Amerika Zenciler

Amerika Zenciler




🛑 TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Amerika Zenciler
sıralama şekli
alfabetik
yeniden eskiye
dolu dolu


gündeminizi kişiselleştirin:



#spor




#siyaset




#anket




#ilişkiler




#ekşi sözlük




#yetişkin




#troll







şükela: 
tümü
|
bugün









abd de yaşayan zenci vatandaşlar. abd nin güneydoğusunda (alabama gibi) nüfusları fazla, kuzeybatısında (montana gibi) çok azdır. eyalet eyalet siyahi nüfus dağılımını incelemek isteyenler için: http://www.ipoaa.com/us_black_population.htm


amerika'da kulaginizin asina olmadigi, daha onceden hic duymadiginiz, tuhaf bazi yabanci kadin isimleri vardir ki telaffuzunu duyar duymaz ismin bir zenci kadina ait oldugunu hemen anlarsiniz. hayatimda lakisha, tanisha, lekeyla, shawndriell, jai'breon, kaneasha gibi isimleri ilk defa bu kadinlar sayesinde duydum ben. tipik bir beyaz amerikali'nin irkci damgasi yememesi icin etnik gruplarindan bahsederken onlari "black" yerine "african-american" seklinde tanimlamasi daha dogru olur. kadinlari sac bakimi urunleri icin yuzlerce dolari gozlerini kirpmadan harcayabilir. erkeklerinden bazilarinin kivircik saclarinin arasina tarak saplayarak dolastiklarini gordugumde cok sasirmistim. aldiklari kiyafetleri, sapkalari uzerindeki etiketi cikarmadan giymeleri de insana ayrica tuhaf geliyor. bir de boxerlarinin yarisini disarida birakarak giydikleri "baggy pants"leri var ki bir gun elime koluma hakim olamayip bir tanesininkini indirecegim asagi, kendimi zor tutuyorum. http://www.nytimes.com/…0/fashion/30baggy.html?_r=1 kadinlari sac bakim urunlerine ve saclarini duzlestirdikleri malzemelere yuzlerce dolar harcadigindan ve sac sekillerinin bozulmamasi icin cok sik banyo yapmazlar. saclari kasininca kafalarinin kasinan bolgesine pat pat vurarak kasinti hissini bastirmaya calisirlar.


irkci bir insan degilim, asla olmadim fakat amerikan zencileri icin soyle bir tespitim var ki bir cok kiside bana katilacaktir saniyorum. hirsizlik yapmak, calmak, asirmak, bedavaya getirmek adamlarin kulturu olmus ne yazik ki. en basitinden 3 dolarlik fake gozlukten, 1 dolarlik anahtarliktan tutun her seyi calma meraklari var. tabii ki genellemiyorum ama yuzdeye vurmak gerekirse adamlarin %70'i bu sekilde yasiyor. ayrica cebinde 5 kurus olmadan bir luks yasanti meraki icindeler ki saniyorum hirsizligi tetikleyende bu.


su anda gordugum bu adamlara yapilan ayrimcilik eger ortadan kalkmis ayrimciliksa onceden ebesini sikiyorlardi herhalde diye dusunuyorum. kac defadir ozellikle havaalanlarinda denk geliyorum, ben elimi kolumu sallayarak geciyorken, ki x-ray makinesinin ottugu zamanlarda bile yeri geliyor sadece "o oten neydi" diye soruyolar, "cebimde para kalmis pardon" diyorum bir daha geri bile sokmuyolar; bu adamlari/kadinlari ozel odalara almak mi dersin, butun esyalarini bastan sona didik aramalari mi dersin yapmadiklari kalmiyor. onceden "demek ki olmus zamaninda bir seyler, demek ki suphelendiler haklilar" diye dusunurdum, ama gecen hafta bir arkadasimi kanada sinirinda durdurmuslar. elemanin maasi ulke ortalamasinin 2 katindan fazla, hic bir suc gecmisi yok, taaa her yerine kadar aradilar, yetmedi ozel odada anadan dogma kalacak sekilde olana kadar soymuslar, bir sey bulamamislar haliyle, ama gene de "biz sizi supheli bulduk, kusura bakmayin gecemezsiniz" demek suretiyle almamislar iceri. bazen yeri geliyor, kurtler bize ayrimcilik yapiliyor diyorlar, kendilerini amerika'daki zencilerle falan kiyasliyorlar, kusura bakmasinlar ama bi siktirsin gitsinler. burada su anda yapilan ayrimcilik onlara yapiliyor olsaydi simdiye coktan kazan kaldirmislardi. neyse konumuz o degil.


