Aysel Götten Veriyor

Aysel Götten Veriyor




🔞 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Aysel Götten Veriyor
Something went wrong, but don’t fret — let’s give it another shot.

floodlar.com resmi Reddit hesabıdır.
Buradan döner rahat ol belki seni denemiştir ya da taşak geçmiştir kendince , niyetini ara ara flörtöz iltifatlara belli et buluşursan uğurlarken sarıl mutlaka bir kere öp yanaktan falan durmadan temas et , biz kimleri siktik bunu mu sikemeyecez kalk allahın aslanı hücum et o dişiye

Söyleşi 'Türkiye’de insanların yüzde 90'ı aynı şekilde sevişiyor’ Prof. Doğan Şahin: Erkekler görsel uyaranlardan, kadın güvenince daha çok etkileniyor
Ryan Giggs, eski sevgilisini çırılçıplak sokağa attı iddiası
Seks oyuncağından daha fazlası: Vibratörler çeşitli tedavilerde de kullanılabiliyor - Fotoğraf...
Mizgin Aydın 30 yıl sonra tahliye oldu
Berkin Elvan paylaşımlarını neden sildiği sorulan Mehmet Ali Çelebi: Ben cezaevindeyim, tweetleri...
Erdoğan’ın ziyaret ettiği cemevinin dedesi Hüseyin Öz: Film platosu gibi kullanıldık
AKP'li Tayyar: Bir vekil partisinden ayrılıyorsa vekilliği bırakmalı
Mizgin Aydın 30 yıl sonra tahliye oldu
İmam Halil Konakcı'dan 'İslami Dayanışma Oyunları'na tepki: Ya 'İslami...
12 Dev Adam, Ukrayna'yı farklı mağlup etti
Burak Özçivit ile Fahriye Evcen'den 'ayrılık' açıklaması - Fotoğraf Galerisi
Merdan Yanardağ'dan Muharrem İnce'ye yanıt: Seni iftiralarınla baş başa bırakıyorum
Sedat Peker cephesinden Aydınlık gazetesine sert yanıt: Pisliklerinizle ve kahpeliklerinizle...
Yeni Akit yazarı Dilipak: Faize, enflasyona karışan Allah para değerlerindeki oynamalara...
Berkin Elvan paylaşımlarını neden sildiği sorulan Mehmet Ali Çelebi: Ben cezaevindeyim, tweetleri...
Erdoğan’ın ziyaret ettiği cemevinin dedesi Hüseyin Öz: Film platosu gibi kullanıldık
Kahramanmaraş'ta aile katliamı; annesini, babasını ve iki kardeşini öldürdü!

Prof. Doğan Şahin , T24’e verdiği söyleşinin dün yayımlanan ilk bölümünde “aşk”ın neden tesadüf olmadığını anlattı. “Aşk, bir tamamlanma arzusudur” diyerek kimin, kime, neden âşık olduğunu karakterlerdeki arızalar üzerinden özetleyen Şahin, söyleşinin ikinci bölümünde dümeni cinselliğe ve aşk acısına kırıyor.  

Şahin, genel sekreteri olduğu Cinsel Eğitim ve Araştırma Derneği’nin (CETAD) Türkiye örneklemi üzerinde yaptığı araştırmaya göre kadınların cinsel bilgileri kocalarından öğrendiğini, erkeklerin de yanlış şeyler bildiklerini söyledi.

“Türkiye’de insanların cinsel hayatlarını filme alsan, yüzde 90'ının neredeyse aynı sırayla, aynı şekilde seviştiğini görürsün…” diyen Şahin’e göre “Birbirini gerçekten, sağlıklı bir şekilde seven iki insanın cinsel problem yaşama ihtimali yok gibidir.”

Aşk derken, bir ümitten bahsettiğinin altını çizen Şahin, “Günümüzde aşkı en çok bozan şeylerden biri kıymet vermemek” diyor ve aşk acısını, biten ilişkinin neden sonlandırılamadığını, terk edilmenin neden bu kadar acıttığını anlatıyor.

