Dünyanın Güzel Tecavüz Sahnesi

Dünyanın Güzel Tecavüz Sahnesi




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Dünyanın Güzel Tecavüz Sahnesi
1971 İstanbul doğumlu. Aylık online sinema dergisi CineDergi ve aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. 2008 yılından beri katkı sağladığı Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.
17-23 Ekim tarihleri arasında 10. kez sinemaseverlerle buluşacak Engelsiz Filmler Festivali’nin ikinci kez gerçekle… https://t.co/npNDcAN7rq 3 saat önce Pınar Okan: ‘Gitmek istemiyorlar ama gitmeye mecbur kalacaklarını biliyorlar’ https://t.co/uWcU7TzGEV 4 saat önce Video Nasties https://t.co/HratCUoLWt 12 saat önce Hikmet Kerem Özcan: ‘Devasa tüketme partisi bir yerde bitecek’ https://t.co/f3J22etKhW 18 saat önce
© Copyright 2022 - Öteki Sinema'nın tüm hakları saklıdır. Link vererek kısmi alıntı yapabilirsiniz.
Humanoids from the Deep ’i yazarken şöyle bir yorum alıntılamıştım: “Zavallı kadınlar! Filmlerde devamlı iğrenç şeyler tarafından tecavüze uğruyorlar: Ağaçlar (Evil Dead), hayaletler (The Entity), dev mor uzaylı solucanlar (Galaxy of Terror) veya Jack Nicholson.”
Biraz düşününce sinema tarihinde “zavallı kadınlar”a tecavüz eden envaiçeşit garip “şey” olduğunu fark ettim ve bu garip filmleri listelemeye karar verdim. Sonuç olarak aşağıdaki gibi garip bir liste ortaya çıktı. Listeyi hazırlarken insan olmayan uzaylı, yaratık, canavar ve benzeri failler içeren filmleri seçmeye dikkat ettim. The Last House on the Left (1972), I Spit on your Grave (1978), Irreversible (2002) gibi filmleri listeye dahil etmeme sebebim budur. İyi okumalar!
Yönetmen: Bob Rafelson Fail: Jack Nicholson
James M. Cain’in romanından uyarlanan Postacı Kapıyı İki Kere Çalar (ki dördüncü sinema uyarlamasıdır), başıboş, serseri bir hayat süren Frank Chambers’ın (Jack Nicholson) yanında çalışmaya başladığı Yunan restoran sahibinin karısı Cora Papadakis’e (Jessica Lange) mutfakta tecavüz ettiği sahne ile sinema tarihine geçti. Hatta öyle ki, tecavüz sahnesinin filmin önüne geçtiği bile rahatlıkla söylenebilir. Zamanında çok dillendirilen bir şehir efsanesine göre Nicholson, çekimlerde kendini tutamayıp Lange’a gerçekten tecavüz etmiştir. Tabii bunda sahne çekilirken sette iki oyuncu dışında sadece yönetmen ve görüntü yönetmeninin olması, efsaneyi daha da ateşleyen bir ayrıntı olagelmiştir. Tartışmalı bir şekilde ilk erotik gerilim filmi kabul edilen The Postman Always Rings Twice, sonrasında benzer tarzda çekilen Body Heat, Fatal Attraction ve Basic Instinct gibi birçok filmin önünü açmıştır. Bu arada hani insan olmayan tecavüzcülerin olduğu filmleri seçiyorduk diyebilirsiniz. Ama hangimiz Jack Nicholson ’ın insan olduğunu iddia edebilir ki?
Yönetmen: Sidney J. Furie Fail: Hayalet(ler)
Gerçek(!) bir hikayeden sinemaya uyarlandığı üstüne basa basa vurgulanarak vizyona giren The Entity, zamanında bir hayli sükse yapmıştı. Aslında bu filmi pek sevmem. Bana göre sıradan, tekdüze bir hayalet filmidir. Fakat filmin, listemizi de ilgilendiren en ilginç kısmı, hayaletin (ya da hayaletlerin) film boyunca başkarakter Carla Moran’a (Barbara Hershey) defalarca tecavüz etmesidir. Sanırım ‘ Hollywood Tanrıları ‘, çocukları ile yalnız başına yaşayan bir anne olan Carla’ya bu “cezayı” uygun görmüşler.
