Ünlü Türk Tecavüzleri

Ünlü Türk Tecavüzleri




⚡ TÜM BİLGİLER! BURAYA TIKLAYIN 👈🏻👈🏻👈🏻

































Ünlü Türk Tecavüzleri
Hoşgeldiniz! Hesabınızda oturum açın.
Email adresine yeni bir şifre gönderilecek.
Ana Sayfa Kişisel Düşünceler Türkiye’de Son Zamanda Artan Kan Donduran Çocuk Tecavüzleri
Yanlış bir e-posta adresi girdiniz!
Lütfen e-posta adresinizi buraya girin

Anime izleyicisiyseniz ya da en azından izleyen bir tanıdığınız varsa muhtemelen en çok duyacağınız yargılardan birisi de “Anime Çizgi Film Değildir” olacaktır. Gerçekten de...

Son dönemde yaşananlara hitaben siyah türk bayrağı resimlerini paylaşıyorum arkadaşlar. Sosyal medyada siyah Türk bayrağı resimlerini paylaşarak tepkimizi gösterelim lütfen.
Benzer: En güzel Türk bayrağı...

En güzel resimli güzel sözler sayfamızı sizler için yeniden hazırlıyoruz ve tamamen kendi çalışmalarımız olan yazılı güzel sözler resimlerini huzurlarınızda paylaşıyoruz.
Bu sayfada en güzel...

Sevgi sözleri konusunda yeni ve kaliteli sevgi ile ilgili sözler, kısa sevgi sözleri, resimli sevgi sözleri yer almaktadır. Beğendiğiniz sözleri arkadaş çevrenizde ve sosyal...

Diş ve diş eti problemlerinden evde yapacağınız doğal yöntemler ile kurtulabilirsiniz. Günlük rutin doğal bakım yöntemleri ile dişlerinizi saklamadan gülebilirsiniz.
Diş ve diş eti bakımı...

Tarih yaprakları 21 martı gösterdiğinde Türk dünyası ile birlikte yüzyıllardır beraber yaşayan onlarca farklı milletin beraber büyük sevinç ve mutluluk yaşayarak kutladığı, baharın habercisi...

© Kuaza 2009 - 2022, Tüm Hakları Saklıdır!

