Bir Şeye İhtiyacı Olan Daha Büyük

Bir Şeye İhtiyacı Olan Daha Büyük




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Bir Şeye İhtiyacı Olan Daha Büyük

Ana sayfa / Spiritüel / Hayatının Bu Gezegende Daha Yüksek Bir Amacı Olduğunun İşaretleri

30 Kasım 2021 tarihinde yayınlandı Spiritueller.net tarafından

Tüm hakları saklıdır © 2022 Spiritueller.Net .
Sitemizde Daha iyi Vakit Geçirebilmeniz için Tarayıcı Çerezleri Kullanmaktayız Çerezler ve Gizlilik Politikamız Anladım
Hiç kaderinde daha büyük bir şey varmış gibi hissettin mi?
Hayatımızda, bizi aşan ve tanımlamaya çalıştığımız şeylerin olduğunu hissettiğimiz belirli anlar vardır. Bazen bu duygular hayatımız boyunca bizi takip eder ve çoğu bilmeden rutinlerimizden çok daha büyük bir amaca yöneliktir.
Üzücü olan şu ki, çoğu insan ilerlemek, risk almak, maceralara atılmak, yeni yerler keşfetmek ve yeni insanlarla tanışmak yerine sürprizler yaşamadan günlük hayatını yaşamayı tercih ediyor.
Bir nedenden dolayı, bu tür şeylerden etkilenmezler! Belki meşgul olduklarından ya da sadece istemedikleri için. Ama bir şekilde, daha yükseği hedeflememizi sağlayacak olan potansiyelimizi keşfetmemiz önemlidir.
Burada sana bu dünyada iz bırakman gerekip gerekmediğini gösterebilecek bazı işaretlerden bahsedeceğim.
Vizyonerler, vizyonlarını dış dünyadan veya insanların onlara anlattıklarından almazlar. Vizyonları, kendilerine en doğal görünen şeyi oluşturmak için içsel bir aktarımdan gelir. Oluşturmaları gereken şeyler hakkındaki bu “bilgi” evrene anlam ve değer katar. Buna sezgi veya derin inanç diyebilirsin.
Ancak, Dünya’da büyük şeyler yapman gerekiyorsa, bu bilgi kendini göstermeye ve sana ne istediğini söylemeye devam edecektir.
Dünyada inişler ve çıkışlar olabilir, ama sen, her durumda bardağın dolu tarafını görmeyi tercih edersin. Hayatında kendini çaresiz hissedebileceğin veya etrafında olup bitenleri kontrol edemediğin zamanlar vardır.
Ancak, işler biraz karmaşık olsa bile, bu felaketin ortasında bir yerlerde her zaman umut ışığını görürsün. İnsanlar genellikle yeni fikirler için senden tavsiye alırlar ve böylece herkesin geleceğini iyileştirirsin.
Hayatta büyük şeyler başaran insanlar, sevdikleri şeyleri yaparak başlarlar ve sonunda yaptıkları işi severler. İşlerini o kadar çok seviyorlar ki bazen karşılık bile beklemezler. Yaptıklarının gelecekte onlara çok büyük miktarda geri döneceğini bilirler.
Sana emanet edilen her görev, senin için bir tutku olur. Çoğu kişinin nefret edeceği görevlerde bile, onu sevmenin bir yolunu bulursun.
Çok tutkulu ve şefkatli birisin. İnsanları önemsiyorsun ve onlara yardım etmek için elinden geleni yapıyorsun. Hayatta sevdiğin şeyler senin için paha biçilemez ve bu yüzden karşılık beklemeden yardımını sunuyorsun.
İnsanları gülümseterek, onlara yeni ve harika şeyler öğreterek, çevrendeki dünyaya ilham vererek zaten bu dünyadaki büyük amacından birini yerine getiriyorsun.
Hem başkalarının hem de tüm dünyanın duygularını aynı anda hissedebilirsin. Tüm bu duyguları anlama ve analiz etme yeteneğinle empati kurmak zordur. Bazen paylaşmak istediğin düşünce sayısından bunalmış hissedebilirsin.