Yönetmen: Kazuo ‘Gaira’ Komizu Fail: İblis
Kazuo Komizu (ya da kısaca Gaira), Japonya’da çektiği ‘softcore porno’ filmler ile tanınan bir yönetmen. Her ne kadar literatürde bu filmin türü için korku dense de ‘porno/korku’ gibisinden bir tanım çok daha uygun olurdu. Filmin konusu zaten içerik hakkında ipuçları barındırıyor. Dağ başında doğal ortam tandanslı pornografik çekimler yapan bir film ekibi, hava şartları nedeniyle şehre dönemez ve bir dağ evine sığınmak zorunda kalır. Ama o civarı kendine mekan eylemiş bir iblis, ekibe musallat olur ve ekipteki kadınları birer birer tecavüz ederek öldürmeye başlar. Yönetmen Gaira bir röportajında film ile ilgili şunları söylemiş: “ Çocukluğumdan kalma aklımda yer etmiş bir reklam hatırlıyorum, bunu alırken bunu da yanında bedavaya alıyorsun gibi bir sloganı vardı, bu filmim de benzer bir slogan ile sunulabilir, korku filmi istiyorsun ama yanında ben sana bedavadan porno da veriyorum. ” Doğru söze ne hacet. Film boyunca geliştirmek için hiçbir çaba sarfedilmemiş iki boyutlu karakterler, her fırsatta birbirleriyle harala gürele sevişiyorlar. Sevişmelerine ara verdiklerinde ise bu sefer sahneye iblis çıkıyor ve önüne geleni hunharca katlediyor. Bu arada iblis diyoruz ama -filmin makyaj ekibinin ellerine sağlık- ortada çamura bulanmış manyak bir adamdan başkası yok. Tabi inanılmaz boyuttaki cinsel organını saymazsak. Entrails of a Virgin, Japonya semalarından sinema tarihine düşen, anlamlandırmakta güçlük çekilmesi olağan bir gariplik abidesi olarak ilelebet zihinlerde yer edecek.
Evil Dead ve ağaçlar tarafından gerçekleştirilen meşhur tecavüz sahnesi hakkında sanırım söylenmemiş pek bir söz kalmamıştır. O yüzden ben bu kısma Öteki Sinema’da daha önce yayınlanan “ İzlerken Duygularınıza Hakim Olamayacaksınız! ” başlıklı derleme dahilinde site editörü Murat Tolga Şen’in mevzubahis sahneyi ilk defa izlediğindeki duygularından bahsettiği bölümü almayı tercih ettim: “ Samsun’da teyzemlerin yazlığında kanapeye kurulmuş VHS’den Evil Dead’i izliyoruz. Bir kolumu teyze kızına diğerini kız arkadaşıma atmışken o da ne!? Ağaçlar hatuna tecavüz ediyor! Nasıl utandım da hiç bir yere sığmaz olmuştum anlatamam! ”
Yönetmen: Barbara Peeters Fail: Amfibik Yaratıklar
Açgözlülük ve para hırsı insana neler yaptırmıyor ki? Humanoids from the Deep’te bir şirket, Noyo isimli balıkçı kasabasına gelir ve birtakım deneyler yapmaya girişir. Neymiş efendim, somon balıkları daha hızlı üreyecek ve daha büyük boyutlara ulaşacakmış. Sonuç tam bir felaket olur. Deneylerin ters gitmesi sonucu ortaya çıkan amfibik yaratıklar, kendi nesillerinin daha zeki bir seviyeye doğru evrilmesi için harekete geçerler. Yapımcı Roger Corman’ın baskısı ile çıplaklık derecesi yükseltilen film, yaratık filmleri arasında hala ayrıcalıklı bir yerde duruyor.
Yönetmen: Bruce D. Clark Fail: Dev Uzaylı Solucanlar
Roger Corman’ın yapımcısı olduğu bir başka film. Ana eksenine oturtulan ve basit bir kurtarma operasyonu gibi görünen gezegenler arası görev, tahmin edileceği üzere hiç de sanıldığı kadar kolay geçmez. Sid Haig, Robert Englund ve Grace Zabriskie gibi tanıdık simalar birer birer harcanırken ekibin herhalde en şanssız üyesi, dev uzaylı solucanların tecavüzüne uğrayan Taaffe O’Connell olur.
Yönetmen: Donald Cammell Fail: Yapay Zeka
