Ağzının Suları Akarak İçine Alan Hatun

Ağzının Suları Akarak İçine Alan Hatun




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Ağzının Suları Akarak İçine Alan Hatun
Something went wrong, but don’t fret — let’s give it another shot.

Twitter Linkedin Flipboard Linki Kopyala Yazı Tipi
Twitter Linkedin Flipboard E-posta Linki Kopyala Yazı Tipi
Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, ekonomik krizin yaralarının yavaş yavaş da olsa sarıldığını belirterek, piyasalarda hareketlenmenin başladığını söyledi. Şahenk, ‘‘Ama artık eskisi gibi ağzının suyu akıp da yeni işlere girmek yok’’ dedi. Garanti Bankası ve Dünya Gazetesi tarafından Bursa'da düzenlenen ‘‘Anadolu Sohbetleri’’ toplantısına katılan Şahenk, bir soru üzerine, Türkiye'deki ekonomik durumu değerlendirdi. Şahenk, son 1.5-2 yıldır çok kötü ekonomik koşulların yaşandığını, ancak, bu ‘‘felaketin’’ yaralarının yavaş yavaş sarıldığı bir döneme girildiğini kaydetti. Güvenin kaybolduğu bir ortamda ekonomideki en önemli unsurun, yeniden güven tesisi olduğunu vurgulayan Şahenk, şöyle konuştu: ‘‘Rakamlar, yavaş yavaş güvenin yerine geldiğini gösteriyor. Bu da bizlere umut veriyor. Rakamlar bunu gösterdiğine göre, geriye dönüş başladı. Ama, burada şuna dikkat etmemiz lazım. Bu, Türkiye‘nin eski krizlerde olduğu gibi bir anda düze çıkacağı bir kriz değildir. Yavaş yavaş sindirilerek çıkılacaktır. Büyüme, yavaş olacaktır. Geçmişte olduğu gibi kısa vadeli geçici tedavilerle çevrilen ekonominin dışına çıktık. Kalıcılık önemlidir. Onun için biraz sabredeceğiz.’’ Şahenk, piyasaların son durumunun sorulması üzerine de, ‘‘Piyasalarda hareketlenme başladı. Tabi, herkese göre tatmin edicilik değişir. Ama, ne olur biraz bekleyelim. Çok sığ ekonomik dönemden geçiyoruz’’ dedi. Doğuş Grubu’na ilişkin soruları da yanıtlayan Şahenk, grubun halen yatırımları bulunan sektörler dışında yeni girişimleri hedefleyip hedeflemediğine yönelik soruya, ‘‘Artık, dünya trendlerini incelememiz lazım. Dünyada herkesin daha etkin olduğu sektörlere uzun vadeli yatırım yaptığı bir dönemde yaşıyoruz. Eskisi gibi ağzının suyu akıp da yeni işlere girmek yok’’ yanıtını verdi. Doğuş Grubu'nun, bankacılık, gıda perakendeciliği, otomotiv, inşaat, turizm , medya sektörlerini kendine ana hedef çizdiğini anlatan Şahenk, bankacılık sektöründeki yatırımlarına ilişkin, ‘‘Bankacılıkta, Romanya'da büyüyoruz. Bunun yanı sıra Bulgaristan da bugünlerde çok detaylı baktığımız bir ülke. Ayrıca Kuzey Afrika‘da da bazı incelediğimiz yerler var. Bunu yakında göreceksiniz’’ açıklamasında bulundu. HESAP KİTAP YAPIYORUZ Şahenk, ilgilendikleri bankaların aktif büyüklükleri ve girişimlerin bu yıl gerçekleşme olasılığına yönelik soruyu da ‘‘Şu anda bankalarla ilgili rakamları veremiyoruz. Ekonomik olarak dünya gerçeklerine bakarak kendi içimizde aldığımız kararları uyguladık. Zannediyorum herkes, hesap kitap yapıyor. Artık kısa vadeli yatırım yok. Uzun vadeli var’’ şeklinde yanıtladı.
© Copyright 2022 Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş
Güncelleme Tarihi: Mayıs 25, 2002 01:40
Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberleri, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi http://hurriyet.com.tr ;Hurriyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez. Kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.


iOS Mobil Uygulaması
Android Mobil Uygulaması
Huawei Mobil Uygulaması




Gündem
Yazarlar
Dünya
Ekonomi
Yaşam
Spor
Siyaset
Bilim ve Teknoloji
Foto Haberler
Video Haberler




