Atatürk Seksl Hikayeler

Atatürk Seksl Hikayeler




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Atatürk Seksl Hikayeler

normalsozluk.com needs to review the security of your connection before
proceeding.

This check is taking longer than expected. Check your Internet connection and refresh the page if the issue persists.
Did you know 43% of cyber attacks target small businesses?
Requests from malicious bots can pose as legitimate traffic. Occasionally, you may see this page while the site ensures that the connection is secure.

Performance & security by
Cloudflare



Bu Genel Kültür Testinde Sadece Dahiler 25/25 Yapabilecek!


Bu Genel Kültür Testinde 9/15 Yapabilecek misin?


Tarot Falına Göre 14 Ağustos Pazar Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


2022-2023 Futbol Sezonunun En Güzel Formasını Seçiyoruz!


Tarot Falına Göre 15 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Tercihlerine Göre Senin İçin Bir Saplantı Olan Şeyi Söylüyoruz!


Hangi The Office Karakteri Senin Ruh İkizin?


Amerikalı Şarkıcı Türk Etkileşiminin Kokusunu Aldı: Ankaralı Namık ve Ümit Besen Şarkılarında Dans Etti


Eski Sevgilisinin Arabasını Kundaklamak İsteyen Kadın Çakmağı Çakınca Havaya Uçtu


Sokakta Oynayan Çocuğu Kaçırmaya Çalışan Maymun


Süleyman Demirel'in 1991 Yılındaki Enflasyon Konuşması Yeniden Gündem Oldu: 'Ahlakı Bozar, Devlet Yıkar'


Sevgilinizin Arkadaşlarıyla Tanışırken Giyebileceğiniz Elbise Modelleri


Yazdıkları Ürün Yorumlarıyla Hem Güldüren Hem de Hüzünlendiren Trendyol Kullanıcıları


İndirim Günleri Başlıyor! 15 - 21 Ağustos Haftasında A101, BİM ve ŞOK Aktüel Ürünler Listesinde Neler Var?


Karanlıklarınıza Işık Olacak Birbirinden Şık Dekoratif Aydınlatma Ürünleri

> Tarihin Tozlu Sayfalarından Atatürk'ün Bilmediğiniz 9 Hikayesi
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş













© 2022 Onedio. Her hakkı saklıdır |
V-Count
bir Onedio Grup ürünüdür.


Bu Genel Kültür Testinde Sadece Dahiler 25/25 Yapabilecek!


Bu Genel Kültür Testinde 9/15 Yapabilecek misin?


Tarot Falına Göre 14 Ağustos Pazar Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


2022-2023 Futbol Sezonunun En Güzel Formasını Seçiyoruz!


Tarot Falına Göre 15 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Tercihlerine Göre Senin İçin Bir Saplantı Olan Şeyi Söylüyoruz!


Hangi The Office Karakteri Senin Ruh İkizin?


Amerikalı Şarkıcı Türk Etkileşiminin Kokusunu Aldı: Ankaralı Namık ve Ümit Besen Şarkılarında Dans Etti


Eski Sevgilisinin Arabasını Kundaklamak İsteyen Kadın Çakmağı Çakınca Havaya Uçtu


Sokakta Oynayan Çocuğu Kaçırmaya Çalışan Maymun


Süleyman Demirel'in 1991 Yılındaki Enflasyon Konuşması Yeniden Gündem Oldu: 'Ahlakı Bozar, Devlet Yıkar'


Sevgilinizin Arkadaşlarıyla Tanışırken Giyebileceğiniz Elbise Modelleri


Yazdıkları Ürün Yorumlarıyla Hem Güldüren Hem de Hüzünlendiren Trendyol Kullanıcıları


İndirim Günleri Başlıyor! 15 - 21 Ağustos Haftasında A101, BİM ve ŞOK Aktüel Ürünler Listesinde Neler Var?


