⚛⚛⚛⚛⚛⚛

⚛⚛⚛⚛⚛⚛

Eren Ener @kuantummanyetizma

Farklı bilimadamı gruplarıyla yapılan üç farklı çalışma gerçekten sıradışı bir gerçeği kanıtladı. Ama yeni bir araştırma bu üç keşfi birleştirdiğinde çok şaşırtıcı bir bulgu, düz görüşten saklanan bir gerçek farkedildi.

İnsan duyguları tam olarak etrafımızdaki dünyayı değiştiriyordu. Sadece bizim dünyayı algılayışımızı değil, gerçekliğin ta kendisini değiştiriyordu.

İlk deneyde insan DNA'sı, mühürlü bir kap içinde izole edildi ve test süjesinin yanına kondu. Bilimadamları donöre duygusal bir tetiklemede bulundu ve oldukça şaşırtıcı bir biçimde duygular onların diğer odadaki DNA'larını etkiledi.

Negatif duygular açığa çıktığında DNA geriliyor, pozitif duygular açığa çıktığında ise DNA gevşiyordu.

Bilimadamları bundan şu sonuca vardılar: "İnsan duyguları geleneksel fizik yasalarına karşıt etkiler üretiyor".

İkinci deney de buna benzer ama onunla bağlantısız bir deneydi; farklı bir grup bilimadamı donörlerden lökositler elde ederek farklı odalara yerleştirdi; böylece lökositlerdeki elektriksel değişimleri inceleyebileceklerdi.

Bu deneyde, donör bir odaya yerleştirildi ve video klipler izlettirilerek bir duygusal bir tetiklemeye maruz bırakıldı.

DNA'sı ise aynı binada farklı bir odada bulunuyordu. Hem donör hem de onun DNA'sı bir ekranda görüntüleniyordu ve donör elektriksel yanıtlarla ölçülen duygusal çıkışlar ve inişler gösteriyordu. DNA donörle tam olarak aynı anda özdeş yanıtlar sergiledi.

Aralarında hiçbir gecikme, hiçbir geçiş süreci yoktu. DNA iniş-çıkış zamanları donörün iniş-çıkış zamanlarıyla tam olarak kesişiyordu.

Bilimadamları donörü DNA'sından ne kadar uzaklaştırabileceklerini görmek istediler ve DNA'yı uzaklaştırmalarına rağmen yine aynı sonuca vardılar: Zamanda hiçbir gecikme, aktarma süreci vs yoktu.

DNA ve donör zamanda aynı özdeş yanıtlara sahiptiler. Sonuç şuydu ki, donör ve DNA'sı zaman ve mekanın ötesinde iletişim kurabiliyorlardı.

Üçüncü deney ise insanı gerçekten şok eden bir kanıtı ortaya koydu:

Bilimadamları DNA'nın fizik dünyamızdaki etkisini gözlemlediler.Etrafımızdaki dünyayı oluşturan ışık fotonları bir vakumun içerisinde gözlemlendi. Fotonların bulundukları yerler tamamen restgeleydi. Ardından insan DNA'sı vakumun içine yerleştirildi. Şaşırtıcı bir şekilde fotonlar artık rastgele hareket etmiyordu. Tam olarak DNA'nın geometrisini izliyorlardı.

Çalışmayı yapan bilimadamları, fotonların hareketlerini "şaşırtıcı ve mantıksızca" olarak tanımladılar. Ayrıca şunu da eklediler: "Yeni bir enerji alanının olasılığını kabul etmeye mecbur kaldık!".

Bu üç çalışmanın üzerine bir yeni araştırma daha yapıldığında ve bu üç kanıt birbirine bağlandığında bilimadamları şaşırdılar.

Eğer duygularımız DNA'mızı etkiliyorsa ve DNA'mız da etrafımızdaki dünyayı şekillendiriyorsa, duygularımız etrafımızdaki dünyayı fiziksel olarak değiştiriyordur.

İnsan duyguları fiziksel olarak gerçekliği şekillendiriyor.

Sadece bu da değil, bizler DNA'mızla zaman ve mekanın ötesinde de bağlantılıyız ve duygularımızı seçerek gerçekliğimizi de seçmiş oluyoruz.

Bilim içinde yaşadığımız evren hakkında insnaı şaşkına düşüren bazı gerçekleri kanıtamış durumda. Tüm yapmamız gereken noktaları birleştirmek.

http://www.lifecoachcode.com/…/02/26/emotion-shapes-reality/


Report Page