Eli Bağlı

Eli Bağlı




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Eli Bağlı
sıralama şekli
alfabetik
yeniden eskiye
dolu dolu


gündeminizi kişiselleştirin:



#spor




#siyaset




#anket




#ilişkiler




#ekşi sözlük




#yetişkin




#troll







şükela: 
tümü
|
bugün









kendinize ne kadar guvenirseniz guvenin, ne kadar isbitirici * , dengeleyici * , cozum getirici * , baris yapici * hissederseniz hissedin an gelir ki, karsiniza oyle bir durum cikar ki, o noktada eliniz kolunuz bagli kalirsiniz. hicbirsey yapamazsaniz. saga veya sola hareket edemezsiniz, basinizi yukari asagi oynatamadan, ayaklarinizdaki baglar yuzunden yere yapisir, solucan gibi yerde kivrilmaktan baska birsey yapamazsiniz. 5 yuzyil gunesi gormediginizi dusunun, 5 yuzyil sonra tanri acidi ve birakti da gunesin yuzune tekrar baktiniz, onun batmasini engelleyebilir misiniz ? neden ? cunki eliniz kolunuz hayatin agir zincirleri ile baglidir. gunes batmak uzeredir ve solucan gibi toprakta debelenmeye dislerinizle zincirleri koparmaya calisirsiniz, ama ne yazik ki batan gunesin bunu farkedecek durumu yoktur, huzunle beraber daglarin arkasina dusuverir. o kizil karanligin icinde de eliniz kolunuz bagli kaliverirsiniz. surunmeye devam edersiniz, ta ki yeniden sabah olana kadar.


[buradaki sloganım "ruhumun, bir rüyada gibi, eli kolu bağlı ," olabilir. bunalım la boğuştum, hala da boğuşuyorum. hayatım sihirli bir şekilde iki elektrik akımı tarafından yönetiliyor sanki: neşeli artı uç ve umutsuz eksi uç * - o anda hangisi akıyorsa hayatıma o hükmediyor, sularına katıp götürüyor.] sylvia plath - the journals of sylvia plath


tarot kartlarındaki, kılıç sekizlisidir. bu kart, içinde bulunulan, kurban zihniyetine işaret eder. kılıç sekizlisindeki kısıtlanma hissi aslında var olmayan fakat kişi tarafından hissedilen bir duygu ve algı yanılmasıdır. kılıç serisi, zihnin temsilcisidir. bu yüzden kartta kişiyi çevreleyen 8 kılıç aslında fiziksel aleme ait değildirler. bu kılıçlar sadece zihin ürünü kılıçlardır. kılıç sekizlisi, düşüncelerimiz ve bakış açımızla kendimizi kapana kısılmış hissettiğimizde beliren karttır. hapis ve muhafaza görevini yapan kılıçlar aslında bizi engelleyen düşünce blokları ve bilinçaltımızın en derinlerinde yerleşmiş olan çekirdek inançların simgesidir. kişi, başaramayacağına o kadar inanmıştır ki bu inanmışlığı sonucu olarak başarısızlıktan başka bir sonuç almayacaktır. kişinin, gözlerinin kapalı olması aslında algı yanılması ve gerçekten olup bitenlerin görülememesinin de simgesidir. bu kartı gören kişi genellikle kendini güçsüz ve aciz görür. saplanmış olduğu bu çaresizlik zihniyetinden çıkışın ilk adımı aslında içinde bulunduğu bu algı yanılmasının farkına varmasıdır. kişi, hayatının kontrolünün kendi ellerinde olduğuna henüz inanamamış kişidir. çünkü, gözünün ve ellerinin bağını çözmesi ve o kılıçların içinden çıkması biraz çaba gerektiren bir iş de olsa imkansız değildir. fakat kişi yine de içinde bulunduğu durumdan çıkamayacağına kendini inandırmış ve bu durumdan çıkmak için emek sarf etmemektedir. bu kartı gören kişi karşılaştığı engellere bir göz atmalı ve aslında gerçekten bu engellerin aşılamayacak olup olmadıklarını tekrar sorgulamalıdır. mesleki deformasyon olarak bir şarkıyla örneklendirecek olursam


ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.