Karanlıklarınıza Işık Olacak Birbirinden Şık Dekoratif Aydınlatma Ürünleri

Çıkmadan en yeni haberleri okumaya devam et!
Ak saçlı bir ninenin ağzından: Yavrularım , siz bilmezsiniz, bir zamanlar “ köyümüze düşman geliyor! “ dediler. Biz pılıyı pırtıyı toplayıp göçebeler gibi yola düştük. Sinan paşa ovasında bir köye yerleştik.
Günler geçti. Bir gün düşman ansızın köye geldi. Artık gidecek başka bir yer olmadığından, düşman içinde kalmıştık. Bir sabah uyandığımız zaman uzaklardan top sesi geliyordu. “kurtulduk, kurtulduk!” diye sevince düştük. Tam bu sırada köyün öte başında dumanlarla beraber göklere alevler yükseldi. Köy yanıyordu. Her taraftan bağrışmalar geliyordu. Kimimiz yarı çıplak, kimimiz yarı yanmış, bir halde köyün koruluğunda yerleştik. Artık düşman da köyü terk etmişti.
Biraz sonra atlılarımız, ellerinde al bayraklar olduğu halde, yel gibi yoldan geçtiler. Bağırdık, durmadılar. Hepimiz yollara dökülmüş ağlıyor, sızlıyorduk. Derken karşı yoldan bir toz bulutu yükseldi. Hepimiz gözlerimizi oraya diktik. Biraz sonra bir otomobil göründü. Ve yavaşlayarak yanımızda durdu. İçinden altın gibi saçlı, kalpaklı bir adam fırladı. Durdu. Gözlerini perişan durumumuza döndürdü. Uzun uzun, derin derin baktı. Bu sırada biz yanındaki subaylara sokulduk. Onlarda onun gibi bakıyordu. Bir tanesini çekerek: - Bu adan kimdir? diye sorduk. Hafifçe: - Mustafa Kemal, dedi. O zaman hepimiz coştuk. Bu adı her zaman duyuyorduk. - Paşam, bizi kurtar, kurtar!.. diye bağırdık. Ayaklarına kapandık. O, hala dalgın dalgın, başı yerde düşünüyordu. Birden doğruldu. Sağ eli havadaydı: - Sizi bu şekle sokanlar cezalarını gördüler ve daha da görecekler!.. Diyerek elini şimşek gibi aşağıya indirdi ve o anda gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” Emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz.
Mustafa Kemal Keçiören'de yakın adamlarıyla Ankara 'da son gecesini geçirdi. Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu. Yanındakilere: - “Taarruz haberini alınca hesap ediniz. Onbeşinci gün İzmir 'deyiz” demişti. İzmir'den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce: - “Bir gün yanılmışım!” dedi.
Birgün Çanakkale 'ye giden bakanlardan birine Atatürk şöyle dedi: - Orada Mehmetçik anıtının başında şehitleri anacaksınız. Siz olmasaydınız, siz göğüslerinizi çelik kalelere karşı siper etmeseydiniz, boğaz elden gider, İstanbul elden giderdi diyeceksin. - Evet efendim. - Çanakkale'de yalnız bizim şehitlerimiz yok. Bu topraklar üzerinde kanlarını döken insanları da o kahraman düşman savaşçılarını da saygıyla anacaksın. Bakanın ricası üzerine bu son söylenecekleri Atatürk'ün kendisi hazırlamıştır. Nutuk şudur: 'Bu memlekette kanlarını döken kahraman, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evladımız olmuşlardır.' Bu nutku yabancı gazeteler haber aldıktan sonra, haftalarca, aylarca Avusturalya'dan, Yeni Zelanda'dan sevgi minnet mektupları yağmıştı.
Samsun 'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.- Söyle niçin ağlıyorsun?İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a eğilerek : - 'Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!' dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün zekasına hayran oldular. Atatürk garsona da 'vazifene devam et' emrini verdi.