Aşk acısının tedavisi mümkün mü, sorusuna ise Şahin’in verdiği cevap net: “Mümkündür.”

Söyleşinin ikinci bölümü için lafı uzatmadan, sözü Prof. Şahin’e bırakalım. Buyrun. 

- Cinsellikte hayranlığın rolü ne? 

Bir şeyi ne kadar çok beğeniyorsanız onu yaşamaktan o kadar çok keyif alırsınız. Beğendiğiniz bir yerde olmak, mesela boğaza karşı kahve içmek daha keyiflidir. Bir kişiye ve onun bedenine duyduğunuz hayranlık, onu sevme isteğinizi de artırır. Çok güzel bulduğunuz bir dudağı öpme, mest olduğunuz bir beli sarma isteğiniz daha fazla olacaktır. Ancak öte yandan cinsel arzunun kendinden kaynaklanan bir kısmı da vardır. 

1- Bu kirazı görürüm, çok beğenirim ve canım bu kirazı yemek ister. 2- Acıkmışımdır, bir şey olsa da yesem, diye bakarım ve kirazı görürüm, yerim. İlkinde kirazı yememi sağlayan temel şey, kirazın güzelliği veya ona duyduğum arzu iken ikincisinde benim acıkmış olmamdır.

- Peki, kadınlar ve erkekler fizyolojik olarak nelerden etkilenir?

Erkekler, karşısındaki insanın kaşı, gözü, kalçası, göğsü gibi görsel uyaranlardan daha çok etkileniyor. Kadınlar için erotik uyarıda ise duygusal yakınlığın daha büyük önemi var. Kadın, erkeğe güvenirse uyarılabiliyor. Evrimsel açıdan bakarsak erkek, kadının doğurganlığına, kadınsa çocukları olursa kendilerine bakma ve sahip çıkma potansiyeline bakıyor.  

- Söyledikleriniz, tek gecelik ilişkiler için de geçerli mi?

Geçerli. "Bu adam arkamdan atıp tutmaz, az buçuk bir şerefi vardır" diye düşündüğü insanlarla daha rahat beraber olabilir. Ayrıca, erkeklerin uyarılmaları fizyolojik olarak çok daha hızlı olur. Cinsel aktiviteye girme aşaması hızlı cereyan eder ama herhangi bir engelleme ile karşılaştıkları zaman da çok çabuk geçer. Alev gibi, hızlı ateş alıp hızlı sönüyor. Kadınlar daha geç uyarılıyor ama uyarıldıkları zaman hemen geçmiyor, daha geç soğuyorlar.

- Sağlıklı cinsel ilişki ikisinin ortalaması mı?

Uyum iyi bir şeydir ama her şeyin ortalaması en uyumlu olan olmadığı gibi uyumlu olsun çabası renksiz bir şeye de dönüşebilir. İki taraf da her seferine çok zevk alacak, acayip orgazm olacak diye bir şey yok. “Bir sana, bir bana” da olabilir. Tabii ki erkekler, fizyolojik olarak demin aktardığımız gibi olmalarına rağmen tecrübe kazandıkça uzun süre uyarılmaktan da keyif almayı öğrenirler. Bunu kadınlarla paylaştıkça, beraber uyarılmışlık düzeyinde kalmanın orgazm kadar güzel bir keyif olduğunu gördükçe bir an önce orgazma gideyim sevdasından vazgeçerler. Erken yaşlarda erkek niyet etse bile kendisini hızlı zevk almak ve orgazm olmaktan alıkoymakta zorlanır. Boşalmayı kontrol edebilse bile ki öğrenmesi kolay bir şeyden bahsediyoruz, o yaşta hızlı boşalmayı tercih edebilir.  

