Üyesiz Film Izleme

Üyesiz Film Izleme




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Üyesiz Film Izleme

Bu 10 Soruluk Psikoloji Testine Göre Neye Tahammülün Yok?


Estetik Guruları Buraya! Bu Ünlülerden Hangisinde Estetik Olmadığını Bulabilecek misin?


2022-2023 Futbol Sezonunun En Güzel Formasını Seçiyoruz!


Tarot Falına Göre 14 Ağustos Pazar Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Tercihlerine Göre Senin İçin Bir Saplantı Olan Şeyi Söylüyoruz!


Tarot Falına Göre 15 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Karakterine Göre Seni Güçlü Kılan Mental Özelliğini Söylüyoruz!


Tarot Falına Göre 17 Ağustos Çarşamba Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Konyalı Bilim İnsanları Acil Koduyla Göreve Çağrıldı: Konya'da Görüntülenen Bi' Acayip Hayvan


Gürcistan Vatandaşlarının Ucuz Alışveriş İçin Geldikleri Türkiye'den Yağ Stokladıkları Anlar Görüntülendi


İzmir'deki 'Ormanda Su Arayan Kadın' Temalı Doğaçlama Dans Videosu Gündem Oldu


ABD'ye Yerleşen Oyuncu Erdem Baş: 'Türkiye'de Sattığım Otomobil Fiyatına Burada Porsche Aldım'


MasterChef'in Sevilen Jürisi Somer Sivrioğlu, Giyimiyle İlgili Yapılan Yorumlara Verdiği Cevapla Güldürdü!


Sevgilinizin Arkadaşlarıyla Tanışırken Giyebileceğiniz Elbise Modelleri


Evinize Aldığınıza Şükürler Edeceğiniz Kullanışlılıkta Olan 19 Ürün


Yazdıkları Ürün Yorumlarıyla Hem Güldüren Hem de Hüzünlendiren Trendyol Kullanıcıları

> 2021 ve 2022'nin En İyileri de Listede! Ölmeden Önce Mutlaka İzlenmesi Gereken Başyapıt Niteliğindeki Filmler

23.05.2020 - 09:15

09.02.2022 - 15:56

Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş













© 2022 Onedio. Her hakkı saklıdır |
V-Count
bir Onedio Grup ürünüdür.


Bu 10 Soruluk Psikoloji Testine Göre Neye Tahammülün Yok?


Estetik Guruları Buraya! Bu Ünlülerden Hangisinde Estetik Olmadığını Bulabilecek misin?


2022-2023 Futbol Sezonunun En Güzel Formasını Seçiyoruz!


Tarot Falına Göre 14 Ağustos Pazar Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Tercihlerine Göre Senin İçin Bir Saplantı Olan Şeyi Söylüyoruz!


Tarot Falına Göre 15 Ağustos Pazartesi Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Karakterine Göre Seni Güçlü Kılan Mental Özelliğini Söylüyoruz!


Tarot Falına Göre 17 Ağustos Çarşamba Günü Senin İçin Nasıl Geçecek?


Konyalı Bilim İnsanları Acil Koduyla Göreve Çağrıldı: Konya'da Görüntülenen Bi' Acayip Hayvan


Gürcistan Vatandaşlarının Ucuz Alışveriş İçin Geldikleri Türkiye'den Yağ Stokladıkları Anlar Görüntülendi


İzmir'deki 'Ormanda Su Arayan Kadın' Temalı Doğaçlama Dans Videosu Gündem Oldu


ABD'ye Yerleşen Oyuncu Erdem Baş: 'Türkiye'de Sattığım Otomobil Fiyatına Burada Porsche Aldım'


MasterChef'in Sevilen Jürisi Somer Sivrioğlu, Giyimiyle İlgili Yapılan Yorumlara Verdiği Cevapla Güldürdü!