, Maide Suresi 64. ayette Yahudiler, "Allah'ın eli bağlı" dediler. Hay kendi elleri bağlanasıcılar! Ve onlar söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır Allah'ın iki eli de açıktır. O nasıl dilerse öyle infak eder." bunu okuyan ateist der ki ;Allahın eli mi var? başka bir ayette "Allah'ın eli onların üstündedir.'' ( Fetih 10 başka bir ayettede " Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir ? " ( Sad 75 ) peki Allahın eli ne demektir Razi, ''Ehl-i Sünnetin çoğunluğunun "Allah'ın eli" tabiri ile ilgili iki görüşü vardır.'' der : a) Selefin görüşüdür : "Kur'an, Allah'ın eli olduğuna delalet ettiğine göre, biz buna inanırız. Akıl da, Allah'ın elinin, belli bir cisimden veya parçalardan meydana gelmiş mürekkep bir uzuv olmasının imkansızlığını gösterince, buna da bu şekilde inanırız. Fakat Allah'ın eli nedir, onun haki-kati nedir ? konusuna gelince, bunu bilmeyi Allah'a havale ettik" derler. Kelamcıların görüşü : " Arapçada, يد " el " kelimesi birçok manaya gelir: 1) Bilinen bir organ manasına gelir. 2) "Nimet" manasına. 3) " Kuvvet " manasına. 4) " Mülk " yani hakimiyet ve yetki manasına. 5) " Alabildiğine dikkat ve itina gösterme " manasına. Nitekim Hak Teala, خلقت بيدى " iki elimle yarattığıma." ( Sad 75) buyurmuştur ki bundan maksat Hz.Adem'in bu şerefe nail olduğunu açıklamaktır. Çünkü Allah aslında sadece Adem ( a.s.)' in değil bütün mahlukatın yaratıcısıdır. Razi, bu görüşleri naklettikten sonra, şunu ekler : "Bunu iyice anladığında biz deriz ki : Yed (el) kelimesinin Allah hakkında, bizim bildiğimiz organ manasına gelmesi imkansızdır. Ama diğer bütün manalar, Allah için söz konusu olabilir. Razi, devamında şunları da ekler : " Alimlerin çoğu Allah hakkında kullanılan " yed " kelimesini, "kudre " veya "nimet" manasına geldiğini söylemişlerdir." " Eğer, Allah hakkında kullanılan " yed " kelimesini, "kudret " manasına alırsanız, bu bir müşkil, problem doğurur. Zira Allah'ın kudreti tektir. Halbuki Kur'an'ın ayetleri, bazan Allah'ın "iki eli", bazan da "elleri" olduğunu ifade etmektedir. Yok eğer bu kelimeyi, " Allah'ın nimetleri" manasına alırsanız, Kur'an ayetleri bazan Allah'ın " iki eli" olduğunu belirtir. Halbuki Allah'ın nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. Nitekim O, " Allah'ın nimetini saymaya kalkarsanız, sayamazsınız " (İbrahim 34) buyurmuştur ? " denilirse, cevabı şudur: "Yed" kelimesini, "kudret" manasına tefsir etme yolunu tercih edersek, bahsedilen müşkile şu şekilde cevap verilir : Yahudiler,ayette nakledilen " Allah'ın eli bağlı " sözlerini Allah'ın cimri oluşundan kinaye yapmışlardır. Böylece onlara, kendi sözlerine uygun şekilde cevap verilerek, " hayır, (Allah'ın) iki eli de açıktır " denil-miştir. Bu, " Sizin vasıflandırdığınız gibi, Allah cimri olduğunu değil, aksine en mükemmel bir biçimde cömert olduğunu gösterir. Çünkü eliyle veren en mükemmel bir şekilde vermiş demektir." Ama " yed " kelimesini, " nimet " manasına alırsak, bahsedilen müşkile şu iki şekilde cevap veririz : 1) " Yed " kelimesinden cins isim olarak nimet kaste-dilmiştir. Sonra bu iki cinsten, yani Allah'ın ve insanın nimetlerinin, herbirinin cinsinin içine, sınırsız mimet türleri girer. Buna göre, " Allah'ın iki nimeti, dini ve dünyevi veya açık ve gizli veya faydalı ve zararlı veyahut da sıkıntı anındaki ve bolluk halindeki nimetidir " denilmiştir. 2) Bu tabirden maksat, nimetin vasfında mübalağa yapmaktır. Buna delil Arapların " Sana var gücümle taatta devam ederim " anlamına gelen لبيك kelimesinin müennes olarak kullanılmasıdır. Bununla iki taat kastedilmemiştir. İşte bu ayet de böyledir.Buna göre mana, " Nimetler ardarda gelmekte ve birbirini takip etmektedir; yoksa iddia edildiği gibi, nimetler tutulup engellenmiş demek değildir " şeklindedir.