atalarının köle ticareti zamanlarında uzun gemi yolculuklarından, açlıktan, hastalıktan v.s geriye kalmış olmalarından dayanıklı genlere sahip oldukları söylenebilir. yapılı ve iri olanları da, sömürge pazarlarından seçilmiş olduklarının işaret eder. yeni dünyanın ''cool'' sembolleridirler. dünyadaki dağılmış diğer afrika kökenlilere istinaden daha rahat ve az komplekslere sahipdirler.


ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.


Amerika haberi sayfasında en son yaşanan amerika gelişmeleri ile birlikte geçmişten bugüne CNN Türk'e eklenen amerika haber başlıkları yer almaktadır. Son dakika amerika haberleri de dahil olmak üzere toplam 843 haber bulunmuştur.
"Çin bağımsız güçleri cezalandırıyor"
Tayvan'dan tatbikatla gövde gösterisi
"Bu yaz Ruslar için çok sıcak geçecek"
"Gelişmiş silahlar Kiev’in kozu olacak"
Hangi sözler verildi ve tutulmadı?   
Tüfekler Amerikan, mermiler İtalyan
Fadik Sevin Atasoy, Amerika'ya gideceğini açıkladı
Koronavirüste ABD'yi karıştıran rakamlar: Resmen ateşle oynuyoruz
ABD’ye sığınmak isteyen 842 Haitili sığınmacının gemisi Küba’ya ulaştı
Oyuncu Erdem Baş, Amerika'ya yerleşti
Abd - Amerika vizesi nasıl alınır? Başvuru için gerekli evraklar ve belgeler neler?
ABD'nin konuştuğu katliam: 4 genç tuzağa düştü
Abdullah Ağar: Rusya-Ukrayna savaşının kazananı Amerika
Senato’dan geçici ödenek tasarısına onay
Amerika'da korkutan yangın! 6 bin kişinin tahliyesi istendi
WhatsApp İhbar Hattı 0530 918 6 918
Demirören Tv Holding A.Ş. - CNN ™ CNN Inc. A WarnerMedia Company. All Rights Reserved.
Cnnturk.com’da yer alan haber içeriklerimizin daha verimli bir yapı içerisinde sizlere ulaşması için reklamlara lütfen izin verin.
Buradan reklam engelleyiciyi kaldırabilirsiniz.


Zenci sorunlarını ilgilendiren bu konuşmama, bazı ön ve temel

bilgiler vererek başlamak istiyorum. Amerika çok büyük bir ülkedir.

Hattâ, sâdece Kuzey Amerika kıt'a denecek genişlikte bir kara

parçasıdır. İşte bu kocaman ülke üzerinde tam 200 milyon insan

yaşamaktadır. Bu 200 milyon insanın 12 milyonu zencidir. 1492 tarihinden,

yani Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden önce, böyle

bir kara parçasının varlığından insanların haberleri yoktu. Nitekim

bu ülke 17 nci ve 18 inci yüzyıllara gelinceye kadar Kızıl Derili

yerlilerin birbirleriyle savaşa tutuştukları ilkel ve uygarlıktan yoksun

bir ülke idi. İnsan, Amerika deyince çok eski ve tarihsel bir uygarlıktan

kolay kolay söz edemiyor. Oysa, başka ülkelerin uygarlık'

tarihini binlerce yıl öncesinden başlatmak mümkündür. Meselâ, Türkiye

çok eski ve teşkilâtlı uygarlıklara sahne olmuş bir ülkedir.

Gerçekten Anadolu topraklarının üzerinden Hititlerden, Osmanlılara

kadar türlü uygarlıklar ve devlet sistemleri gelip geçmiştir. Yine

bu topraklar üstünde Asya'dan Avrupa'nın ortasına kadar uzanan

büyük imparatorluklar kurulmuş, gelişmiş ve zamanla yıkılıp gitmişlerdir.