- Erken boşalmayı kontrol edemeyen erkeğe ne öneriyorsunuz?

Bize gelecek. Yani, cinsel terapi eğitimi olan bir meslektaşıma. Terapi ile 8 haftada boşalma kontrolünü öğretiyoruz ve boşalmanın kontrolünü kişinin iradesine bırakıyoruz. Tedaviden sonra istediği sürede boşalmayı öğrenmiş bir insan haline geliyor.

- Kadınlar için süreç nasıl işliyor?

Boşalma ile ilgili yaptığımız şeyi özetleyebilirim ama yanlış anlaşılmalara çok müsait. Erken boşalan kişi refleks olarak, omurilikten boşalır. Biz boşalmanın beynin kontrolü ile olmasını sağlıyoruz. Korteksin kontrolüne veriyoruz ve beyin omuriliği kontrol eder hâle geliyor. Orgazm olamayan kadınlarda ise beynin aşırı kontrolü vardır. Onlarda da beyinden alıp, omurilikten boşalır hâle getiriyoruz. Çoğu seks terapisi gibi bu da 8 hafta sürüyor. Çözüm ne beyni ne de omuriliği tamamen yok etmekte değil, ikisinin de ayrı keyfi var. Vajinal, klitoral orgazmlar gibi… Hepsinin ayrı yeri var.

- Cinsel sorunların bir kısmı da öğrenilen geleneksel cinsel rollerden kaynaklanıyor. Kadınlar, cinsellikte neyi, nasıl öğreniyor?

Maalesef bu içler acısı bir durum. Biz CETAD olarak, Türkiye örneklemi üzerinde bir araştırma yapmıştık. Kadınlara, cinsel bilgilerini nereden öğrendiklerini sorduk. Evli kadınların çoğu "Kocamdan öğrendim" diyor. Bunun anlamı şu, evlenene kadar doğru düzgün cinsel bilgiye sahip olmuyorlar. Kadınların diğer bilgi kaynaklarını da büyük oranda aile ve akranlar oluşturuyor. Cehaletin kol gezdiği kaynaklardan bahsediyoruz. Yapılan araştırmada kocaya "Ne biliyorsun" diye sorunca, onların da sadece yanlış şeyler bildiklerini tespit ettik.

Saymakla bitmez. Mesela “Kadınlar, erkekler kadar cinsel istek duymaz”, hatta “Kadınların cinsel istekleri olmaz” zannediyorlar. Veya “Erkek, her zaman cinsel istek duyar” zannediyor. "E, kendine neden bakmıyorsun? 24 saat cinsel istek mi duyuyorsun?" diye sorunca "Bende olmuyor ama öyledir" diyor. 24 saat sürekli sekse hazır bir makineye inanıyor. “Kadın cinsel isteğini belli etmemelidir”, “Fazla ses çıkarmamalıdır”, “Seksi erkek götürmelidir” sanıyorlar. “Erkek, kadının ne zevk alacağını bilir” diyor, nereden bildiğini sorunca da "Ben bilirim, tahmin ediyorum" diyor. Kadınlar da kocalarından öğrendikleri için bunlara inanıyorlar. Erkeklere cinsel bilgilerini nereden öğrendiklerini sorduğumuz zaman cevap akranlar, ergenlikteki dergiler, internet, basın oluyor.

- Basından ne tür cinsellik haberleri takip ediyorlar?

Haydar Dümen gibi gazetelerde cinsel köşe yazanları...

- Türkiye’de cinsellik deyince akla düşen ilk isimlerden olan Dümen'in eksileri ve artıları ne?

Dümen'in cinselliğin konuşulmasında büyük bir rolü var ama yanlış konuşulmasında da bir o kadar rolü oldu. Aynı mitleri tekrar etti: “Bir kadın çok istekli olmamalıdır”, “Erkek her zaman isteklidir” vs. Düzeltmeye çalıştığımız önemli şeylerden bir tanesi de cinselliğin mizah ve alay konusu yapılmadan konuşulabilmesini sağlamak. Dümen, kişileri gülünç duruma düşürerek cevap veriyor. Örneğin, “Günde 3 kez cinsellik yaşıyorum" diyene "Sen azmışsın, seni teneşir paklar" gibi cümleler kuruyor.