Allah el demişse el,dir sen allahtan daha iyimi bilecen.Allahın orası burası ile oynama bak bende söylemesi onun eli çok ağırdır.


Allahın eli var ama yok, mecazi.... Dinci müslo kıvırtması - 1. ---------- Kuran 1 ayda okunur, 6 yıl kıvırtma öğrenilir.


El konusuna aciklik getirilmemis; Allah'in gercekten iki eli varmidir? Yoksa onun daha fazla eli mi var? Koskoca Allah yarattigi bicare kullari neden maymuna cevirmez de beddua eder? Yoksa gucu mu yetmiyor? Kendi yarattigi iblise neden sozunu geciremiyor? Abuk sabuk bir tefsiri birak, bu sorulara ceva alalim..

QUOTE(orhan11 @ Dec 18 2006, 12:14 PM)
El konusuna aciklik getirilmemis; Allah'in gercekten iki eli varmidir? Yoksa onun daha fazla eli mi var? Koskoca Allah yarattigi bicare kullari neden maymuna cevirmez de beddua eder? Yoksa gucu mu yetmiyor? Kendi yarattigi iblise neden sozunu geciremiyor? Abuk sabuk bir tefsiri birak, bu sorulara ceva alalim..

Eli de var baldırı da var o kadar. Ayrıca ne biçim tanrı ki bu, dediklerini anlayan yok? Yok edebi sanatmış, yok mecazmış, yok betimlemeymiş, yok kafiyeymiş? Kıvır kıvır kıvır şak şuka

QUOTE(berk @ Dec 18 2006, 02:52 AM)
,[b] Maide Suresi 64. ayette Yahudiler, "Allah'ın eli bağlı" dediler. Hay kendi elleri bağlanasıcılar! Ve onlar söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır Allah'ın iki eli de açıktır. O nasıl dilerse öyle infak eder." bunu okuyan ateist der ki ;Allahın eli mi var? başka bir ayette "Allah'ın eli onların üstündedir.'' ( Fetih 10
QUOTE(Onur @ Dec 18 2006, 12:22 PM)
Eli de var baldırı da var o kadar. Ayrıca ne biçim tanrı ki ne dediğini kimse anlamıyor bunun? Yok edebi sanatmış, yok mecazmış, yok kafiyeymiş?

El konusuda islamın yumuşak karınlarından biridir.Muhammet efendi tevratta yaradılıştaki allah insanı kendi suretinde yarattı lafından ilham alarak kendi yarattığı putu olan allah'a da el ilave etmekte mahsur görmemiştir.Deli ve taş hikayesini bilirsiniz bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış işte İslam.

..."Allah'ın eli bağlı" dediler. Hay kendi elleri bağlanasıcılar!...
QUOTE(seyfeli @ Dec 18 2006, 01:17 PM)
rabbimizin eli bizim ellerimiz gibi değilir ve olamazda bu bir betimlemedir, akıl seviyesine göre isteyen istediği anlam çıkarıyor o başka bir şey gazzali nin ''kudret eli''şeklinde bentimleme yaptığını biliyorum( gazzali/kur'anı kewrimde kıyamet ve ahiret adlı eser)
QUOTE(seyfeli @ Dec 18 2006, 12:25 PM)
sana saçmaladığını söyleyen oldu mu yok diyorsan ben söyleyeim saçmalıyorsun

sizin beyniniz mühürlenmiş arkadaşlar onun için size fazla söz söylemeyeceğim sadece şuraya parmak basmak istiyorum aaa ben parmak bastım hani benim parmağım falan yok demekki efendim neymiş parmağım yokmuş o zaman ne oluyor mecaz anlam ihtiva ediyor gelelim ikicinci meseleye Allahın sıfatlarından biri nedir sadece ona has olan muhalefün lil havadis yarattıklarının hiçbirine benzememek demektir yani sizdeki nasıl mühürdür anlamadım