Kişisel Düşünceler 28 Ağustos 2016
Son zamanlar ülkemizde maalesef çocuk tecavüzleri giderek artıyor. En son Adana’da yaşanan 4 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüzden sonra vatandaşlar tepkileri özellikle sosyal medya aracılığı ile göstermeye başladı. 
Türkiye din açısından nüfusunun büyük bir kısmı Müslüman bir ülke olmasına rağmen tecavüz, taciz olaylarının en fazla yaşandığı ülkeler arasında yer alıyor. Özellikle son zamanlarda çocuklara tecavüz haberleri gittikçe artıyor. Geçtiğimiz gün Adana’da bir adam 4 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ederken yakalanmıştı. İddialara göre küçük kızın durumu hiçte iyi değildi. Makatı her iki taraftan da yırtılmış ve onlarca dikiş atılmıştı. Yine geçtiğimiz günler bir baba 4.5 yaşındaki kızına tecavüz etmişti. Kan donduran tecavüz haberleri gelmeye devam ederken ülkemizde yaşanan çocuk ve hayvan tecavüzlerinin sebeplerini sizler için derledik. Türkiye’de çocuk ve hayvan tecavüzlerinin sürekli artmasının nedenleri;
Türkiye ahlaklı bir millet gibi görünse de çıkan haberler bize gösteriyor ki çok da ahlaklı bir toplum değiliz. Komşusuna, ablasına, abisine, çocuğuna ve savunmasız bir hayvana tecavüz edecek kadar iğrenç insanları barındıran bir ülke bir toplum ahlaklı değildir ahlaklı görünüyordur. Ülkemizde tecavüze uğrayan ve daha sonra hamile kalan çocukları tecavüzcüsüyle evlendiren bir devlet zihniyeti bulunmakta. Ahlaklı toplumlardan hiç biri buna izin vermez. Türkiye halkı oturup etrafındaki izlemek yerine ahlaklı ve toplum değerlerine sahip çıkıp sesini yükseltmelidir. Sesinizi yükseltmediğimiz takdirde etrafınızda küçük bedenlere yapılan tecavüz haberleri daha çok görür ve izleriz.
Müslümanlık dininde evlilik dışı ilişki, sevgililik, aynı evde yaşamak gibi çoğu düşünce günahtır. Bu zihniyetle büyütülen ve sürekli erkeğin şımartıldığı cinsel organı nedeniyle kadınlardan yüksek tutulduğu bir toplumda erkeklerin küçük çocuklara veya hayvanlara tecavüz edilmesi kaçınılmazdır. Çoğu Müslüman görünümlü insanlar din ardına saklanıp kapalı kapılar arkasında günah dedikleri tüm her şeyi yapmaktadır. Çocuklarımızı büyütürken ahlaklı bir birey olması için din ile değilde mantık, karakter, kişisel gelişim alanında büyütüp eğitim verirsek ancak bu tür olayların önüne geçebiliriz.
Türkiye’de fakirlik oldukça yüksek. Asgari ücretle çalışan sayısı oldukça yüksek kalifiye ve iyi yaşam standartları olan birey sayısı ise daha azdır. buna rağmen üreme gittikçe artmaktadır. Fakir insanlar kendi karınlarını zor doyururken üstüne evlenip birde çocuk yapıyor. Sokaklarda dilenen insanların kucağında bile 3-4 tane çocuk olması sizce nasıl bir duygu? Devletin bizce üremeye kısıtlama getirmesi gerekiyor. her insan istediği gibi üreyip dünyaya getirdikleri çocukların hayatını mahvetme hakkını sahip değildir. Sırf cinsel ilişki yaşamak için sırf herkes çocuk yapıyor diye çocuk yapan kişilerin cahillikleri, fakirlikleri ile büyüyen çocukların yüzde kaçı sizce bu topluma ve kendisine faydalı bir birey olabilir ki?
Son olarak lütfen kendimizi ahlaklı bir görünümde değil de gerçekten ahlaklı bir zihniyete sahip olarak yetiştirelim ve etrafımızdaki küçük çocukları bilinçlendirelim. Türkiye o kadar kötü bir hal aldı ki biz küçükken bakkala, parka tek başımıza gidip başımıza bir olay gelmeden tecavüze uğramadan eve gelebilirken şimdilerde aileler çocuklarını tek başına bir yere bırakamıyor. Düşünmek gerek kısaca… Ben kızımı şehir dışında nasıl okutacak etrafta bu kadar sapık varken? Ben kızımı nasıl arkadaşlarıyla bir çay içmeye göndereceğim etrafta bu kadar ırz düşmanı varken? Ya kızım ya da oğlum evden çıktıktan sonra dışarıda sapık zihniyetli biri tarafından tecavüze uğrayıp sonra gömülüp, denize atılıp, çöpe atılıp öldürülürse… Önce kendimizi sonra yetiştirdiğimiz çocukları ahlaklı bir birey haline getirelim ki küçücük bedenlerin makatları yırtılmasın, toprak altına gömülmesin!
Ismimi, e-postamı ve web sitemi bir dahaki sefere bu tarayıcıya kaydet.
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed .


Herkesin bildiği sır: Savaş tecavüzleri








01/02/2021







00:05







Haber Merkezi








Kadın




Kürt kentlerinde 90’lı yıllardan bu yana polis ve askerlerin fail olduğu cinsel suçlar pek çok kez kamuoyuna yansıdı. Bölgede faaliyet gösteren kadın örgütleri ile Kürt siyasetçiler, çocuklar ve kadınlar üzerinde uygulanan cinsel saldırıların devlet eliyle bilinçli olarak yapıldığını ve bunun bir ‘özel savaş politikası’ olduğunu ifade etti birçok kez. Geride bıraktığımız 2020 yılında Kürt kentlerinde onlarca çocuk ve kadın tacize, tecavüze uğradı. Bu saldırıların birçoğunun failleri uzman çavuş, polis ve korucuydu.
Kürt kentlerinde kadınlara özel uygulanan bu savaş politikalarını biraz daha yakından inceleyelim dedik. Başka ülkelerdeki örneklere, kadınların yaşadıklarına, toplumların bu suçlar karşısında aldığı hasarlara yer verelim istedik. Konuyla ilgili başvurduğumuz isim, yüksek lisans teziyle savaş tecavüzlerini inceleyen Fezile Osum oldu. Uluslararası hukukun dahi bu suçları kabul etmesinin çok uzun yıllar aldığını söyleyen Osum’un anlattıkları, Kürt kentlerinde yaşanan korkunç suçları daha da görünür kılacak cinsten.
Çatışma dönemlerinde kadınlara yönelik uygulanan cinsel şiddet olarak tanımlayabiliriz. Fakat cinsel şiddet genel bir kavram. Bunu açarsak; zorla hamile bırakma, genital bölgelere sembol kazıma, taciz, penetrasyon olmaksızın isteğe dayalı olmayan cinsel aktivite, tecavüz, insan ticaretine sürükleme ve benzeri her şeyi sayabiliriz. Fakat yaygın olarak cinsel şiddeti tartışsak da cinsel içerikli olmayan ancak toplumsal cinsiyete dayalı şiddet olarak değerlendirebileceğimiz yönü de var bu meselenin.
Yasalarda da uluslararası anlaşmalarda da çok uzun bir süre, Ortaçağ da dahil kadınlar erkeklerin malı olarak görülüyordu. Dini referanslarda buna dair atıflar vardır, kadın alınır satılır bir meta olarak görülür. Hatta bizim coğrafyamızda da başlık parası adı altında yapılır bu. Kadın doğduğu andan itibaren babanın malı ve daha sonra da kocanın malı olmak üzere yetiştirilir. Böyle bir algı olduğu için savaş, mübadele, çatışma durumlarında kadınlar tırnak içinde ‘düşman’ olan grubun bir malı ve fetih edilmesi gereken bir beden olarak algılanıyor. Mantalite olarak savaş tecavüzlerinin uygulanmasına baktığımızda altında yatan neden budur.
Savaş tecavüzleri öyle bazılarının yansıtmaya çalıştığı gibi münferit olaylar değildir. Çoğu zaman planlı, programlı ve düşünülerek yapılan, karşı tarafı yok etmeye, kültürünü yok etmeye, soyunu kırmaya, psikolojisini dağıtmaya yönelik yapılır. Egemen erkekliğin inşasının gösterilmeye çalışıldığı ciddi bir suçtur. Toplumu psikolojik olarak çökertebilir, etkisi büyüktür. Savaş tecavüzleri önce kadınları psikolojik anlamda çökertip, sessiz kalmasını, yenilmiş hissetmesini sağlıyor yanı sıra ailesine ve etrafında kim varsa korku salıyor. Zaten bu amaçla bu kadar sık kullanılıyor. Ölümler de yıpratır, işkenceler de yıpratır ama savaş tecavüzleri özellikle o halkın kadınları ve toplumu için ciddi yıkıcı bir etkiye yol açar. Ama bunun dünya tarafından algılanışı da çok yakın zamanda olabildi maalesef.