- Pornografinin cinselliği yanlış öğrenmeye katkısı ne?

Önemli bir rolü var. Çünkü erkeklerin "İnternetten öğreniyorum" dediği bilgilerin çoğu pornografik yayınlar. Onlar da yalanlarla, yanlışlarla dolu.

- Erotizmi "emek ve sabır isteyen bir tutku kültürü" olarak tanımlayan Enis Batur’un sözlerinden yola çıkarsak, “Türkiye’de erotizmden öte pornografiye yatkınlık var” algısı ne kadar yanlış?

Cinselliği yemek yemeğe benzetirsek, mesela Türkiye’de ne kadar incelmiş bir sofra kültürümüz var ki? Cinsel arzular ne kadar arıtılmış, ne kadar incelmiş, damıtılmışsa o kadar keyif verici olur. Öbür türlüsü fizyolojik doyumdan ibarettir. “Eti önce şaraba yatıralım, defne yaprağı ile ovalım, çeşitli soslarla bezeyelim, 2 gün bekletelim” gibi bir kültürümüz yok ki. Mangala atıp yiyoruz. Olduğu gibi. Göçmenliğin bunda ciddi bir rolü var. 3 gün orada, 3 gün burada kalmaktan kaynaklanan “Geçerken alıp götürürüm” anlayışı var. Yerleşik hayata, incelmiş zevklere geç geçmemizin önemli etkileri var.

- Maddiyatı ve yerleşikliği sindiren insanların cinselliği daha mı oturaklı?

Öyledir, çünkü yerleşiklikle zevkler, süslemeler, bezemeler başlar. Bütün o jartiyer, dantel, ışık, perde vs. hep emek, bolluk, yerleşiklik ve vakit gerektiren şeylerdir. Cinsellik, acil bir durumla kesilebilecek, dar vakitlerde, kıtlıkta yaptığın bir şey ise “Hemen yapayım, bitireyim” istersin.

- Yan odada pornografi izlemek, dışarıda Madonna aramak veya yatak odasındaki suskunlukta dürüstlük yoksunluğunun etkisi ne?

Utanç çok yaygın bizde. Kadınlar cinsel arzuları olduğunu söylemekten, özel bir şey istemekten utanıyorlar. Sadece cinsellikte de değil, misafirliğe gidince “Bir karpuz kesin de yiyelim” demek görgüsüzlük sayılıyor. Dolayısıyla rutin neyse, geleneksel neyse ona uyum sağlamaya çalışan, kendi bireyselliğini bilmeyen, itaat üzerine dizayn edilmiş bir topluluktan bahsediyoruz.

Cinsellikte de bir tek kadın değil, adam da "ağzına al, yala" demeye utanıyor. Anadolu'da "Televizyon çıktı da dudaktan öpüşmeyi öğrendik" lafını duydum. Çünkü orada cinsellik, birleşmeden ibaretti. Neyse ki televizyon icat edildi ama o da başka bir çeşit tek tipleşme yarattı. Cinsellik şahsi bir şey olmasına rağmen insanların büyük çoğunluğu aynı dizgide sevişmeye başladı: Sevişme arzularını belirttikten sonra çift öpüşmeye başlıyor, öpüştükten sonra birbirlerini okşamaya başlıyorlar, kadınların göğüsleri okşanıyor, erkekler çok okşanmıyor, belki biraz cinsel organ okşanırsa okşanıyor, biraz ıslandıktan sonra da cinsel birleşme yaşanıyor. Bu standart sevişmedir. Her evde başka bir yemek görürsün, ama cinsel hayatlarını filme alsan, Türkiye’de insanların yüzde 90'ının neredeyse aynı sırayla, aynı şekilde seviştiğini görürsün. Kişiler konuşmadıkça, kendi arzularını söylemedikçe bundan pek matah bir şey çıkmaz.