Cumhuriyet'in Egesi

Kitap
Cumartesi
Pazar
Kültür-Sanat
Koronavirüs
Hava Durumu



Bölümler

Astroloji
Bilim ve Teknoloji
Cumhuriyet Ege
Çalışma Yaşamı
Çevre
Çizerler
Dünya
Eğitim
Ekonomi
Gezi
Kitap
Konser
Kültür-Sanat
Otomobil
Pazar Yazıları



 

Piyasalar
Sağlık
Sinema
Siyaset
Spor
Tiyatro
Türkiye

Yaşam
Yazı Dizileri
Yerel Yönetimler




Bağlantılar

E-Gazete
Cumhuriyet Kitapları
Reklam
Künye
İletişim
Yayın İlkeleri
Gizlilik Politikası
Kullanım Koşulları

Çerez Politikası
Müşteri Aydınlatma Metni
İnternet Sitesi Üye Ve Ziyaretçi Aydınlatma Metni
Kamera İle İzleme Faaliyeti Hakkındaki Politika
RSS



Uygulamalar


Gazete Manşetleri

Hava Durumu
1 Dolar Kaç TL?
1 Euro Kaç TL?




Galeriler

Video Haberler
Foto Haberler




Yazarlar


Günün Köşe Yazıları
Spor
Konuk
Yaşam
Tüm Yazarlar





minesogut@gmail.com
Son Yazısı / Tüm Yazıları


Yanık saraylar
4 Ağustos 2021


Patron çıldırdı
30 Temmuz 2021


‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
28 Temmuz 2021


Vatandaşın evi
23 Temmuz 2021


Mültecinin evi
21 Temmuz 2021


 

E-Gazete
Cumhuriyet Kitapları
Reklam
 



Uygulamalar


Gazete Manşetleri

Hava Durumu



Galeri

Video Haberler

Foto Haberler






Bölümler

Astroloji
Bilim ve Teknoloji

Cumhuriyet'in Ege'si
Çalışma Yaşamı
Çevre
Çizerler
Dünya
Eğitim
Ekonomi
Gezi
Kitap
Konser
Kültür-Sanat
Otomobil
Pazar Yazıları
Piyasalar
Sağlık
Sinema
Siyaset
Spor
Tiyatro
Türkiye

Yaşam
Yazı Dizileri
Yerel Yönetimler




Künye
Yayın İlkeleri
İletişim
RSS



iOS Mobil Uygulaması
Android Mobil Uygulaması

Akbaba tuhaf bir kuştur. Hayatta kalabilmek için her şeyi yiyebildiği için tuhaftır. Ölüleri yer. Hareketsiz, inisiyatifsiz, reflekssiz yavaş canlıları yer. Yaralıları yer. Kokuşmuşları yer. Korkakları yer. Kendi varlığını sürdürebilmek için gözü döner. Gagası güçlüdür. Pençeleri büyük. Israrcıdır. Ve inatçı. Avının üzerinde takıntılı bir şekilde daireler çizerek döner. Eğer avı henüz canlı ve güçlüyse... Güçsüz düşmesini bekler. Sabırla bekler. Avı son gücüyle onu tepesinden kovalasa bile fazla uzağa gitmez; döner, hep geri döner. Akbaba, kanatlarının gölgesinde kalanları yıldırana kadar gökyüzünde döner de döner. Saatler, günler, aylar, yıllar, on yıllar boyu döner. Tepemizde şu an kocaman ve aç bir akbaba var. Besili ve iştahlı ve arsız ve ısrarcı. Ağzının suyu akarak üzerimizde uçuyor. Yakın tarihten aldığı cesaretle mevcudiyetimize parçalayıcı, koparıcı, didikleyici hamleler yapıyor. Herkesin hayalinde onu alaşağı edecek bir mucize. Mucize gerçekleşmezse, bu demektir ki akbaba daha yıllarca tepemizde. Bugün en olmadık insanların bile telaş içinde doğru yolu bulup “Oylar bölünmesin ” diye çağrı yapmaları bundan. Laiklikten, Cumhuriyetten o kadar kolay vazgeçilmeseydi; görünen köye kılavuz aranmasa; bulunan kılavuz da karga olmasaydı, bugün burnumuz ve ciğerlerimiz ferah, kalbimiz tertemiz olacaktı. Mevcut iktidarı sevmesek bile karşısına dikilip kendi doğrularımızı kendi dilimizle rahatça savunabilir, okyanus ötesinden yapılacak müdahalelere bel bağlamayıp kendi gücümüze güvenebilir olacaktık. Ama zaman denen o gaddar tanrı, bir musibetin bin nasihate bedel olduğunu maalesef kullarına unutturup durur. Bu unutkanlığın parsasını da hep akbabalar toplar. Yıllardır oyları taammüden bölenler, şimdi o oyları can havliyle yeniden bir araya toplamaya çalışıyorlar. Şuursuz bir korkusuzlukla destekledikleri iktidardan yine şuursuz bir korkuyla kurtulma telaşındalar. Bu sefer seçimlerimizi hayallerimiz için değil, korkularımız yüzünden yapacağız. Ki yaşadığımız yer, yeniden hayal kurabileceğimiz, doğrularımızı savunabileceğimiz medeni bir yer olsun. Artık akbabanın son beş günü. Avının da son beş günü. Bu beş günün nihayetinde akbaba, avına dalmayı ve onu paramparça yapmayı umut ediyor. Bugüne kadar yediklerinin tadı damağında. Eğer avı silkinip canlanırsa ve onu tepesinden kovalarsa olacaklara tahammül edecek bir hayvan değil. O yüzden hırçınlaştıkça hırçınlaşıyor. Onun son beş günü. Avının da son beş günü. O av ya gücünün farkına varıp akbabayı tepesinden savacak. Ya da yıllardır üzerine örtülü şuursuz o rehavete sarılıp ona yem olacak. Son beş gün. Her son bir başlangıçtır. Ama neyin başlayacağı, neyin sonlanacağına bağlıdır. 