Savaş tecavüzleri, 2000’li yıllara kadar ne Birleşmiş Milletler mekanizmalarında ne de uluslararası hukukta bir savaş stratejisi, bir savaş taktiği olarak görülüyordu. Ta ki 90’larda Ruanda’da ve eski Yugoslavya’da ciddi çatışmalarda yaşananlara dek. Eski Yugoslavya’da, Bosna’da esir kampları bulunuyordu. Bu esir kamplarında kadınlara tecavüz edip hamile bırakıyorlardı. Hamilelikleri 6-7 aya ulaşınca, kadınlar kampların etrafına taşınıp ‘düşman’ tarafından görülmeleri sağlanıyordu. Bu şu demekti: ‘Biz sizin kadınlarınızı hamile bıraktık. Egemenliğimiz artık sadece toprağınızla sınırlı değil, sizin kadınlarınızı da alıyoruz.’ Uluslararası Mahkemeler savaş tecavüzcülerini soykırım tecavüzleri adı altında topladı, ‘Soyu kırmaya yönelik bir aktivitedir’ dedi. 2000 yılından bu yana kadınlara dair Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin çıkardığı toplamda 10, kadın barış ve güvenlik temalı karar var. Bu 10 Güvenlik Konseyi karar metninden 5’i yoğunluklu olarak çatışmalardaki cinsel şiddeti ele alıyor. Bir ağırlık verilmeye başlandı bu meseleye ama tabii ki yeterli değil.
Çünkü uluslararası hukuku da yasaları da hep erkekler şekillendiriyor. Bu nedenle savaş tecavüzlerinin bir suç olarak kabul edilmesi çok uzun zaman aldı. Mesela 1949’da oluşturulan Cenevre Sözleşmesi’nin içerisinde ilk başta savaş tecavüzü diye bir kavram yoktu, işkence olarak yer verilmişti. Cenevre Sözleşmeleri de çok erkek egemen bir dille yazıldı ve ancak 4. Cenevre Sözleşmesi’nden sonra savaş tecavüzlerine yönelik bir ibare eklendi ama o da daha çok bir namus algısı üzerinden şekillendirildi. İkinci Dünya Savaşı’nda örneğin ‘comfort woman’ denilen, Türkçede ‘rahatlatıcı kadın’ anlamında olan bir durum yaşandı. Japon askerleri fethettikleri ülkedeki kadınları topladı ve ordularında seks kölesi yaptılar. Hatta o kadınlardan biri ortaya çıktı ve dava açtı. Bazı kadınlar bu konuda tazminat alma hakkı kazandı.
Tarihsel olarak baktığımızda uzunca bir süre bu konuda bir reddediş görüyoruz. Ben Kıbrıslıyım. Kıbrıs’ta da savaş tecavüzleri oldu. 63-64 ve 74’te yaşandı. Türk askerleri de yaptı, Yunan cuntası da. Ve o dönemden sonra da Kıbrıs’ta hâlâ daha savaş tecavüzleri bir tabudur. Bu tabuyu kıramadık. Umarım sizler bunu kırıp daha çok konuşulmasını sağlarsınız. 2014 yılında feminist milletvekilimiz Doğuş Derya, Kıbrıs’taki çatışmalarda savaş tecavüzlerini Meclis kürsüsünden gündeme getirdi ve bu nedenle ciddi şekilde saldırılara uğradı. Özellikle de TC medyası tarafından körüklenen bir saldırı vardı üzerinde.
Biz 1963-64’te Kıbrıslı Türkler olarak ciddi anlamda kayıplar verdik. 1974’te de Türkiye’nin buraya yapmış olduğu 2 çıkartma oldu. Bu çatışmalar esnasında işkenceler, zorla kaybetmeler, savaş tecavüzleri, kötü muamele gibi birçok savaş suçu işlendi. Ondan önce de Yunan cuntası geldi, katliamlar yapıldı. Kıbrıslı Rumlar da ciddi katliamlar ve savaş tecavüzleri suçlarını işledi. 74 yılında savaş tecavüzlerine uğramış yaşı küçük çocuklar da var. Bu bilgiler insan hakları komitesinin raporuna ve BM’ye girdiği için rahatlıkla söylüyorum. 18 yaşın altındaki kız çocuklarına da tecavüz edildi. O dönem bu tecavüzler herkesin gözü önünde yapılıyor. Savaş esirlerinin bulunduğu yerler var, oradan kadınları ya da kız çocuklarını alıp başka bir yere götürüp birkaç gün boyunca tecavüz edip daha sonra kanlar içinde esir kampına geri getiriyorlar. Kamptaki herkese de o kanlı haliyle gösteriyorlardı.