Yine de, en çok ihtiyaç duydukları anda hem arkadaşlarının hem de gezegenin yanındasın. Ayrıca ihtiyacı olan birine yardım etmek için her şeyi bırakmak istediğin zamanlar bile olabilir.
Bazen projeleri yarım bırakırsın. Onları bitirmek istemediğin için değil, sadece yaratıcı yönünü yeniden canlandırmak için doğru anı veya doğru ilham kaynağını beklediğin için.
Mükemmelliği seviyorsun. Yaptığın her şeye tüm kalbini koyuyorsun. Bu inanılmaz şeylere yol açabilir!
Çoğu zaman başkaları için çalışmaktan hoşlanmazsın. Becerilerini daha iyi ve daha büyük ölçekte kullanacağını düşünürsün. Bu, günün sonunda hayal kırıklığına uğramana neden olabilir çünkü dünyaya çok daha anlamlı bir şekilde katkıda bulunacağını biliyorsun.
Ne yaparsan yap, her zaman daha fazlasını yapmak zorunda hissedersin. İşinde, yaşamında ve yaptığın her şeyde en iyisi olmak istersin, çünkü yapmazsan hiçbir şeyi başaramamış gibi düşünürsün. Sıradanlığa razı olmuyorsun ve statüyü kabul etmiyorsun.
Çoğu insan, hayatlarının en kötü zamanlarına odaklanırken, sen her zaman her şeyin yoluna gireceği hissine kapılırsın. İşler istediğin gibi gitmese bile, iyi şeylerin ortaya çıkacağını biliyorsun.
Yeni şeyler öğrenmek, hayatını daha iyi bir şekilde yaşamanı sağlar. Başkaları böyle bir durumu gülünç olarak görse de, sen onu bir öğrenme deneyimi olarak görüyorsun, bu da seni düşündüğün her şey için ideal aday yapıyor.
Diğerleri düşünmeye çalışırken fikirlerinin kaybolduğunu görür, ama sen fikirlerinin zihninde birikmeye devam ettiğini görürsün.
Tabii ki, bu inanılmaz, ancak ilhamın içinde kaybolmamalısın. Aynı anda birkaç harika fikre bağlı kalırsan, hızla gelişeceksin.
En iyi fikirlerine odaklanmayı asla kaybetmezsin. Zihnimiz genellikle birçok fikirle çevrilidir, ancak başarılı insanlar önceliklerini ayırt edebilirler, boş şeylere zaman harcamak yerine önemli olanlara odaklanırlar.
Bu, değişiklik yapmak için burada olduğunun kesin bir işaretidir. Karşılığında hiçbir şey beklemeden diğer insanlara yardım etmek için kendi yolunun dışına çıkma cesaretine sahip olmaktır. İyi işler yap ve senden daha az şanslı olan insanlara yardım et. Başkalarının hayatlarında bir fark yaratarak dünyada bir iz bırakabilirsin.
Büyük liderler, düşünürler, girişimciler ve oyunun kurallarını değiştiren kişiler başarısızlığı kucaklar ve hatalarından ders alır. Acı bir gerçek ama hayatta risk almazsan asla büyük zirvelere ulaşamazsın.
Ruhumuzun heyecanını dinlememize izin verirsek, hepimiz harika şeyler yapabiliriz. “Mükemmel zamanlama”yı bıraktığımızda ve “çok geç”in mevcut olmadığını fark ettiğimizde, bu gerçekliğin harika bir yükselişe dönüşmesine izin vermek daha kolay hale gelir.
Hayatında seni daha büyük bir şeye çağıran başka hangi işaretler gördün? Yorumlarda benimle paylaşabilirsin.
Spiritueller.net websitesinde yayınlanan makaleler bedensel ve zihinsel sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis koymaz, tıbbi tedavi önermez ve varsa maddi bağımlılıklar için psikolojik çözümler sunmaz. Sağlık alanındaki sorunlar için Aile hekimine gidilmesi, okuyucunun sorumluluğunda olan bir konudur.

Facebook hesabınızla yorum yapın, daha çabuk onaylansın!