Ama bütün bu olaylar, bugün buralarda oturan insanlara

çok zengin bir tarih ve uygarlık mirası bırakmışlardır. Gelgelelim,

Amerika böyle zengin ve engin bir tarih ve uygarlık hazinesine sahip

olamamıştır. Amerika, dünyanın şurasından burasından kalkıp

gelmiş göçmenlerin ülkesidir. Nitekim, buraya ilkin İngilizler, İskandinav

halkları ve Fransızlar göç etmişlerdir. Aşağı yukarı bir

yüzyıla yaklaşan bir zaman içinde hep bu ülkelerin insanları Amerika'ya

ilgi göstermişlerdir. Daha sonra Almanlar, Orta Avrupa halkları,

Slavlar ve nihayet İtalyanlar Amerika'ya göç etmeye başlamış-

(*) Kamu Hakları (Civil Rights) Kampanyası önderlerinden Hâkim R. P.

Alexander'ın Ankara Hukuk Fakültesi Bankacılık Enstitüsünde 6 Mayıs

1968'de verdiği konferansın not tutularak yapılmış türkçe çevirisidir.

lardır. Bu sırada, Portekiz ve ispanyol tacirlerinin kıtalararasında

yüz kızartıcı bir ticarî faaliyete giriştikleri görülmektedir. Tacirler

sâdece pamuğu, keresteyi, fildişini alıp satmakla yetinmemişler,

i n s a n ı da bir ticarî mal haline getirmişlerdir. Afrika'dan

topladıkları bu zavallı insanları gemilere doldurup doldurup

Amerika'ya götürmüşler ve orada bu kara derili insancıkları beyaz

patronlara, tıpkı bir mal gibi p a r a .karşılığında satmışlardır.

Aşağı yukarı, beyaz tacirlerin insan alım satımı, k ö l e t i c a r e ti

200 yıl sürmüştür. Bu süre içinde Amerika'ya 2 milyon 600 bin köle

getirilmiştir. Beyaz tacirlerin kadırgalarında zincire vurularak götürülen

bu insanlardan yarım milyonu, 30-40 gün süren eziyet ve işkence

dolu yolculuğa dayanamayıp ölmüşlerdir. Ancak en güçlü ve

dayanaklı olanlar hayatta kalabilmiştir. Amerika'ya getirilen bu

zenci köleler en aşağılık ve en ağır işlerde çalıştırılmıştır. Yolları

onlar temizlemişler, dıemiryollarını yine onlar döşetmişlerdir. Yalnız

çalıştırılmakla kalmamışlar, savaşlara da katılmak zorunda bırakılmışlardır.

Gerçekten zenciler, Amerika'daki bütün savaşlarda çarpışmışlardır:

Fransız - Amerikan, Amerikan - İngiliz, Amerikan Bağımsızlık

Savaşı gibi. 4 Temmuz 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık

Bildirisinin gerekçesinde, şu sözler yazılıdır: «... Şu gerçeklerin apaçık

olduğunu kabul ediyoruz: Bütün insanlar e ş i t yaratılmışlardır.

Yaratıcıları tarafından verilmiş belli ve vazgeçilmez h a k l a ra

sahiptirler. Hayat, özgürlük ve mutluluğa erişmek bu h a k l ar

Ünlü Başkan Abrahamı Lincoln 1865 yılında köleliği kaldırdı.

Ama köleliğin kaldırılması kölelerin sorunlarını çözmeye yetmemiş^

tir. Kölelerin çoğu yoksuldu, topraksızdı; ne mallan ve ne de mülkleri

vardı. Toprak ağalan, patronlar köleleri serbest bırakıyorlardı

ama, ekonomik bakımdan bağımsız olmayan köleler için bu özgürlüğün

bir anlamı yoktu. Beyaz patronlar tarafımdan azad edilen bazı

zenci köleler, çoluk - çocuğunu yanına alarak kuzeye, oradaki büyük

endüstri merkezlerine gidip yerleşiyorlardı. Ama bu kuzey şehirlerine

ancak genç ve güçlü olan zenciler gidebilmiştir. Buna karşılık

yaşlı, yoksul ve düşkün zenciler yine güneyde kalmışlar ve boğaz

tokluğuna çalışarak yoksulluk içinde ömürlerini yüketmişlerdir.