Sevgilinizin Arkadaşlarıyla Tanışırken Giyebileceğiniz Elbise Modelleri


Evinize Aldığınıza Şükürler Edeceğiniz Kullanışlılıkta Olan 19 Ürün


Yazdıkları Ürün Yorumlarıyla Hem Güldüren Hem de Hüzünlendiren Trendyol Kullanıcıları

Çıkmadan en yeni haberleri okumaya devam et!
Gündelik yaşantımızda kendimize bir mola vermek ve keyifli vakit geçirmek için başvurduğumuz yöntemlerden birisi film izlemek. Sinemaya gitmeye vakti olmayıp evde izleyebileceği en güzel filmleri araştıranlar soluğu internette alıyor. Sinemaseverler için hazırladığımız hayatta en az bir kere izlenmesi gereken filmler listesi ile karşınızdayız. Ölmeden önce mutlaka izlenmesi, seyredilmesi gereken filmleri sizler için bir araya getirdik. Yayınladığı dönemin en çok izlenen filmleri olma unvanına sahip olan filmler de var aralarında. Bununla birlikte kült haline gelmiş, başyapıt filmler de mevcut. Şimdi hazırsanız mutlaka izlenmesi gereken filmlere beraber bakalım. İşte sizin için derlediğimiz en iyi 67 film. İyi seyirler...
Not : Filmlerin sıralaması IMDb puanlarına göre en düşük puandan en yüksek puana doğru yapılmıştır. Filmlere ait tanıtım yazıları beyazperde 'den alınmıştır.
Zengin bir dul olan Edith Pretty, İkinci Dünya savaşının yaklaştığı dönemde, arazinin içinde yer alan mezar höyüklerinde kazı yapılmasını ister. Pretty bunun için Basil Brown adında bir arkeologla anlaşır. Çok geçmeden kazı sırasında insanlık tarihini etkileyecek bir keşif yaparlar. Geçmişe dair yaptıkları bu keşifte elde ettikleri bulgular, geleceği muallakta olan Britanya'da büyük ses getirir.
Gelecekte başarısızlığa uğrayan bir deney büyük bir felaketle sonuçlanır ve yeryüzündeki yaşamı büyük ölçüde bitiren bir küresel ısınma olur. Dünyanın çevresinde kesintisiz bir güçle dönen bir tren hayatta kalan insanların son sığınağı olacaktır. Fakat güç bela yaşamın sürdüğü bu yeni dünyada sınıfsal farklılıklar halen en büyük silahtır... Yönetmenliğini Koreli sinemacı Joon-ho Bong'un üstlendiği 'kıyamet sonrası' temalı filmin kadrosu, Chris Evans, Jamie Bell, Tilda Swinton, John Hurt, Ed Harris ve Octavia Spencer gibi yıldız isimler oluşuyor.
Don’t Look Up, dev bir göktaşının gezegeni yok edeceği konusunda insanları uyarmak için çalışan iki gökbilimcinin hikayesini konu ediyor. İnsanlık büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Everest Dağı büyüklüğünde bir kuyruklu yıldız hızla Dünya'ya yaklaşmaktadır ve oluşacak çarpışma Dünya'nın yok olmasına neden olacaktır. Astronomi yüksek lisans öğrencisi olan Kate Dibiasky'nin yaptığı bu keşif, insanlığın kurtulmasını sağlayacaktır. Kate ve Dr. Randall Mindy, insanlığı yaklaşmakta olan tehlikeye karşı uyarlamak için bir medya turuna çıkmaya karar verir. Kare ve Randall, insanları yaklaşan felaketten haberdar etmek için büyük çaba harcarken kendilerini beklenmedik durumların içinde bulur.
Belfast,1960’ların sonunda çalkantılı olaylar yaşayan bir çocuk ve işçi sınıfı ailesinin hayatına odaklanıyor.
60’lı yaşlarında olan Fern, Nevada kırsalında yaşamaktadır. Şehirdeki ekonomik çöküşten etkilenen Fern, neredeyse tüm eşyalarının kaybeder. Bu durumun ardından Fern, minibüsünü bir karavan haline getirip, modern bir göçebe olarak yola koyulur.