- Yüzde 90'ın cinselliği konuşmadığı bir toplumda, aşka iyimser bakışınız ne kadar gerçekçi?

Ben bir ümitten bahsediyorum. Yoksa bir sürü arıza var. Herkes ya da insanların çoğu ideal aşk yaşıyor diye bir iddiam yok. Ama aşkın geçici olmak zorunda olmadığını, kaderinin her zaman giderek azalıp sönmek olmadığını söylüyorum. Aşk iyi bakılırsa, gereken özen ve kıymet verilirse giderek gelişir, güçlenir. Günümüzde neden böyle olmuyor çünkü insanlar ilişkiye ve birbirlerine çok yatırım yapmıyor, pek kıymet vermiyorlar. Aşkı en çok bozan şeylerden biridir kıymet vermemek. Bir insan kendisine yeteri kadar kıymet verilmediğini tekrarlayıcı bir şekilde algıladığı zaman aşk duygusunu sürdüremez.

- Peki, aşkta cinselliğin yeri ne? 

Önemli bir parçasıdır. İlişki sadece güven üzerinden de gelişebilir ama bu kişiler bağımlıdırlar. Aşk veya hayranlık yoktur, iki kişi birbirlerine mukayyet olurlar. Bazı insanlar da birbirlerini çekici bulabilirler, çok uyumlu bir cinsel hayatları olabilir. Bu da bir ilişki için çok da fena sayılmayacak bir zemin oluşturabilir. Ama bir ilişki sadece cinsel uyumdan ibaretse de tek bir ayak üzerine kurulu hiçbir ilişki çok sağlıklı bir şekilde ilerlemez. Bağımlılar bunu daha kolay sürdürürler. Ama sadece cinsel ilişkiliye dayanan beraberliğin ömrü, bağımlılığa dayalı bir beraberliğe göre daha kısa olur.

- Normal bir çift, âşıklar ama cinsellik uyuşmuyor. Bu kombinasyon ne kadar mümkün?

Zor. Birbirini gerçekten, sağlıklı bir şekilde seven iki insanın cinsel problem yaşama ihtimali yok gibidir. Çünkü sağlıklı sevginin içinde cinsel arzu zaten vardır. Birbirini cinsel nesne olarak, arzu nesnesi olarak algılamak zaten vardır. Şöyle çiftler çok geliyor mesela, "Doktor bey, biz birbirimize çok düşkünüz, çok seviyoruz. Cinsellik dışında hiçbir problemimiz yok." Hakikat şu: Bu kişiler kendilerini tanımıyor, ne yaşadıklarının farkında değiller. Biraz konuşmaya başlayınca bir sürü sorun olduğunu görürsünüz. Cinsel gelişimlerinde sorun olabilir, sevgi ile şehveti birleştirmelerinde sorun olabilir, birbirlerini anne, baba gibi algılamaya başlamış olabilirler ya da kırgınlıkla karşılaşıyorsunuz. Birbirlerine kızgınlıkları, hatta düşmanlıkları vardır mesela. Güvenmiyorlardır birbirlerine. Karşı tarafın varlığına, ilişkinin süreceğine, kendisini seveceğine, esirgeyeceğine, iyi günde kötü gününde yanında olacağına güvenmeyen insan, kendisini açamaz, duygularını bırakamaz, cinsel olarak uyarıya açık olmakta zorlanır. Sevişemez demiyorum ama kendisini bırakamaz. Kolay kolay da orgazm olamaz. Ortak bir hayat sürdüreceğinize dair hayalinizin gerçekleşme ihtimalini az görüyorsanız, o insanın sizi hayal kırıklığına uğratmasından korkuyorsanız, son derece uyumlu davranıp terki önlemeye çalışıyor olsanız da duygularınızı özgürce hissedip yaşayamazsınız.