(iletim onur'un kinden önce asıldı onur arkadaş okuyup anlasın diye tekrar asıyorum) Kur’an-ı kerimde Allah’ın iki eli tabiri geçiyor diye, Allahü teâlânın iki elinin olduğunu zannetmek yanlıştır. Üstelik bu tür iddiaları itikadımızı bozmak için din düşmanları ortaya atıyor. Onun eli ayağı, gözü var demek, yaratıklara benzetmek olur. Yed’den muradın keyfiyetini Allah bilir demekle yetinmeliyiz. çünkü düşündüğümüz, hayal ettiğimiz her şey mahluktur, yaratıktır.O' ise yaratıcımızdır. ALINTIDIR Allahın eli ne demektir? Sual: Kur’anda Allah’ın iki eli tabiri geçmektedir. Bu, Allah’ın bizim gibi iki elinin olduğunu göstermez mi? CEVAP Asla göstermez. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11] Onun eli ayağı, gözü var demek, yaratıklara benzetmek olur. Yed’den muradın keyfiyetini Allah bilir demekle yetinmelidir. Çünkü düşündüğümüz, hayal ettiğimiz her şey mahluktur, yaratıktır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Bildiğimiz, hatırımıza, hayâlimize gelen, duygu organlarımıza etki eden her şey mahluktur. Çünkü, insanın bildiği, hissettiği her şey, kendi eseridir. Bizim, Allahü teâlâyı tenzîh etmemiz, bir şeye benzemez dememiz bile benzetmek olur. (2/9) Arapça’daki yed ile ilgili deyimlerden bazıları şöyledir: Yed-i tula [uzun el], büyük ilme sahip kimse demektir. Yed-i beyza [beyaz el, parlak el], keramet, harikulade hâl demektir. [Musa aleyhisselam elini koynundan çıkarınca, mucize olarak elinden ışıklar çıkmıştı. Bu deyim oradan kalmıştır.] Yed-i kudret [kudret eli], Allahü teâlânın tasarrufu demektir. Yed-ullah [Allah’ın eli], Allahü teâlânın yardımı, kudreti demektir. Yed-i emin [emin el], güvenilir kimse olarak seçilen zat. Bu deyimlerde de görüldüğü gibi yed = el kelimesi hakiki manasında değil, deyim manasında kullanılmaktadır. Az da olsa Arapça bilen bir kimse, Allah’ın iki eli var diyemez. Çünkü Kur’an-ı kerimde, bir elim, iki elim ve ellerim tabiri geçiyor. Arapça’da iki ele yedeyn veya yedan denir. İkiden fazla olursa Eydin veya eyadi denir. Yediy = elim, yedeyye = iki elim demektir. Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ için hem bir el, hem iki el, hem de ikiden fazla el, yani eller tabiri geçiyor. Hâşâ Allah’ın eli bir mi, iki mi, daha mı fazla? Bunlar, hakiki el manasıyla hiç alakası olmayan deyimlerdir.


seyfeli, bir iletiyi iki kere asarak gereksiz yere forumu sisiriyorsun, bu konuyu takibenen, bir yukardaki iletiyede bakabilir.