Minari, kırsal bir bölgeye taşınan bir ailenin hayatına odaklanıyor. 1980’li yıllarda 7 yaşındaki Kore kökenli Amerikalı David, babası Jacob’un isteği üzerine annesi ve kardeşi ile birlikte Arkansas’ta kırsal bir bölgeye taşınır. Aile, burada yeni bir çevre ve yaşam tarzı ile karşı karşıya kalır. David’in annesi Monica, hiçliğin ortasındaki bu mobil evde yaşamaktan dolayı korkulara kapılırken, David ve kız kardeşi yeni hayatlarından eper sıkılır. Bu sırada aileye, onlarla birlikte yaşamak için Kore’den gelen büyükanne de katılır. Jakob, dokunulmamış toprakta bir çiftlik yaratmaya çalışırken, ailesini ve evliliğini tehlikeye atmaya başlar.
2 çocuklu bir aile, izole bir kırsalda sakin bir yaşam sürmektedir. Henüz büyüme çağlarında olan çocuklar da, ebeveynleri de hiçbir şekilde konuşmamakta, işaret diliyle anlaşmaktadır. Ancak bunun sebebi konuşamıyor olmaları değildir. Aile gıcırtı çıkaracak her türlü adımdan, ses yapacak her türlü hareketten uzak durmaktadır. Ancak günün birinde bu sakin hayat, küçük çocukların oyun oynarken bir lambayı devirmeleri ile tepetaklak olur. Durgun sessizliğin içinde çıkan bu ses, ailenin peşindeki varlığın dikkatini hemen çekecek ve aile sessizliklerini bozmanın bedelini ağır ödeyecektir...
The Boy Who Harnessed the Wind, maddi imkansızlıklar sonucu okuldan atılan 13 yaşındaki bir çocuğun hikayesini konu ediyor. William Kamkwamba, Malavili’de yaşayan 13 yaşındaki bir çocuktur. Zeki bir çocuk olan William, ailesinin yaşadığı maddi zorluklar yüzünden çok sevdiği okulundan atılır. Fakat bu William’ın çalışma isteğine engel olmaz. William, kimsenin haberi olmadan geceleri okulun kütüphanesine gitmeye başlar. Kütüphanede saatlerce çalışan William, bir süre sonra büyük bir başarı elde eder. William, yaptığı çalışmaların sonunda babasına ait olan eski bir bisikletini parçalarını kullanarak bir rüzgar jeneratörü yapar. Bu başarı sadece onun ve ailesinin hayatını değiştirmekle kalmayacak, köyün de sefaletten kurtulmasını sağlayacaktır.
William Kamkwamba ve Bryan Mealer’ın aynı adlı çok satan kitabından uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Chiwetel Ejiofor oturuyor. Maxwell Simba’nın 13 yaşındaki çocuğa hayat verdiği filmin kadrosunda Chiwetel Ejiofor, Aïssa Maïga, Joseph Marcell, Noma Dumezweni, Lemogang Tsipa gibi isimler yer alıyor.
Yıl 2002... Evan Treborn, özellikle yoğun strese yaşadığı anlarda baygınlık geçirmektedir. Bunun nedeni ise karanlık geçmişidir... Treborn çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmış ve kuvvetli psikolojik travmalar yaşamıştır. Treborn tesadüf eseri zamanda yolculuk yapıp geçmişe dönebildiğini fark eder ve geçmişinin bu bölümlerini silmek için uğraşmaya başlar. Çocukluğuna geri dönmeyi başaran genç adam geçmişini yeniden kurgulamaya başlar. Kelebek Etkisi, iki genç yönetmen Eric Bress ve J. Mackye Gruber'ın imzasını taşıyor. Bilim kurgu ve gerilim ögelerini birbirine harmanlayan yapıt gösterime girdiği dönem büyük bir ilgiyle karşılanmıştı.