Bir blog için yorum yazdı. 12 Haziran '16 00:31





Bir blog için yorum yazdı. 15 Mart '16 09:36





Bir blog için yorum yazdı. 07 Haziran '16 11:08





Bir blog için yorum yazdı. 21 Mart '16 18:19





Yeni bir blog ekledi. 08 Mayıs '16 23:53




“ Zenginlik çok şeye sahip olmak değil, az şeye ihtiyaç duymaktır” Bu kural “ Charlotte “ kuralı imiş. Charlotte adında bir Fransız kız sadece sahip olduklarıyla yaşamayı denemiş ve ihtiyac ı olmayan eşyalarını dağıtarak minimalist bir hayatı tercih etmiş. Ve böyle çok daha mutlu olunabileceğini öğretmiş etrafına. 


Sadece sağlıklı ve mutlu olmanın huzuruna varmak ve basit yaşamanın kolaylığı aslında yaşamı kolaylaştıran değerler. Hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu şu son yaşadığım günler bir kere daha hatırlattı bana. Hakikaten sağlık olmayınca diğer sahip olunanların hiçbir değeri kıymeti yok. 


Ne olası zenginlikler, ne yaşanılası aşklar, dünyayı dar eden ayrılıklar, üzüntüler, çekememezlikler, neyi paylaşamıyorsak onlar sağlıksız bir yaşam sürerken ne kadar kıymetli olur ki yaşamımızda. 


Bitmek bilmez ihtiraslar, sonu gelmeyen beklentiler, yerine gelmeyen hayaller peşinde koşmaktan bugünümüzü yaşayamaz olduk hepimiz. Sahip olduklarımızın değerini bilerek ve bunun da tadını çıkararak yaşamayı öğrenmemiz gerek artık. Olamadıklarımızın ya da olamayacaklarımızın da sıkıntısına ayıracak zaman yok, çünkü hayat çok kısa. Yarın hayatta olacağımız bile belli değil. Beklentilerimizi yüksek tutarak eğer olmazsa bunun stresini de çekerek yaşamı zehir etmenin ne gereği var. 


Evlerimize bakacak olursak, ne kadar çok eşyaya sahip olduğumuzu görürüz. Belki de bunların çoğu gereksiz, olmasa da olur kabilinden, kabul edelim ki gereksiz eşya kalabalığı içinde yaşıyoruz. Doldurmuşuz evleri, sıkışmışız dolu evlerin içinde, önceki eşyadan vazgeçmeden. Dolaplarımız kıyafet dolu, raflar ayakkabı, her modadan her renkten almışız diğerleri eskimeden. Hiçbirisinden vazgeçmek istememişiz. Moda denen canavarın cazibesine kapılmaktan alıkoyamamışız kendimizi. Yeni ne çıkarsa almak istemişiz. Sahip olduklarımızın yarısından fazlasına ihtiyacımız yok aslında, bu fazlalıklar bize seçim zorluğu getiriyor. 


Halbuki bu kadar kalabalığın arasında yaşamadan sadece ihtiyacımız olanlarla günümüzü geçirmek, onlara harcanan paralarla daha keyifli bir hayat sürmek elimizde. İhtiyacımız kadar kozmetik, lazım olacak kadar kıyafet, rahat geçindirecek muhtaç etmeyecek kadar para, keyifli geçirilecek saatlere sahip olmak ve ihtiraslardan sıyrılmak esas alınmalı artık. Bizim kullanmayıp bir kenara attıklarımıza ihtiyacı olan ve sahip olamayan bir sürü ailenin olduğu gibi. 


Küçük şeyleri dert etmeden, kusursuz olamayacağımızın farkında olarak başka pencerelerden kendimize bakmak ve geçmiş hatalarla barışarak, sorgulamadan yaşamın keyfine varmak yaşamımızın en büyük temeli olmalı. İçinde bulunduğumuz anı yaşamayı öğrenmeliyiz. 