Dean R. Koontz’un romanından uyarlanan Demon Seed, sekiz yıllık bir uğraş sonucu yapılan ve dünya üzerindeki bütün bilgilerin yüklendiği Proteus isimli yapay zekanın isyanını konu alır. İçine hapsolduğu kutudan çıkmak isteyen Proteus, kendisini yapan ekibin başındaki Alex isimli bilim insanının karısı Susan Harris’i hedef alır. Amacı Susan’ı hamile bırakarak bir çocuk sahibi olmak ve böylece hapsolduğu kutudan kurtulmaktır. Proteus, büyük oranda HAL 9000’e benziyor. Fakat böylesi bir şeytanlık HAL’ın bile aklına gelmemişti. Sanırım bizzat dünyada ikamet ediyor olmak Proteus’u olumsuz anlamda fena etkilemiş. Öte yandan işin özüne baktığımızda amfibik yaratıklar ile Proteus arasında çok fazla bir fark yok. Hepsi daha iyiye, daha güzele doğru evrilme derdinde.
Yönetmen: John Waters Fail: Dev Istakoz
Bilen bilir, John Waters iğrençlikte sınır tanımayan bir yönetmendir. Her filmiyle tartışma yaratmayı başaran, düşük bütçeli filmlere gönül verenlerin baş tacı ettiği ama daha büyük bir çoğunluğun lanetlediği, ‘garip’ kelimesinin hakkını sonuna kadar veren, değişik bir kişiliktir. Divine ise hiç de ondan aşağı kalmayan, birçok Waters filminde başrolde gördüğümüz, sıra dışı bir oyuncu. Bu ikilinin bir araya geldiği tecavüz sahnesinin ‘normal’ olabileceğini düşünmüyorsunuz herhalde. Evet, Multiple Maniacs isimli filmde Divine, dev bir ıstakoz tarafından tecavüze uğruyor. Tecavüz esnasında Divine’ın ıstakozla mücadele etmekten çok, başından düşmek üzere olan peruğunu tutmaya çabalaması ise sahneye ekstra bir absürtlük katmayı başarıyor.
Yönetmen: Harry Bromley Davenport Fail: Uzaylı
Bir gece vakti İngiltere kırsalına bir uzay gemisi iner. İçinden çıkan uzaylı, yakınlardaki bir eve girer, evde yalnız başına oturan bir kadına saldırıp tecavüz eder, kadın bayılır. Ayıldığında uzaylıdan geriye kalanları görür. Uzaylı, arkasında kabuk değiştirmiş bir yılanın geride bıraktığı eski deriye benzeyen bir posa bırakmıştır. Acı içindeki kadın dakikalar içinde hamile kalır ve sinema tarihinin belki de en garip sahnelerinden biri olan doğum sahnesi başlar. Filmin başkahramanı Sam Phillips, uzaylılar tarafından kaçırıldıktan tam üç yıl sonra kaybolduğu andaki fiziği ve yaşı ile yeniden doğar. Doğal olarak kadın doğum esnasında ölür. X-Tro, seksenli yıllarda ülkemizi de etkisi altına video kaset furyası döneminde, kelimenin tam manası ile efsane olmuş bir filmdir. Bugün bile izlendiğinde ilk günkü garipliğinden hiçbir şey kaybetmediği görülür.
Yönetmen: Walerian Borowczyk Fail: Canavar
Polonyalı yönetmen Borowczyk, Fransa yapımı La Bete ile zamanında oldukça ses getirmişti. Yaklaşık 6 dakikalık bir kesinti ile ancak bazı sinemalarda gösterilme şansı bulan filme, ‘sapık’ veya ‘zorlu bir deneyim’ gibisinden sıfatlar uygun görülmüştü. Pek de haksız sayılmazlar aslında. La Bete, bugün artık rahatlıkla sansürsüz olarak izlenebilme şansına sahip. Ancak bırakın filmleri, TV dizilerindeki cinsellik ve şiddet dozu öyle boyutlara ulaştı ki La Bete bile artık günümüzün herhangi bir TV dizisinin yanında demode kalabiliyor.