Her zaman Atatürk onu sormaz veya sınava çekmez ya! Bir gün de, sofrada, neşeli bir zamanında Atatürk'ü sınava çektiler arkadaşlarından biri, sordu: - Lütfen cevap verin bakalım; dahi kime derler? Atatürk tereddüt etmeden ve kendisinin sınava çekilmesini yadırgamadan, cevap verdi: - Dahi odur ki , ileride herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu vakit herkes onlara delilik, der.
Atatürk, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi. İnsanların halet-i ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler saçan bir zekaya malikti. O büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafette devrin vekillerinden maruf bir zata şöyle bir sual sorar: - Beni hakikaten sever misiniz? Muhatabı hemen cevabı yapıştırır: - Sevmek ne kelime Ata'm, taparım! - Peki her dediğimi de yapar mısınız? - Derhal Atatürk, bu söz üzerine belinden tabancasını çıkarır ona uzatır. - Öyleyse, al tabancamı, sık kafana... - “Aman Atam” der, herhalde benimle şaka ediyorsunuz. Benim ölmemi istemezsiniz. Meseleyi anlayan Atatürk, yeleleri kabaran bir aslan mehabetiyle dışarıda hizmet eden askeri yanına çağırıp aynı sualleri sorup, cevabını aldıktan sonra, karşısında Toroslar'dan kopmuş bir kaya parçası gibi duran bu bağrı yanık Anadolu çocuğuna tabancasını uzatıp kafasına sıkmasını emreder. Aslan Mehmetçik, bu emri bilatereddüt yerine getirir, fakat kendisine bir şey olmaz. Çünkü, Atatürk, daha önce tabancasındaki merminin kurşununu çıkarmıştır. İşte o zaman, Atatürk yanındakilere şöyle der: - Beni ve vatanı seven hakiki insanı gördünüz mü? Ruhu şad olsun.
Mustafa kemal, bu benzetmeyi reddetti ve: - “Napolyon, arkasına bir sürü, muhtelif milliyetteki insanları toplayacak macera aramaya çıktı. Ve bunun içindir ki yarı yolda kaldı. Ben bir anadan, bir babadan gelen kardeşlerimle kendi vatanımı kurtarmak davası yolundayım. Ve bu muhakkak ki muvaffak olacağım!” Cevabını verdi. Mustafa Kemal'in giriştiği mücadeleyi hayret ve takdirle karşılayan Towsend, kendisine karşısındaki düşmanın kudretini hatırlatmak isteyerek: - “Siz mücadeleye mecbur olduğunuz düşmanın ne kadar kuvvetli olduğunu hesaba katmıyorsunuz. Bu düşmanın size her vasıta ile, oturduğunuz odadaki eşya, yemeğiniz ve her şeyinizle bir fenalık yapabilmesi ihtimali bile vardır,” dedi. Mustafa Kemal gayet sakin bir eda ile: - “Evet, karşımdaki düşmanın çok kuvvetli olduğunu biliyorum. Fakat insaniyeti müdafaa eden kimseler ölümle tehdit edilmelerine rağmen ölmezler ve ebediyen yaşarlar!” Cevabını verdi. Sabaha karşı müzakere bittiği vakit büyük bir hayranlıkla Mustafa Kemal'den ayrılan Towsend, refakatindeki memur Türk subayına: - “Ben şimdiye kadar 15 hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var, ” dedi
Afyonkarahisar 'ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı. - Binbaşı mısınız? - Hayır. - Albay mı? - Hayır. - Korgeneral mi? - Hayır. - Peki nesiniz? - Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi: - Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil

Sitemiz en iyi hizmet için çerezler kullanmaktadır. Siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul ediyorsunuz.
Daha fazla bilgi
Karanlık mod şimdilik sadece Onedio uygulamasında! Biz bu özelliği geliştirene kadar karanlık modun keyfini uygulamayı kullanarak çıkarabilirsin!


Bu Genel Kültür Testinde Sadece Dahiler 25/25 Yapabilecek!


Bu Genel Kültür Testinde 9/15 Yapabilecek misin?


Tarot Falına Göre 14 Ağustos Pazar Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


2022-2023 Futbol Sezonunun En Güzel Formasını Seçiyoruz!


Tarot Falına Göre 15 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Tercihlerine Göre Senin İçin Bir Saplantı Olan Şeyi Söylüyoruz!


Hangi The Office Karakteri Senin Ruh İkizin?


Amerikalı Şarkıcı Türk Etkileşiminin Kokusunu Aldı: Ankaralı Namık ve Ümit Besen Şarkılarında Dans Etti


Eski Sevgilisinin Arabasını Kundaklamak İsteyen Kadın Çakmağı Çakınca Havaya Uçtu


Sokakta Oynayan Çocuğu Kaçırmaya Çalışan Maymun


Süleyman Demirel'in 1991 Yılındaki Enflasyon Konuşması Yeniden Gündem Oldu: 'Ahlakı Bozar, Devlet Yıkar'


Sevgilinizin Arkadaşlarıyla Tanışırken Giyebileceğiniz Elbise Modelleri


Yazdıkları Ürün Yorumlarıyla Hem Güldüren Hem de Hüzünlendiren Trendyol Kullanıcıları


İndirim Günleri Başlıyor! 15 - 21 Ağustos Haftasında A101, BİM ve ŞOK Aktüel Ürünler Listesinde Neler Var?


Karanlıklarınıza Işık Olacak Birbirinden Şık Dekoratif Aydınlatma Ürünleri

> Tarihin Tozlu Sayfalarından Atatürk'ün Bilmediğiniz 9 Hikayesi
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş













© 2022 Onedio. Her hakkı saklıdır |
V-Count
bir Onedio Grup ürünüdür.


Bu Genel Kültür Testinde Sadece Dahiler 25/25 Yapabilecek!


Bu Genel Kültür Testinde 9/15 Yapabilecek misin?


Tarot Falına Göre 14 Ağustos Pazar Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


2022-2023 Futbol Sezonunun En Güzel Formasını Seçiyoruz!


Tarot Falına Göre 15 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Tercihlerine Göre Senin İçin Bir Saplantı Olan Şeyi Söylüyoruz!


Hangi The Office Karakteri Senin Ruh İkizin?


Amerikalı Şarkıcı Türk Etkileşiminin Kokusunu Aldı: Ankaralı Namık ve Ümit Besen Şarkılarında Dans Etti


Eski Sevgilisinin Arabasını Kundaklamak İsteyen Kadın Çakmağı Çakınca Havaya Uçtu


Sokakta Oynayan Çocuğu Kaçırmaya Çalışan Maymun


Süleyman Demirel'in 1991 Yılındaki Enflasyon Konuşması Yeniden Gündem Oldu: 'Ahlakı Bozar, Devlet Yıkar'


Sevgilinizin Arkadaşlarıyla Tanışırken Giyebileceğiniz Elbise Modelleri


Yazdıkları Ürün Yorumlarıyla Hem Güldüren Hem de Hüzünlendiren Trendyol Kullanıcıları


İndirim Günleri Başlıyor! 15 - 21 Ağustos Haftasında A101, BİM ve ŞOK Aktüel Ürünler Listesinde Neler Var?