Gündem "Evimizi bir çocuk mezarlığının ortasına nasıl kurabiliyoruz?" Mine Söğüt: Ortadoğu kendi çocuklarını yer, evini çocukların mezarları üzerine kurar
Cezaevine gireceğini duyuran Fatih Tezcan, IBAN numarası paylaştı: Kiralar, faturalar çok yüksek;...
Oryantal Didem: Para takarken göğüslerime dokunmaya çalışanların tacizine uğradım - Fotoğraf...
ASAL anketi: AKP'nin oy oranında yükseliş - Fotoğraf Galerisi
Yeni şafak yazarı: Bu paylaşımlar Gökçek’in peşini bırakmaz
TRT 1, iddialı dizisi için final kararı aldı - Fotoğraf Galerisi
Kulis | AKP'de İBB Başkanlığı için 3 bakan ve 5 belediye başkanının ismi geçiyor
Oryantal Didem: Para takarken göğüslerime dokunmaya çalışanların tacizine uğradım - Fotoğraf...
Demir Yumruk operasyonunda tutuklanan örgüt lideri Eryılmaz'ın hâkim Sazak ile sevgili...
Kulis | AKP'de İBB Başkanlığı için 3 bakan ve 5 belediye başkanının ismi geçiyor
Babacan'dan 'faiz indirimi' tepkisi: Bankalar mutlu; son dönemde, hiç...
Abdurrahman Dilipak: AK Parti içindeki 'FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’lilerin gazabı'na...
KYK yurdunda kalan tıp öğrencisi: Kendimi batık bir esnaf gibi hissediyorum
Ümit Özdağ: Erdoğan'dan sonra en iyi AK Partili Kemal Kılıçdaroğlu’dur
Kızılay'da görev alan 42 yöneticiye, üç yılda 35 milyon TL'nin üzerinde para dağıtılmış
AKP'li Şamil Tayyar: Faiz düştükçe ihtiyaç sahibi yüksek faizle borçlanıyorsa bir yerde sorun...
Abdurrahman Dilipak'tan AKP'ye 'Alevi açılımı' uyarısı
Sivrisineklerin insanları nasıl seçtiği ortaya çıktı - Fotoğraf Galerisi
Cumhuriyet yazarı ve edebiyatçı Mine Söğüt , çoğunluğu çocuk 54 kişinin hayatını kaybettiği Antep'teki canlı bomba saldırısına dair, "Ortadoğu kendi çocuklarını yer, evini çocuk mezarlarının üzerine dizer" dedi. “Biz evimizi bir çocuk mezarlığının ortasına nasıl kurabiliyoruz?” diye soran Söğüt, " Bu patlamalarda, bu savaşlarda gazetelerin yazdığı, televizyonların gösterdiği gibi, sadece ölüler hayatlarını kaybetmezler: Hepimiz, h ayatı toptan kaybederiz" dedi.
Mine Söğüt’ün Cumhuriyet’te “Biz evimizi bir çocuk mezarlığının ortasına nasıl kurabiliyoruz?” başlığıyla bugün (24.08.2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Bir çocuğun, diyor haberler, eline bir puset verilmiş, diyor. Pusette canlı bomba yeleği varmış, diyor haberler.
Çocuk kına gecesinin kalabalığına doğru salınmış, diyor haberler.
Onu salan iki kişi bir arabaya binip hızla uzaklaşmış, diyor haberler.
Puseti iten çocuk eğlenen kalabalığın içine dalmış, diyor haberler.
Pusetteki bomba patlayınca o da parçalanmış.