Aristokrat bir aile, içinde bulunduğu maddi zorluklardan sıyrılmak amacıyla biricik oğullarını, zengin bir Amerikalı ailenin kızı olan Lucy ile evlendirmeye karar verir. Lucy teyzesi ile beraber Amerika’dan Fransa’ya gelir ve şatoya yerleşir. Lucy, 18. yüzyılda şatoda yaşamış seleflerinden Romila ve şatonun yakınındaki ormanda yaşamış şehvetli canavar hakkında cinsel dozu yüksek rüyalar görmeye başlar. Bazı sahnelerine bakıldığında yönetmenin Bunuel’e öykünen, sanatsal erotik bir film çekme gayesinde olduğu şüphesi oluşabilir belki. Ancak ortaya çıkan iş gösteriyor ki kantarın topuzu bir hayli kaçmış ve film porno sınırına kadar dayanmış. La Bete, failinin canavar olduğu tecavüz sahnesinin yanı sıra atların cinsel birleşmelerinin gösterildiği sahne ile de meşhurdur.
Not: Listeye giremeyen benzer filmlerin isimlerini de bu son paragrafta anmak lazım: The Beast Within (1982), Feast (2005), Progeny (1998), La bestia nello spazio (1980), The Bloody Ape (1997), The Geek (1971), Breeders (1986), Jack Frost (1996), Night of the Demon (1980), Possession (1981).
“Zavallı kadınlar” tabirini sevmesem de ilginç bir yazı olmuş. Kadınları “kullanmak” sadece sinemanın vazgeçilmezleri arasında değil ne yazık ki.
“Zavallı kadınlar” tabirini sevmememiz gerekiyor zaten. Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi kullanılma amacı tamamen ironik. Sinema ve Kadın gibi engin bir mevzuya “öteki” ucundan dokunmaktı niyetim. Sonrasında yazdıklarınıza katılıyorum.
Yeşilçamdan nadide bir örnekte ben vereyim…
Bir Zamanlar Amerika’daki tecavüz sahneleri de ilginçtir.
ama Postacı Kapıyı 2 Kere çalar nerden baskan tecavüze girmiyo yine ya.. bilemedim.. A History of Violence’daki seks sahnesine çok benziyo
En ilginç sevişme sahnelerinden biri (küçükken maalesef hafızalarıma kazınan) Isabelle Adjani’nin, Possesion’daki sahneleriydi. Ayrıca The Enitiy ve Evil Dead irite edici sahnelerdi. Ama maalesef çoğu filmde kararından bırakılmıyor bu sahneler…
Yazinin her satirina imzami atarim. Ama ben listeye La bestia nello spazio 1980 eklerdim. Entity bende en gergin sahnelere sahip evet film bayiyor ama o sahneler bence iyi cekilmis…
Bence unutulmuş iki önemli sahne var. Birincisi, kesinlikle Cannibal Holocaust filminin sonlarındaki ‘Buluntu Film’ kısmındaki tecavüz sahnesidir. Yamyamların yaşadığı bölgeyi gezerken ekip arkadaşlarıyla birlikte yoldan çıkarak sonunda da yamyamların gazabına uğrayan o kadının kol ve bacaklarından tutularak yerden havaya kaldırılması ve ardından da ırzına geçilmesi sahnesi de en az ‘beslenme’ sahneleri kadar vurucudur. Bir diğer sahne ise pek tecavüz sahnesi sayılmasa da gariplikte hiç de geri kalmayan ‘Rosemary’nin Bebeği’ filmindeki sahnedir. Aldığı ilacın etkisiyle bayılan kadınla, içine şeytan giren kocasının sevişmeleri de bence bu listede bir yeri hak ediyor.
Evil Dead remake geliyor ya, bakalım orada, bu “malum” sahne nasıl olacak…
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Empfohlen: 8 kişi ona tecavüz etti, seks kölesi gibi kullanıldı - ünlü oyuncunun yaşadığı korkunç olay
Falls die Wiedergabe nicht in Kürze beginnt, empfehlen wir dir, das Gerät neu zu starten.
Videos, die du dir ansiehst, werden möglicherweise zum TV-Wiedergabeverlauf hinzugefügt und können sich damit auf deine TV-Empfehlungen auswirken. Melde dich auf einem Computer in YouTube an, um das zu vermeiden.
Dünya yıldızlarının yaşam, yaratıcılık ve başarı hikayeleri! Kanalımıza abone olmayı, videolarımızı beğenmeyi, paylaşmayı ve yorum bırakmayı unutmayın!