San Francisco’da bir seri katil, mektuplar ve şifreli mesajları ile polis ile alay etmektedir. Dedektifler, gazete muhabirleri, bu katili yakalamaya ant içmiş dört kişi filmin esas karakterleridir. Katilin ardında bıraktığı izleri takip eden takıntılı dört adam, ne yazık ki aslında katilin adımlarını izler biçimde şekillenmektedir. Bu katil yıllarca görünmedikten sonra yine ortaya çıktığında sadece öldürdüğü insanlar için değil tüm şehrin kabusu haline gelecektir. Yedi, Oyun ve Dövüş Kulübü gibi filmlerle gerilim alanında sağlam bir yer edinen David Fincher, son derece başarılı bir biçimde perdeye aktarıyor bilinen hikayeyi.
Craig kendince yetenekleri olan bir kuklacıdır. Ancak bu meslek ona elbette ki hayatta kalmasını sağlayabilecek bir para kazandırmamaktadır. Bu nedenle önemli bir kararın eşiğinde olduğunu hissetmektedir. Craig'in karısı olan Lotte ise bir pet shop'da çalışmaktadır. Sürekli olarak kendi işinin tuhaf yanlarından dem vuran Lotte, Craig'in canını fazlasıyla sıkmaktadır. Şansı yaver giden Craig bir firmada iş bulur. Şirkette tanıştığı Maxine isimli bir kadın onun ilgisini cezbeder. Ancak Maxine, Craig'le hiçbir şekilde ilgilenmemektedir. Bir gün Craig çalıştığı firmada gizli bir kapıcık bulur. Kapıdan içeri giren Craig, nasıl olduysa, John Malkovich'in bedeninde uyanacaktır.
1957 yapımı müzikalin uyarlaması olan West Side Story, iki genç arasındaki yasak aşkı ve farklı etnik kökenlere sahip olan iki sokak çetesi arasındaki rekabeti konu ediyor. Tony, Jetler ve Köpekbalıkları adındaki iki çetenin rekabeti arasında kalan bir gençtir. O, kalbini rakibinin kız kardeşi olan Maria'ya kaptırır. Çeteler arasındaki bölge savaşı gün geçtikçe daha da yıkıcı hale gelir ve bu savaş ortamında Tony ve Maria'nın aşkı çiçek açar. Onların ilişkisi, çetelerin arasındaki gerginliğin daha da artmasına neden olur.
Indiewire, Belçikalı yönetmenin bugüne kadarki en yüksek maliyetli bu filmini 'hem bilimkurgu, hem romans hem de Lynchvari bir zihin oyunu' diye nitelendiriyor. Başlıkta bahsi geçen Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adam. Ölüm döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar... Jaco van Dormael’in üçüncü uzun metrajlı filmi, kendi sözleriyle 'Herkesin karşılaşabileceği sonsuz olasılıklar hakkında gerçekten de yüksek bütçeli deneysel bir film'.
Alzheimer hastalığının erken evrelerinde iğrenç bir aile suçunun keşfiyle karşı karşıya kalan bir kadın, bir şiir sınıfına kaydolduğunda kendine yeni bir güç ve amaç bulur.
II. Dünya Savaşı’nın kara günlerinde, arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun hikayesi. 8 yaşındaki Bruno ailesiyle Berlin'den ayrılır ve Polonya'da yaşamaya başlar. Babasının işi için taşındıkları bu yerde bir de arkadaş edinir. Arkadaşı tellerin arkasında kalan bir Yahudi'dir. Bruno'nun yaşadığı yer, 1.5 milyon Yahudi'nin öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yoketme kampının bitişiğindedir. Oğlunun tellerin ardında yaşananlarla ilgili gerçeği öğreniceğinden kaygılanan Bruno'nun annesiyse oğlunu bu ’’arkadaş’’lıktan korumaya çalışır. John Boyne’un dünya çapında güzel eleştiriler alan aynı adlı romanından uyarlanan film, tarihin acıyla dolu anısını küçük bir çocuğun gözünden hatırlatarak, masumiyet ve insanlık dehşetini zarif bir dille beyazperdeye yansıtıyor.