12-14 yaş arasında bir çocuk, diyor haberler.
Ama 16-17 yaşında da olabilir diyor haberler.
Bir bombayı, bir bombacı çocuğu ve o bombayla ölen birçok çocuğu tek bir paragrafta detay detay anlatıyor haberler.
Kayıp çocuklardan iştahla bahseden haberler.
Kaçırılan çocuklardan iştahla bahseden.
Savaş artığı çocuklardan iştahla bahseden.
Çocukların terör örgütleri tarafından canlı bomba olarak kullanıldığından ağzının suyu akarak bahseden haberler.
Patlamada öldüren de çocuk, ölenlerin çoğu da çocuk, diyen haberler.
Bu kelimeleri yan yana soğukkanlılıkla dizen haberler.
Önlerinde reklam, artlarında reklam.
Dönerken de vicdan ve akla ait ne varsa silkeler atar üstünden.
Bir kına gecesinde, en temiz elbiseleriyle, ortada koşuştururken ölen...
Ve geniş bir arazide küçücük mezarlara, öpülüp koklanacak bir bedenleri bile olmadan, yan yana gömülen onca çocuktan...
Bir insan köpeği ısırmışçasına, olayın haber değerinden öte bir değeri yokmuşçasına, burası Ortadoğu, burada böyle şeyler hep olurmuşçasına bahseden ve olayların önünü arkasını hâlâ reklamlarla bezeyen o haberlerden öğrendiğimiz şey bizi üzmez, eğitir.
Ortaçağın tam ortasında kendi zaaflarımız ve bağnazlığımızla sarmaş dolaş bir hayatı kanıksarız.
Ortadoğu kendi çocuklarını yer, evini çocuk mezarlarının üzerine dizer, der haberler.
Biz o haberleri dinleriz, o görüntüleri seyrederiz ve henüz hayatta olan çocuklarımıza sıkıca sarılıp sonraki habere geçeriz.
Hiçbir haber söylemesi gerekeni söylemez, vermesi gereken asıl haberi vermez.
Biz evimizi bir çocuk mezarlığının ortasına nasıl kurabiliyoruz, demez.
Terör örgütlerinin isimlerini arka arkaya sıralayan...
Politikacıların yakınlaşmalarıyla uzaklaşmalarını aynı puntolarla yazan... Rakamlarla ve planlarla ve kumpaslarla ve kıtalararası savaşlarla ve süper güçlerle ve süper güçsüzlerle donattığı makaleleri kursağımızdan ittire ittire içimize dolduran...
Kalbimizi şişiren, vicdanımızı körelten...
Bizi vahşete kanırta kanırta alıştıran o haberler.
Ne “Ben bugün şarkı söyledim siz insan öldürdünüz; ‘Biz’ ne biçimiz?” diye haykıran sanatçı arkadaşımla;
Ne de “Çocuklar öldü, ben reçel yaptım” diye koltuğa yığılıp kalan annemle alakadar olurlar.
Savaşın ortasına doğan çocukların bombalanıp şarkılarımıza, reçellerimize sıçrayan paramparça bedenleri, dünyanın bu çirkin hızını kesmeye yetmez.
Bu patlamalarda, bu savaşlarda gazetelerin yazdığı, televizyonların gösterdiği gibi, sadece ölüler hayatlarını kaybetmezler:

Körpe Kızlar Sikiş Izle
Taş Gİbİ Kadinlari Adamlar Sİkİcekler
Erotik Eski Porno Filim

Report Page