Küçük şeylerle mutlu olmayı bilmeli, sevgiyi yaşamalı ve yaşatmalı, en güzeli bilgeliğin ve erdemin peşinde olmalıyız. 
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
Bence de, en büyük ve vazgeçilmez ihtiyacımızı "erdemli bilgelik" yapmalıyız. Sahip olmanın sınırı yok; üstelik sahiplik bilgece kullanılmadığında mutluluk yerine huzursuzluk nedeni olur. erdemli bilgeliğin de sınırı yoktur; fakat onun sayesinde mutluluk insanın soy adı olabilir...
Sahip olduklarınla yetinebilmeyi bilmek en büyük meziyet. Ayrıca,sağlık en büyük zenginlik. altı ayda bir evde büyük bir tasfiye yapıp lazım olmayıp da dolapları işgal eden malzemeleri ayırıp, ihtiyacı olanlara yönlendirmeye çalışıyorum. Özellikle Buca'da öğrenciler çoğunlukta olduğundan, halılar, mutfak eşyalarının fazlaları onlara gidiyor. Kıyafetler de muhtara. Nasıl rahatlıyorum anlatamam. Her şeyden öte ruhen. yüreğine sağlık arkadaşım. Oğlunun sağlığı iyi mi? İyilik dileklerimi sunuyor. Kaleminin ışıltısı daim olsun diyorum. Sevgilerimle.
' Zenginlik az şeye ihtiyaç duymaktır.' Çok ilginç, bir o kadar da farklı bir yaklaşım. Ancak hayatın gerçekten farkında olanların geliştirebileceği özgün bir yaklaşım Şükran hanımcım.
Yazınızdan sağlık sorunlarıyla uğraştığınıza dair bir izlenime kapıldım. Nedir problem? Önemli bir durum var mı? Eğer öyleyse durum, geçmiş olsun. En kısa sürede sağlığınıza kavuşmanızı dilerim.
Cemce sevgilerimle...
Hayat felsefem hep sevgi üzerine kurulmuştur. sevginin olmadığı yerde, ne sağlık nede huzur vardır. İnsanlarımız o kadar hırslı bir yaşam yaşıyorlarki... Sanki kefenin cebi var. Sevgilerimle..kocaman öptümmm

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..

Tarih: 19.05.2008 - 00:00 | Güncelleme: 31.10.2019 - 14:38
Yorum yapmak için giriş yapın
veya kayıt
olun