Karanlıklarınıza Işık Olacak Birbirinden Şık Dekoratif Aydınlatma Ürünleri

Çıkmadan en yeni haberleri okumaya devam et!
Ak saçlı bir ninenin ağzından: Yavrularım , siz bilmezsiniz, bir zamanlar “ köyümüze düşman geliyor! “ dediler. Biz pılıyı pırtıyı toplayıp göçebeler gibi yola düştük. Sinan paşa ovasında bir köye yerleştik.
Günler geçti. Bir gün düşman ansızın köye geldi. Artık gidecek başka bir yer olmadığından, düşman içinde kalmıştık. Bir sabah uyandığımız zaman uzaklardan top sesi geliyordu. “kurtulduk, kurtulduk!” diye sevince düştük. Tam bu sırada köyün öte başında dumanlarla beraber göklere alevler yükseldi. Köy yanıyordu. Her taraftan bağrışmalar geliyordu. Kimimiz yarı çıplak, kimimiz yarı yanmış, bir halde köyün koruluğunda yerleştik. Artık düşman da köyü terk etmişti.
Biraz sonra atlılarımız, ellerinde al bayraklar olduğu halde, yel gibi yoldan geçtiler. Bağırdık, durmadılar. Hepimiz yollara dökülmüş ağlıyor, sızlıyorduk. Derken karşı yoldan bir toz bulutu yükseldi. Hepimiz gözlerimizi oraya diktik. Biraz sonra bir otomobil göründü. Ve yavaşlayarak yanımızda durdu. İçinden altın gibi saçlı, kalpaklı bir adam fırladı. Durdu. Gözlerini perişan durumumuza döndürdü. Uzun uzun, derin derin baktı. Bu sırada biz yanındaki subaylara sokulduk. Onlarda onun gibi bakıyordu. Bir tanesini çekerek: - Bu adan kimdir? diye sorduk. Hafifçe: - Mustafa Kemal, dedi. O zaman hepimiz coştuk. Bu adı her zaman duyuyorduk. - Paşam, bizi kurtar, kurtar!.. diye bağırdık. Ayaklarına kapandık. O, hala dalgın dalgın, başı yerde düşünüyordu. Birden doğruldu. Sağ eli havadaydı: - Sizi bu şekle sokanlar cezalarını gördüler ve daha da görecekler!.. Diyerek elini şimşek gibi aşağıya indirdi ve o anda gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” Emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz.
Mustafa Kemal Keçiören'de yakın adamlarıyla Ankara 'da son gecesini geçirdi. Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu. Yanındakilere: - “Taarruz haberini alınca hesap ediniz. Onbeşinci gün İzmir 'deyiz” demişti. İzmir'den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce: - “Bir gün yanılmışım!” dedi.
Birgün Çanakkale 'ye giden bakanlardan birine Atatürk şöyle dedi: - Orada Mehmetçik anıtının başında şehitleri anacaksınız. Siz olmasaydınız, siz göğüslerinizi çelik kalelere karşı siper etmeseydiniz, boğaz elden gider, İstanbul elden giderdi diyeceksin. - Evet efendim. - Çanakkale'de yalnız bizim şehitlerimiz yok. Bu topraklar üzerinde kanlarını döken insanları da o kahraman düşman savaşçılarını da saygıyla anacaksın. Bakanın ricası üzerine bu son söylenecekleri Atatürk'ün kendisi hazırlamıştır. Nutuk şudur: 'Bu memlekette kanlarını döken kahraman, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evladımız olmuşlardır.' Bu nutku yabancı gazeteler haber aldıktan sonra, haftalarca, aylarca Avusturalya'dan, Yeni Zelanda'dan sevgi minnet mektupları yağmıştı.
Samsun 'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.- Söyle niçin ağlıyorsun?İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a eğilerek : - 'Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!' dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün zekasına hayran oldular. Atatürk garsona da 'vazifene devam et' emrini verdi.
Her zaman Atatürk onu sormaz veya sınava çekmez ya! Bir gün de, sofrada, neşeli bir zamanında Atatürk'ü sınava çektiler arkadaşlarından biri, sordu: - Lütfen cevap verin bakalım; dahi kime derler? Atatürk tereddüt etmeden ve kendisinin sınava çekilmesini yadırgamadan, cevap verdi: - Dahi odur ki , ileride herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu vakit herkes onlara delilik, der.
Atatürk, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi. İnsanların halet-i ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler saçan bir zekaya malikti. O büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafette devrin vekillerinden maruf bir zata şöyle bir sual sorar: - Beni hakikaten sever misiniz? Muhatabı hemen cevabı yapıştırır: - Sevmek ne kelime Ata'm, taparım! - Peki her dediğimi de yapar mısınız? - Derhal Atatürk, bu söz üzerine belinden tabancasını çıkarır ona u
Ingiliz Pornosu
Fuul Erotik
Kızları Boşaltma Sahneleri

Report Page