Yakın bir zaman önce sonsuzluğa uğurladığımız Ahmet Uluçay'ın belki de tüm yaşamını özetleyebilecek bir isme sahip olan 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' isimli bu filmi aslında tam bir gönül hikayesi. Kendi özyaşam öyküsünün beyazperdeye aktarıldığı bu yapım da aslında 'olmayacak işler için boşuna uğraşmak' diye kullanılan bu tabir ile Uluçay'ın yaşamı ve sinemasına gönderme yapıldığı aşikar. Karpuzcu Mustafa'nın sarfettiği bu söz şu soruyu akla getiriyor: Herkesin hayatında olmayacağını bile bile hayal ettiği şeyler yok mudur? Recep ve Mehmet 60'lı yıllarda Tepecik adlı bir köyde yaşayan iki kafadardır. Yaz aylarını herkes gibi aylak aylak geçirmemek için yakındaki kasabada çıraklık yaparlar. Recep bir karpuzcunun, Mehmet ise bir berberin yanında çalışır. Hayat hep böyle mi geçecektir, bir karpuzcu ve berber olma uğruna çalışmayla? İki çocuğun ufku ne o köye ne de kasabaya sığmayacak kadar geniştir. Boş kalan tüm zamanlarını terkedilmiş bir ahırda film projeksiyon makinesi yapmaya çalışarak geçirirler. Kimsenin umursamadığı bu uğraşlarında tek bir destekçileri vardır, köyün delisi Ömer. O yaz sandıklarından çok daha fazla genişletecektir ufuklarını. Recep, kelek çıkan karpuzları toplamaya gelen Nezihe ile ahbap olur ve kadının evine arada bir yemek yemek için gidip gelmeye başlar. Tüm hayallerinin ötesinde bir duyguyla tanışır ve aşık olur. Aşk, iş, hayaller... Bu iki çocuk için Tepecikli köyünde ömürleri boyunca unutamayacakları bir yaz yaşanmaktadır. Ahmet Uluçay, 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak' adlı bu eseriyle sinema tarihine ölümsüz bir eser kazandırmış oldu.
Hindistan ’dan Kanada’ya giden bir yük gemisi, içindeki hemen hemen tüm canlılarla birlikte trajik şekilde batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız vahşi Pasifik Okyanusu'nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Pi'nin hayvanat bahçesi işleten ve hayvanlarıyla göç yoluna koyulan ailesi, batan gemide yaşamını kaybetmiştir. Pi, kurtuluş yok gibi görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Ama şimdi Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalmıştır. Dev kaplana yem olmamak için hayvanla anlaşmanın ve yakınlaşmanın yollarını bulur. Sıra dışı yolculuk sona ermeden büyülü bir adaya varacaktır. Oscarlı sinemacı Ang Lee'nin yönetmenliğinde sıra dışı bir öykü sunan filmin kadrosu ise oldukça renkli. Daha önce oyunculuk deneyimi bulunmayan Suraj Sharma'nın Pi'yi canlandırdığı yapımda, ayrıca Tobey Maguire, Irrfan Khan, Adil Hussain rol alıyor.
Doraibu mai kâ, kendisine tahsis edilen bir şoför ile hiç beklenmedik bir yolculuğa çıkan bir adamın hikayesini konu ediyor. Oyuncu ve yönetmen olan Yusuke Kafuku'nın, karısı Fukaku ile mutlu bir hayatı vardır. Ancak karısının kaybetmesiyle Yusuke'nin mutluluğu yarım kalır. Aradan geçen iki yılın ardından Yusuke, bir tiyatro festivalinde yönetmenlik görevini üstlenir ve bu yüzden Hiroşima'ya gider. Festivalde, Yusuke'ye 20 yaşında kadın bir şoför tahsis edilir. Genç adam, Misaki adındaki gizemli şoför ile birlikte kayıp, yalnızlık, yasla dolu olan, karşılıklık olarak sırların açıklandığı bir dizi yolculuğa çıkar.