-  Ve ters bir değerlendirme ile hak dinleri inkâr yoluna sapıyorlar. Bu iddiaya karşı ne dersiniz?
Bu iddia aslında bir felsefeciye aittir. Ben onu ve düşüncelerini burada sıralayacak değilim. Sadece bazı saf zihinleri bulandırabileceği ihtimaliyle konuyu kısaca değerlendirmekle yetineceğim.
Soru sahibi, insanın aciz bir varlık olmasından yola çıkıyor. Burada biraz duraklayalım ve “olmak" kelimesini “yaratılmak” şeklinde düzelterek konuya devam edelim. Eğer “yaratılma” insanın kendi elinde olsaydı, aciz bir varlık olmak yerine aslanlar gibi güçlü, kuşlar gibi yükseklerde uçan bir canlı olmayı tercih edecek ve yanılacaktı. Tercih ona bırakılmadığına göre insan kendi kendine var olmamış, yaratılmıştır.
Bir buçuk milyonu aşkın canlı türü içinde en şerefli ve en üstün varlık olan insanın, böyle en aciz ve muhtaç bir mahiyette yaratılmasındaki İlâhî hikmeti kavrayabilmek için, hayalen maziye gidelim ve kâinatın yaratılış safhalarını özet halinde şöyle bir düşünelim:
Dünya sarayının inşasına başlanıyor. Buharımsı bir madde gittikçe her tarafa yayılıyor, genişliyor, yükseliyor, soğuyor, katılaşmaya yüz tutuyor.
- Ve melekler âlemi, işin sonunun nereye varacağını merak ederek bu garip icraatları seyre koyuluyorlar.
- Bu faaliyetlerin sonunda ortaya bir güneş çıkıyor. Ondan kopan muhteşem bir lav parçası, güneşten belli bir mesafeye kadar uzaklaştıktan sonra yolculuğunun yönünü değiştiriyor. Gitgide daha fazla uzaklaşması beklenirken, Güneşin etrafında dönmeye başlıyor. Bir süre sonra o ateş parçasının büyük çoğunluğu okyanuslar, denizler, nehirler halini alıyor.
- O korkunç ateş parçasının muhteşem okyanuslara dönüşmesini melekler âlemi hayretle seyrediyorlar.
- Derken, o ateşin bir kısmı, kara haline geliyor; onda bitkiler boy gösteriyor, ormanlar teşekkül ediyor. Yakıcı ateşten yanıcı ormanların çıkması da büyük bir İlâhî mucize olarak seyrediliyor.
- Daha sonra hayvanlar âlemi yeryüzünde boy gösteriyor. Bütün hayvanlar, yüzlerine takılan bir çift göz vasıtasıyla görme mucizesiyle tanışıyorlar. Güneş ışığı bütün gözlere nüfuz ediyor ve onların görmelerini sağlıyor.
- Ve sonunda, her şeye muhtaç bir varlık olarak, insan yaratılıyor. Tâ ki, her şey onun imdadına koşsun, onun hizmetinde bulunsun. Ve o seçkin varlık, her şey ile Rabbini bilsin, O’nun hikmetini, rahmetini, kudretini tanısın; her şey için O’na hamd ve şükretsin.
İnsandan önce yaratılan milyonlarca tür canlıdan hiçbiri ne kendi gözlerini, ne güneşi, ne de bu iki varlık arasındaki yakın ilişkiyi bilemeden sadece yollarını görmekle, rızıklarını bulmakla yetiniyorlardı. İnsan ise kendisine lütfedilen akıl sayesinde güneşi de tanıdı, göz mucizesini de. Bu tanıma onun için ayrı bir imtiyazdı ve onu diğer bütün canlılardan daha üstün kılacak ve arza halife yapacaktı.
İşte insan bu büyük ihsan karşısında bütün ruhuyla ve kalbiyle Rabbine şükretmeye başladı.
Onu şükre sevk eden sadece görme nimeti değildi. Çevresindeki bütün canlılar, “Hava nedir?” “Atmosfer nedir?” bilmeden solunum yapıyorlardı. Emdikleri havanın ciğerlerine gittiğinden ve kanlarını temizlediğinden gafildiler. Onlar kanın da cahiliydiler, ciğerin de, havanın da. İnsan ise bunların üçünü de biliyor, düşünüyor, onlardaki İlâhî ihsanı tefekkür ediyor ve şükrünü artırıyordu.
Verdiğimiz bu iki örneğe daha nicelerini ekleyebiliriz. İnsanoğlu, bedenindeki bütün organları, onların görevlerini ve faydalarını, ruhuna takılan bütün duyguları, hayali, hafızayı, vicdanı biliyor ve onlara sahip olmanın manevî hazzını kalbinin tâ derinliklerinde hissediyordu. Ayrıca, gece ve gündüzden mevsimlere, çiçeklerden yıldızlara, atomlardan sistemlere kadar çevresini kuşatan bütün varlıkları ve hadiseleri idrak edebiliyor ve bu kabiliyet onu şükre ve hayrete sevk ediyordu.