Babasıyla kocasını yatakta bastı ve babasının olaya cevabı oyuncuyu şok etti - film gibi olay
8 kişi ona tecavüz etti, seks kölesi gibi kullanıldı - ünlü oyuncunun yaşadığı korkunç olay
Baş örtüsü ile porno filminde oynadı, Lübnanın istiklal marşı'nı bedenine tattoo yaptı - Mia Khalifa
Bei dem Versuch, Informationen zum Teilen abzurufen, ist ein Fehler aufgetreten. Versuche es bitte später noch einmal.
8 kişi ona tecavüz etti, seks kölesi gibi kullanıldı - ünlü oyuncunun yaşadığı korkunç olay von Yıldızların Dünyası 1.180 Aufrufe
0:02 / 6:04 • Vollständiges Video ansehen Live

sıralama şekli
alfabetik
yeniden eskiye
dolu dolu


gündeminizi kişiselleştirin:



#spor




#siyaset




#anket




#ilişkiler




#ekşi sözlük




#yetişkin




#troll







şükela: 
tümü
|
bugün









(bkz: fatmagül'ün suçu ne ) dizisindeki tecavüz sahnesini izledikten sonra üzerine biraz düşündüğüm liste..gerçekten bu ülkede tecavüzün ya ne olduğu bilinmiyor yada yönetmenler ve senaristler yada bunu canlandırması gereken her kimse hiç bu işe kafa yormuyor..daha öpüşmenin bile sahnelenemediği güzel ülkemizde, tecavüz sahnesini hala çekemiyor olmak pek şaşılası birşey olmasa gerek.. benim listemin başını, monica bellucci 'nin oynadığı irreversible çeker...


bu başlığı açanın annesinin yaşamasını istemediğim sahnelerdir. isteyenler de olur yalnız. sen başlığı aç yine ama bil yani


birinciliği irreversible'ın alması gereken sıralama ama oturup şuraya on tecavüz sahnesini sıralayanın akıl sağlığından şüphe ederim


kötü bir fiilin iyi bir sahnesi olamaz diyerek katıldığım anket. bi siktirin gidin amk.


neye göre sıralıyorsunuz söyleyinde bizde ona göre izleriz bundan sonra...............k


iyiden neyin kastettiğinin açıklanması gereken liste. en mide bulandırıcı, ruh karartıcı, insanlıktan tiksindirici olmasını kastetmiyorsanız bu işte bir terslik var. en iyi cinayet sahnesi bile bu kadar tepki çekmez. seri katillerin bile zaman zaman bir mantığı olur, bir derdi vardır da korku, nefret ve saygı karışımı his uyandırabilirler. ama tecavüz güçsüzlüğün zorbalıkla ve şiddetle kamufle edilmeye çalışılmasından başka bir şey değil. ve bunu da beğenen var iyi mi??


tecavüz izlemeyi seven arkadaşlara ithafen. +21 [ http://m.liveleak.com/view?i=d16_1422559252 } bu videoyu izleyip uygularsanız insanlığa katkınız artabilir. duyarlı arkadaşlardan özür diliyorum şimdiden.


anketine ,merakina, arastirmana sokayim dedirten cibiliyetsiz baslik.


böyle bir başlık açabilmek için ne kadar iğrenç bir yaşam sürmüş olmak gerekir bilemiyorum. insanların sahteleri dolaşıyor her yerde ve en aşağılık olanlar ne yazıkki yüzsüzlükleriyle gurur duyanlar oluyor. böyle bir şeyin övülür bir tarafını bulan ruh hastalarının aynı eyleme maruz kalmalarını diliyorum. daha önceden de dediğim gibi ben hümanist birisi değilim..


ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.