Hamile kadınlara tecavüz, zorla hamile bırakma gibi yöntemler burada da yaşandı. Fakat sonrasında ne oldu biliyor musunuz? Aslında biz çok da muhafazakâr bir toplumuz, her ne kadar öyle göstermeye çalışmasak da. Tecavüz mağduru kadınlar hem toplumdan dışlandı hem de susmaları için farklı ordulardan, gruplardan ve siyasetçilerden baskı gördüler. Bu kadınların bir kısmı İngiltere’ye, Avustralya’ya zorla göç ettirildi. Susması için zorla evlendirilen kadınlar, çocuğunu doğurmak zorunda kalan ama çocuğunun kimden olduğunu gizlemek zorunda bırakılan kadınlar oldu. Mesela tezimi yazarken küçük yaşta bir savaş tecavüzü mağduruna ulaştım. O dönemde 13 yaşındayken tecavüze uğramış. Daha son evlendirilmiş ve kocası halen daha savaş tecavüzü mağduru olduğunu bilmiyor. Şu an 50’li yaşlarında, ciddi sıkıntılar yaşıyor. O travmaları atamamış üzerinden, alkol problemi ve bununla yaşayamamanın yükü vardı üzerinde.
Kadınların bedenlerine sembol çiziyorlar yine düşman tarafa mesaj vermek için. Mesela Kıbrıslı Türk kadınlarının vücuduna haç işareti kazındı, Rumların vücuduna da ay yıldız işareti kazındı. Kadınların göbeğine ve vajinasına yakma usulüyle kendi sembollerini kazıyor ve bununla yaşamak zorunda bırakıyorlar. Aynı yöntem örneğin Bosna’da da kullanıldı.
Kıbrıslı Rum kadınlar şikâyetçi oldu. Türk ordusunun burada işlediği savaş suçlarının arşivlenmesi talep edildi ve savaş tecavüzlerini de içeren o çalışma yapıldı. Uzun süre gizli tutuldu bu rapor ama daha sonrasında açıklandı. Kıbrıs’ta Türk kadınların neler yaşadığına dair yayınlanmış resmi bir rapor bulmamızın ise imkânı yok. Aradan uzun yıllar geçti ama savaşta tecavüze uğrayan kadınlar sessizce yaşıyor. Bir adalet talepleri olsa da bu saldırıların tabu olarak görülmesi, kendilerini ifade edememeleri, baskı altında olmaları, cezasızlık politikaları, bunlar savaş tecavüzlerinin geri plana atılmasını sağlıyor. Bu suçlarla ilgili hiç kimsenin hakkında soruşturma açılmadı, kimse ceza almadı. Hatta bunu yapan failler bir yerlere geldiler devlette, bırakın cezalandırılmayı, ödüllendirildiler.
74’te Türk ordusunun böyle bir şey yapabilme ihtimalini dahi söylediğimiz anda linç ediliyoruz, aforoz ediliyoruz, ciddi baskı ve tehdide uğruyoruz. Savaş tecavüzleri çok mahrem bir şey, kadınların özeline dair bir saldırı, o yüzden de çok can yakıcı, çok acıtıcı. Dile getirilmesi, arkasında durulabilmesi bir kadın için inanılmaz zor.
Evet, takip ettiğim kadarıyla biliyorum. Fakat Kürt kadın hareketi çok iyi mücadele veriyor bu konuda. Konuşuyorlar, açığa çıkarıyorlar. Bildiğim kadarıyla sizde de savaş tecavüzlerini münferit gören anlayışlar var. Bunu sol cenahtan erkekler dahi yapıyor. Mesela bizde de savaş tecavüzcülerini sol bir gazeteci kaleme aldı ama o kadar erkek bir yerden yazdı ki, ‘TC askeri rahatlamak için kadınları kullandı’ dedi. Bir kere bu savaş tecavüzünün cinsel bir haz veriyor şekilde yorumlanması mümkün değil. Bunun altında yatan şey hükmetmeye çalışmaktır, bir taraf diğeri üzerinde egemenlik sağlamak için tecavüzlerde bulunuyor. Bunu net bir şekilde ortaya koymak lazım.