Amerikan Anayasasının sonundaki Ek'lerde (Değişikliklerde) ilginç

hükümlere yer verilmiştir. Meselâ, Anayasanın XIII üncü Ek'i, köleliği

ve angaryayı kaldırmıştır; XIV üncü Ek yurttaşlık haklarını

tanımıştır; XV inci Ek ise, Birleşik Devletler yurttaşlannm oy hak

kını kabul etmiştir. (1) Ama bütün bunların zenci hakları ve sorunları

üzerinde olumlu ve onarıcı bir etkisi olmamıştır. Öyle ki, 1865'

den 1910 tarihine gelinceye değin hiç bir resmî organ ya da kuruluş

zenoi sorunlarına eğilmemiştir. Bu dönemler arasında zenci yığınları

kendilerine yol gösterecek bir öndere ya da örgüte henüz sahip

değillerdi. Zenciler ezginlik ve kimsesizlik içinde 1910 yılma kadar

kıvranıp durdular. 1910 yılında bazı aydın ve bilgili zenciler seslerini

yükseltmeye başladılar. Nitekim,, aydın bir zenci düşünürü Dr.

Wiliam, E. B. DuBois (1895'de Harvard Üniversitesinden ilk doktora

derecesini alan zenci), insanlar arasında renk ve ırka göre bir ayırım

yapılmasının tamamen boş ve dayanıksız bir düşünce olduğunu

belirtmiştir. Dr. DuBois'ye göre, insanın rengi, ırkı değil, aklı, bilgisi

ve ruhu önemlidir. Zenci düşünür bu ölçüleri ele alarak beyazlar

tarafından hor görülen, küçümsenen siyah derili insanın bilgi, hüner

ve yeteneğini ortaya koyacak seçkin bir zenci topluluğunun

(zenci elitinin) yetiştirilmesi fikrini aşılamaya çalışmıştır. Gerçekten

zenci yığınları arasından kısa bir süre içinde birçok ünlü sanatçılar,

müzisyenler, şâirler ve yazarlar çıkmıştır. Böylelikle zenciler

beyazlara karşı kendilerinin aşağılık bir ırk ve ikinci sınıf insan olmadıklarını

doğrulamak istemişlerdir. Ama bu çabalar da bizi ikinci

sınıf yurttaş sayılmak yargısından ve ayrımcı ırk politikasından

kurtaramaınıştır. Anayasa ve öteki yasalar ne derse desinler, bizler

yine en doğal insan haklarından yoksun bulunuyorduk: Oy hakkımızı

serbestçe kullanamıyorduk; jürilere üye olamıyorduk; en haklı

dâvalarımız da bile savunma ya da savunulma haklarına sahip değildik;

otobüslerde en arkada ve trenlerde ise bir sürü aylak ve serseri

arasında ancak son vagonda yolculuk yapabiliyorduk. İşiniz gücünüz,

sosyal durumunuz ve öğreniminiz ne olursa olsun, bu ayrımcı

J i m C r o w tutumu değişmiyordu. Danasını söyleyeyim: Beyazların

işlettiği yerlerde bir lokmayı rahat yiyemez ve bir bardak Koka

Kolayı tadına vararak içemezdik. Ben, Harvard gibi ünlü bir

mahkeme önüne çıktığım, zaman neler görmüş ve ne küçültücü

davranışlara uğramışımdır. Adaleti dağıtmakla yükümlü olan bir

mahkemeye bile ön kapıdan değil, arka kapıdan girebilirdim. Mahkeme

salonunda en arkada zencilere ayrılmış köhne bir köşede oturabilirdim;

adımı bile çağırmazlar di; sadece, «dâvan başlıyor gel

ya da dâvan bitti, haydi çık git! Defol!» şeklinde bir yargı müessesesinden

beklenmiyecek kaba bir davranışla mahkemeden âdeta ko

Amerikan Yüksek Mahkemesinin zenci haklarına ilişkin birçok

kararlan vardır. Bir makalemde, Yüksek Mahkeme kararlarıyla

zenci haklarının nasıl bir gelişme izlediğini incelemeye çalıştım.

Yüksek Mahkemenin Baş Yargıcı Warren «artık eğitim alanında,

okullarda ırk ayrımı politikasına paydos» diyordu ama, Yüksek

Mahkemenin bu konulardaki kararları öyle kolay kolay uygulanamıyordu.

