşanmış öykümüzde, bir annenin, oğlunun manevi kazançları
uğruna yaptığı fedakarlıkları görürüz. Miryam, 13 yaşındaki oğlunu, bir
daha onu görüp göremeyeceğini bilmeden Midraş'ın (çalışma
salonu)kapısına getirmiştir. Buna rağmen, Litvanyalı bu dul kadın, tek
oğlunu kendisiyle beraber Amerika'da yaşamasını arzu etmekten vaz
geçmemiştir. Avraam Avinu, oğlunu bir kez sunmuştu. Miryam bundan
sonraki uzun yıllar boyunca,, her gün, bir sunak kurup yürağini sunmaya
devam etti. Oğlunun büyüklüğünün temeli,suphesiz, Miryam'ın çektiği
acıların içsel boyutundan kaynaklanmistir.


İkinci Dünya Savaşı'ndan önce, İngiltere'de hemen hemen hiç Yahudi
bulunmazdı. Teşkilatlanmış bir Yahudi cemaatinden söz etmek mümkün
değildi ve dini çalışmalar, ancak bir kaç küçük bölgede, bazı cemaat
liderlerin kişisel çabaları sayesinde yapılırdı.

Bu hikayenin geçtiği zamanda, 8 kişilik bir ailenin ikinci çocuğu olan Mindı Shapiro sadece 14 yaşındaydı. Daha o zamanlardan belli olan içindeki derin şefkat duygusu, gelişerek, daha sonra, özel çocuklara öğretmenlik yapabilmesini ...

Bizlerle Araplar arasındaki kalıcı bir anla?mazlıktan daha büyük bir
felaket olmaz...Araplar'la adaletli ve kalıcı bir çözüm bulmak için var
gücümüzle çalışmalıyız.


Bir sadakat ve b
Genç Erkek Gayleri Izle
Hd Porno Klip Izle
Gerçek Kızlık Boızma

Report Page