‘Yan yana durmak birbirimizi güçlendirir’
Evet, sadece belirli durumlarda uluslararası yargılamalar olabiliyor ancak bu suçun ne kadar yaygın işlendiğini görünce bunun kesinlikle yetersiz olduğunu anlıyorsunuz. Çatışmalarda kadınlara yönelik cinsel saldırıları bir şekilde kayıt altına almak gerekiyor. Şu anda bu suçların üzeri örtülüyor, kimse ceza almıyor ama belki bundan 10 yıl sonra durumlar değişebilir. O nedenle veri tutmamız çok önemli. Savaşlarda tecavüze uğramış kadınlarla iletişime geçmek, bu meselenin bir tabu olarak görülmesini eleştirmemiz lazım. Çünkü bizim buradaki feminist hareket bunları çok geç konuşmaya başladı. Savaş tecavüzleri herkes tarafından bilinmesine rağmen kimse dile getiremiyordu. Ben bu durumu tezimde ‘bilinen sır’ olarak tarif ettim. Şimdi daha fazla konuşma alanımız var diye düşünüyorum. Sizin bölgede de savaş tecavüzü mağduru olup ailesi tarafından baskılanan kadınlar varsa, bir şekilde onlarla dayanışma kurulması gerekir. Feminist hareketler, kadın örgütleri mağdur kadınları sahiplenmeli. Ama tabii yine diyorum, Kürt kadın hareketi bu konuda çok iyi, çok aktif. Takip ediyorum onları. Kadın hareketlerinin bu kadar zor bir meselede bir arada durması domino taşı etkisi yaratır. Birbirimizin arkasında, yanında durmak birbirimizi güçlendirir.
Lisans eğitimini Kent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladıktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde İnsan Hakları Hukuku Yüksek Lisans Programı’ndan mezun oldu. Yüksek lisans tezinde uluslararası ceza yargılamaları ışığında savaş tecavüzlerini Ruanda, Yugoslavya ve Kıbrıs’taki çatışmalar bağlamında inceledi. Şu an University of Central Lancashire’da doktora çalışmalarına devam etmekte ve çatışmalarda toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti geçiş dönem adaleti kapsamında incelemektedir. Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, Mülteci Hakları Derneği, Kuir Kıbrıs Derneği ve SOS Çocukköyü Derneği’nde çalışmalarda bulundu. Bazı projelerde hukuk danışmanı olarak çalıştı. Halen Mülteci Hakları Derneği’nde İnsan Ticaretine Karşı Koordineli Önlemler ve Mekanizmalar Projesi’nde Proje Koordinatörü olarak görev yapmaktadır.
Başka Bir Denizli… Başka Bir Ülke… Başka Bir Dünya… MÜMKÜN…


TV YAYINLARI

ATV
A Haber
A Spor
A Para
A2TV
Vav TV
Minika Go
Minika Çocuk
A News



RADYO YAYINLARI

A Haber Radyo
A Spor Radyo
A News Radio
Radyo Turkuvaz
Turkuvaz Romantik
Turkuvaz Efsane
Vav Radyo
Radyo Soft
Radyo Energy
Turkuvaz Anadolu




A Para
A Haber
A Spor
A News
ATV
A2TV
Vav TV
Minika Go
Minika Çocuk




A Haber Radyo
A Spor Radyo
A News Radio
Radyo Turkuvaz
Turkuvaz Romantik
Turkuvaz Efsane
Vav Radyo
Radyo Soft
Radyo Energy
Turkuvaz Anadolu







TÜMÜ


TÜRKİYE


YAŞAM


TEKNOLOJİ


SPOR


TURİZM


KÜLTÜR SANAT


SİNEMA


EMLAK


OTOMOBİL





Haberler
Galeri
Uğradığı tecavüzleri kaldıramay
Japon Kızları Video Pornosu
Günlük Porno Izle
Pornocu Kizlar Sikis Vidyo

Report Page