Seçimlerde oy kullanmak hakkına sahip olduğumuzu yasalar

kaç kez ilân etmişti. Ama ne var ki, seçim memurunun hakkımızda

beslediği ön yargı ve duygular seçmen kütüğüne yazılmamıza

imıkân vermiyordu. Kütüğe yazılamayınca da seçme hakkımızı

kullanamıyordu^. Oy verme konusunda karşımıza binbir türlü engel

ve zorluk çıkarılıyordu. Ne yazık ki, aynı engel ve zorluklar güya

kendileriyle eşit sayıldığımız beyaz seçmenler için söz konusu

Dr. M a r t i n L u t h e r King ve Z e n c i l e r in

Dört hafta önce bir Ku K l u x K l a n mensubu tarafından

insafsızca öldürülen Kamu Hakları (Civil Rights) Önderi Dr. Martin

Luther King çok yakın dostum ve ülküdaşım idi. Bu bilgili, aydın

ve melek tabiatlı insan, bir gün Filedelfiya'da, evime geldi ve

zenci hakları konusunda neler düşündüğünü ilkin bana açıkladı.

King, güneye dönüp zencilerin kamusal haklan uğruna mücadele etmek

istiyordu. Kendisine önce öğrenimini tamamlamasını söyledim.

Bunun üzerine King, teoloji seminerlerine gitti, ibranice öğrendi

ve teoloji felsefesiyle uğraştı. 1953 Yılında doktorasını yaptı.

Amerika'nın çeşitli kiliselerinden davetler aldı. Ama, güneydeki bir

(1) Hâkim Alexander konuşmasını** bu bölümünde daha çok Dr. King ve

onun ööbülüğünde gelişen kamu haklan üzerinde durduğu için bölüme

yukardaki başlığı biz koyduk. (Çevirenin Notu).

AMERİKA'DA ZENCİLERİN BAŞKALDIRISI 105

kiliseyi, Alabama Montgomery'deki Baptist Kilisesini seçti. Bu kiliseye

vaiz oldu ve hukuk, adalet, eşitlik sorunlarının barışçı yollarla

çözülmesi hakkında sürükleyici ve hümanist vaazlar ve öğütler

vermeye başladı. O günlerde Montgomery'de yaklaşık olarak

400,000 zenci yaşamaktaydı. Zencilerin çoğu temizlik ve ev işlerinde

çalışan gündelikçi kimselerdi. Aydın zencilerin sayıları pek azdı.

Ancak birkaç avukat, doktor ve vaiz vardı. Günün birinde Montgomery'de

bir zenci kadının başından ilginç bir olay geçti. Olayın kahramanı

R o s a Park, o gün işini bitirmiş ve yorgun argın yuvasına

dönerken şehir otobüsünde beyazlara mahsus yerlerden birine

geçip oturmuştu. Beyaz yolcuların ve otobüs biletçisinin kendisine

kaba ve küfürle karışık bir edayla «kalk» demelerine rağmen P a rk

diretmiş ve oturduğu yerden kalkmamıştır. Derhal şehir polisi işe

karışmış, R o s a P a r k zorla otobüsten indirilerek tutuklanmıştır.

P a r k ' a otuz gün hapis ve 100 dolar da para cezası verilmiştir,

îşte bu olay, ünlü otobüs boykotunun başlamasına sebep oldu.

Montgomery'li zenciler otobüslere ırk ayrımına son verilinceye kadar

binmediler. Otobüs idaresi bu boykot karşısında güç duruma

düştü. Ekonomik boykot etkili oldu. Otobüslerde zenci - beyaz ayrımı

kaldırıldı. Bu boykotu başka grevler ve pasif direnme eylemleri

izledi: Zencilere kapalı tutulan halka (umuma) açık yerlerde,

lokanta, bar, kafetaryalarda girip çıkmama, başka deyişle oturma

grevleri ya da böyle yerlere kimseyi sokmamak (picketing) için engellemeler

yapıldı. Bütün bu barışçı direnme eylemlerine Dr. King'

in büyük katkısı olmuştur. Zencilerin Montgonaery'deki davranışları

başka yerlerde de geniş yankılar uyandırmıştır. Nitekim, barışçı

direnme eylemleri Mississippi, Kuzey ve Güney Karolina, Georgia

ve Tennessee gibi yerlere de yayılmıştır.