- Anne, babaya aşklarını çözümleyemeyenlerin cinsel hayatı nasıl şekilleniyor?

Çocukluğumuzda ebeveyne âşık olmamız normal ve doğaldır ama sonra 6 yaş civarında geçer. Bunun geçmediği kişilere histerik diyoruz. Bunlar hala bilinçdışı bir biçimde erkekler annelerine, kadınlar babalarına âşıktırlar. Dolayısıyla bu kişilerin bir bölümü zaten cinsel aşk ile sevgiyi; şehvet ile şefkati aynı kişiye karşı hissedemedikleri için evlenemezler. Birilerine âşık olur ama ona cinsel arzu duyamazlar ya da cinsel arzu duyar hatta ilişki kurabilirler ama o kişilere de aşk hissetmezler. Öte yandan daha hafif durumlarda evlilikler, uzun süreli birliktelikler olur ama bunların da cinsel hayatları sıklıkla sorunlarla doludur.

En sık rastladığımız sorun bir süre sonra birbirlerine cinsel ilgi duymamaya başlamalarıdır. "Biz birbirimize severek evlendik, sonra cinsel arzu yavaş yavaş bitti. Şimdi bacı-kardeş gibiyiz. Ama ayrılmayız, çünkü birbirimizi çok seviyoruz" diyenlerin büyük bir bölümünü histerikler oluşturur. İki insan birbirilerinde çocukluklarında âşık oldukları anneyi ve babayı bulmuşlardır. Ancak bu benzeşme başlangıçta çok büyük ölçülerde değildir. Ama insanlar birbirlerini istedikleri kılığa sokma konusunda çok mahirdirler. Hele hele birbirlerini seven insanlar bunu çok daha iyi yaparlar. Annesinden nasıl bir muamele gördüğünü karşı tarafa öğretmeye başlar. Mesela adam der ki "Annem her sabah bana bir bardak süt ısıtırdı, çok güzel olurdu.” Kız da "İyi, ben de ısıtayım" der. Yavaş yavaş kader ağlarını örer. Önce süt, sonra çorba… Bir süre sonra adam, onu annesi gibi görmeye başlar ve annesi gibi algıladıkça da cinsel isteği azalır ve sevişememeye başlar. Çünkü araya suçluluk duygusu giriyor ve birbirlerini cinsel nesne olarak algılamamaya başlıyorlar.

- Çare sütü yapmaya reddetmekte mi?

O sütü yapmayacaksın! Sütü önüne bıraktığın gün, geçmiş olsun. Ama bu sadece bir örnektir. Karşınızdaki insanı anne, babanız yapmanın başka yolları da var. Bazen erkek, sözlü olarak söylemez ama kendisine eşyalarını toplamadığı, çoraplarını ortada bıraktığı için kızan bir annesi vardır. Evlenir ve anneyi eşinde bulmak için çoraplarını ortalığa bırakır. Eş de, normal olarak "Şu çoraplarını televizyonun üzerine koyma" demeye başlar.

- Peki, ilişki bitmesine rağmen sonlandıramayanların derdi ne?

Bir sürü farklı sebep söz konusu olabilir. Bağımlılık, korkular, hayatla başa çıkamama endişeleri, yalnız kalma korkusu...

- Suçluluk duygusunun nasıl bir rolü var?

Bazı insanlar, sevgiliyle beraber olmanın, ona "Hayat boyu seni seveceğim" sözü vermek olduğunu sanıyor. İnsanların hislerinin değişmeyeceğine dair vaatte bulunmuşlar gibi hissediyorlar. Duyguları değiştiyse de "Ben artık bir şey hissetmiyorum" demek, durumu kabullenmek istemiyorlar. Duygusal tutarlılığı sürdürmek çoğu insan için çok daha önemli.