Ya o zaten bizim savunduğumuz tezi anlayamadığı için boyuna kendi yapıştırdığı şeyleri tekrardan yapıştırıyor. Bak seyfeli kardeşim, buradaki insanlar da zaten senin yapıştırdığın yazıda geçtiği gibi Allah dediğin şeyin, Kuran'da veya diğer kitaplarda, insana benzetilen yönlerini irdeliyorlar. Örnek olarak başka bir başlıkta geçen konu; Neden ol dediği şeyler olduğu halde dünyayı 6 günde yaratmış? Neden Tevrat'ta anlatılana göre yarattıktan sonra insan gibi dinlenmiş? Neden baldırı varmış? Neden insanlar gibi duygusal kafiyeli, söz sanatlı, betimlemeli yazılar yazmış? Neden herşeyin sonunu bildiği halde yapılan savaştan önce müminleri kazanacaksınız diye gaz verip sonradan çark etmiş?.....vs Bilmem anlatabildim mi? Sen bizim savunduğumuz şeyleri anladığın vakit, bize karşı tezler de öne sürebilirsin. Daha bizim savunduğumuz şeyi anlamadan, bizi anlamamış gibi göstermen, cin olmadan adam çarpmaya benziyor.

QUOTE(kitapsiz @ Dec 18 2006, 12:42 PM)
seyfeli, bir iletiyi iki kere asarak gereksiz yere forumu sisiriyorsun, bu konuyu takibenen, bir yukardaki iletiyede bakabilir.
Asıl içeriğin sadece basit bir görünümüdür. Resimlendirilmiş tam halini görüntülemek için lütfen, buraya tıklayınız .