Başkan Kennedy'nin yönetimi sırasında, 1963'de ünlü Wash

i n g t o n Y ü r ü y ü ş ü düzenlenmiştir. Bu Kamu Haklan (Civil

Rights) Yürüyüşüne Amerika'nın dört bucağından New Jersey'-

den Kaliforniya'ya kadar 200,000 insan katılmıştır. Yürüyüşe 100,000

beyaz insanın katıldığı görülmüştür. İşte, Washington Yürüyüşü ve

Dr. King'in «Bir rüyam ya da bir ülküm var» (I have a dream) sözleri,

bütün dünyada geniş yankılar yaratmıştır. Dr. King'in bu barışçı

çabalarının ünü, İskandinav ülkelerine kadar gitmiş ve kendisine

orada Nobel Barış Ödülü verilmiştir. Ancak Kamu Hakları

Kampanyasının bu çabalarına rağmen zenciler hâlâ seçmen kütüklerine

rahatça yazılamıyor, oy veremiyor ve her seçimde birçoık masum

insan öldürülüyordu. Ku Klux Klan örgütünün maskeli adamları

öldürmeye, yakıp yıkmaya devam ediyorlardı. Birmingham'da

bir kilise okuluna atılan bomba nice insanın hayatına mal olmuştur.

Şimdiye kadar Alabama'da 40 ve Mississippi'de 60 kilise yakılmıştır.

Ama, ne acıdır ki, bu zorlama, yıldırma ve yakıp yıkma eylemlerine

karşı en ufak bir adlî kovuşturma yapılmamıştır.

Konuşmamın burasında Amerika'nın sosyal ve siyasal düzeni

arasındaki önemli bir ç e l i ş m e d e n (paradox) söz etmek isterim.

Gerçekten Amerika'da zenciler bir yandan horlanıyor, dövülüyor

ve öldürülüyorlar öte yandan da birtakım yüksek makam ve

memuriyetlere getiriliyor lar: Yüksek Mahkemelerde zenci yargıçlar

var; Başkan Johnson kabinesinde İmar ve Şehircilik Bakanı bir

zenci; Washington, Cleveland ve Indiana Belediye Başkanları da birer

zencidir. Senatör Robert Kennedy'nin memleketi Massaehusetts'den

da bir zencidir. İşte Amerikan düzeninin büyük çelişmesi burada*

dır. Amerika, bugüne gelinceye kadar zenci sorunlarını hep hasır

altı etmiştir. Ama sorarım, insanla ilgili ve konusu insan olan olgular

saklanıp, ört bas edilebilir mi? Şimdi büyük endüstri merkezlerinde

Detroit'te, Chicago'da, Los Angeles'de, Watts'da zenci yığınları

şehir merkezlerine akın ettikçe, beyaz adam şehrin dışına kaçıyor.

İşsizlik, kamu hizmetlerindeki yetersizlik, okulsuzluk, vb

zencilerin ana sorunları arasındadır. Bütün bu sosyal hastalıklara

karşı birkaç yıldan beri yürütülen bir kampanya açıldı. Yoksullukla

savaşa girişildi. Ama yoksulluk savaşı Amerika'nın Viet Nam macerası

yanında unutuldu. Bugün Amerika Viet Nam savaşı için yılda

30 milyar ve ayda 2 milyar dolar harcamaktadır. Ne var ki yoksulluğun

en yakıcı ve acıklı sorunları hâlâ ortalıkta dolaşıyor. Bununla

birlikte bu Kampanyanın bazı olumlu sonuçlarını da belirtmek

yerinde olur. Meselâ, yoksul bölgelerdeki 4-5 yaşlarındaki çocuklara

öğrenim imkânı sağlanmıştır; yaşlı ve okul çağını geçirmiş

kimseler için eğitim kursları düzenlenmiştir; yoksullara ve suçlu

çocuklara adlî yardım hizmetleri geliştirilmiş ve bu kampanyada

12,000 avukat görev almışlardır. Bunlar olumlu adı
Türkce Sade Sesli Ev Sikişi
Romandik Sexe
Kabin Gizli

Report Page