- Duyguların değişme ihtimalini teslim ediyorsunuz, ama aşkta hayranlığın azalmasına karşı keskinsiniz. Çelişki yok mu? 

Aşk da tüm duygular gibi değişmemeye karşı efsunlanmış filan değildir. İyi bakmazsan, bozarsan azalır tabii. Ama azalmak onun kaderi değildir. Eğer ona iyi bakarsanız azalmak zorunda değil. Bunu biz azaltıyoruz çünkü bir sürü arızamız var. Her şeyi bozduğumuz gibi aşkımızı da bozuyoruz. Başka şeylere olduğu gibi, evinize bakmazsanız, dükkânınıza bakmazsanız, ortalığı bok götürür. İşine, iş yerine özen göstermeyen, evine de, eşine de pek bakmıyor. Hatta kendisine de pek bakmaz. Çünkü en temelinde kendini yeterince sevmemek, kendini güzel ve mutlu bir hayata layık görmemek vardır. Yarım saat uğraşsa, mis gibi pırıl pırıl yapacağı bir odayı, hayvan bağlasan durmaz şekilde tutan biri, kendisini de, mutluluğunu da, hayatı da önemseyemiyordur. İlişkisini de önemseyemeyecektir. Mesela bir çift geliyor, adam "Karımın duyguları azaldı, cinsellik de azaldı" diyor. Bakıyorsunuz, kendilerini salmışlar, saç baş dağınık, bakımsızlar, herhangi birinde sevişmek bir kenara öpüşmek isteği dahi bırakmayacak durumdalar. Sonra da diyorlar ki  "Beni eskisi kadar arzulamıyor." Arzulanacak hâl mi bırakmışlar, bunu düşünmüyorlar. 

- Ve vaktiyle birbirlerine âşık olan çift ayrıldı... Bu süreçte en sık duyduğumuz cümlelerden biri "Şimdi bir başkasıyla…"

- "Şimdi bir başkasıyla" cümlesinde cinselliğin ağırlığı, sizin için ne demek?

Erkekler sevdiklerinin bir başkasıyla cinsel yakınlığını, kadınlar ise duygusal yakınlığını daha acı verici olarak algılamak eğilimindedirler. Aslında ikisinde de ortak olan şey “özel” bir şeyin, mahremiyetin paylaşılmasıdır. İki aşığı özel yapan önemli şeylerden bir tanesi cinselliktir. Yakınlık anlamına geldiği için de cinsellik insanları özellikle yaralar. Ayrıca, kültürün dayattığı namus gibi öğeler de onun şekillenmesinde rol oynar. Buradaki temel, "Benimle kurduğu o yakınlığı şimdi başkasıyla kuracak" olmasındadır.

İnsanların bir bölümü ise, karşı taraf mutlu olur korkusuyla ayrılamaz. Onun mutsuz olacağından emin olsa, birçok çift daha kolay ayrılır. Birçok insan için iyi bir ilişki, iyi bir evlilik hayatta başarılacak önemli alanlardan bir tanesidir. Biten bir evlilik de başarısızlık anlamına gelir. Adam ayrıldıktan sonra "Bir ilişkiyi bile yürütemedim, mutlu olamadım" demeye başlar, karşı taraf da evlenir ve mutlu olursa, perişan olur. Arızanın kendisinde olduğunu görmektense ayrılmayı tercih etmez. Bazı insanlar bu yüzden ayrıldıktan sonra karşı tarafın keyfini takip eder, “Üzülüyor mu yoksa mutlu mu" sorusuna cevap arar; çok mutlu olunca üzülürler, ama her gün ağlıyorsa kendilerini iyi hissederler.

- Kişi dikişi tutturamayınca mı çıkar bu arıza?


Sadece Türk Yeşilçam Porno
Türk Porn Aç
Okulun Yenı Orospusu

Report Page