xxx

xxx

xx

Abi baban sana asla evden git demedi ki. Çok öfkeliydi, bu öfkenin dışavurması gerekiyordu ve kimseye tekme tokat girişmediği için söyleyebileceği en ağır sözleri söyledi. Çünkü gerçekten kovan insan geri gel demez.. Mesela şu an onun isteği tek şey senin eve dönmen değil mi? Muhtemelen ondan nefret ettiğini düşünüyor. Senin vazgeçmeyeceğini sandığı tek şey olan okulu şart koşuyor ki gel eve; ondan nefrette etsen, yüzüne bile bakmasan yeter ki evde ol istiyor.

 Bunları götümden sallamıyorum abi. Ben annenle konuştum, anlattığı kadarıyla çok kötü haldeydi baban neredeyse kalp krizi geçiriyormuş. Sen gittikten sonra komşuyu çağırmış annen ambulansa gerek olabilir diye. Sizden ayrıldıktan sonra beni aradı, babanın nasıl olduğunu sordum Mürüvvet teyzeye, çok kötü, çok üzgün dedi, öylece oturuyor hiçbir şey yapmıyormuş. Sence oğlu sikinde olmayan, oğlundan nefret eden biri böyle bir hale gelir mi abi? Sevinir bile siktir olup gittiler rahatladım diye. Siz onun yaşam amacısınız amk.

Hiçbir şey bu tepkisini haklı çıkarmıyor, benim babamın bana yaptıklarını da haklı çıkarmıyor hiçbir gerekçe. Ama böyle bir tepkinin nasıl açığa çıktığını anlayabiliriz abi. İnsanların yaşam üsluplarını, neye sinirleneceklerini, neyden mutlu olacaklarını hep yaşadıkları çevre belirliyor. Muhtemelen abi, babanın yaşadığı bölgede normal insanlar babasının yanında "saygıdan" içki içemezdi. Abi bu, senin de bana anlattığın gibi sübjektif bir algı. Ben senin ailene küfür etsem bu seni çok rahatsız eder ve sana saygısızlık gibi gelir, eskiden oçlara çok kızardın mesela. Ama Eraygilin birbirlerine gündelik hitabı öyle abi, ana avrat düz gitmedikleri muhabbeti muhabbetten saymıyorlar.

Babana da çok küçüklükten beri bu tür hareketler saygısızlık olarak kaydedildiği için, Melih'in yaptığı araba kazaları, beklentilerini karşılamayışı, iş hayatındaki sıkıntıları, kaybettiği annesinin acısıyla birleşip onda çok büyük bir reaksiyona sebebiyet vermiş olabilir. Ve Melih'in kendisini "bu haksız durumdayken bile" savunması, onu daha da öfkelendirmiş olabilir. Baban çok içine kapanık bir insan abi anlattığınıza göre, iç dünyası dertlerle dolup taşıyor olmalı. Hatırlarsan sen acı içindeyken herkesin çoğu hareketi sana batardı, bana da aynısı olurdu; bunun gibi bir etken de söz konusu.

Tekrardan, hiçbiri abi verdiği tepkiyi haklı çıkarmıyor, bunu tekrar tekrar belirtmek zorundayım, sadece "nasıl"ına bakıyoruz. Biliyorum belki sikinde değil, belki ölseler de umrunda değil, sadece bakıyoruz işte.

Senin abi, "çok sevdiği ilk oğlunun" muhtemelen kendisine destek olacağından eminken, sen Melih'e arka çıkınca, yaşadığı hayal kırıklığı da tepkisini bir hayli şiddetlendirmiş diye tahmin ediyorum.

Yani baban abi, bu yaptıklarını, böyle, bu şekilde yapabildi. Sizin kişiliğinize duyduğu bir nefretten ileri gelmedi kesinlikle. Şimdi de çok üzgün ve mutsuz. Ha bunun sebebi yine kendisini haksız bulması değildir muhtemelen, dogmalar çok zor değişir; sizlerle, canlarıyla böyle bir kavga etmiş olmaktır tek üzüntüsü. Hepsini kendi babamda defalarca gördüm. Size belki ilk kez bu kadar şiddetli bir olay yaşadınız, çokta üzgünüm abi, keşke hiç olmasaydı ama gerekli koşullar üst üste binince, oluveriyor..

Son olarak abi, sana söylediği hiçbir işe yaramazsın gibi olan söz.. Bunu da nasıl dediğini tahmin etmek zor değil. Oğlunun hayatı için bir şeyler yapmasını isteyen ama onu nasıl motive edeceğini bilmeyen bir anne, en primitif yol olan saldırma-zorlama tekniğinin zayıflatılmış versiyonu olan hakaret yöntemine başvuruyor. Sonuç alamayınca da Allah'a dua etmenin bir alt versiyonu olan eşe bildirme yolunu seçiyor. Böyle böyle babanı, seni "kendi iyi bildiği yönde" değiştirmesi için teşvik etmiş olabilir. Buna ek olarak baban da zaten, evlatların babaları dinlediği bir kültürde yetişti. Bu kültürde evlatlar hep "faydalı" bir şeyler yapıyor, birilerinin yanında çalışıyordu yazları. Babam da bana hep aynısını söyler. Haliyle kafasındaki bir ses sürekli (oğlunun bir şeyler yapması lazım, sen nasıl babasın?, bir evlat yetiştiremedin) gibi telkinlerde bulunuyor ona. O da kendisine bir şeyler yapmayı farz kılıyor. Bu da ne sana duyduğu nefretten ne de sevgi eksikliğinden, seni istememesinden ileri gelen bir şey. Sadece amk dogmalarının nöronları uyarması.

Sen şimdi okulu da, her şeyi de bırakabilirsin. Yapamazsın sanıyorlar ama yaparsın, ben biliyorum. Hatta bizzat yapacaktım, sen biliyorsun abi. Yapmadım, lütfen sen de yapma. Baban kötü biri olsa emin ol yapmanı isterdim. Ama değil abi, seni, sizi her şeyden çok seviyor o. Büyük bir kriz, bir deprem yaşadınız ve bunlar oluverdi. İçinden hiçbir şey gelmiyor olabilir, bu çok doğal. Senin dimdik ve dimdik olmayı hak eden karakterine zıt olabilir ama kontrolü eline alıp gururunu bastırmak sana hiçbir şey kaybettirmez. İstersen yine konuşma, mesafeli ol, dilediğini yap ama dön abi evine, lütfen yap bunu. Annenle de çok güzel ve saygılı bir şekilde konuştum; seni nasıl üzdüğünü bir nebze olsun anladı, artık dikkat edeceğine inanıyorum. Zaman her şeyi düzeltiyor, görmüş biri olarak söylüyorum bunu abi biliyorsun.

Ben eve geçince zaten sık sık gelirsin abi. Erkenden bilet alırız ucuza, gezeriz bol bol amk. Film ve oyun geceleri yaparız. Veya konsere gideriz, sen oradan ben Kıbrıs'tan yola çıkıp.. Zaten sürüyle arkadaşın var, olur; fazla durmazsın amk evinde. Evet hepsini seni ikna etmek için söylüyorum ama hepsi de gerçek şeyler abi. Hangisini seçersen seç hep arkandayım brom. Yani tabii ki eğer evi seçmezsen seni cehenneme atıp sonsuza kadar yakarım ama seçim senin :P Umarım koca su bardağın ve kahvenle beraber, wow'cu dostların ile hasret gidermek doğrultusunda olur seçimin. ILY NO HOMO


Report Page