Noel? Baba mı yoksa hicri yılbaşı mı?
Dönüm Noktası - Türklüğün Zafer Ayı Ağustos
BU TRAVMAYI ÇOCUKLARA YAŞATMAYA KİMSENİN HAKKI YOK
Yoklukların Yoğurup Pişirdiği Bir Köy Çocuğu: "Malım Mülküm Mustafa"
KÖMÜRÜN TONU DÖRT BİN LİRA NEDEN OLDU ?
ELEKTRİK FİRMALARI DÜKKANLARIMIZA ARTIK RESMEN ORTAK OLDULAR
Karabağ'ın Kurtuluşu Yıl Dönümü Kutlu Olsun
YOKSULLUK, FAKİRLİK BU ÜLKENİN KADERİ OLMAMALI
GECE LAMBASININ ARDINDA BİR GARİP ve GERÇEK YAŞANMIŞLIK
Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu)
Noel? Baba mı yoksa hicri yılbaşı mı?
Dönüm Noktası - Türklüğün Zafer Ayı Ağustos
Manisa'nın Örnekköy Mahallesi'nde orman yangını başladı
Manisa'da çıkan yangın kontrol altına alındı
ÇAVUŞOĞLU PROJESİNİ HAYATA GEÇİRİYOR
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz... Ayrıntılar Tamam
16 yaşlarında idim. Her akşam rahmetli Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada mahkemeleri başlardı.    Gong sesinden sonra mahkeme başkanı Altay Ömer Egesel’in soğuk ve itici sesi kulakları tırmalamaya başlardı: “Sanıklar eli bağlı olmayarak getirildi. Yerlerine oturdular. Duruşmayı açıyorum.” sesiyle dedemin gözünden akan göz yaşları unutamadığım en acıklı çocukluk anılarımdan biridir. Çünkü rahmetli dedem kendisini çok severdi.    Dedemle beraber ben de seviyordum. Çünkü rahmetli gelesiye kadar ayaklarıma ne giydiğimi bilmiyorum. Ancak o başa geldikten sonra ayaklarım dedem tarafından alınan cızlavat kara lastik ayakkabı ile buluştuğundaki sevincimi hala unutamam. Rahmetli Menderes’in kendisini görmedim. Ama o kibar sesini ve nezaketini her akşam dedemle beraber bataryalı radyodan dinlerdik. Hala kulaklarımda çınlayan kibar, nahif ve nazik bir sesle hâkimin sorduğu sorulara cevap verirdi.  Halka ve Hakk’a hizmetten başka hiçbir kusuru olmayan bu kibar insan sehpaya giderken son sözlerinden biri: “ On yıl başbakanlık yaptım. Bu on yılımı dalkavuklar da yazacak tarihçiler de yazacak. Ama benim milletim dalkavukların değil, tarihçilerin yazdığı tarihe inanacak “ diyerek sehpada son nefesini verdi. Rabbim gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Evet rahmetlinin söylediği gibi bu hatırşinas millet dalkavukların yazdığı tarihe değil de tarihçilerin yazdığı tarihe inanarak ülkemizin her köşesinde Menderes Hava alanı, Menderes Anadolu Lisesi, Menderes köprüsü gibi bir çok esere ismini verdi. Ama onun idamına karar verip de kalemini kıran Altay Ömer Egesel’in, Salim Başol’un ismini duyan var mı? Duyan varsa bile rahmet okuyana hiç rastladınız mı? Neyise yazımı unutmadan sizleri bir Harbiyelinin hatırasıyla baş başa bırakayım. “1960 ihtilalinde Harbiyede öğrenciydik. İhtilalde başımızdaki binbaşıyla evrak tespitine götürüldük. Üzerinde başbakan Adnan Menderes yazılı levha olan kapının önündeyiz. Arkadaşın birinin omuz darbesiyle kapı açıldı. Arama yapıyoruz. Bir ara makam masasından yere bir şey düştü. Baktım bir Kur’an-ı Kerim. Tüylerim diken diken oldu. Hemen Kur’an-ı Kerimi ve dolapta gördüğüm Menderes’e ait bir kravat ile beyaz bir mendili kimseye göstermeden aldım. Arkadaşlarımdan gören olduysa da onlar da açık vermedi. Bu arada ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Sonra da Menderes’le Harbiye’de mahkûmken karşılaştım. Onun bulunduğu odanın kapısının önünde nöbetçiyim. O derece sıkıntı ve eziyet çekmiş ki bir Harbiye öğrencisini bile görür görmez önünü düğmeleyip esas duruşa geçiyordu. Nöbetçi iken ben de yanına girdim. O asil ve kibar lisanıyla bana dedi ki: “ Buyurun evladım bir emriniz var mı?” O pırıl pırıl bir çehre, devamlı gülen yüz bir gül gibi solmuş; elmacık kemikleri belli olacak derecede zayıflamış, yanakları çökmüştü. Ben kendilerinden daha fazla esas duruşa geçip hüzünlü ve mahcup olarak cevap verdim. “ Asla efendim! Emir değil, bir durumu size arz etmek için geldim! ” “ Buyurun sizi dinliyorum evladım ” “ Efendim, odanızda yapılan aramada sizin bir Ku                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   r’an-ı Kerim’inizle kravat ve mendiliniz alıp muhafaza ettim. Bunları size teslim edebilirim.” dediğimde, dudakları titredi ağlamaklı bir sesle çukurlaşmış gözlerinden damlalar akmaya başladı. Ve koskoca Başvekil Adnan Menderes boynuma sarılıp hıçkıra, hıçkıra ağlayarak dedi ki: “ Evladım aranızda böyle imanlılar da var mıydı? Onları sana hediye ediyorum. Ananın ak sütü gibi helal olsun. Yalnız sizden istirhamım, bizim evden okumam için bana bir tane Kur’an-ı Kerim getirebilir misin?” “ derhal efendim ” dedim. Ve çamaşır vs arasında bir de Kur’an-ı Kerim getirdim. Gözyaşları içerisinde boynuma sarıldı ve dua etti bana. Menderes döneminin ünlü gazetecilerden Gürbüz Azak’ın bir hatırası “ Muhalefetin İstanbul’da açılmakta olan 1959 yılında Vatan ve millet caddeleri için ‘ Ne bu rezalet! Vatan caddesine uçak mı indireceksiniz?’diye şiddetle muhalefet gösterdiği yol yapma çalışmalarını görüntülemek üzere sabahın ayazında erken saatlerinde şantiyeye uğradım. Şantiyede 10-15 işçi kahvaltı ediyordu. Peynir ekmek, çay, zeytin bulunan sofrada öyle neşeliydiler ki… üzerinde şantiye elbisesi olan birini hemen Tanıdım. Başvekil Adnan beydi. Bir başvekil sabahın
Türkiye Pornusu
Türkçe Sekreter Konuşmalı Sex
Ofiste Tecavüz Pornosu Izle

Report Page