HABERLER Yazarlar Ömür GEDİK En iyi tecavüz sahnesi hangisi?
Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi
Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi
© Copyright 2022 Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş
Baksanıza, son günlerin en önemli konu ve sorularından biri de şu: “Fatmagül’ün Suçu Ne”deki tecavüz sahnesinde hangisi daha başarılı... Beren Saat mi, Hülya Avşar mı? Uçankuş’un yaptığı ankette Beren Saat açık ara önde gidiyor. Ben her ikisini de izledim. “Fatmagül’ün Suçu Ne” adlı filmde Hülya Avşar’ın tecavüze uğradığı sahne kısa kesilmiş, bu etkiyi azaltıyor. Ama kısa olmasına rağmen sert ve çarpıcı bir tecavüz sahnesi bu izlediğimiz. Adamların koyun boğazlar gibi Fatmagül’ün üzerine çullanmalarındaki tokat etkisi ve gerçeklik duygusu yadsınamaz. Kanal D’de yayınlanan “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisinde ise Beren Saat’in tecavüz sahnesi için belli ki uzun süren bir çekim yapılmış. Evlilik yüzüğüne, göğüslere ve Beren’in kocaman açılmış gözlere zoom yapılarak sahnenin etkisinin artırmayı başarmışlar. Ama gece çekimleri sanki bir şeyleri gizler gibi. Film versiyonunda gün ışığındaki gerçeklik karanlık ortamda yerini gizeme bırakmış. Sinemada daha rahat davranıldığı ortada, televizyonda ise böyle bir sansür gerekli. Ama tecavüz denince benim aklıma hemen Gaspar Noe’nin “Irreversible” adlı filmindeki o meşhur sahne geliyor. Bu Fransız filmi Monica Bellucci’nin 9 dakika süren, son derece rahatsız edici tecavüz sahnesiyle (bu sahneyi izlerken kusanlar olduğu biliniyor, dayanamayıp salonu terk edenler de) sinema tarihine damgasını vurmuştur. Tecavüz sahnesinde nasıl oynanırın iyi bir örneğini görmek için bu rolde Monica Bellucci’yi bir izleyin derim. Dayanabilirseniz tabii...
Önce Melis Alphan’ın babasının ardından yazdığı o duygu yüklü yazı. Sonra da Haluk Bilginer’in “babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım yavşaklığına inanmam, babam ölse sahneye çıkmam” açıklaması. Şov devam etmeli lafı sadece şarkılarda güzel, o da Freddie Mercury söylerse. Bilginer’in “yavşak” kelimesi dışında tüm dediklerine katılıyorum. Baba, anne bir kere ölür, oyun ise istenirse her gece oynanır. İnsana canının acısını yaşatmayacaksa, ben neyleyim öyle mesleği, öyle sanatı! Sizi bilmem ama ben babası, annesi yeni ölmüş birini sahnede rol yaparken görmek istemem. “Babam ölse sahneye çıkarım” diyeni de ayıplarım, buz gibi soğurum.
İzmir’deki tek hayvan hastanesi olan Konak Hayvan Hastanesi, 5 veteriner, 2 ambulansıyla tam donanımlı bir merkez. Ama gelin görün ki burada işler yarım yamalak yapılıyor. Bu hastane hafta içi 08.30-17.00, hafta sonu ise 08.30-12.00 saatleri arasında açık. Peki nerede 24 saat hizmet? İki barınak kuran ve üçüncüsü için uğraşan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 24 saat hizmet veren bir hayvan hastanesinin olmaması kabul edilebilir bir durum değil. İzmir belediyesinden 5199 no’lu kanunun 15. maddesine uymasını ve 24 saat açık bir hayvan hastanesi için gerekenleri yapmasını bekliyorum.
Neymiş? Spor yapman değil, yaptığın spor önemliymiş. Spor dallarına popülaritelerine göre prim veriliyormuş. İlginin az olduğu bir sporda aldığın başarının pek de bir değeri yokmuş! Nereden mi çıkardım? Dünya ikincisi olan 12 Dev adamın kişi başı ödülü 2.1 milyon lirayı bulmuşken, halterle dünya şampiyonu olan Nurcan Taylan 1000 altın aldı. Twitter’da konuyu tartışmaya açtığımda en sık okuduğum cevap şuydu: Halterle basketbol bir mi, popülariteleri farklı! Doğrudur, farklıdır tabii, ama ‘dünya şampiyonluğu’ denen unvan t
Kızıl Saçlı Güzele Anal Sex Zorla
Otobüsde Tacizler Porno Şikişi
Sexs Zoo Porno

Report Page