Amerika 'da 1930'ların karanlık dinginliği yaşanmaktadır. Peşinde olan mafyadan kaçan güzel bir kadın olan Grace, barınmak amacıyla küçük bir köye sığınır. Kasaba halkı geçmişinden kaçan bu güzel kadını kısa zamanda bağrına basar ve onun için üzülür. Köyde geçirdiği güzel günlerin ardından her şey değişmeye başlar. Kadının varlığı, köy halkı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır ve köy halkı bu tehlike karşısında temkinli davranmak zorundadır. Grace günden güne bu köyün karanlık yüzünü keşfedecektir.
Ekonomik buhranın hüküm sürdüğü 1930'lu yıllar Amerikası'nda hayatını limanlarda işçilik yaparak idame ettiren Jim'in ailesine bakma gibi büyük bir sorumluluğu vardır. Bu yükümlülük için tutkuyla bağlı olduğu boks sporunu bırakmak zorunda kalan genç adam gerçekleşemeyecek de olsa hayaline sıkı sıkıya tutunmaktadır. Ancak rastlantı eseri boks şampiyonu Max'le dövüşmesi işleri değiştirecektir. Tam bir unvan maçı olan bu karşılaşmayı kazandığı takdirde şampiyon olma onuruna erişecek olan Jim'i saatler süren bir maç beklemektedir. Bu maç Jim'in hayatında neleri değiştirecektir? İrlanda asıllı boksör James Braddock'un hayat hikayesinden uyarlanan ve üç dalda Oscar ödülüne aday gösterilen filmin başrollerinde Russel Crowe ve Renée Zellweger bulunuyor.
Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte nadir bulunan bir şeye dönüşmüş olan el yazımı mektupları yazarak kazanmaktadır. Ve bu yıllarda insanların işlerini artık bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı sunan yeni bir işletim sistemi, onu son derece çekici bir kadın olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan ve sadece bir sesten ibaret olan Samantha, Theodore'u dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla birlikte bambaşka bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla arasındaki ilişki de gitgide tuhaflaşır. 1999'da Being John Malkovich filmiyle Oscar adaylığı kazanan çok yönlü sinemacı Spike Jonze'un son uzun metrajlı filmi, yalnızlık ve yaratıcılık sıkıntısı çeken bir yazarın dram ve komediyle yoğrulan öyküsünü beyazperdeye taşıyor. Filmin başrolünde Joaquin Phoenix yer alırken, Scarlett Johansson da gizemli bilgisayar uygulamasına sesiyle hayat veriyor.
Mars gezegenine astronotların gönderildiği bir görevde, Mark Watney isimli astronot şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir. Fakat Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sınırlı olanaklarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye çalışır. Milyonlarca mil uzakta NASA ve uluslararası bilim insanları durmaksızın bu ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da tehlikeli bir kararın eşiğine gelecektir. Geçtiğimiz yılın en sevilen bilimkurgu kitaplarından biri olan Andy Weir imzalı The Martian, ülkemizde de yakın zamanda 'Marslı' adıyla basılmıştı. Marsta mahsur kalan maharetli astronot Mark'ın günlüklerinden derlenen çetin bir hayat mücadelesini anlatan filmin başrolünde Matt Damon yer alırken kadroda kendisine Sean Bean, Kate Mara, Jessica Chastain, Jeff Daniels ve Michael Pena gibi isimler eşlik ediyor. Yönetmen koltuğunda ise türün sevilen yönetmeni Ridley Scott var.
Dünyanın en yoksul insanlarının yaşadığı Hindistan 'da geçen bir 'milyonerlik' öyküsü olan filmde, Hindistan’ın gecekondularla dolu bir mahallesinde yaşayan genç Jamal'in enteresan hikayesi aktarılıyor. Jamal, fakir ve öksüz ancak
Anne Ogul Pornosu Hd
Gizli Çekim Sikiş Resimleri
Eş Degişmeli Sikiş

Report Page