⚛⚛⚛⚛⚛⚛

⚛⚛⚛⚛⚛⚛

Eren Ener @kuantummanyetizma

Fiziki bedenler içine girmiş biz ruhsal varlıklar, içimizde ne kimlikler, ne egolar, ne duygu ve düşünceler, ne enerjiler ve ne karmalar barındırdığımızı bir bilsek? Uyanışımız başlar ve gerçek sandığımız illüzyon dünya ile evrensel boyutu ayırt edebiliriz.

İç dünyamı sorgulayıp derinlemesine keşif sürecimde yeni bir bilgi daha öğrendim. Bu bilgi ile kendime ve insanlara öyle acıdım ki. Kendi irademiz dışında nasıl da acımasızca ele geçiriliyoruz!

İnsan zihninin geçmişi bırakmakta zorlandığını artık hepimiz biliyoruz. Geçmişi beraberimizde taşıyıp üzerimize sanal yükler bindiriyoruz. Bu bireysel veya kolektif olabiliyor. Ruhsal farkındalıkla arınıp bu yüklerden kurtulabiliriz; bu iyi haber. Ancak bizi gizliden gizliye kemiren gizli bir güç daha var içimizde; acı beden!

Acı beden, fiziksel bedenimizin hücrelerinde, arada uykuya dalan ama tetiklenince ortaya çıkan, ego tarafından yönetilen bir enerji alanı.

Bazı insanlar da tamamen uykuda olmayan acı bedenler taşırlar. Gülümseyebilirler ama her an altında yatan mutsuzluk duygusunu hissedebilirsiniz. Sanki karşılarındakini suçlamak, mutsuz olacak şeyler bulmak, şikayet etmek, önemsiz konuları büyütmek için hazır bekliyor gibidirler. Acı bedenleri sürekli açtır ne yazık ki. İçlerinde taşıdıkları acının farkında olmayan bu insanlar, acıyı olaylara ve durumlara yansıtırlar. Öz farkındalıkları yeterli olsa kendilerini bu duruma düşürmezler halbuki.

Çağdaş uygarlıklara baktığımızda, şiddet filmleri veya olumsuz duygu satan haberlerin neden ilgi çektiğini şimdi daha iyi anlayabiliriz. İnsanlar acı bedenlerini beslemek ve kendilerini kötü hissetmek için bunlara ilgi duyuyor; biliyor musunuz? Bu tür senaryoları, filmleri, yazıları yine acı bedenler yaratıyor. Diğer acı bedenler de buna para ödüyor.

Son olarak, acı bedene cinsiyetler açısından da bakacak olursak; neredeyse her kadın, kolektif dişi acı bedeni paylaşır. Binlerce yıldır bastırılmaya çalışılan dişi prensibi, dünyanın daha kaotik bir yer haline gelmesine sebep oldu. Ego, mutlak hakimiyeti ele geçirmek istedi.

Kadınlar, erkeklere oranla daha az zihin odaklı, daha çok duygusal varlıklardır. Doğal dünyayla daha uyum halindedirler. Dişi ve eril enerjiler arasındaki denge bozulmasaydı, günümüzde ‘ego’ bu kadar güçlenemezdi. Dişi korkusuna sahip erkekler, tarih boyunca kadınlar tarafından tehdit edildiklerini sandılar ve savaş açtılar. Kutsal dişilik bastırılmış olduğu için birçok kadında duygusal acıya yol açıyor.

Neyseki aydınlanmış insanlar sayesinde dünyamız daha bilinçli bir hale geliyor. Egonun insan zihni üzerindeki hakimiyeti zayıflıyor. Karma teorisi ve İlahi Adalet ile yaşama güvenimiz devam ediyor. 

Eckhart TOLLE

Report Page