Bütün bu olup bitenlere karşı kendisine nasıl bir görev düşüyordu? Bu sorunun cevabını her vicdan arıyor, her akıl düşünüyor ve merak ediyordu.
İşte, Allah’ın sadık elçileri olan peygamberlerin gönderilmesi ve hak kelamı olan kitapların indirilmesiyle bu merak izale ediliyordu. Ve insanın yaratılmasındaki temel gaye, şu ayet-i kerimede açıkça ifadesini buluyordu:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet -kulluk- etsinler diye yarattım.” (Zâriyat, 51/56)
Birçok tefsirlerde “ibadet” e “marifet” manası da veriliyor. Buna göre insanların ve cinlerin birinci vazifeleri “yaratıcılarını tanımak, ona iman etmek ve onun rızası dairesinde bir ömür geçirmek” oluyor.
İşte insanlar bu yaratılışları sayesinde vicdanlarının sevkiyle, iman ve ibadet ihtiyacını hissetmişler, bir peygambere kavuşamayanlar ise kendi akıllarıyla bu ihtiyaçlarını karşılama yoluna gitmişler ve bunun sonucu olarak da kendi yaptıkları putlara tapmaya başlamışlardır.
İddia edildiği gibi inanma ihtiyacının tek kaynağı, insanın kendi acizliğini görüp korkması ve sığınacak bir merci araması değildir.
Nur Külliyatında, “Fıtrat-ı beşeriyede (insanın yaratılışında) cemale karşı bir muhabbet, kemale karşı perestiş etmek ve ihsana karşı sevmek vardır.” (Lem’alar) buyrulur.
Bütün kâinattaki cemal, kemal ve ihsan tecellilerini kendi öz varlığımızda da açıkça seyredebiliyoruz.
Konunun başında güneşten ve gözden söz etmiştik. Örneğimizi de yine gözden verelim.
Göz çok “güzeldir” , çok “mükemmel” bir sanat eseridir ve insan için büyük bir “ihsan” dır. Göz örneğini diğer organlarımıza ve ruh dünyamıza taşıdığımızda insan varlığının “cemal, kemal ve ihsan” tecellileriyle âdeta kaynaştığını görürüz.
İşte ibadetin gerçek kaynağı, sanıldığı gibi sadece korku değil, insanın kendi varlığındaki bütün bu rabbanî icraatlara vakıf olması, onları tefekkür etmesi ve ruhunun derinliklerinde şükür ihtiyacı duymasıdır.
Korkunun da bu vadide ayrı bir yeri vardır, ama her şey ona bina edilemez.
İnsanın korktuğu en büyük hadise ölümdür. Bütün canlı türleri içinde hayat yolculuğunun ölümle sonuçlanacağını bilen sadece insandır. Bu bilgi ve bu korku, insanın ölüm ötesi bir hayata aday olduğunun ayrı bir delilidir. Ve korku hissi, insanın o ebedî âleme hazırlanmasını sağlayan büyük bir sermayedir.
Bu âlemde cemal ve celal tecellileri, gece ve gündüz gibi yan yana ve iç içedirler.
“Cemale muhabbet, celalden havf etmek (korkmak) ” büyük bir hakikattir. Yani, güzelliklere sevgi beslenecek, azamet ve kudret tecellilerinden ise korkulacaktır. Bu korku, Allah’a isyandan uzak yaşamanın ve ebedî saadete ermenin çok önemli bir esasıdır.
Bilindiği gibi insanın birinci görevi imandır; onu salih amel ve takva takip eder. Allah’a inanan kişi O’nun emirleri dairesinde hareket etmekle yani salih amel işlemekle cennete yöneldiği gibi, takva ile yani günahlardan sakınmakla da cehennemden uzaklaşır.
Korku hissi bunun için verilmiştir ve böyle değerlendirilmesi gerekir.
Bunun dışındaki mülahazalar insanın sönük aklının mahsulü ve işlediği günahların hesabını verme korkusundan kaynaklanan bir teselli arayışıdır.
Selam ve dua ile... Sorularla İslamiyet



Risale Sitemiz

Sorularla Risale




Video Sitelerimiz


İslamiyet Tv

Feyyaz Tv
Kuran Tv
Ehl-i Sünnet İnancı







Girit Adası ve Türklere Yabancı Olmayan Köyleri




Sosyal Normlar: Önyargılar, Etkiler, Tarih ve Örnekler




Patolojik Olmayan Narsisizm ve Duygusal Zırh




Adet Sancısına İyi Gelen Doğal Yöntemler




Çocuklarda Sevgi Eksikliğinin İşaretleri




Fazla Balık Yağı Tüketiminin Bilinmeyen Yan Etkileri ve Riskleri




Fantastik Türk Edebiyatının Gelişimi




Danimarkalı Bir Fizikçi Işık Hızını Nasıl Yavaşlatabildi?

Taze Teen Kanepede Yalama Ve Sert Sikişiyor
Tushy Gina Valentina Suprises Her Husband With Another Ass To Gape
Güney Hint Gizli Cam

Report Page